İçindekiler
Dünya nüfusu artarken, kaynaklarımız hızla tükeniyor. Küresel ölçekte her yıl yaklaşık 2 milyar ton atık üretiyoruz ancak bunun sadece %30’unu geri dönüştürebiliyoruz. Bu tablo, “al – yap – at” modelinin artık işlemediğini gösteriyor. Çözüm ise döngüsel ekonomi. Yani atıkların kaynak olduğu, şehirlerin ise bu dönüşümün merkezinde yer aldığı yeni bir sistem.
Günümüzde kentleşmenin hızla artması ve kaynakların bilinçsizce tüketilmesi, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik sorunlarını daha görünür hâle getirmiştir. Bu bağlamda döngüsel ekonomi yaklaşımı, kaynak tüketimini minimize ederken ekonomik verimliliği artırmayı hedefleyen yenilikçi bir model olarak öne çıkmaktadır.
Döngüsel Ekonomi Nedir?
Döngüsel ekonomi ve lineer ekonomi arasındaki temel fark, kaynak kullanım ve atık yönetimi yaklaşımlarında yatmaktadır. Döngüsel ekonomi, üretim sisteminde oluşan her atığın tekrar değerlendirildiği, böylece ham madde maliyetinin minimize edildiği, kaynak verimliliğinin ve çevresel faydanın ise maksimumda tutulduğu, sürdürülebilirlik ve inovasyon tabanlı yeni bir üretim modeli olarak tanımlanmaktadır. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin etkilerinin artmasıyla birlikte döngüsel ekonomi kavramı da önem kazanmıştır. Geleneksel lineer ekonominin sürdürülemez olduğu ve doğal kaynakları hızla tükettiği göz önüne alındığında, döngüsel ekonomi modeli hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük fırsatlar sunmaktadır. Diğer bir ifadeyle döngüsel ekonomi, sürdürülebilir bir geleceğin inşasında kritik bir rol oynamaktadır.
Döngüsel Ekonomiye Yönelik Politikalar
Dünyada ve ülkemizde lineer ekonomiden döngüsel ekonomi modeline geçiş çalışmaları son yıllarda ivme kazanmıştır. Avrupa Birliği’nin yeni büyüme stratejisi olarak açıklanan “Avrupa için Yeşil Mutabakat”, AB’nin rekabetçi, kaynak – verimli ve döngüsel ekonomiye geçiş planını ortaya koymuştur. Bu politika kararının ana sütunlarından biri de döngüsel ekonomidir. AB, yeni ekonomik büyüme patikasında kontrolsüz kaynak kullanımı ve çevresel bozulmaya yol açmayan bir model oluşturmayı hedeflemektedir. Ayrıca; enerji, ulaşım ve tarım gibi sektörlerde sürdürülebilirlik odaklı dönüşümleri teşvik etmektedir. AB döngüsel ekonomiye geçişi sadece bir çevre politikası olarak görmemekte, bunu yeni bir ekonomik kalkınma yaklaşımına yönelik bir zihniyet dönüşümü olarak tanıtmaktadır.
Türkiye de gelecek dönem kalkınma perspektifini “Yeşil Kalkınma Vizyonu” ile belirlemiştir. Bu vizyonun temel unsurlarından biri döngüsel ekonominin desteklenmesidir. Ülkemizde döngüsel ekonomi yaklaşımı, özellikle atık azaltımı boyutuyla gündeme gelmiştir. Bu kapsamda 2019 yılında yayımlanan “Sıfır Atık Yönetmeliği”, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda atık yönetimi süreçlerinde çevre ve insan sağlığının korunması yönünde kritik bir adım olmuştur.
Sıfır atık projesi, hem küresel ölçekte iyi uygulama örneği olmasıyla hem de toplumda yarattığı farkındalıkla dikkat çekmektedir. Ancak, bu başarıyı daha da yaygınlaştırmak ve diğer geri dönüşüm mekanizmalarına entegre etmek gerekmektedir. Bu bağlamda 12. Kalkınma Planı’nda “Sıfır atık yönetim sisteminin güçlendirilmesi, yeşil dönüşümün desteklenmesi, döngüsel ekonomiye geçiş ile toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde yönetilmesi yönünde çalışmaların önemi artmaktadır” tespitine yer verilmiş ve “Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı hazırlanacaktır” hedefi ortaya konulmuştur.
Döngüsel Şehirler Ne Hedefliyor?
