İçindekiler
Alkaş tarafından düzenlenen RE360 Gayrimenkulün Büyük Buluşması, 11 Aralık 2024 tarihinde Swissotel The Bosphorus İstanbul’da gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Şafak Tükle Uysal’ın üstlendiği etkinlik bu yıl “Dönüşümün Eşiğinde” temasıyla gayrimenkul sektörü paydaşlarını bir araya getirdi.
Organizasyonda; sektördeki farklı trendler 360 derece bakış açısıyla değerlendirildi, sorunlar ve çözümler lider isimler tarafından ele alındı. Konuşulan konular arasında şehirlerin dönüşümü, kentsel yenileme projeleri, erişilebilir konutlar, deprem, alternatif finansman araçları, yabancı yatırımcılar, yapay zekâ, yeni trendler ve stratejiler ön plana çıktı.
Kamu – özel sektör iş birliğiyle, gayrimenkul sektöründe ortak akıl oluşturmayı ve vizyon geliştirmeyi hedefleyen RE360’ın açılış konuşmalarını; Alkaş & HAN Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş ve Alkaş Genel Müdürü Yonca Aközer yaptı.
Yonca Aközer: Ortak Akılla Dönüşümün Bir Parçası Olacağız
Açılış konuşmasını yapan ilk isim olan Alkaş Genel Müdürü Yonca Aközer, konferasın konsepti hakkında bilgi vererek şunları söyledi:
Bilgi akışının çok hızlı olduğu, yapay zekânın hayatımıza girdiği, en büyük sermayenin zaman olduğu bir dönemden geçiyoruz. İşimizi verimli kılmak, dünyaya uyumlu olmak, teknolojiyi hayatımızı kolaylaştırıcı olarak kullanmak zorundayız. Bir yeniliğe adapte olurken başka bir yenilik daha doğuyor. Her şey yeniden tasarlanıp başka bir dönüşüme gidiyor. Bu dönüşüme hepimiz uyum sağlayacağız.
Bu yıl RE360’ın ana başlığı ‘Dönüşümün Eşiğinde’ oldu. Farklı disiplinlerden oluşan danışma kurulumuzla beraber yaptığımız toplantılarda dünyayla uyumlu olmak ve bu dönüşümün bir parçası olmak şeklinde başlıklar belirledik. Yaşanabilir şehirler nasıl olur, biz sektör olarak ne yapmalıyız, kime hangi görevler düşüyor, teknolojiden yararlanıyor muyuz, yeni nesil yaşam şekli bizi nasıl etkiliyor? gibi sorularımız var. Bu yüzden saygıdeğer hocamız Oğuz Babüroğlu ile bir arama konferansı yapmaya karar verdik. 37 sektör düşünürü ile yaşanabilir şehirleri hayal ettik. Tekrar tekrar toplantı yaptık. Yetmedi, bugün Oğuz Hoca ile birlikte arama konferansımıza sizleri de katarak hep birlikte ‘Nasıl?’ sorusuna cevap arayacağız. Birlikte bulacağımız nasılların sektöre katkısını çok önemsiyoruz. Ortak akılla dönüşümün bir parçası olacağız, buradan çıkanların sonuçlarını sizinle paylaşacağız. Bu sorunun cevaplarını 2025’te de aramaya devam edeceğiz.
Avi Alkaş: Hedefimiz Akıllı, Vicdanlı Şehirler Yaratmak Olmalı
“Her şey değişimden geçiyor, bu değişimin içinde olup ona liderlik etmek ve geleceği tasarlamak sizler gibi vizyon sahibi paydaşlara bağlı.” diyen Alkaş & HAN Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
Bu etkinlik sadece bir konferans değil, sektörümüzün geleceğine yönelik görüş ve önerileri de paylaşmak için bir araya geldiğimiz bir ortak akıl olarak kurgulandı. Hem küresel hem yerel düzeyde ciddi bir dönüşümün tam ortasındayız. Teknolojiden iş yapış modellerine, iklim krizinden demografik değişimlere her şey köklü bir değişimden geçiyor.
Her değişim aynı zamanda şüphesiz bir fırsat bizim için. Belirsizliğe teslim olmak yerine yarının fırsatlarını bugünden görebilenler hep birlikte dönüşümün kazananları olacak. Gayrimenkul sektörü olarak şehirlerin nasıl daha yaşanabilir, daha yaşanabilir ve daha dirençli olabileceğini konuşmak istiyoruz. Bizlere düşen hedef yaşayan, yaşatan, akıllı, vicdanlı şehirler yaratmak olmalı diye düşünüyoruz.
