İçindekiler
Özel eğitim kurumlarında daha çok tercih edilen okul hâline gelebilmek ve fark yaratabilmek devlet okullarında ise sağlık şartlarının sağlanması ve eğitimdeki koşulların daha iyiye götürülmesi için eğitim alanlarındaki iç hava kalitesinin sağlanması çok önemlidir. Ancak bunu talep etmekte miyiz, ya da veliler olarak bunun ne ölçüde farkındayız?
Yazımda, özellikle sınıflardaki iç hava kalitesinin önemini ve bunun toplumsal etkilerini irdeleyeceğim…
Sağlıklı Ortamda Eğitim Almak, Çocuklarımızın Hakkıdır
Çocuklarımızın sağlıklı ortamlarda eğitim alması, en doğal hakkıdır. Aynı şekilde öğretmenlerimizin ve okul çalışanlarının da sağlıklı ortamlarda görev yapması gerekmektedir. Yeni tip koronavirüs (COVID-19) pandemisi ile birlikte daha fazla gündeme gelen iç hava kalitesi, özellikle kalabalık insan gruplarının bulunduğu kapalı alanlarda çok önemlidir. Bu kapsamda okullardaki havalandırma konusu da özellikle çocuklarımızın sağlığı açısından ısrarla üzerinde durmamız gereken bir başlıktır. Kapalı alanlarda mahal havası içerisinde gözle görebildiğimiz ve göremediğimiz birtakım kirleticiler vardır.
Okullarda özellikle dersliklerde virüs, toz, polen, bakteri, çeşitli canlı ve ölü mikroorganizmalar, öğrencilerden ve öğretmenlerden dökülen kıl, tüy gibi vücut artıkları, bazen olası tesisat kaçaklarına bağlı olarak oluşan küf ve mantarlar, ders süresi boyunca solunum sonucu açığa çıkan karbondioksit (CO2), laboratuvarlarda yapılan deneyler esnasında açığa çıkan çeşitli gazlar; mahal havasını kirletebilmektedir.
Özellikle ders esnasında en büyük kirletici, solunum yaparken ortama CO2 veren insanlardır. Yani öğrenci ve öğretmenler… İç hava kalitesinin sağlanabilmesi için ortamdaki CO2 miktarının kontrol edilmesi ve buna bağlı olarak ortama taze havanın verilmesi gerekir.
Çünkü mahale verilmesi gereken hava miktarının görevi, iç ortamdaki kirletici oranlarını düşürmek ve kirleticiler için belirlenen limitlerin üstüne çıkılmasını engellemektir.
Okullarda İç Hava Kalitesi ve Çocuklarımızın Sağlığı
Sınıflarda yapılan deneylerde ilk 10 dakika içerisinde CO2 oranı 1000 ppm’in üzerine çıkmakta ve bu da öğrencilerde hem öğrenme güçlüğüne hem de konsantrasyon problemine neden olmaktadır. Yapılan ölçümlerde bir ders süresinde CO2 oranının 5000 ppm’i bulan değerlere kadar yükseldiği sınıflar tespit edilmiştir.
Okullarımızdaki Fiziki Koşullar Ne Durumda?
Okullarımızdaki fiziki koşullara baktığımızda sınıfların genel olarak 1.3 ila 1.5 m2’ye 1 öğrenci düşecek şekilde oluşturulduğunu gözlemlemekteyiz. 30 kişilik bir sınıf, maksimum 45 m2’lik bir alana sahip olmakta ve 40 dakikalık bir zaman diliminde bu öğrenciler kapalı alandaki havayı solumaktadır. 3 metre yükseklik kabul ettiğimizde içeride 45*3=135 m3 hava bulunmaktadır.
Standartlar, 1 öğrenci için ortalama 30m3/h taze hava ihtiyacı belirlemektedir. Ders süresini 40 dakika kabul edersek, her öğrencinin 20 m3/ders süresi taze hava ihtiyacı vardır.
Sınıfta toplamda 30 öğrenci ve 1 öğretmen kabulü ile 31*20=620 m3/ders süresi taze hava gerekmektedir. Oysaki sınıfın havası sabittir ve 135 m3 620/135=4.6 kirlenmiş hava 4.6 kere solunmaktadır.
