İçindekiler
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu madde 8 / K’ye 23 Mart 2023 tarihinde eklenen madde ile; iki yıl üst üste kullanılmayan tarım arazilerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kiraya verileceği, zaten Kanun maddesi hâline gelmişti. Yani 22 Ağustos 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin alt yapısı, 2023 yılı Mart ayında hazırdı. Kanun’un detayları, nasıl uygulanacağı Yönetmelik ile belirli hâle geldi.
Hangi Tarım Arazileri Kiraya Verilecek?
Bakanlık kayıt sistemlerinde nadas veya herhangi bir tarımsal ürün belirtilerek kayıt altına alınan araziler işlen(e)meyen tarım arazisi kapsamının dışında tutulmuştur. Hisselik, mülkiyet ihtilafı, parçalılık, tarımsal faaliyete son verilmesi, göç veya başka bir sebeple işlen(e)meyen tarım arazileri, Kanun kapsamındadır.
Kanun ve Yönetmeliğe göre Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazileri hariç olmak üzere, mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait olan ve üst üste iki yıl süreyle işlen(e)meyen tarım arazileri Bakanlıkça kiraya verilebilecek.
Mahkeme tarafından verilen ve arazinin kullanımını engelleyen bir ihtiyati tedbir kararı olup olmadığı kontrol edilip tedbir kararı bulunan parseller kiralamaya konu edilemeyecektir.
İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tespiti Nasıl Yapılacak?
Öncelikli olarak kiraya verilecek tarım arazilerinin tespiti amacıyla il / ilçe müdürlüğü bünyesinde Arazi Tespit Komisyonu oluşturulacak. Ekonomik bütünlüğü sağlayan parseller ve ekonomik bütünlük kapsamı dışında kalıp Arazi Tespit Komisyonunca ekonomik tarımsal üretim yapılacağı değerlendirilen parseller tespit edilecek.
Arazi Tespit Komisyonu; kadastro parsel verileri, uydu görüntüleri, coğrafi bilgi sistemleri, diğer kamu kurumlarından elde edilecek veriler üzerinden yapılacak çalışmalar ve yerinde gerçekleştirilecek arazi kontrolleri ile işlen(e)meyen tarım arazilerini tespit edecektir. Tespit için gerekli veriler ise Bakanlıkça sağlanacaktır.
İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tespitine Ne Zaman Başlanacak?
İşlen(e)meyen tarım arazilerinin tespitine 1 Eylül 2024 tarihi itibarıyla başlanacak ancak bölgelere göre değişen hasat dönemi dikkate alınarak en geç 31 Ağustos 2025 tarihine kadar olan süre dikkate alınacak. Yani bölgelere göre değişmekle beraber, tarım arazisinin işlenip işlen(e)mediğine dair dönem; içinde bulunulan yılın 1 Eylül tarihi ile sonraki yılın 31 Ağustos tarihini kapsayan dönem olacaktır.
İşlenmeyen Tarım Arazilerini Kimler Kiralayabilecek? Öncelik Hakkı Kimlerin?
İşlenmeyen arazileri kiralamada öncelik hakkı, kiraya verilecek tarım arazisinin bulunduğu yerleşim yerinde ikamet edenlere, sivil toplum kuruluşlarına ve meslek odalarına ait olacaktır. Öncelikli gruplardan birden fazla istekli çıkması hâlinde en yüksek teklifi verene, öncelikli gruplardan istekli çıkmaması hâlinde ise diğer isteklilerden en yüksek teklifi verene kiralanacaktır.
Teklif edilen en yüksek kira bedelinin eşit olduğu birden fazla başvuru olması durumunda, bu başvurular arasından arazilerini yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğüne ulaştıracak malike, sınırdaş veya en yakın arazisi bulunan işletmeye (öncelik sıralaması dikkate alınarak) kiralama yapılacaktır. Kiracılar bu arazilerle ilgili tarımsal desteklerden de faydalandırılabilecektir.
İşlenmeyen Tarım Arazilerini Kiralama Süresi Ne Kadar Olacak?
