İçindekiler
Küçük şehirlerdeki hayat kalitesini “yavaş hareket” çerçevesinde iyileştirmeyi hedefleyen sakin şehir hareketi, doğal kaynakların korunmasını, sürdürülebilir üretim ve tüketim şeklini, hıza karşı yavaşlık felsefesini benimseyen alternatif bir yol anlayışı sunmuştur.
Cittaslow (Sakin Şehir) Nedir?
1999’un Ekim ayında İtalya’da başlayan, büyük şehirlerin karmaşa ve koşturmacasına karşı küçük şehirlerdeki hayat kalitesini “yavaş hareket” çerçevesinde iyileştirmeyi hedefleyen oluşumdur. Cittaslow, Greve in Chianti Belediye Başkanı’nın girişimleri sonucunda dört küçük İtalyan kasabasının bir araya gelmesiyle başlamıştır.
Cittaslow kelimesi İtalyanca “città (şehir)” ve İngilizce “slow (yavaş)” kelimelerinin birleştirilip türetilmiş hâliyle “yavaş şehir” ya da “sakin şehir” anlamına gelir. Sakin şehir; kentin kimliği, tarihi, geleneksel ve kültürel değerlerinin farkında olarak dünya sahnesinde kendilerine özgü stratejilerle var olan insanların birbiriyle ve toplumla etkileşimlerinin uyum içerisinde olduğu bir birliktir.
Nasıl Başladı?
Bir “Şehirler Birliği” olarak niteleyebileceğimiz bu hareketi hazırlayan asıl etken ve çıkış noktası ise; yine İtalya’da, 1989 yılında İtalyan aşçıların öncülüğünde “uluslararası yavaş beslenme hareketinin” başlatılmasıdır.
Yavaş beslenme hareketi, insanların gıda seçimlerinde insan ve çevre sağlığına pek çok olumsuz etkisi olan yağlı ve besin değeri düşük fast food ürünleri yerine besleyici, temiz, lezzetli ve yerel yemek kültürünü koruyan gıda tercihlerini destekleyen ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur.
“Slow Food” hareketi ilk başta sadece fast food ya da çok yağlı gıdalara protesto gibi görünse de çocuk yaşta yenilen bu türden gıdaların gelişim bozukluklarına, ağır damar yağlanmalarına, obeziteye ve birçok hastalığa sebebiyet vermesi, insanları ne yediklerine dair düşünmeye sevk etmiştir.
Protesto amacıyla bir fast food zincirine hamur işi atılması sonucu başlatılan hareket, 1989 yılında Paris, İtalya, İngiltere, Belçika, Polonya Fransa, Almanya, ABD, İspanya, İsveç, Danimarka, Arjantin gibi pek çok ülke temsilcilerinin katılımıyla imzalanan bildiri ile resmiyet kazanmıştır. Bu akımla birlikte amaçlanan, insanların yaşadıkları sosyal hayatın farkında olmaları, tükettikleri besinlere zaman ayırıp bundan keyif almalarıdır.
Dünya Cittaslow Başkan Yardımcısı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in konu ile ilgili açıklaması; “Niye kaplumbağa değil de salyangoz? İkisi de yavaş… Ama ayırt edici iki özellik var; bir tanesi antenleri… İletişim kuruyor. Hayatla, dünyayla iletişim kuruyor. Diğeri ise iz bırakıyor. Gerçekten sürdürülebilirliğinin altındaki mana da biraz orada saklı” demiştir.
Bu açıklamadan yola çıkacak olursak bu hareketin önemli bir ayağını “sürdürülebilir kalkınma” oluşturmaktadır. Toprağın, suyun, havanın tahrip edilmesi, tükenmez birer kaynak olarak görülmesi, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama noktasında da risk oluşturmaktadır.
Cittaslow hareketi; yerel üretimi, üreticiyi, alternatif enerji kaynaklarını, yeşil alanları, organik tarımı destekleyen bir tutum sergilemektedir. Küreselleşmenin ezici gücünden kurtulup kendi değerlerini ortaya çıkarmaya çalışan aktif bir organizasyondur.
Sakin Şehrin Amaçları
Küreselleşmeyle birlikte sadece tüketim veya insanlar tek tipleşmedi. Tek tip kentleşme, kentleri yerel kimliğinden uzaklaştıran ve yerel kalkınmanın sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyen faktörlerin başındadır. Tek tip kentleşmeden kasıt, birbirine benzer yapılardaki şehirlerin artmasıdır.
Şehirler birbirine benzedikçe yerel özgünlükleri ve kimlikleri de zamanla kaybolmaktadır. Kaynak dağılımında çarpıklıklar, çevresel sorunların artması, artan sanayileşme ile hızlı ve tüketime dayalı bir yaşam biçimi sonucu yerel özelliklerin ve yerel kimliğin yok olması, küreselleşmenin olumsuz sonuçları olarak sayılabilir.
Tek tip bir yaşam biçiminin hâkim olması ile giyim ve yeme alışkanlıklarının aynılaşması kanıksanır hâle gelmiştir. Bu aynılaşma şehirler üzerinde de kendini göstermektedir. Küreselleşme sürecinde nüfusun sürekli artması, mekânsal sıkışmalar ortaya çıkarmış ve birbirine benzer kentler oluşturmuştur.
Hızla kalabalıklaşan kentler, insanların birbirinden uzaklaştığı, birbirine güvenmediği, kültürel özelliklerin ve yerel kent kimliğin kaybedildiği bir toplum durumunu oluşturmuştur. Bu noktada Cittaslow hareketi, söz konusu küreselleşmenin yıkıcı etkilerinin bertaraf edilmesi, kentlerin yerel dokularının korunarak gelecek nesillere aktarılması ve insanların yaşam kalitesinin yükseltmesini savunan bir harekettir. Bu hareket, doğal kaynakları korunmasını, sürdürülebilir üretim ve tüketim şeklini, hıza karşı yavaşlık felsefesini benimseyen alternatif bir yol anlayışını sunmuştur. Ayrıca tüketim odaklı devam eden bu döngü mutluluk ve huzur getirmediği gibi teknolojik imkânların en üst düzeyde kullanılmasına rağmen kalp hastalıkları, kanser, depresyon, kaygı bozukluğu gibi rahatsızlıklar da giderek artmıştır.
Sosyal medya araçlarının sayısı ve kullanımının artması beraberinde FOMO (Fear Of Mising Out-sosyal medyadaki gelişmeleri takip edememe ya da kaçırma korkusu hastalığı) da getirmiştir. İnsanlar elindeki hızlı akan dünyaya ayak uydurabilmek ve güncel durumu kaçırmamak için her şeyin hızlı aktığı bir hayatı yaşamaktadır. Bu döngünün sürdürülebilir olmadığı şüphesiz ortadadır.
Özetleyecek olursak bu hareketin temel amaçları;
- Yerel tarihi değerlerin ve yerel kent kimliğinin korunduğu,
- Kültürel zenginliğin ön plana çıkarıldığı,
- Yerel ürünlerin üretiminin ve tüketiminin teşvik edildiği,
- Sürdürülebilir kalkınmanın desteklendiği,
- Yerel yönetimler ve halkın Cittaslow birliğine eşgüdümlü katılımı ile yaşam kalitesinin artırılmasının hedeflendiği bir yaklaşımı içermektedir. Çünkü şehirler; kültürel dokusu, tarihi-doğal güzellikleri, sosyal yapısı ve gelenekleri ile geçmişten günümüze aktarılan bir mirası oluşturmalıdır.