İçindekiler
Geçen bölümde bahsettiğimiz gibi yeni neslin yaşam tarzı ve alışkanlıkları dikkate alındığında gelecekteki şehir ve yapılarımızın bugünkünden farklı olması kaçınılmaz olacaktır. Toplumdaki sosyal, kültürel, ekonomik, teknolojik, ideolojik ve hatta siyasi değişimler; kentlerimizin her yönüyle değişmesine neden olmaktadır.
Bu bölümde bu değişimin yaşanmaya başladığı ülkelerden örnek projelere değinmek istiyorum. Her bir ülkenin hatta şehrin kendine özgü kimliği ve genç nesliyle ayrışan bu projeleri ülkemize en doğru katkıyı yapacak, ekonomik anlamda güç ve fark yaratacak şekilde kendi kentlerimize uyarlayarak hayata geçirmemiz elzemdir. Zira, gelecek sandığımız kadar uzakta değil.
Dünyadan Örnek Uygulamalar: Genç Nesil için Öne Çıkan Konut Projeleri
The Collective Old Oak (Londra, İngiltere)
Londra’da genç profesyonellere yönelik tasarlanmış bu proje, bireysel odalar ve ortak yaşam alanlarından oluşmakta. Ortak mutfak, kütüphane, spor salonu, sinema salonu gibi alanlar bulunan projede topluluk etkinlikleri düzenlenerek sosyal bir yaşam teşvik edilmekte.
The Collective, Londra’da yenilikçi bir “co-living” (ortak yaşam) konsepti sunan projeler geliştiren bir şirkettir. Bu projeler, bireylere özel stüdyo daireler sağlarken, geniş ortak yaşam ve çalışma alanları ile günlük etkinlikler aracılığıyla topluluk oluşturmayı hedefler. Tüm hizmetler tek bir fatura ile sunularak, konforlu ve sosyal bir yaşam alanı oluşturulur. The Collective projeleri, modern şehir yaşamının zorluklarına yanıt olarak, bireylerin hem özel alanlara sahip olabileceği hem de topluluk içinde etkileşim kurabileceği esnek ve sosyal yaşam alanları sunmayı hedefler.
Öne çıkan projelerden biri, Batı Londra’da bulunan The Collective Old Oak’tur. Dünyanın en büyük “co-living” binası olarak kabul edilen bu yapı, 550 mikro birim ve çeşitli ortak kullanım alanlarıyla genç profesyoneller için yeni bir yaşam modeli sunar. Bu model; yüksek yoğunluklu, topluluk odaklı ve paylaşımlı deneyimlere dayalı, yeni ve uygun fiyatlı yaşam alanları sağlamayı amaçlar.
Proje kapsamında; her bireyin ya da çiftin kullanımı için tasarlanmış küçük, tam donanımlı stüdyo dairelerde özel banyo, yatak alanı ve mini mutfak bulunmaktadır. Sosyal etkileşimi esas alan projede ortak alanlar olarak; büyük mutfaklar, çalışma alanları, kütüphane, sinema odası, çamaşırhaneler, spor salonu ve yoga stüdyoları bulunmaktadır. Projede topluluk odaklı bir tasarım anlayışı bulunmaktadır. Bu bağlamda düzenli olarak atölyeler, yoga dersleri, yemek pişirme sınıfları, networking etkinlikleri ve kültürel etkinlikler düzenlenir. Bu sayede bireyler arasında etkileşim artırılır. Bunun için “topluluk yönetimi” kavramına ihtiyaç duyulmuştur. Sakinlerin birbirleriyle daha fazla bağ kurmalarını sağlamak için topluluk yöneticileri görev yapmaktadır. Yapı tasarım olarak modern ve işlevsel bir mimari ile inşa edilmiştir. Açık alanlar ve ışık geçirgenliği öne çıkmaktadır. Proje, çevresel etkileri azaltmak için enerji verimliliği sağlayan sistemler ve yenilikçi çözümler kullanmaktadır.
Peki projeyi tercih edenleri nasıl bir maliyet bekliyor? Bu anlamda kiracılar için tüm hizmetler (elektrik, su, internet, temizlik) tek bir fatura olarak sunulmaktadır. Kısa süreli ya da uzun vadeli konaklama seçenekleriyle bireylerin değişen ihtiyaçlarına uygun esneklik sağlanmaktadır.
Hedef kitlesi genç profesyoneller, serbest çalışanlar, şehirde esnek konaklama seçenekleri arayan bireyler olan The Collective Old Oak projesi, co-living konseptinin bir öncüsü olarak kabul edilmektedir. Sosyal bağlantıları güçlendiren, yalnızlığı azaltan ve yaşam maliyetlerini düşüren bu model, Londra’daki yüksek kira fiyatlarına alternatif olarak büyük ilgi görmüştür. Bu model hem şehir yaşamına uyum sağlamak hem de topluluk ruhunu artırmak isteyen kişiler için ilham verici bir çözüm sunmaktadır.
Urban Rigger: Yüzer Öğrenci Yurdu Projesi (Kopenhag)
BIG’in Kopenhag’da gerçekleştirdiği projelerden biri olan Urban Rigger, sürdürülebilir ve yenilikçi bir yurt projesidir. Bu proje, artan öğrenci konut ihtiyacını karşılamak ve sürdürülebilir yaşam çözümleri sunmak amacıyla geliştirilmiştir. Son yıllarda Danimarka’da öğrenci sayısında önemli ölçüde artış görülmekte olup bu sayı artmaya devam ettikçe yeni ek öğrenci konutuna ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu firma bu ihtiyacı esas alarak, liman şehirleri için uyarlanmış bir bina tipolojisi sunmakla kalmayıp aynı zamanda öğrencileri şehrin kalbinde tutmayı hedeflemektedir.
