İçindekiler
Batı Anadolu’daki en son volkanik aktivitenin günümüzden 4 bin 700 yıl önce gerçekleştiği bilinmektedir. Sındırgı ve Simav kuzeyindeki yoğun deprem aktivitesi derindeki magma sokulumu ile ilgili ise bölgedeki en genç volkanik faaliyet olan Kula volkanitlerine ve Simav dolayındaki yaşlı Naşa volkanitlerine yakından bakmak gerekir.
Tarihsel Dönemlerde Kula’da Neler Oldu?
Manisa’nın Kula ilçesindeki ayak izleri, 4.700 yıl öncesinde volkanik patlamayı izleyen insanlara ait çıktı (Ertuğrul, 2019). Yakın geçmişte arkeologlar UNESCO Kula Jeoparkı’ndaki dikkate değer Kanlıtaş kaya resmini belgeledi. Kanlıtaş kaya resmi, bir volkan konisinin çok yakınında, volkanik kül içinde korunmuş hâlde bulunan insan ayak izlerinin oldukça yakınında yer alıyor (Şekil 1).
Kula ayak izleri olarak da bilinen bu fosil izler, Çakallar Volkan Konisi’nin oluşumuna insanların şahit olduğunu şüphe götürmez şekilde kanıtlıyor. Araştırmaya göre, Çakallar Volkanı’ndaki volkanik faaliyet, yakın çevresini birkaç santim kalınlığında nemli bir kül halı ile örtmüş. Patlama ile ortamdaki suyun hızla buharlaşması sonucunda patlama “kuru” bir patlama fazında devam etmiş ve yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki Çakallar Cüruf Konisi’ni oluşturmuş. Nemli volkanik kül üzerinde insanların ve muhtemelen onlara eşlik eden köpeklerin sakince patlama merkezine doğru ilerlediklerini gösteren ayak izleri, daha sonraki kuru patlamalar sonucu oluşan volkanik cüruf ile örtülüp günümüze kadar korunmuş. İzler, insanların devam eden düşük şiddetli volkanik faaliyeti güvenli bir uzaklıkta izlediklerini gösteriyor (Ulusoy vd. 2019).

Neden Magma Sokulumu?
Bu makalenin amacı 10 ağustosta başlayan ve eylül ayı içinde de artçıları ile devam eden Sındırgı depremlerinin nedenini ve bunların derindeki magma aktivitesi ile ilgili olup olmadığını tartışmaktır. Benzer yorumu; 2025 yılı başlarında yaşanan ve Simav kuzeyinde Maden Köyü dolayında dairesel alanda kümeleşen depremler için de yapmıştık. Sındırgı depremlerinin öncüleri 9 ağustosta, ana şok ise 10 ağustosta gerçekleşmiştir. Sonraki gün ve saatlerde sayıları 9000’e ulaşan artçılar olmaya başlamıştır (Şekil 2).

Geçmiş yıllarda olan depremlerin dağılımına bakıldığında; bazı alanlarda deprem odaklarının dairesel kümeleştiği görülür. Bu durum şekil 3 ve 4’te verilen haritalarda siyah daire olarak işaretlenmiştir. “1” Sındırgı dairesel kümeleşmesini, “2” Simav kuzeyi Maden Köyü dairesel kümeleşmesini göstermektedir. Şekil 4 A; 2014 Eylül ayında 30 günde olan tüm depremler göstermektedir.
Eylül ayında olan ve kümeleşme gösteren depremler “3, 4, 5, 6” olarak harita üzerinde işaretlenmiş ve bunlar Şekil 4 B’de verilen jeoloji haritası üzerine yapıştırılmıştır. “1, 2, 3 ve 4” dairesel kümeleşmeleri kısmen Miyosen volkanizma yaygıları, volkan dom ve kaldera alanları ile çakışmaktadır (şekil 4 b, şekil 16 ve şekil 23).


Sındırgı güneyinde Yaylacık, Ormaniçi, Aktaş, Mandıra, Kertil, Emendere, Sinandede, Pürsünler köyleri dolayında gerçekleşen depremleri dairesel bir alan içinde kalır ve siyah daire ile işaretlenmiştir (şekil 2, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14 ve 15). Dairesel kümeleşme buradaki depremlerin derindeki magma hareketi ile ilgili olduğu görüşünü gündeme getirmiştir.
