İçindekiler
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) göre binalarımız, enerji, su ve atık sistemlerimiz emisyonların %79’undan sorumludur. Bu nedenle her ülkede olduğu gibi ülkemizde de inşaat sektörü 2030 ve 2050 hedefleri koyarak karbondan arındırılmalıdır. Sistemik dönüşüm gerçekleştirmemiz gerekmektedir, aksi takdirde Paris Anlaşması’nın belirlediği 1,5-2°C küresel ısınma limiti aşılacaktır.
İnşaat ve Yıkım En Büyük Atık Kaynağını Temsil Ediyor
İnşaat ekosistemi; boksit, lityum, magnezyum veya nadir toprak elementleri gibi kritik ham maddelerin kullanımına dayanır. Bununla birlikte inşaat ve yıkım en büyük atık kaynağını temsil etmekte ve istatistikleri rahat paylaşılabilecek verileri var olan Avrupa Birliğindeki (AB) tüm atıkların %35’ini oluşturmaktadır (2017). İnşaat ve yıkımdan kaynaklanan atıkların çoğu bina inşaatı, binaların ve sivil altyapının yıkılması, yol yapımı/bakımından kaynaklanmaktadır. Sektör, Avrupa’da üretilen metalik olmayan mineral atık akışlarının büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.
Döngüsel ekonomi, genellikle atıkları ve dolayısıyla karbon ayak izini azaltmak için potansiyel bir çözüm olarak görülmektedir. Bununla birlikte malzemeleri dolaşımda tutan sistemler, geleneksel lineer sistemlerden daha yüksek bir karbon ayak izine sahip olabilir. Politika yapıcılar için zorluk, her iki sonucu yani düşük karbonlu bir döngüsel ekonomiyi elde etmektir. İnşaat atıklarını en aza indirmek, her iki alanda katkı oluşturan bir faaliyettir. Döngüsel bir ekonomiye doğru çalışmak her zaman karbon emisyonlarını azalttığınız anlamına gelmez. Demek ki düşük karbonlu bir döngüsel ekonomi, aslında peşinde olduğumuz kavramdır.
İnşaat ve yıkım atıkları, Türkiye’de toplam atığın AB’de verilen rakamlardan daha fazla bir kısmını oluşturmaktadır. Tüm atıklardan kaynaklanan sera gazı (GHG) emisyonları, Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık %3,5’idir. Atıkları en aza indirmek, her devletin en önemli önceliklerinden biri olmalıdır.
Binalar, Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının %11’ini oluşturmaktadır. Bu emisyonların yaklaşık yarısı, yapı ürünlerinin (toplu olarak “gömülü karbon” olarak bilinir) üretimi ve bertarafı yoluyla ortaya çıkmaktadır.
Bina Yapımında Kullanılan Malzemelerin Ortalama %4,2’si İsraf Ediliyor
Ortalama olarak bina yapımında kullanılan tüm malzemelerin %4,2’si israf edilmektedir. Bu atık malzemeler, 120.000 ton CO2e sera gazı emisyonuna sebep olmaktadır. Beton, çelik, alçıpan ve kereste, sera gazı emisyonuna en fazla sebep olan malzemelerdir.
İnşaat atıklarını azaltmak, bir “kazan-kazan-kazan” senaryosudur. Döngüsel ekonomiye katkıda bulunur. Atık malzemelerin üretimi ve bertarafı ile ilişkili sera gazı emisyonlarını önleyerek bina seviyesindeki karbon ayak izini azaltır. İsraf edilen fazla malzemeler için ödeme yapma ihtiyacını ve bertaraf ücretlerini önleyerek inşaat maliyetini düşürebilir.
Küresel geri dönüştürülmüş inşaat ve yıkım atıkları pazarının, 2027’ye kadar 150 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
Yapılı çevre ile ilişkili sera gazı emisyonlarının çok geç olmadan üstesinden gelmek, karbonsuzlaştırma hedefimiz için de çok önemlidir. Binaların operasyonlarıyla ilişkili emisyonlar (inşaat ve ömür boyu kullanım dahil), küresel enerji ile ilgili emisyonların neredeyse %30’unu oluşturmaktadır.