Döngüsellik kavramı yalnızca ekonomik faaliyetlerin ötesinde diğer sosyal ve çevresel alanlara da genişletilebilir. Şehirler bağlamında düşündüğümüzde ise döngüsellik, önemli fırsatlar sunan nispeten yeni bir kavramdır. Döngüsellik, şehirlerin kullandığı tüm kaynakları edinme, yönetme ve tüketme biçiminde köklü dönüşümler öneren bir yaklaşımdır. Kentsel hizmetler ve ürünlerin tümü döngüsel eylemler için potansiyel girdiler olarak değerlendirilebilir. Kaynak tüketimlerini, kullanım ömürlerini uzatarak ve verimli bir şekilde kullanarak optimize eden şehirler “döngüsel şehirler” olarak anılmaya başlayacaktır.
Ekonomik büyümenin itici güçlerinden birisi olan şehirler, döngüsel ekonomiye geçişin ana aktörlerinden birisi olacaktır. Zira bu kapsamda yapılabilecek en önemli çalışmalardan birisi de altyapı planlaması ve yönetiminde döngüsel ekonomi yaklaşımının kullanılmasıdır. Bu çerçevede belediye altyapı sektöründe döngüsel ekonomi yaklaşımının hayata geçirilmesi için beş temel strateji kullanılabilir:
Geri Dönüştürülebilir Malzemelerin Kullanımı
Altyapı malzemeleri seçiminde azami ölçüde yeniden kullanılabilir malzemelerin seçilmesi ya da altyapı yenileme süreçlerinde oluşan atık malzemelerin geri dönüşümünün sağlanması altyapıda sıfır atık yaklaşımının kullanılmasını sağlayacaktır.
Yenilenebilir Kaynak Kullanımı
Altyapı tasarım süreçlerinde; tesis proseslerinden malzeme seçimine, teknoloji tercihlerinden enerji kaynağına kadar tüm unsurların yenilenebilir kaynaklardan ve atık üretiminin en aza indirgeyecek opsiyonlardan oluşması kaynak kullanımını en aza indirecektir.
Bakım, Onarım ve İşletme Yaklaşımı
Yeni tesis yapımı yerine önceliğin mevcut tesislerin tamir ve iyileştirilmesine verilmesi sınırlı kaynakların etkin kullanımını sağlayacaktır.
Yenilenebilir Enerji Üretimi
Geri dönüştürülemeyen kentsel atıklardan ya da belediye tesislerinin işletim süreçlerinden enerji üretimi birçok açıdan sürdürülebilirliğe katkı vermektedir. Bu sayede bir yandan şehirlerdeki toplam atık miktarı azaltılmış olurken diğer yandan enerjiden elde edilen gelir ile kentsel hizmetlerin sunumu ve tesis işletme maliyetleri için ilave bir kaynak edinilmiş olacaktır.
Dijitalleşme
Dijital altyapı ve otomasyon teknolojileri genel olarak sağladığı verimlilik nedeniyle kaynak kullanımını azaltırken aynı zamanda atık ve malzeme yönetimi konusunda da önemli fırsatlar sunmaktadır. Dijital ikizler, yapay zeka ve nesnelerin interneti (IoT) gibi teknolojiler, kaynak kullanımını optimize etmek ve atık yönetimini daha verimli hâle getirmek için kullanılmaktadır.
Döngüsel Ekonomi Kapsamında Güncel Şehir Uygulamaları Nelerdir?
Döngüsel ekonomi prensipleri doğrultusunda şehirler, kaynakların daha verimli kullanıldığı ve atıkların minimuma indirildiği sürdürülebilir yaklaşımlar geliştirmektedir. Bu kapsamda su yönetimi, geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı, yenilenebilir kaynak kullanımı, bakım – onarım ve işletme yaklaşımları, yenilenebilir enerji üretimi ve dijitalleşme gibi temalar altında çeşitli uygulamalar hayata geçirilmektedir.
Döngüsel ekonomi kapsamında suyun sürdürülebilir şekilde yönetilmesi şehirlerin geleceği için kritik öneme sahiptir.
- Singapur’da NEWater Projesi ile atık sular ileri düzey arıtma teknikleriyle içme suyuna dönüştürülmekte ve şehrin toplam su talebinin %40’ını karşılamaktadır. Ayrıca yağmur suyu toplama ve işleme sistemleri ile su kaynaklarının çeşitlendirilmesi sağlanmaktadır.