Makalede verilen şekillerde siyah daire olarak işaretlenen kümeleşme içinde kalan ve mavi ve yeşil ile işaretlenen ikincil kümeleşme alanları gözlenmiştir (şekil 7, 8, 10, 11, 13, 14 ve 15). M6.2 büyüklükteki ana şok bu dairesel kümeleşme alanının kuzeybatısında ve dışında kalır (şekil 2, 10 ve 12). Ana şok doğusunda da çok belirgin olmayan ve bu makalede dikkate alınmayan belirsiz bir kümeleşme de vardır. Siyah daire ile işaretlenen dairesel kümeleşme alanlarının net olarak saptanması için sadece 3.0 ile 5.1 büyüklükleri arasında kalan artçı depremler kullanılmıştır. Daha sonra saptanan bu kümeleşme alanlarını temsil eden daireler kopyalanıp; 0.0 ile 2.9 büyüklükler arasında dağılım gösteren deprem odaklarını içeren haritalar üzerine yapıştırılmıştır.







Bu makalede sunulan ya da sunulmadığı hâlde detaylı incelen tüm haritalarda; birincil dairesel kümeleşme alanı siyah daire ile ikincil kümeleşme alanı siyah daire içinde ve doğusunda mavi daire ile belirgin olarak ayrılmaktadır. Kümeleşme alanları; 3 ve 4’ten büyük deprem odak dağılımı kullanıldığında belirgin izlenebilmektedir. Büyük depremler kullanılarak elde edilen dairesel kümeleşme alanları kopya edilerek, 0.0 ile 2.9 dahil büyüklükteki deprem odak dağılım haritaları üzerine yapıştırılmıştır.



Soldaki harita 6 Eylül 2025 saat 23.05 öncesi son 11 saat içinde olan 4.0, 4.1, 4.5 ve 5.0 büyüklükte depremleri göstermektedir (B.Ü. Krdae). 24 Ağustos günü olan 5.0 büyüklükteki depremden sonra 7 eylülde saat 12:35’te yine ikinci kez 5.0 büyüklükte olan bir artçı yaşandı. 4.0, 4.1, 4.5 ve 5.0 büyüklüğündeki her dört deprem de önceki örneklerin birçoğunda olduğu gibi siyah ile gösterilen dairesel alan içinde gerçekleşti. 6.2 büyüklükteki ana deprem sonrası 5.0 büyüklüğe ulaşan artçıların olması ve devam etmesi, beklenen bir gelişme.

Jeoloji haritalarında (MTA) alt – orta miyosen dönemine ait olduğu belirtilen alanlarda dom – koni -kaldera görülür (şekil 16, 17, 18, 19 ve 20). Simav kuzeyinde Maden Köyü dolayında (şekil 21 A ve 2 B) depremlerin dairesel kümeleştiği alanda morfolojide de dairesel yapılar görülmektedir. Bu dom tipli morfolojik veri derindeki magma sokulumu olabilir modeline destek vermektedir (şekil 23).






Simav kuzeyinde Maden Köyü dolayında nisan ayının son haftası ve mayıs – haziran boyunca dairesel alanda kümeleşen çok sayıda deprem yaşanmıştır (Perinçek, 2025c). Bu alandaki depremler temmuz – ağustos aylarında da sayısı azalsa da devam etmiştir. Aynı bölgede 2014 eylül – ekim – aralık aylarında ve 2015 Mart ayında da dairesel alanda dairesel kümeleşen depremler olmuştur (şekil 3, 4, 21 ve 22’de 2, 3, 4 numaralı alanlar).



13 Ağustos 2025 tarihinden önceki 30 günde Santorini ve Sındırgı dolayında olan depremlerin dağılımı karşılaştırıldığında her iki bölgede de deprem odaklarında dairesel alanda kümeleştiği görülür (şekil 24). Bu benzerlik her ikisinin de magma sokulumu ile ilgili olacağı varsayımına katkı sunmaktadır.