Amerika’da Bir Şirketin Hedefi: Yapılı Çevre Endüstrisini Temelden Değiştirmek
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bir şirket, geleneksel yapı temeli malzemesini sürdürülebilir alternatiflerle değiştirmeyi hedeflemektedir. Amaçlarını da “medeniyetimizi karbondan arındırmak için ‘yapılı çevre endüstrisini’ temelden değiştirmek” şeklinde açıklamaktadırlar.
Şirket, bahse konu hedefi gerçeğe dönüştürmek için inşaatta yönlendirilmiş yonga levhaları (OSB) kullanma statükosuna meydan okumaktadır. Bunlar, evlerin ve binaların temellerinde kullanılan; genellikle kavak ve su geçirmez bir reçinenin birleşiminden oluşturulan büyük ahşap plakalardır. Bunun yerine firma, hızlı büyüyen çimlerden alternatif bir seçenek tasarlamakta, arazi kullanımını azaltmakta ve karbon yakalama potansiyelini arttırmaktadır. 10 ila 12 yıl boyunca yetiştirildikten sonra hasat edilen ürünler; ahşap maddeler için kullanılan ağaçların aksine her yıl büyümekte ve aynı alandan hasat edilmektedir. Daha hızlı büyüyen çimler, yıllık hasat programının finansal avantajına ek olarak daha fazla miktarda karbon yakalama sağlamaktadır.
Dünyada şu anda trend, inşaat malzemelerini; mısır, kenevir, ayçiçeği kabukları, bambu, tekstil atıkları ve bunların karışımları olan malzemelerden yapmaktır.
Avrupa Birliği, 2020-2030 Arasında Döngüsel Malzeme Kullanımını 2 Katına Çıkarmayı Hedefliyor
AB, 2020 ve 2030 yılları arasında mevcut döngüsel malzeme kullanım oranını %12,8’den 2 katına çıkarma hedefine sahiptir. Bu amaç için geri kazanım hedeflerinin ve ürün sürdürülebilirliği gerekliliklerinin güncellenmesi ve yenilenmesi de dahil olmak üzere bir dizi düzenleyici eylem gerekmektedir. AB de bu konuda kolları sıvamış durumdadır.
Enerji yoğun endüstrilerden olan tekstil ve inşaat sektörleri, kaynak ve emisyon yoğunluklarıyla öne çıkmaktadır. Bu sektörler, ekonomideki gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) paylarına kıyasla, atık üretimi ve çevre (hava kirleticiler ve su) üzerinde aşırı bir etkiye sahiptirler. Enerji yoğun endüstriler, farklı AB endüstriyel ekosistemlerinde çeşitli değer zincirlerine hizmet eder ve döngüselliklerini de etkiler.
İnşaat, Avrupa Birliğindeki En Büyük Atık Kaynağı
Son 10 yılda atık miktarları azalmamıştır. İnşaat, AB’deki en büyük atık kaynağıdır (yılda 450-500 milyon ton, tüm atıkların yaklaşık 3’te 1’i). Tekstil atıkları yaklaşık 2 milyon tondur ve yeniden kullanılamayan tekstil, kentsel atıkların bir parçasıdır.
Veriler; tekstil ve inşaat ekosistemlerinde oldukça yüksek geri kazanım ve geri dönüşüm oranları gösterirken (sırasıyla yaklaşık %50, sırasıyla %70’ten fazla), kısmen yalıtım (tekstil) veya dolgu (inşaat) gibi daha düşük değerdeki malzemelerin yeniden kullanımı dahil edilerek açıklanmaktadır.
