İçindekiler
Lübnan’da yer alan Baalbek Tapınakları, antik dünyanın en büyük ve en gizemli mühendislik başarılarından biridir. Günümüz mühendislik hesaplamalarına ve inşaat teknolojilerine meydan okuyan bu yapı, hâlâ tam olarak nasıl inşa edildiği bilinmeyen devasa taş bloklarıyla dikkat çeker. Baalbek, yalnızca Roma mimarisinin değil, bilinmeyen antik teknolojilerin de bir eseri olarak kabul edilir.
Baalbek’te bulunan ve “Trilithon” olarak adlandırılan üç büyük taş bloğun her biri 800 ila 1.200 ton ağırlığındadır. Bu taşlar, tapınak platformunun temelinde yer almakta ve neredeyse milimetrik bir hassasiyetle yerleştirilmiştir. Günümüzde, böyle büyük taşların bu kadar yüksek hassasiyetle taşınması ve üst üste oturtulması için hidrolik vinçler, raylı sistemler veya güçlü krikolar gibi modern ekipmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak M.S. 1. yüzyılda bu teknolojilerin bulunmadığı düşünüldüğünde, mühendislerin nasıl bir yöntem kullandıkları büyük bir gizemdir.
Bazı teorilere göre taşlar rampalar ve makaralar kullanılarak çekilmiş olabilir, ancak bu kadar ağır blokların bu yöntemle taşınması bile son derece zor görünmektedir. Daha spekülatif teoriler ise antik çağ uygarlıklarının bilinmeyen kaldırma teknolojilerine sahip olduklarını öne sürmektedir.
Taş Kesiminde Kusursuz İşçilik
Baalbek’teki taş bloklar arasındaki birleşim noktaları neredeyse sıfır toleranslıdır. Yani, taşlar arasına bir bıçak bile sokulamayacak kadar kusursuz bir şekilde kesilip yerleştirilmiştir. Bu kesim hassasiyeti, günümüz lazer kesim teknolojileriyle karşılaştırılabilecek bir ustalığı göstermektedir.
Taşların kesiminde kullanılan yöntemler hâlâ tam olarak bilinmemektedir. Günümüzde taşları bu hassasiyetle işleyebilmek için CNC makineleri ve lazer kesiciler gibi ileri teknolojiler kullanılmaktadır. Ancak antik çağ mühendisleri, bu teknolojilere sahip olmadan nasıl bu kadar kusursuz bir işçilik ortaya koyabildiler?
Baalbek, Orta Doğu’da aktif fay hatlarının yakınında yer almasına rağmen, binlerce yıldır büyük ölçüde ayakta kalmıştır. Tapınak platformunun temelinde kullanılan büyük taş bloklar, devasa kütleleri sayesinde sismik hareketleri absorbe ederek binayı depreme karşı dirençli hâle getirmiştir.
Bu taşların özel bir kilitlenme sistemiyle yerleştirildiği düşünülmektedir. Yani taşlar, birbirlerine geçmeli olarak oturtulmuş ve herhangi bir harç kullanılmadan sıkıştırılmıştır. Böylece olası bir deprem sırasında yapı hareket etse bile taşlar birbirini destekleyerek yıkılmayı önlemiştir.
Dev Taşlar Nasıl Taşındı ve Nasıl Yerleştirildi?
Baalbek’in en ilginç yönlerinden biri, tapınak platformunda yer alan bazı taş blokların Roma döneminden çok daha eskiye dayanmasıdır. Arkeologlar, bu dev taşların aslında M.Ö. 2.000 yıllarında Fenikeliler veya daha önceki bir uygarlık tarafından yerleştirildiğini öne sürmektedir.
Bu teoriyi destekleyen en önemli kanıt, Roma döneminde inşa edilen üst yapılarda daha küçük ve farklı işlenmiş taşlar kullanılırken, Trilithon gibi dev taşların çok daha eski olmasıdır. Yani Roma mühendisleri, belki de daha önce var olan bir platformun üzerine yeni tapınaklar inşa etmiş olabilirler.
Bazı araştırmacılar, bu taşların çok eski bir uygarlık tarafından inşa edildiğini ve zamanla bu bilginin kaybolduğunu iddia etmektedir. Bu da Baalbek’i medeniyetler ötesi bir yapı hâline getirmektedir.
Baalbek, yalnızca mimari ihtişamıyla değil, mühendislik açısından da günümüz bilim dünyasını şaşırtan bir yapıdır. Antik çağın bilinen teknikleriyle açıklanamayan bu yapı, tarih boyunca birçok uygarlığın ilgisini çekmiş ve farklı amaçlarla kullanılmıştır. Ancak en büyük soru hâlâ cevapsızdır: Bu dev taşlar nasıl taşındı ve nasıl yerleştirildi?
Belki de gelecekte yapılacak yeni keşifler, Baalbek’in sırlarını gün yüzüne çıkaracaktır. Ancak şu an için bu tapınak, antik dünyanın en büyük mühendislik bilmecelerinden biri olarak gizemini korumaya devam ediyor.