Batı Anadolu’da yaklaşık olarak doğu – batı ve kuzeybatı – güneydoğu doğrultusunda uzanan Büyük Menderes – Küçük Menderes – Gediz grabenleri, bölgedeki en belirgin yapılardır. Ayrıca bu grabenleri sınırlayan faylara dar açılarla yaklaşan KD – GB doğrultulu faylar da bulunmaktadır. Önceki bazı çalışmalarda, KD – GB doğrultulu fayların, grabenleri sınırlayan D -B ve KB – GD doğrultulu fayları kesip, onlara atım yaptırdığı saptanmıştır (Oygür, 1997). Simav kuzeyinde Maden Köy dolayında olan ve dairesel alanda kümeleşen depremler ve Kula volkanitleri Bodrum – Kula – Simav – Transform Fay Zonu (BKSTZ) üzerinde kalır (Perinçek, 2025c). Sındırgı dolayında dairesel alanda kümeleşen depremler ise İzmir – Balıkesir Transform Fay Zonu (İBTZ) üzerinde kalmaktadır (şekil 25). 10 Ağustos 2025’te 6.2 büyüklükte deprem ile başlayan aktivite bu makalenin baskıya verildiği eylül ayı başlarında da hâlen yoğun bir şekilde devam etmektedir.


Kandilli Rasathanesi raporundan alınan aletsel dönem deprem haritası (1900 – 2025, M≥4.0) üzerine şekil 25’ten alınan İzmir – Balıkesir Transform Fay Zonu (İBTZ) ve Bodrum – Kula – Simav – Transform Fay Zonu (BKSTZ) yerleştirilmiştir (şekil 26). Sındırgı dairesel deprem kümeleşmesi İBTZ, Simav kuzeyi dairesel deprem kümeleşmesi ise BKSTZ üzerinde yakınında kalır. Bunlar dışında deprem odaklarının bazı yerlerde İBTZ ve BKSTZ kuşaklarını paralel ya da dik ve bu fay zonlarının kontrolünde dağıldığı, kümeleştiği ve yoğunlaştığı görülür (şekil 26).
Yer Bilimcilerin Batı Anadolu’daki Volkanitlerle İlgili Görüşleri
Batı Anadolu’daki en son volkanik aktivitenin günümüzden 4 bin 700 yıl önce gerçekleştiği bilinmektedir. Sındırgı ve Simav kuzeyindeki yoğun deprem aktivitesi derindeki magma sokulumu ile ilgili ise bölgedeki en genç volkanik faaliyet olan Kula volkanitlerine ve Simav dolayındaki yaşlı Naşa volkanitlerine yakından bakmak gerekir. Kula bölgesi yaklaşık 2 milyon yıldır aktivitesi bilinen volkanik bir alandır. Kula dolayında çok sayıda volkanik koni ve lav kalıntılarına ev sahipliği yapmaktadır.
Koyu siyah renkli bu bazaltik lav akıntıları, Simav’ın kuzeyinde Naşa ve Karacaören Köyleri arasında gözlenmekte olup, Naşa Bazaltı olarak tanımlanmışlardır. Bunlar alkali bazaltik niteliktedir. Naşa Bazaltı, Batı Anadolu’daki benzeri alkali bazaltik türler gibi bir rift volkanizması ürünü olup Simav grabeni içinde (kenarında) yer alır. Alt Kuvaterner yaşlı bu bazaltlar, yine alkali karakteri belirgin Kula bazaltlarının birinci evresi olan Burgaz volkanitleri (Ercan, 1981; Ercan vd. 1984) ile eşlenebilir. Burgaz volkanitlerinde Borsi vd. (1972) 1.1 m. yıllık bir K / Ar yaşı saptamışlardır. Karakuş vd. (2017) Naşa bazaltı için orta miyosen yaşı vermişlerdir.
Batı Anadolu’daki Volkanik Evrim
Batı Anadolu’da Eosen’den tarihsel zamanlara kadar etkin olan volkanitler çalışılmıştır. Gerekli diyagramlar yapıldığında; manto kökene en yakın olarak en genç Kula bazaltları görülmekte, diğer bazik, ortaç ve asidik volkanitlerde ise kıtasal kabuktan bölümsel ergime ile malzeme eklenmesi izleri görülmektedir. Yapılan radyometrik yaş belirlemeleriyle en yaşlı volkanizmanın 31,4±0,4 milyon yıl ile Alibey volkanitleri; en gencin ise 25000±6000 yıllık yaşı ile Kula bazaltlarının son evresi olduğu saptanmıştır (Ercan vd., 1985).
Batı Anadolu’da özel bir volkanik işlem ile meydana gelinen bu yalancı bazaltların oluşumları için bir manto – kabuk ilişkisinin varlığı benimsenmiş olup, yalancı bazaltları oluşturan kabuk ve manto karışımı, melez magma, daha sonra kabuk malzemesinin tükenmesi ile Pliyosen’den itibaren manto irinli, gerçek alkali bazaltik volkanitleri oluşturmaya başlamıştır Ercan vd. 1987).