Mehmet Göçmen: İhtiyacımız Olan Enerjiden Yüzde 40 Fazla Kullanıyoruz
Konferansta “Dönüşen Sadece Teknoloji mi?” başlıklı konuşmasıyla yer alan Yönetim Danışmanı Mehmet Göçmen, yenilenebilir enerji ekseninde şunları aktardı:
Herkes değişimden, inovasyondan ve sürdürülebilirlikten bahsediyor. Özellikle sürdürülebilirlik kavramının içi boşalıyor. Bunların ötesinde bugün yaşadığımız gerçekten bir değişim ihtiyacı mı, bir kriz mi, yoksa başka bir şey mi?
Bugün öncelikle iklim değişikliği ile bir enerji dönüşümünden bahsediliyor. Buradan hareketle herkesin aklına yenilenebilir enerji geliyor. Yenilenebilir enerjiden de anlaşılan rüzgarla güneşi yönetirsek iklim değişikliği ile başa çıkağız şeklinde. Bugün dünyada karbondioksit emisyonunun azalımındaki en büyük etken enerji verimliliği ve yoğunluğunun düşürülmesidir.
Biz kullanmamız gereken enerjiden yüzde 40 fazla kullanıyoruz. Kullanım noktasında 24 – 25 milyar dolarlık cari açık yaratıyoruz. Bunun bir sebebi yaşadığımız konutlarda, iş yerlerindeki enerji verimliliğine dikkat etmememiz ama en önemli sebebi maalesef Türkiye ihracatının yüzde 40’ını enerji yoğunluklu sektörlerde yapıyor. Biz pahalıya mal ettiğimiz ve cari açık verme pahasına ithal ettiğimiz enerjiyle ürettiğimiz ürünleri ihraç ediyoruz. Bunun milli ekonomiye ne kazandırdığı tartışılır.
Etkinlikte konuşan bir diğer isim olan Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü oldu. Özlü, yaptığı konuşmada, “Düzce 2 deprem görmüş bir şehir bu nedenle konut stoğu yüzde 80 oranında yeni. Deprem yönetmeliklerini sonuna kadar uyguluyoruz. Kasım 2022’de 6 şiddetinde deprem oldu, tek bir can kaybolmadı. Bu da doğru yolda olduğumuzun göstergesi.” ifadelerini kullandı.
Etkinlikteki “Yaşanacak Şehirlerin Şifreleri: Gayrimenkulde Dönüşüm ve Arama Konferansı” oturumu Sabancı Üniversitesi Arama Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Oğuz Babüroğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Oturumun içeriğine dair bilgi veren Babüroğlu: “Bir konferansın içinde ilk kez etkileşimli ve interaktif bir format uyguluyoruz. Konu başlıklarını bu sahneye taşımadan önce 23 kasımda 37 kişiyle bir arama konferansı yaptık ve şehirlerin daha yaşanabilir hâle gelmesi için yeni konseptler aradık. Bugün 300’den fazla kişiyle bu soruların yanıtlarını arayacağız ve yeni bir raporlama yapacağız” sözlerini kullanarak oturumu başlattı.
Makbule Yönel Maya: 15 Dakikalık Şehirler İçin Erişilebilir Kentler Olgusuyla Hareket Ettik
Şehirleri daha yaşanabilir hâle getirmek için konseptlerini sunan konuşmacılardan ilki TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya oldu. Maya, “15 dakikalık şehir” başlıklı konseptini şu sözlerle aktardı:
Kent bizi çok yoruyor, trafikte saatlerimiz gidiyor. Bu da bizi erişilebilirlik kavramına getirdi. Daha erişilebilir kentler olgusuyla hareket ettik. 15 dakikalık şehir, 2016 yılında ortaya konmuş bir teori. İki başlıkta değerlendirdik bunu. İlki aşamalı kentsel tasarım. Burada en önemli konu toplu taşıma, yaya yollar gibi konular. İkincisi de kentsel dönüşüm ve stratejiye yönlendirme. Teknolojik entegrasyon olmazsa olmaz. Ait olma ve sahiplenme de düştü. Bunu genişletmemiz lazım diye düşündük. Bunun da yerel halkın karar alma süreçlerine teşviki ile çözüleceğini bildirdik.