Tarımsal araziler sezonluk olarak kiraya verilecektir. Kiralama sezonu ise 1 Eylül tarihinde başlayan ve bölgelere göre değişen hasat dönemi de dikkate alınarak üretim yılının en geç 31 Ağustos tarihine kadar olan dönemini kapsamaktadır. Ancak sözleşme süresi, taşınmaz / arazi sahibi ile taşınmazı kiralayan kişi arasında yapılacak sözleşme ile elbette uzatılabilecektir. Kira sözleşmesi süresinin bitimi ile arazi sahibi, kendi arazisi üzerinde üretim yapmak isterse bunda hiçbir engel söz konusu olmayacaktır.
İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Kira Kazancı Kime Ait Olacak?
Arazilerin kira geliri arazi maliklerine ait olacaktır. Kira gelirleri, maliklerin bildirdikleri banka hesaplarına yatacaktır.
Kiralanan Tarım Arazilerinin Vasıfları Değiştirilebilir mi?
Tarım arazilerinin kiralanabilmesinin şartlarından biri, tarım arazisi vasfının değiştirilmemesidir. Tarım arazileri, kiralayan tarafından tarımsal üretimde kullanılması şartıyla kiralanabilecektir. Zira devletin bu Kanun ve Yönetmelik ile getirdiği amaç, tarım arazilerinin ekonomiye kazandırılarak kamu yararına kullandırılmasıdır.
İki yıl üst üste işlen(e)meyen tarım arazilerinin Arazi Tespit Komisyonu tarafından belirlenmesinden sonra kiralama prosedürü başlayacaktır. Kiralama prosedürünü ise Arazi Kiralama Komisyonu yürütecektir. Arazi Kiralama Komisyonu tarafından “Kiralanacak Tarım Arazileri Listesi” oluşturulacak, listede kiracıların yetiştirebilecekleri ürün veya ürün gruplarına da yer verilecektir.
Kiracı, kiralama sezonu boyunca kiraladığı tarım arazisi üzerinde, tarımsal üretim planlaması kapsamında belirlenen ürünleri / ürün gruplarını üretmekle, genel tarımsal üretim tekniklerine riayet etmekle, toprağın yapısını bozacak uygulamalardan kaçınmakla, arazi üzerindeki çok yıllık bitkiler ve varsa sabit tesisleri korumakla yükümlüdür.
Kiracının Kanun’a, Yönetmeliğe, Kira Sözleşmesine Aykırı Davranmasının Yaptırımı Nedir?
Kiracının ilgili Kanun, Yönetmelik ve kira sözleşmesi hükümlerine uygun hareket edip etmediğinin takibi amacıyla il / ilçe müdürlüklerince denetimler yapılacaktır. Yapılan inceleme, tespit ve kontroller bir rapora bağlanacaktır. Düzenlenecek raporda, başvuruda belirtilen faaliyetlere, kira sözleşmesinde belirtilen şartlara veya Yönetmelik hükümlerine aykırılığın olup olmadığı ile bu aykırılıkların on beş günü geçmemek üzere verilecek sürede giderilip giderilemeyeceği belirtilecektir. Belirtilen sürede, aykırılıkların giderilmesinin gerektiği, düzenlenen raporda kiracıya bildirilecektir. Verilen sürenin tamamlanmasının ardından, kiracı tarafından ek süre talep edilmesi durumunda on beş günü geçmemek üzere ek süre verilebilecektir. Verilen süre içerisinde, aykırılıkların kiracı tarafından giderilmemesi hâlinde sözleşme feshedilerek taşınmazın tahliyesi sağlanacaktır.
Kiracının kiraladığı tarım arazisini Yönetmeliğe ve kira sözleşmesine aykırı kullanması durumunda, arazi maliklerinin haklarının saklı kalması kaydıyla, takip eden yılda kiracı Yönetmelik kapsamında yapılacak kiralamalara da teklif veremeyecektir.
Tarım Arazisini Kiraya Vermek İstemeyen Malik Ne Yapabilir?
İki yıl üst üste işlen(e)meyen arazinin tespiti sonucunda, kiralama sezonu içerisinde, kiralanan tarım arazilerinin maliklerinden herhangi biri tarafından bir sonraki sezonda üretim yapacağına dair bir başvuru yapılması gerekmektedir. Aksi hâlde bu araziler üst üste iki yıl işlen(e)meyen tarım arazileri listesine eklenecektir.
