İçindekiler
“Yuvayı dişi kuş yapar” atasözü, Türk kültüründe kadının ailedeki yerini açıklayan bir ifadedir. Bir yapının şekillenmesi için; o yapının kullanıcılarının sosyokültürel özellikleriyle, yapının bulunduğu fiziksel koşulların doğru yorumlanması önemlidir.
Türk Kültüründe Kadının Yaşam Alanlarına Etkisi
Kadınların yaşam alanlarına etkisi; mekanları estetik anlayışlarıyla güzelleştirdikleri, aynı zamanda ekonomik ve fonksiyonel olarak kullandıkları geleneksel Anadolu Türk evlerinde açık bir şekilde görülmektedir.
Örneğin yatak odalarının, mutfak ve ocağın yanında tercih edilmesi, oldukça akıllıca yapılmış, genellikle kadınların mekânları doğru kullanmalarıyla ortaya çıkan mimari bir ögedir. Ülkemizde geleneksel ve tarihi yapılarda; yaz mutfağının avlunun serin yerinde ya da üst katlarında, kış mutfağının alt katlarda ocağın bulunduğu yerlerde olması, tandır evlerinin de rüzgâr yönüne göre tespit edilen yerlerde düzenlenmesi tesadüf değildir.
Dünyada Kadının Yaşam Alanlarına Etkisi
Dünya geneline baktığımızda, günümüz koşullarında çalışan kadının varlığı geçmişe göre oldukça fazladır. Çağdaş yaşam şartlarına ayak uydurmayı başaran kadınlar mimaride; modern, ekonomik ve fonksiyonel tasarımları tercih etmektedir. Açık mutfak tasarımlarında doğal ve yapay havalandırma imkanlarının en iyi koşullarda sağlanabilmesi, mutfak eşyalarının birbirlerine bağlantılı olacak şekilde tasarlanması ve mutfağın, dolasıyla da konutun cazibesini artıran önemli etkenlerden biridir. Mekânların ısıtma sisteminde güneş kollektörü ve benzeri kullanılarak ısı kaynağı sağlanması ve yapının enerji tüketiminin azalması, bir kadının dikkat edeceği konular arasındadır.
Yaşam alanlarındaki estetik kaygılar da kadınlar için önemlidir. Şöminenin salonda en güzel köşelerden birinde olması, perde ve dekorasyonda kullanılan tekstil seçimlerinin kolay temizlenebilir, antialerjik, nanoteknolojik ürünlerden seçilmesi, ayrıca yangın tehlikesi olan yerlerde yanmaz özellikli kumaşların seçilmesi ve renklerin kullanımı, kadının o mekânın dekorasyonunda düşünebileceği unsurlardır.
Bir mutfakta nerelerde en fazla ışığın olması gerektiği, dekorasyon objelerin yerleştirilmesi, aile fertlerinden kimin neyi nerede görmek isteyeceği, banyolarda çamaşır makinasının, dolapların, ütü masasının nerede daha kullanışlı olacağı gibi konular yine ancak bir kadının dikkat edebileceği hususlardır. Balkon tercihleri ve küçük bir kış bahçesi oluşturarak kendi organik besinlerini de yetiştirebileceği imkânların sunulması, güneş ışığının hangi yönlerden geldiği, hangi bitkinin daha iyi yetişebileceği, nerede keyifle vakit geçirebileceği gibi unsurlar yine bir kadının o yapıda önemsediği konulardır.
Tüm bunların düşünülerek yaşam alanlarının tasarlanması; kadınların o mekanları kullanmasını, tercih etmesini sağlayan önemli detaylardır. Bir yapıda mekânların tasarruflu, ekonomik, fonksiyonel ve aynı zamanda estetik şekilde kullanımının sağlanması; hayatın gerçek mimarları diyebileceğimiz, yaratıcı olan kadınlar sayesindedir. Dünyayı daha da güzelleştirmek için öncelikle kız çocuklarının eğitimine önem vermeliyiz. Bir kadın, çocuklarının hayata bakışını, hayat felsefesini, yaşam mimarisini etkileyebilir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Dünyada her şey kadının eseridir.” sözü de kadının yaratılışındaki özelliklerini ve hayattaki etkilerini anlatan açık bir ifadedir.
Kadınların hayata etkisini anlatırken; bugün sahip olduğu hakları nasıl elde ettiğine, hangi zorluklarla mücadele ettiğini unutmamak gerekiyor. 8 Mart’ta tüm dünyada kutlanan Emekçi Kadınlar Günü’nün hikâyesini, işte tam da bu nedenle hatırlatmakta fayda görüyorum.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Nasıl Ortaya Çıktı?
Amerika’nın New York eyaletinde 8 Mart 1857 yılında bir tekstil fabrikasında çalışan yaklaşık 40 bin dokuma işçisi kadın, daha iyi koşullarda çalışmak için greve başladılar. Grev sırasında fabrikada çıkan yangında 129 kadın işçi yaşamını yitirmiştir. Danimarka’da 1910 yılında düzenlenen Dünya Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda; daha iyi şartlarda çalışmak için yapılan bu grevde hayatını kaybeden kadın işçileri anmak için “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” fikri ortaya atılmıştır.
İlk defa 1911 yılında kutlanmaya başlanan Dünya Kadınlar Günü’nün adı, 1921 yılında Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak değiştirilmiştir. 1. ve 2. Dünya Savaşları nedeniyle bazı ülkeler kutlamaları kaldırırken; Dünya Emekçi Kadınlar Günü Türkiye’de ilk kez 1921 yılında kutlanmaya başlanmıştır. Son olarak Birleşmiş Milletler (BM), 16 Mart 1977 yılında, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanması kararını almıştır.