Oktay Kargül: Eşitlikçi Bir Politikayı Gözetmemiz Gerekiyor
İstanbul Planlama Ajansı Genel Müdürü Oktay Kargül, konseptleri hakkında şu detaylara değindi:
Biz ilk etapta doğal çevre ile ilgili konuşmak istedik. Bir kent dönüştüreceksek bu kent uzay boşluğunda olmayacak. Kent olarak tükettiğimiz bir doğal çevre var. Bundan dolayı dayanıklı altyapı ile başladık. Bu noktada kentler yaşayan organizmalardır. Bu noktada biz ne yapmalıyız? Toplum temelli bir tasarım nasıl olabilir? Sonuç olarak eşit bir toplum için eşitlikçi bir politikayı gözetmemiz gerekiyor. Kentsel gelişimde kapsayıcı olacağımız, uyum içinde yaşayacağımız sistemler inşa etmemiz gerekiyor.
Zafer Baysal: İlk Maddemiz Toprağa Saygı
GYODER İcra Kurulu Üyesi ve Konut Yatırımları Komitesi Başkanı Zafer Baysal, şunları dile getirdi:
Bizim ilk maddemiz, toprağa saygı. Kentsel arazinin sorumlu kullanımı. İkincisi meslek etiğine saygı. İnsana ve kamuya saygı. Bu, toplumun tüm katmanlarını kapsıyor. Diğeri fırsat eşitliğine saygı. Beşinci maddemiz rekabete ve rakiplere saygı. Bir diğeri çevreye saygı, diğeri değişimin kaçınılmaz olduğunun farkındalığı. Diğeri genç kuşaklara saygı. Dokuzuncu liyakata saygı. Onuncu ilkemiz etik kurallar çerçevesinde teknolojiyi en üst düzeyde kullanmayı prensip edinmek.
Hakan Gümüş: Şehirlerin En Önemli Meselesi, Deprem
Şehir Plancısı Hakan Gümüş ise yaptıkları çalışmayla ilgili şunları aktardı:
Şehirlerle alakalı önemli meseleler var ama bir de en önemli mesele var. O da İstanbul özelinde konuştuğumuzda aslında deprem riski. Deprem varsa her mesele ikincil önemdedir diye düşünerek kıymetli bir çalışma yaptık.
Evvela İstanbul’un öncelik alanlarının belirlenmesi lazım dedik ve bunun bilinmesi lazım. Bilmediğiniz bir şeyi yönetemezsiniz. Hangi parsellerin kırmızı parseller yani deprem riskli parseller olduğunu bizim e-Devlet şifresiyle öğrenebilmemiz lazım ki bununla ilgili önlemler almaya başlayalım.
Uğurcan Özçamur: Deprem İzolatörleri Binaların Operasyonel Kalmasını Sağlıyor
Deprem İzolasyon Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğurcan Özçamur, “İstanbul Depremi: Yapılarımız Ne Kadar Dayanıklı?” başlıklı oturumda bir sunum gerçekleştirdi. Ülkemizin kaderi olan depremler ve alınabilecek önlemlerin başında gelen deprem yalıtım sistemleri hakkında bilgi veren Özçamur, şunları aktardı:
“Biz binaları depremde hasar alacak şekilde tasarlıyoruz. Dünyada geçerli bütün deprem yönetmelikleri, yapıların depremde belirli bir seviyede hasar alacağını kabul ederek tasarım ve uygulama yapar. Esas olan, yapının toptan göçmemesi ve can güvenliğini sağlamaktır. 2018 deprem yönetmeliğinde bu birazcık daha iyileştirildi, geliştirildi, kesintisiz kullanım denilen bir performans seviyesi belirlendi. Buna göre tasarım yaptığınızda yapısal eleman hasarını engelliyorsunuz. Ancak yapısal hasarınız olmasa dahi yapısal olmayan eleman hasarınız olabilir ve binaları kullanamazsınız.
Peki, binanın operasyonel kalması için ne yapmak gerekiyor? Burada deprem yalıtımı devreye giriyor. İşin esası doğru mühendisliği yapmak ama deprem yalıtımı kendini her depremde kanıtlamış bir teknoloji. Deprem izolatörleri, zeminden bir deprem hareketi geldiği zaman üst yapının daha az etkilenmesini sağlıyor, gelen kuvvetleri yüzde 80’e kadar azaltıyor. 6 Şubat depremlerinde faaliyetlerine deprem günü dahi devam edebilen hastaneler yalnızca izolatörlü hastaneler oldu.”