İşlen(e)meyen tarım arazileri listesi il / ilçe müdürlükleri tarafından beş gün süre ile mahallinde, elektronik ortamda ve il müdürlüğü internet sitesinde ilan edilir. Arazi malikleri ve diğer ilgililer, listeler ile ilgili itirazlarını ilan süresi içerisinde Arazi Tespit Komisyonuna yapabilirler. Komisyon bu itirazları üç gün içinde karara bağlar. İtirazların değerlendirilmesi sonucu oluşturulan nihai liste, mülki amirin veya yetkili kıldığı kişinin onayı ile kesinleşir.
Yukarıda anlatılanlar dışında arazi maliki, mahkemeden tedbir aldırarak yahut idare mahkemesine yürütmenin durdurulması istemi ile başvuru yaparak kiralama prosedür işlemlerini durdurabilecektir.
Hukuki Görüş
Kanunlar gerçek ve tüzel kişilere, en önemlisi devlete yükümlülük yükler. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nca devlet; toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlamakla yükümlüdür.
Toprağı koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutların katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulması ile görev, yetki ve sorumluluklar devlete aittir. Bu anlamda devlet toprak koruma projeleri kapsamında; toprağın doğal veya insan faaliyetleri sonucu yok olmasını, bozulmasını veya zarar görmesini önlemek ve sürekli üretken kalmasını sağlamak için fiziksel, kültürel ve bitkisel tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülük doğrudan Kanun’dan kaynaklanmaktadır.
Devlet, Kanun gereğince çiftçiyi, üreticiyi teşvik etmeye ve teşvik etmekle de kalmayıp ekonomik anlamda desteklemeye de mecburdur. Çiftçiyi destekleyerek toprağın sürekli üretken kalmasını sağlamalıdır. Zira Kanun, devleti yükümlülük altına sokmuştur. Devlet getirdiği ek madde ve devamındaki Yönetmelik ile bu yükümlülüğü dolaylı hâle getirmiş, kendini uygulayıcı konumundan çıkartarak; denetimci konuma getirmiştir. Aslında getirilen ek madde, kanunun amacını saptırmaktadır. Çünkü Kanun sadece toprağı ve araziyi değil, çiftçiyi de koruma altına almaktadır.
Ek madde ile çiftçi, kendi arazisini işleyememeye devam edecek, belki de kendi sahibi olduğu arazisinin işçisi olacaktır. Sorulması gereken sorular; atıl arazilerin niçin bu kadar fazla olduğu, çiftçinin kendi arazisini niçin işleyemediği, çiftçi kendi arazisindeki üründen kâr elde edemiyorken kiracının nasıl kâr elde edeceği gibi sorulardır.
Kendi arazisini iki yıl üst üste ekemeyen çiftçinin elinden, rızası dışında arazisinin alınıp kiraya verilmesi Anayasa’daki mülkiyet hakkının özüne aykırılık teşkil etmektedir. Anayasa Madde 35’e göre herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Çiftçiyi desteklemek yerine onu topraksız bırakarak nasıl bir kamu yararı sağlanacaktır. Getirilen kanun maddeleri ve Yönetmelik, çiftçinin kendi toprağı üzerindeki tasarruf yetkisini kısıtlamaktan ibarettir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. 1 No’lu Ek Protokolün 1. maddesi, özel ve tüzel kişilere ait mal ve mülke devlet tarafından yapılabilecek herhangi bir keyfi müdahaleye karşı korumayı amaçlamaktadır.
Devlet ya sosyal devlet anlayışının gereğini yerine getirmeli, yerine getiremiyorsa müdahaleci tavrını sonlandırarak piyasayı serbest bırakmalıdır. Çiftçiden elini eteğini çekmesini istemek yerine, onu kendi toprağına daha fazla katkı sunması için desteklemeli ve çiftçi için bütünleştirici projeler geliştirmelidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi: “Onun için, bir yandan çiftçinin emeğini arttıracak ve semereli kılacak bilgi, vasıta ve fennî aletlerin kullanma ve yapılmasına, öte yandan onun çalışmalarının neticelerinden azamî derecede faydalanmasını temin edecek iktisadî tedbirlerin alınmasına çalışmak lâzımdır.” (1922).