Bilindiği gibi KB – GD doğrultulu Gediz Grabeni batı ucunda Manisa Akhisar dolayından kuzey yönünde uzanan yaklaşık K – G doğrultulu faylar ile buluşmaktadır. M6.2 büyüklükteki deprem, bu kavşak alanında olmuştur. Oygür (1997), Sındırgı doğusunda Mumcu dolayında yaptığı çalışmada; yaklaşık kuzey – güney doğrultulu transfer fayların Simav Grabenini kuzeybatı – güneydoğu doğrultulu faylarını kestiğini belirtmiştir. Kesişme alanında Simav Grabeni fayları atım kazanmıştır. Simav Ovasında KD – GB doğrultulu faylar KB – GD doğrultulu Gediz Grabeni faylarını kesmiş ve onlara atım yaptırmıştır. Bu gözlemler K – G ya da KD – GB doğrultulu fayların Gediz Grabeni kenar faylarından genç olduğunu gösterir.
M6.1 büyüklükteki ana şok depremin odak mekanizma çözümü, bölgesel moment tensör ters çözüm yöntemi ile hesaplanmıştır. Bu deprem normal fay türünde bir faylanma ile meydana gelmiştir (B.U. KRDAE, 2025). Artçıların depremlerin bazılarında yapılan odak mekanizma çözümü ise doğrultu atımlı bir faylanma söz konusudur (Sözbilir, sözlü görüşme). Ana şoktan sonra bölgede M: 0.4-6.1 arası 6718 adet artçı deprem gözlenmiştir. Artçıların yüzde 6.8’i M: 3.0-5.0 arasında olanların sayısı 457’e ulaşmıştır (B.U. KRDAE, 29 Ağustos 2025). Bu makalede depremlerin yoğun olduğu merkezi ve depremin ana nedenini bulabilmek için M: 3.0-5.0 arasında depremlerin kümeleştiği dairesel alan kullanılmıştır. Depremlerin ana nedeni faylar mıdır yoksa magma sokulumunun kontrolü var mıdır? Ya da ikisinin ortak etkisiyle mi ana şok ve artçılar olmuştur. Santorini ve Ege Denizi’nde olan bazı depremlerin odak noktaları dairesel alan içinde toplanmıştır (Perinçek 2025b). Bu tip dairesel kümeleşme genellikle volkanik kökenli depremlerde görülmektedir.
19 Mayıs 2011 tarihinde Simav ilçe merkezinin kuzeydoğusunda 5.7 büyüklüğünde bir depremle başlayan ve Simav ve çevresinde geniş alanda hasar yapan depremin ve artçı depremlerinin konumları ve sismolojik yöntemlerle hesaplanan odak mekanizması çözümleri (AFAD) normal fay hareketi kaynaklı olup, Simav Fayı’nın doğrultu atımlı karakterini yansıtmamaktadır. AFAD’ın yayınladığı ve doğru olduğunu kabul ettiğimiz bu bulguları yorumladığımızda, 19 Mayıs 2011 depreminin Simav Fayı ile değil Naşa Fay Kuşağı’nın güneydoğu kolları ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Kütahya, Simav ilçesi kuzeyinde Yemişli Köyü çevresinde 2 Mart 2025 tarihinde başlayan deprem fırtınası sırasında 9 Mayıs 2025 tarihine kadar, büyüklüğü 1.0 ile 4.6 arasında 966 adet deprem olmuştur. Depremler, Simav kuzeyinde kuzeybatı – güneydoğu doğrultusunda uzanan Naşa Fay Kuşağı’nın kuzeybatı ucunda gerçekleşmiştir. Sismolojik yöntemlerle hesap edilen odak mekanizması çözümleri, deprem fırtınasının normal fay hareketliliği ile ilgili olduğunu göstermiştir (İyidoğan, 2025).
Manisa’nın Kula ilçesi çevresinde Kuvaterner yaşlı ve farklı üç evrede etkin olmuş alkali bazaltik volkanitler yer alır. Bunlar, bir yarılma çökme (graben oluşum = grabenleşme) tektoniğinin egemen olduğu bölgede, manto üzerindeki bir sıcak noktadan magma manto yükselmesiyle oluşmuşlardır (Ercan ve Öztunalı; 1982). Kuvaterner yaşlı Kula lavları üç ana evrede akmışlardır; İlk evre ürünleri 1,1 milyon yıl önce oluşmuşlardır. Son evre volkanizması tarihsel zamanlara kadar devam etmiştir (Ercan, 2012).