Prof. Dr. Levent Kurnaz: Dünyanın Bir Tarafında Aşırı Yağışlar, Öbür Tarafında Aşırı Kuraklıklar Artıyor
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz, “COP29 Ardından Gayrimenkul Sektörüne Özel Gerçekler, Riskler ve Umut” başlıklı oturumda, Bakü’de gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın ardından sektöre özel izlenimlerini ve değerlendirmelerini katılımcılarla paylaştı. İklim değişikliği finansmanı için gelişmekte olan ülkelerin 1,3 trilyon dolar talep ettiğini, zirvenin 300 milyar dolarlık anlaşmayla sona erdiğini anlatan Kurnaz’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle oldu:
“2023, geçtiğimiz 125 bin yılda insanlığın yaşadığı en sıcak seneydi. 2024 ondan da sıcak olacak… Niye? Sebebi, atmosfere saldığımız karbondioksit. Dünyanın bir tarafında aşırı yağışlar, öbür tarafında aşırı kuraklıklar artıyor. Bu bize, ‘Gelecekte sizin için iki tane önemli problem var’ diyor. Bir; yağış artıyor, ona göre konumlanmalısınız. İki; kuraklık artıyor, su bulamayacaksınız. Bir de tabii orman yangınları ve yüksek sıcaklıklar nedeniyle hayatını kaybeden insanlar var.
Dünyanın en büyük 5. nüfusuna sahip olan Pakistan’ın neredeyse tamamı, iklim krizi nedeniyle yaşanmaz hâle gelecek. Bu insanlar nereye göç edecek? 200 milyon insan nereye yerleşecek? Bu da ayrı bir problem.
“İklim Değişikliğine Dirençli Yapılar İnşa Etmeliyiz”
İklim değişikliğiyle mücadele edebilmek için daha dirençli yapılar inşa etmemiz gerekiyor. Binalarımızın enerji verimliliğinin yüksek olması lazım. Yenilenebilir enerjiyi mutlaka kullanmak zorundayız. Bütün binaların çatısında güneş enerjisi teknolojisi olmalı. Karbon salımını azaltan bina tasarımları yapmalıyız.”
Ömer Faruk Akbal: Türkiye’deki Barınma Sorununun Temelinde Gelir Düşüklüğü Yatıyor
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Gayrimenkul Hizmetleri Komite Üyesi ve Fuzul Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Akbal, “Konut Değil, Gelecek: Dönüşümün Eşiğinde Erişilebilir Yaşam Alanları” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’de yılda ortalama 600 – 800 bin konuta ihtiyaç olduğunu belirten Akbal, özellikle dar gelirli gruplara katkı sağlayacak erişilebilir konut ekosisteminin geliştirilmesine yönelik çözüm önerilerini aktardı. Elimizdeki kaynakların sınırlı olduğu, barınma ihtiyacının ise giderek arttığı bir dünyada yaşadığımızı hatırlatan Akbal, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Dünyada nüfus sayısı 8 milyarı aştı. Konut sayısı 2,3 milyar ile 3,5 milyar arasında değişkenlik göstermekte. Dünyada yıllık konut ihtiyacı ise 40 milyon. Türkiye nüfusu yaklaşık 86 milyon, Türkiye’deki konut sayısı ise 25 milyon. Yine Türkiye’de yılda ortalama 600 – 800 bin konuta ihtiyaç olduğu görülmekte. Bunun yanı sıra Türkiye geneline baktığımızda; ev sahiplik oranının düştüğü, kiracı oranının ise yıllar içinde arttığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Ev sahipliği ve kiracı oranlarında ise yüksek gelir gruplarının ev sahipliği oranında ciddi bir düşüş olmazken, asıl kırılımın ne yazık ki dar gelirli grupta yaşandığı görülüyor. O zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türkiye’de barınmayla ilgili yaşanan problemin temelinde gelir düşüklüğü önemli rol oynuyor.
Arsa tedarikçilerimiz, GYO’larımız, özel şirket ve şahıslara ait arsalarımız var. Türkiye’de markalı konut ve toplu konutlarda önemli proje geliştiricilerimiz mevcut. Finansal kurumlarımız var. Ama bir şeyimiz eksik; bunların tamamını beraber çalıştırabilecek bir fon kaynağı… Erişilebilir konut yatırım fonları adı altında kaynak ihtisas edip; bu kaynağı, arsa tedarikçilerinden arsayı alabilecek, proje geliştiricilerle geliştirebilecek ve finans kuruluşlarıyla da tüketicinin finansmanını sağlayabilecek bir model oluşturduğumuzda bu sistemin gelişmesinin önünde bir engel olmayacaktır.”
