İçindekiler
Gelişim prosesi hızla ilerleyen yapı sektöründe dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri yapı kimyasalları ve bunların kullanımı olmuştur. Bu sektör ülkemizde, özellikle son çeyrek asırda ciddiyetini daha çok hissettirmiş ve son kullanıcıya kadar ulaşmıştır. Ancak gelinen noktada saha tecrübelerim ve piyasa içindeki aktif rolüm gereği söz konusu alanda yeterli ilgi ve ciddiyetin olmadığını da söyleyebilirim.
Bu ilgisizliğin ve ciddiyetsizliğin başlıca sebeplerinden biri ekonomik koşullar olsa da “doğruya yatırım, kaliteli olduğunda istihdama dönüşür” sözü bir kez daha sektörümüzün sırtında acı bir kırbaç olduğunu hepimize göstermektedir. Bu kırbacın acısını derinlerinde hisseden yatırımcı, doğruyu ve kaliteyi daha da önemsemektedir. Ancak “benden sonrası tufan” algısıyla sırf para kazanmak amacıyla iş yapan firma veya kişiler, ne yazık ki herhangi bir sorumluluk hissetmemektedir.
Sadece Para Kazanma Kaygısındaki Kişiler, Sektörün Kalitesine Zarar Verdi
En temelde inşaat, insanların barınma ihtiyacını karşılamasıyla vazgeçilmez bir sektördür. Ülkemizde de cebindeki parayı ikiye katlama mantığında olan çoğu kişi, yap-satçılığa veya müteahhitliğe soyunmuştur. Ancak bu niyetteki kişiler; mühendislik, mimarlık, yapı kimyasalları ile statiği sadece kâğıt üzerinde ruhsat izni olarak görmeleriyle yapı sektörünü ne yazık ki iç piyasada kalitesiz ve plansız bir hâle getirmişlerdir. En üzücü olan da bu kişiler, belki de sebep oldukları durumun farkında dahi değildir…
Durum böyle olunca ortaya; iyi süslenmiş, göz boyayacak günü kurtaran detaylardan, renkli ledlerden, şaşaalı girişlerden, makyajlanmış iç tasarım ögelerinden başka bir şey çıkmamaktadır.
Yanıtı Ekonomik Koşullara Bağlanamayacak Kadar Önemli Sorular
Yazımın bu noktasında birkaç soruya yer vererek içinde bulunduğumuz durumu özetlemek isterim.
- Deprem kuşağında bulunan ülkemizde bu gerçeği daha kaç kere görmezden geleceğiz? Örneğin istisnalar hariç hem kamu hem de özel sektör inşaatlarında deprem izolatörü neden yeterince kullanılmamaktadır?
- Ömrü en az 50 ila 80 yıl şeklinde biçilen betonarme yapılarda neden 2-5-10 yıl dayanımı olan yapı kimyasalları tercih edilmektedir?
- Fosil olmaya niyetli maddeler neden hâlâ yalıtım ürünü olarak kabul görmektedir?
- Deprem yüklerine sürekli maruz kalan yapılarda elastisite modülü olması gerekirken neden rijit yalıtım ürünlerine başvurulmaktadır?
Bunlara benzer ve yanıtı ekonomik koşullara bağlanarak geçiştirilemeyecek kadar önemli olan yüzlerce soru sorabiliriz…
Öncelik, Mühendisliğin ve Mimarlığın Doğru Yapılması Olmalı
Ekonomik koşullar günümüzde en geçerli bahanedir ve çoğu zaman tek gerçeğimiz olmaktadır. Oysa mühendislik ve mimarlık, dünyadaki en önemli bilim dallarındandır. Bu sebeple planlama aşamasında öncelik, her detayı düşünülmüş mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin uygulamaya tam anlamıyla geçebilecek şekilde doğru gerçekleştirilmesi olmalıdır.
Yapılarda bir banyonun bile planlaması çok önemlidir. Örneğin buradaki su giderinin basit bir polivinil klorür (PVC) boru yerine; yalıtım uyumu ve koku gidericisi olan, kullanılabilecek temizlik kimyasallarına ve üzerine gelebilecek yüke dayanıklı şekilde seçilmesi kıymetlidir. Bu malzemeleri uygularken de uzman ekiplerin denetim gerçekleştirmesinin çok büyük önemi vardır.
“Yahu ne olacak neticede bir banyo…” gözüyle bakıldığında ise bu alan, gelecekte komşular arasında büyük problemler oluşturacaktır.
Yapılarımızın Sağlığı Konusunda Hassas Davranmalıyız
Sonuç olarak bu yapılarda yaşayanlar, biz insanlar ve koruduğumuz diğer canlılardır. Bir bebeğimiz olduğunda onu belirli bir yaşa getirene dek nasıl koruyup, gözetip, besleyip, giydirip, okutup sakınıyorsak; ortaya çıkan yapı için de aynı hassasiyeti göstermeliyiz.
Bu tek başına benim, birkaç mühendisin ya da mimarın sahip çıkabileceği bir konudan çok daha önemlidir ve devletimizin de bahsi geçen alanda gerekeni yapması elzemdir. Özellikle planlama ve kontrol birimlerinin; bağımsız, tamamen devlete ve onun kanunlarına bağlı, liyakat sahibi ve yüksek deneyimleri olan mühendis ile mimarlardan oluşması gerekmektedir.
Yukarıda bahsi geçen ve aslında konunun bütününde dikkat edilmesi gereken en önemli başlık; planlama ve kontrol mühendisliğinin eksikliği, yetersizliği ya da hiç olmayışıdır. Bu iki birim piyasadaki layığına kavuştuğunda, eminim çoğu sorun çözülecektir.
Problemlerin daha az olduğu, daha sağlıklı ve güvenli yapılarda insanca yaşamlarımızın devam ettiği, mimarlık ve mühendisliğin hayatımızdaki gerçek yerini aldığı günlere ulaşabilme umuduyla…