Kula Volkanitleri, Kula İlçesinin batısında, Simav ve Gediz Grabenleri’ni birbirinden ayıran D – B uzanımlı horstun üzerinde yer almaktadır. Kula Volkanitleri, Kuvaterner’den tarihsel dönem sonuna kadar aktif olan ve günümüzde inaktif niteliği ile Türkiye’nin en genç volkanik bölgelerinden birini oluşturmaktadır. Petrografik incelemelere göre Kula lavları; alkali bazalt niteliğindedir. Her ne kadar rift açılımlarında meydana gelen zenginleşmiş manto kökenli yükselmeye bağlı volkanizma olduğu kabul görmüş olsa da yerleşme mekanizması iyi bilinmemektedir.
Kula volkanitlerinin Kula Fayı ismi ile tanımlanan, KD – GB uzanımlı doğrultu atımlı fayın çek – ayır benzeri gelişen açılmalı büklümüne yerleştiğini göstermektedir. Kula Fayı Kuvaterner boyunca K – G açılımına oblik gelişen kabuksal ölçekli süreksizlik zonu olarak kabul edilmiştir. Bu da Batı Anadolu Genişleme bölgesinde doğrultu – atımlı fayların düşünülenden daha yoğun olduğunu işaret etmektedir (Kıray ve Sözbilir, 2019).
Jeoloji ve jeofizik alanında uzman bilim insanlarıyla TÜBİTAK projesi yürüten Prof. Dr. Karaoğlu, Kula volkanit alanı ve çevresinde saptanan magma odaları ile şu bilgileri vermiştir: “Bu farklı jeofiziksel yöntemlerle söz konusu magma odalarının belirlenmesi açısından Türkiye’de ilk, dünyada sayılı çalışmalar arasındadır. Çalışmalar sonucunda burada pek çok magma odasının varlığını tespit edilmiştir. İlk sonuçlarımıza göre 8 adet irili ufaklı magma odası var. Bunlar kimisi 5-6 kilometre boyutlarında kimisi 30 kilometreye kadar ulaşan magma odaları mevcut. Bu magma odaları ağırlıklı olarak yüzeyden 15 kilometre derinlikte bulunuyor, 30 kilometre derinliğe kadar bu magma odalarını izleniyor. Bu bölgedeki jeotermal sistemi de ısıttığını düşünülen bir magma kütlesi var. Bu büyük magma kütlesinin yüzeye 5 kilometre derinlikten yukarıya doğru yükseldiğini, sokulduğunu tespit etmiş durumdayız.” (TRT Haber. 2024)
Tektonik Evrim ve Güncel Görüşler
Simav (Kütahya) ve yakın civarının yer alan Eğrigöz ve Koyunoba Plütonları’ndan yapılan tarihlendirme çalışmalarından elde edilen sonuçlar (21.9- 26.3 My), bu plütonların yüzeylenmesinin; onları sınırlandıran Simav Sıyrılma Fayları (20.0-27.4 My) ile ilişkili olarak; kabuksal sıkışma, yükselme ve genişleme süreçleri içerisinde gerçekleştiğini göstermektedir. Plütonizmayı izleyen dönemde ise bölgede yaygın bir volkanizmanın (7.1-21.3 My) hüküm sürdüğü görülmektedir. Simav Fayı’na ait fay düzlemlerinin tarihlendirilmesi sonucunda; Simav Fayı’nın başlangıç yaşının, 19.3-26.1 My aralığında olduğu belirtilmiştir. Günümüzde bir normal fay davranışı sergileyen Simav Fayı, Erken Miyosen’de sıkışma rejimi altında bir doğrultu atımlı fay olarak çalışmıştır. Simav Fayı, Kuvaterner’de meydana gelen bir tektonik rejim değişikliği ile genişlemeli tektonik rejim altında bir normal faya dönüşmüştür. Bölgede, Erken Miyosen’den Kuvaterner’e kadar, genişlemeli-sıkışmalı tektonik rejimden, bölgesel bir genişleme rejimine geçişin, özellikle Kuvaterner’de meydana gelen son tektonik rejim değişikliğinin, Doğu Akdeniz’de Afrika Levhası ile Anadolu Levhası arasındaki karmaşık yitim proseslerinden kaynaklanmış olabileceğini düşündürmektedir (Gündoğdu vd. 2015).