Döngüsel teknolojiler özellikle enerji yoğun endüstriler (endüstriyel süreçler) için değil, inşaat ve tekstil (yaşam döngüsü yönetimi) için de geçerli olan karbonsuzlaştırmayı desteklemektedir. Döngüsel süreçlerin benimsenmesi, zararlı maddelere maruz kalmayı azaltarak insan ve çevre sağlığını iyileştirmek için hedefimiz olan sıfır kirliliğe de katkı sağlamaktadır.
Atığı Azaltmanın En İyi Yolu Ne?
Döngüsellik, ürünler için yaşam döngüsünün tüm aşamalarını ilgilendirdiğinden, döngüsel ekonomiye doğru ilerlemenin ölçülmesi ve izlenmesi karmaşıktır. AB, esas olarak kaynak kullanımı ve atık yönetimi ile ilgili döngüsel ekonominin uygulanmasını izlemektedir. Atığı azaltmanın en iyi yolu, malzemeleri en baştan doğru tasarlayarak ve inşaat yapım yöntemlerini modüler sistemlere kaydırarak mümkündür.
Gelecek, ahşap modüler sistemlerdedir. Özellikle deprem bölgesi olan ülkemizde, az katlı ve modüler sistemler yıkımın önlenmesi ve yaşam güvenliğinin sağlanması için öne çıkarılması gereken çözümlerdir.
Yıkım endüstrisi; inşaat atıklarını, gelen enkaz kaynaklarının hacminin normal operasyonel parametreleri aşacağı büyük ölçekli bir felaket için öngörülen bir kapasitede kullanımda tutmanın yollarını hızla bulmalıdır.
Döngüsel ilkelerin inşaat ve yıkım atıkları dünyasında hızlı bir şekilde benimsenmesi; malzeme operasyonlarında daha fazla esneklik, lojistikte daha kısa mesafeler ve uluslararası kaynaklara erişim kesintilerinden izole edinilen durumlarda esnek bir kaynak akışı sağlayacaktır.
Belediyeler Yıkım Atıklarına Hazırlıklı Olmalı
Öncelikle belediyelerin, depremlerde oluşan inşaat/yıkım atıkları için boş araziler ve çeşitli ekipmanlar edinmeleri ve tüm senaryolara hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Kompaktörler, ayırma bantları, yatay balyalar, kırma aletleri, öğütücüler, küvetler ve eleme tamburları; bu ekipmanlardan bazılarıdır.
Türkiye Çevre Ajansı her afet bölgesinde yerel geri dönüşüm platformları kurarak, ekonomik faaliyet ve malzeme merkezleri için odak noktaları şeklinde hizmet verebilir.
Dünyada afet enkazı yönetimi konusunda en iyi uygulamalar için bir monopoli yoktur. Yalnızca farklı senaryolardan öğrenilen derslerden doğan uygulamaların yenilikleri, malzeme işleme süreçlerindeki önemli ilerlemeler, daha iyi olmak ve daha fazlasını öğrenmek için devam eden çalışmalar bulunmaktadır.
Yıkım Endüstrisi ile İlgili Çalışmalar Artmak Zorunda
Döngüsel ekonomi ilkelerinde gösterildiği gibi toplumun değişen talepleriyle gelişmeye ve iyileşmeye hazır olan yıkım endüstrisi ile ilgili çalışmalar, artmak zorundadır.
Mottainai!
Japonlar atalarından; kaynakları, nesneleri, malları, parayı ve enerjiyi, özetle sahip oldukları hemen her şeyi dikkatli bir şekilde kullanma ve onları boşa harcamama ruhunu miras almışlardır. Japonlar, “Mottainai” kelimesini çocukluktan beri çok sık duyduklarından, kaynakları boşa harcamama konusunda doğal olarak temkinlidirler. Bu konuda Türkiye’de de benzer bir kültürün yeni nesillere aktarılması konusunda eğitim içeriklerinin değiştirilmesi ve yeni dersler açılması gerekmektedir. “Yerli Malı Haftası” kutlanan bir ülkede hem karbon salımı hem atık azaltımı konusunda, aslında geçmişte başlatılan farkındalık günlerinin etkisini artırarak bugünlere taşımalıyız.