İnanç Kabadayı: Türkiye’de İnşaat ve Gayrimenkul Sektörü Ciddi Derecede Gelişti
“Sınırları Aşarak Dönüşmek: Türk Firmalarının Global Başarı Haritası” başlıklı panelde konuşan Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı H. İnanç Kabadayı, “İnşaat ve gayrimenkul sektörü Türkiye’de çok ciddi derecede gelişti ve olgunlaştı, firmalar çok derinleşti. Batı ile aramızdaki tek fark, burada şirketler hizmetleri tek şapka altında veriyor; organizasyon, pazarlama, tesis yönetimi, proje geliştirme… Batı’da bu roller bölüşülmüş durumda” dedi.
Kaan Yücel: İnşaat Projelerimizi Niye Avrupa’da da Hayata Geçirmeyelim?
Aynı oturumda söz alan Polat Gayrimenkul İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Yücel, Avrupa’daki gayrimenkul pazarına ilişkin, “Türk şirketleri uzun zamandan beri dünyanın her yerinde inşaat yapıyorlar. Niye bu güzel projeleri Avrupa’da da hayata geçirmeyelim? Avrupa, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı bölge” değerlendirmesinde bulundu.
Sinem Dedetaş: Üsküdar’da Kentsel Dönüşüm İçin Ciddi Adımlar Attık
Avi Alkaş’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Yeni Nesil Belediyecilik İle Dönüşümün Eşiğinde” başlıklı son panelde; Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü yer aldı. 31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde Üsküdar Belediye Başkanı olarak seçilmesinden bu yana geride kalan 9 ayı değerlendiren ve kentsel dönüşüm sürecine ilişkin attıkları adımları özetleyen Sinem Dedetaş, şu ifadeleri kullandı:
“Belediyeciliğin kişisellikten kurumsallığa geçişini sağlamakla uğraştık. Çünkü eğer temel sağlam olmazsa, üzerine bir şey inşa edilemez. O yüzden önce zemini sağlam bir yere kurmamız lazım.
Üsküdar’ın en büyük sorunlarından olan kentsel dönüşüm için de ciddi adımlar attık. Belediyenin, kentsel dönüşüm için gerçek rolüne erişmesi gerekiyordu. O rol, garantör rolü. Belediyenin; vatandaşa güven sağlayan, doğru bilgi veren, tarafsız ve eşit davranan bir yapıya erişmesini sağladık.
Uzlaşma ofisleri açtık. Kentsel dönüşümün çok yoğun olduğu Bahçelievler Mahallesi’nde komşularımız belediyeye gelmeden, bu ofislerimize giderek gerçek bilgiye ulaşabiliyorlar.”
Acar Ünlü: Kente Bakım Yaptığımız, Yenilediğimiz, Değiştirdiğimiz Bir Süreçteyiz
Marmaris’in bir turizm merkezi olduğuna dikkat çeken, belediyeyi buna hazır hâle getirmenin ve öyle kalmasını sağlamanın çok kolay olmadığını aktaran Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, şöyle konuştu:
“Turizm bölgeleri, değişken nüfusa göre planlanan yerler. Marmaris’in kayıtlı nüfusu 96 bin, kış nüfusu 150 – 200 bin, yazın ise ortalama 850 bin, yıl ortalamasında yaklaşık 500 bin kişiye hizmet veriyoruz. Bu kolay bir şey değil. Turizm konusunda dünya ile rekabet edebilmesi için Marmaris’in her an bakımlı ve düzenli olması lazım, bunun için de bütçe lazım. Şu an kente bakım yaptığımız, yenilediğimiz, değiştirdiğimiz bir süreçteyiz.”
Resul Emrah Şahan: Bireylerin Katılımı Olmadan Şehirlerin Güçlenmesinden Bahsedemeyiz
Kentlerin dirençli olduğu kadar yurttaşların da güçlü olması gerektiğine dikkat çeken Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bireylerin katılımı olmadan şehirlerin güçlenmesinden bahsedemeyiz. Yurttaşın güçlü olmadığı, güvende olmadığı, kamuya güven hissetmediği bir sistemde karar alamazsınız. Aldığınız kararlar sadece kâğıt üzerinde aldığınız kararlara dönüşür.”