Gündoğdu vd. (2020) tarafından Sındırgı dolayında; toplam 7 segmentten oluşan Simav Fay Zonu’nun Sındırgı Segmenti ile bu fayın kuzeyinde yer alan Düvertepe Fay Zonu ve civarının kinematik ve sismotektonik özellikleri incelenmiştir. Çalışma alanında meydana gelen 12 depremin odak mekanizması çözümlerine göre, bölgedeki genişleme yönünün K31°D olduğu şeklindedir. Bu veri, günümüzde KKD – GGB yönünde bir genişleme rejiminin baskın olduğunu göstermektedir. Bu durum, günümüzde Batı Anadolu’da etkin olan genişleme rejiminin yönleriyle de uyum içindedir (Gündoğdu vd. 2020).
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Balıkesir Sındırgı’da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremin, uzun süredir sessiz olan Gelenbe Fayı’nı da tetiklediğini belirtmiş, artçı şoklar hakkında farklılıkların dikkat çekici olduğunu dile getirerek şunları ifade etmiştir: “Bu artçı şokların bir kısmının odak mekanizma çözümü, ana şoktan farklı çıkıyor. Depremin sismik kaynağını oluşturan kuzeybatı – güneydoğu uzanımlı ve eğim atımlı normal fayın aktivitesinden sonra, doğrultu atımlı fayın da sisteme katıldığı ve deprem üretmeye başladığı değerlendirilmektedir. Yani bu depremde devam eden artçı şoklar, Simav fay zonundaki fayların yanı sıra Gelenbe Fayı adı verilen kuzey – güney doğrultulu ve doğrultu atımlı fay niteliğindeki fayın da tetiklendiğini göstermektedir. Gelenbe Fayı da Akhisar’dan (Manisa) başlayıp Bigadiç’e (Balıkesir) doğru uzanan ve uzun zamandır suskun olan bir fay niteliğindedir” (Basından, sözlü görüşme).
Kaynakça
- U. KRDAE, 2025, 10 Ağustos. Alakır-Sındırgı (Balıkesir) M6.1 depremi ön değerlendirme raporu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi. 11 sayfa, 29.08.2025.
- Borsi, S.; Ferrara, G.; Innocenti, F. ve Mazzuoli, R., 1972, Geochronology and petrology of recent volcanics of Eastern Aegean Sea: Bulletin Volcanologique, 36-1, 473-496
- Ercan, T. 2012. Kula yöresinin jeolojisi ve volkanitlerinin petrolojisi. İstanbul Yerbilimleri Dergisi, 3 (1-2) Doktora Tezi.
- Ercan, T., Günay, E. and Savaşçın, M.Y., 1984, Simav ve çevresindeki Senozoyik yaşlı volkanizmanın bölgesel yorumlanması, MTA Derg., v.97/98, p.86 101
- Ercan, T., Öztunalı, Ö. 1982. Kula volkanizmasinin özellikleri ve içerdiği «Base Surge» tabaka şekilleri. (Characteristic features and «Base Surge» bed forms of Kula volcanics). Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, V. 25,117 -125, Bulletin of the Geological Society of Turkey, V. 25,117-125.
- Ercan, T., Satır, M., Kreuzer, H., Türkecan, A., Günay, E., Çevikbaş, A., Ateş, M. ve Can, B.. 1985. Batı Anadolu Senozoyik volkanitlerine ait yeni kimyasal, izotopik ve radyometrik verilerin yorumu (Interpretation of new chemical, isotopic and radiometric data on Cenozoic volcanics of western Anatolia). Bullettin of Geological Society of Turkey, 28, 121-136.
- Ercan, T., Satır, M., Steinitz, G., Dora, A., Sarifakioğlu, E., Adis, C., Walter, H-J. & Yıldırım, T.. 1996. Features of the Tertiary volcanism in the Biga Peninsula and in the islands of Gökçeada, Bozcaada and Tavan adasi (in Turkish). Bulletin of the Mineral Research and Exploration, Ankara, 117, 55–86.
- Ercan, T., Türkecan A., Can, B., Günay, E., Çevikbaş, A. ve Ateş, M. 1987. Batı Anadolu’da Manisa-Balıkesir Arasındaki Tersiyer Yaşlı Yalancı Bazaltların Özellikleri, Jeoloji Mühendisliği, 30, 31–42.