Bu arada sınıfta özellikle solunum yolunda enfeksiyon oluşmuş bir öğrenci varsa, solunum esnasında ortama enfeksiyon yayacağı ve sınıftaki diğer öğrenciler de aynı havayı soluyacakları için mikrobun diğer öğrencilere bulaşma ihtimali çok yüksektir. Bu konuda özellikle İzmir Makina Mühendisleri Odası tarafından yapılan deneyler bulunmaktadır. Okullardaki kontrollü taze hava verilen sistemlerde akademik başarının %15’lere varan seviyelerde yükseldiği de yine bu deneylerin sonuçları olarak açıklanmıştır.
Çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin sağlığı için mahale kontrollü taze hava gönderilmesi, kirli havanın egzoz edilerek ortamdan uzaklaştırılması ve mahal havasının seyreltilerek bulaşma riskinin azaltılması önemlidir.
İç Hava Kalitesi, Akademik Başarı İçin En Önemli Faktörlerden Biri
Akademik başarı için en önemli faktörlerden birinin iç hava kalitesi olduğu birçok deneyle de tespit edilmiş bir gerçekliktir. O hâlde aşağıdaki soruyu muhakkak cevaplamalıyız…
“İklimlendirme sektöründe uzun süredir konuşulan, üzerinde çok ciddi çalışmalar ve deneyler yapılan bu önemli konuda neden hâlâ aksiyon alamıyoruz?”
Bu sorunun cevabını iki şekilde verebiliriz:
- İç hava kalitesi konusunda toplumsal farkındalığımız yetersiz ve bu konuda talepkâr değiliz.
- Konuya gerek devlet okullarında gerekse özel okullarda sadece ilk yatırım maliyeti olarak bakıyoruz ve iç hava kalitesine harcanacak bütçe ile ilgili bilgi eksikliğimiz var.
Tekrar altını çizmek gerekirse okullardaki taze havanın ve havalandırmanın çocuklarımızın sağlığı ve akademik başarısı ile doğrudan ilgili olduğu konusunda toplumsal farkındalığa sahip değiliz. Bahsettiğim konuların daha çok konuşulması, yazılması ve her platformda bu işlerle ilgilenen insanlar tarafından dile getirilmesi gerekmektedir. En önemlisi de eğitim-öğretim döngüsü içerisinde çocuğu olan velilerin, öğretmenlerin ve yöneticilerin bu konuda bilinçlenmesi…
- Bunlar gerçekten çok pahalı sistemler midir?
- Ekonomik olarak bunu yaptıracak güce sahip değil miyiz?
Öğrenciler, Bir Eğitim Yılında 6-8 Defa Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu Geçiriyor
Burada harcanan paranın dolaylı olarak yine cebimizden çıktığına dikkat çekmek istiyorum.
Araştırmalara göre özellikle ana sınıfındaki ve ilköğretimdeki öğrenciler, bir okul yılı içerisinde 6-8 defa üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyorlar.
Öğrenciler, bağışıklık sistemlerinin güçlendiği ortaöğretim ve lise dönemlerinde ise ortalama olarak kış döneminde 2, bahar döneminde 1 defa olmak üzere en az 3 defa üst solunum yolu enfeksiyonu yaşıyorlar. Üstelik hastalığın farkında olmayan bir öğrenci okula gittiğinde, en yakınındaki arkadaşlarından başlamak üzere tüm sınıfta salgın oluşturuyor.
Maddi Kayıplar, Havalandırma Sistemi Maliyetinden Fazla
Çocukların hasta olmasına bağlı şekilde ortaya çıkan manevi kayıpların yanı sıra maddi anlamda oluşan giderler ise aşağıdaki gibidir:
- Hastalığın tespiti ile ilgili tahlil giderleri,
- İlaç ve tedavi giderleri,
- Hekim, sağlık ocağı, hemşire vb. hizmet alımı ile ilgili sigorta giderleri,
- Ailenin tedavi esnasındaki iş gücü kaybı nedeniyle oluşan giderler,
- Derslerden geri kalınması nedeniyle ek ders veya özel ders alınması ile ilgili giderler.
Bunların tamamı değerlendirildiğinde, aslında bir sınıfa yapılacak havalandırma sistemi maliyetinden çok daha fazlası, sadece bir yılda harcanacaktır… En önemli şey olan sağlığın bozulması da tabii ki hiçbir maddi değerle kıyaslanamayacaktır.
Özetle çocuklarımızın daha sağlıklı ve başarılı olması için hijyenik alanlarda bulunmaları gerekmektedir. Son olarak yanıtını siz değerli okurlarımızın vereceği şu soruyu soralım: “Yarınlarımızı emanet edeceğimiz çocuklarımız buna değmez mi?”