- Kopenhag’da sürdürülebilir kentsel drenaj sistemleri kapsamında su bahçeleri ve doğal drenaj sistemleri, yağmur suyunu doğal yollarla filtreleyerek yeraltı su kaynaklarını beslemektedir. Bu sayede taşkın riskleri azaltılmakta ve suyun döngüselliği sağlanmaktadır.
- New York’ta atık sulardan elde edilen biyogaz, enerji üretiminde kullanılmakta, geri kazanılmış sular ise altyapı sistemlerinde değerlendirilmektedir.
- Berlin’de gri su yönetimi sayesinde evsel kullanımdan elde edilen gri sular tuvaletlerde ve bahçe sulamada yeniden kullanılmaktadır.
- Melbourne’de ise gri su ve yağmur suyu geri dönüşümüne dayalı projelerle park ve peyzaj alanlarında suyun yeniden kullanımı sağlanmaktadır.
Atıkların kaynağında azaltılması ve yeniden kullanımı, döngüsel ekonominin temel prensiplerinden biridir.
- Amsterdam’da bina yıkımından elde edilen yapı malzemeleri yeni yapı projelerinde kullanılarak atık miktarı azaltılmaktadır.
- San Francisco ise 2009 yılında kabul ettiği Zorunlu Geri Dönüşüm ve Kompostlama Yönetmeliği ile tüm sakinlerin geri dönüştürülebilir ve kompostlanabilir çöp atıklarını ayrıştırmasını zorunlu kılmıştır. Bu sayede San Francisco %80 geri dönüşüm oranına ulaşarak plastik kullanımını minimize etmekte ve geri dönüştürülebilir ambalajları teşvik etmektedir. Kobe’de evsel atıkların %70’i geri dönüştürülmekte ve organik atıklardan kompost üretilmektedir.
- Stockholm’de toplu taşıma araçları, atıklardan elde edilen biyogazla çalışmaktadır. Viyana’da kurulan dikey tarım alanları şehirde üretilen organik atıklarla gübrelenerek kapalı döngü sağlanmaktadır.
- Seul’de ise yeşil çatı uygulamaları yağmur suyunu tutarken binaların enerji verimliliğini de artırmaktadır.
- Paris’te modüler yapı yaklaşımıyla binalar yeniden kullanılabilir bileşenlerle inşa edilmekte, bu sayede yapısal dönüşümlerde kaynak tasarrufu sağlanmaktadır.
- 2020 yılında Amsterdam Belediyesi, 2030 yılına kadar işlenmemiş malzeme kullanımını yarıya indirmeyi hedefleyerek 2050 yılına kadar %100 döngüsel ekonomiye geçmeyi taahhüt eden dünyadaki ilk şehir olmuştur. Amsterdam’da IoT tabanlı sensörlerle donatılmış akıllı atık yönetimi sistemi sayesinde atık toplama araçları yalnızca doluluk oranı yüksek bölgelerde çalışmaktadır.
- Slovenya’nın başkenti Ljubljana Avrupa’da sıfır atık hedefini ilan eden ilk başkent oldu ve 2014 yılında belediye atıklarının %61’ini ayrı olarak topladı. Şehir, atık miktarını yarıya indirmeyi ve ayrı toplama oranını %78’e çıkarmayı taahhüt etmiştir.
- Kopenhag enerji tüketiminin büyük bölümünü rüzgar türbinlerinden sağlamaktadır. Döngüsel ekonomi yaklaşımının enerji bağlamındaki iyi uygulama örneği olarak, bugün Kopenhag şehrindeki ısı talebinin %98’inden fazlası bölgesel ısıtma ile karşılanmaktadır.
- Barcelona’da bina çatılarına kurulan güneş panelleri şehrin enerji ihtiyacını önemli ölçüde karşılamaktadır.
- Helsinki’de dijital su sayaçları tüketim verilerini gerçek zamanlı olarak izlemekte ve su kullanım alışkanlıklarını optimize etmektedir.
Sonuç: Döngüsel Ekonomi Yeni Bir Ekonomik Modeldir
Döngüsel ekonomi, sadece bir çevre politikası değil, aynı zamanda yeni bir ekonomik modeldir. Şehirler, kaynak verimliliğini artırarak hem çevreyi koruyabilir hem de yeni istihdam alanları yaratabilir. Türkiye’nin bu dönüşümü hızlandırmak için yerel yönetimlere, teknolojiye ve vatandaş katılımına ihtiyacı var.