- Ertuğrul, E. 2019 Manisa’da Bronz Çağ İnsanları Volkanik Patlamayı İzlemiş. Arkeofili. https://arkeofili.com/manisada-bronz-cag-insanlari-volkanik-patlamayi-izlemis.
- Gündoğdu, E., Özden, S., Güngör, T. 2015. Simav (Kütahya) ve Yakın Civarının Geç Senozoyik Yaşlı Jeodinamik Evrimi Late Cenozoic Geodynamic Evolution of Simav (Kütahya) and Surroundings. Türkiye Jeoloji Bülteni. Cilt 58, Sayı 3,si 23-37, Ağustos 2015
- Gündoğdu, E., Özden, S., Tolga, T. 2020. Sındırgı Fayı ve Düvertepe Fay Zonu Yakın Civarının Kinematik ve Sismotektonik Özellikleri: Batı Anadolu (Türkiye). Kinematic and Seismotectonic Properties of Sındırgı Fault and Düvertepe Fault Zone Surroundings: West Anatolia (Turkey). Çanakkale Onsekiz Mart University Journal of Advanced Research in Natural and Applied Sciences. Cilt 6, Sayı 2, Sayfa: 378-395. doi.org/10.28979/jarnas.844958.
- İyidoğan, H. 2025. 19 Nisan 2025 Simav Naşa Fay Kuşağı deprem fırtınasının sismolojik özellikleri. Bilim ve Gelecek, https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2025/05/15/ Bilim Gündemi. 15 Mayıs 2025.
- Karakuş, H., Özkul, C., Ergüler, Z. A., Kibici, Y., Yanık G., 2017. Monte Carlo benzetimi ile Simav sahasının jeotermal kaynak potansiyelinin tahmini Geothermal resource estimation of the Simav field using Monte Carlo simulation. Pamukkale Univ Muh Bilim Derg, 23(3), 322-329, 2017
- Kıray, H. N., Sözbilir, H. 2019. Batı Anadolu Genişleme Bölgesindeki Kuvaterner Yaşlı Kula Volkanitlerinin Yerleşme Mekanizması, Türkiye Emplacement Mechanism of Quaternary Kula Volcanics in Western Anatolian Extensional Province, Turkey Özet Kitabı Sayfa 155.
- T.A., 2002. Türkiye Jeoloji Haritası. 1/500.000 ölçekli İzmir Paftası.
- Oygür, V 1997. Anatomy of an epıthermal mıneralızatıon: Mumcu (Balıkesir – Sındırgı), Inner-Western Anatolia, Turkey Mineral Res. Expl. Bull., 119, 29-39, 1997.
- Perinçek, D. 2025c. Anadolu’nun aktif volkanları. Nisan 2025 Simav depremleri; volkanik aktivite habercisi mi? Active volcanos of Anatolia. Are the April 2025 Simav earthquakes a sign of volcanic activity? Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi. Temmuz 2025, Yıl 6, Sayı 7. 6-38. ISSN: 2791-9757.
- Perinçek, D., 2024. Doğa Cenneti; Kuş Gölü, Uluabat Gölü Oluşumunda Fayların Rolü ve Göllerin Geleceği. Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi. Eylül 2024, Yıl 5, Sayı 8. S. 6-52. ISSN: 2791-9757.
- Perinçek, D., 2025a. Fethiye Tosya Tektonik Hattı “fay zonu” ile ilgili yeni veriler. New Observations on the Fethiye-Tosya Tectonic Line “Fault Zone” Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi. Ocak 2025, Yıl 6, Sayı 1. S. 6-25. ISSN: 2791-9757.
- Perinçek, D., 2025b. Santorini-Kolumbo volkanları ve yaşanan depremler. Günümüz ve gelecek için değerlendirmeler. Yeni bulgular ve sonuçlar. Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi. Şubat 2025, Yıl 6, Sayı 2. S. 6-29. ISSN: 2791-9757.
- TRT Haber. 2024. Türkiye’nin suskun volkanları uyanıyor mu? Manisa Kula’da magma odasında tespit edilen püskürme riski, gözleri Türkiye’nin volkanlarına çevirdi.
- Ulusoy, İ., Sarıkaya, M. A., Schmitt, A. K., Şen, E., Danišík, M., & Gümüş, E. 2019.. Volcanic eruption eye-witnessed and recorded by prehistoric humans. Quaternary Science Reviews, 212, 187-198.






