İçindekiler
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un 18 Ağustos’ta açıkladığı “atıl ofis stokunun, üretiminden bu yana satılmamış veya kiralanmamış olanlarının konuta dönüştürülebileceği” kararıyla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gayrimenkul sektörü raporlarına göre nüfus artışı, kentleşme oranı, mevcut konutların yenilenme ihtiyacı gibi faktörlere bağlı olarak Türkiye’de yıllık olarak ortalama 600-800 bin adet konuta ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz.
Konut talebine karşın devam eden üretim adetleri, 2018 yılının yaz aylarına kadar ihtiyacın üzerindeydi. 2018 yılının Mart ve Ağustos aylarında döviz kurlarında yaşanan ciddi artışın inşaat maliyetlerine olumsuz etkisi sonrası konut üretimi hızla düştü.
Boş Ofisler Hem Yatırımcı Hem de Ülke Ekonomisi İçin Büyük Bir Külfettir
Raporlara bakıldığında 2017 yılında alınmış 1.397.000 adet yapı ruhsatı izni varken bu rakamın 2019 yılında 320.000 adede düştüğünü görüyoruz. Kaldı ki alınan bu yapı ruhsatlarının da tamamının üretime dönüşmediğini belirtmemiz gerekir. Üretimdeki bu düşüşün karşısında yeni konuta olan talep, o dönemden bugüne hiçbir zaman azalma göstermedi.
Bazı bölgelerde ofis arzının şiştiği hatta aylarca veya yıllarca boş kalan birçok ofisin atıl vaziyette beklediği bilinmekteydi. Bu durum emlak danışmanları olarak bizlerin de dikkatini çeken bir konuydu.
Kiraya verilemeyen ya da satılamayan boş ofisler hem yatırımcı hem de ülke ekonomisi için büyük bir külfet oluşturmaktadır. Ofisi satın alan ve kiraya vererek kira geliri elde etmeyi bekleyen yatırımcılar, aylarca hatta yıllarca boş kalan ofislerden dolayı kira geliri elde etmek bir tarafa, aidat ve demirbaş giderlerine katlanmak durumunda kalıyordu.
Bu kararın alınmasına neden olan stok fazlası durumdaki ve yıllardır kullanılmayan boş ofislerin konuta dönüştürülmesi konut arzını arttıracak, bunun kısa-orta vadede fiyatların düşüşüne etkisi muhakkak olacaktır. Ancak talep bu şekilde sürdüğü ve yeni konut üretimi talebin altında olduğu sürece alınan bu önlem geçici olacaktır.
Uzun Vadede Çözüm: Uygun Fiyatlı Konut Üretimi
Ofis alanlarına bakıldığında, yönetmelik değişikliği ile konut olmaya müsait olan ofislerden yüzde 50’sinin dönüşmesi durumunda, İstanbul’da 10 bin, Türkiye genelinde ise 40 bin yeni konut arzı oluşabileceği görülüyor. Buradan da anlaşıldığı üzere tek başına bu önlemin bile uzun vadede konuya çözüm sağlayamayacağını düşünüyorum.
Uzun vadede çözümü ise ülkemizin ihtiyacı olan konut talebine göre ruhsatlandırma yapabilmek için planlama yapmanın yanında devletin dar/orta gelirli vatandaşların ihtiyacı olan uygun maliyetli ve fiyatlı, ödeme koşullarında avantaj sağlayabileceği konut üretimi yapmasında görüyorum.
Diğer bir konu da ülkemizin ekonomisini etkileyen bu gibi durumlarda alınması gereken önlemlerdir. Böyle durumlarda karar verilmeden önce ilgili sektörlerin; tedarik, üretim, satış gibi tüm paydaşlarının ve bilimsel görüşler için üniversitelerin ilgili bölümleriyle ticaret, meslek odaları ve dernekler gibi demokratik kitle örgütlerinin görüşleri de alınmalıdır.
Böylece alınacak kararlar daha sağlıklı ve kapsayıcı olacak, zaman kayıplarının önüne geçilerek zarar veya mağduriyetler derinleşmeden önlem alınması mümkün olabilecektir.