Söz konusu proje konsept olarak, Kopenhag’ın liman bölgesinde bulunan, yüzer bir öğrenci yurdu olarak tasarlanmıştır. Bu proje, sürdürülebilir mimarinin yanı sıra deniz üzerindeki kullanılmayan alanlardan faydalanmayı amaçlar. Tasarım olarak proje, geri dönüştürülmüş deniz konteynerlerinin yeniden işlenmesiyle oluşturulmuştur. Yurt odaları suyun üzerinde yüzen bir platform üzerinde yer almaktadır. Bu da şehirdeki mevcut karasal alanları kullanmadan ek konut alanları sağlamayı mümkün kılmaktadır. Her biri 12 metrelik deniz konteynerlerinden yapılmış 9 modül bir araya getirilerek yurt binası oluşturulmuştur. Deniz seviyesi altında ise depolama alanları, teknik oda ve çamaşırhane bulunmaktadır. Yapı su ile birlikte hareket etmesi sebebiyle deniz seviyesinin yükselmesi durumunda da dayanıklı olması özelliğiyle dikkat çekmektedir. Projede güneş enerjisi panelleriyle elektrik üretimi sağlanmakta olup ısı pompalarıyla da çevredeki suda enerji üretilerek ısıtma ve soğutma sağlanmaktadır. Söz konusu projeyle geri dönüştürülmüş malzemeler kullanılarak çevresel etkinin azaltılması ve enerji tasarrufu yoluyla karbon ayak izinin düşürülmesi odaklanmıştır.
Urban Rigger, sadece bireysel yurt odaları değil öğrencilerin birlikte vakit geçirebilecekleri sosyal alanlar da sunmaktadır. Bu alanlar, ortak mutfak ve yemek alanları, çatı bahçesi ve teraslar, deniz kenarında açık alanlar ve bisiklet park yerleridir.
Sosyal ve ekonomik etkiye bakıldığında, proje; öğrencilerin bütçelerine uygun fiyatlandırma ile ekonomik bir çözüm sunmaktadır. Proje birlikte yaşam ve topluluk oluşturmaya odaklanarak öğrenciler için sosyal bir deneyim sağlamanın yanında, Kopenhag liman bölgesinin daha etkin kullanılmasına katkıda bulunmaktadır.
Urban Rigger, öğrenci konut ihtiyacına yenilikçi bir çözüm olarak dünyada benzer projelere ilham vermektedir. Yüzer yurt konsepti, su kaynaklarına yakın şehirlerde hızlı ve sürdürülebilir konut çözümleri için önemli bir modeldir. Bu hâliyle küresel bir model, örnek teşkil etmektedir. Urban Rigger, sürdürülebilirlik, inovasyon ve sosyal yaşamı birleştirerek mimaride sınırları zorlayan bir yaklaşımı temsil etmektedir. Özellikle su kaynaklarına yakın şehirlerde, kısıtlı alanlarda ekonomik ve çevreci bir çözüm sunmaktadır.
NewLab (Brooklyn, ABD)
Newlab Brooklyn, New York’un Brooklyn Navy Yard bölgesinde bulunan, yenilikçi girişimler, teknoloji geliştirme ve iş birliği için merkez olarak tasarlanmış bir projedir. Bu proje, eski bir tersane binasının dönüştürülmesiyle ortaya çıkmış olup, yaratıcılık, teknoloji ve topluluk ruhunu bir araya getirmektedir.
Söz konusu projenin kurulduğu alan, eski adıyla Brooklyn Navy Yard, 19. yüzyılda aktif bir tersane olarak kullanılan endüstriyel bir alan idi. Proje kapsamında Newlab ise 1900’lerin başında inşa edilmiş olan Building 128 isimli tarihi bir yapıda bulunmaktadır. Newlab, teknoloji ve tasarım alanındaki yenilikçileri bir araya getiren bir ekosistem yaratmayı amaçlamaktadır. Hedef kitlesi; girişimciler, mühendisler, araştırmacılar ve tasarımcılar olup söz konusu gruplara ortak çalışma alanları sağlamakla kalmayıp onları multidisipliner iş birliklerini de teşvik etmektedir. Girişimci destekleme olarak; start-uplar ve teknoloji şirketleri için araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) ortamı sunmakta, prototipleme, ürün geliştirme ve test süreçlerini kolaylaştırmaktadır.
Projede Building 128 isimli tarihi yapıyı ve karakterini koruyarak modern bir tesis oluşturulmuştur. Projenin en önemli özelliklerinden olan tarihi yapıyı koruma ve topluma yeniden kazandırmanın yanında yenileme çalışmalarında enerji verimliliği ve çevre dostu materyaller kullanılmıştır.
Newlab, özellikle ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik projelerine odaklanmaktadır. Odak alanları; yapay zekâ (AI), robotik, malzeme bilimi, elektrikli araçlar ve otonom sistemler gibi sürdürülebilir ulaşım, yenilenebilir enerjidir. Projede ayrıca, 3D yazıcılar, CNC makineleri ve diğer ileri üretim araçları içeren tam donanımlı laboratuvarlar, tasarım ve mühendislik için prototip geliştirme alanları bulunmaktadır.
Peki, projedeki üyelik sistemi nasıl? Newlab, bireyler ve şirketler için üyelik tabanlı bir iş modeliyle çalışmakta olup tüm üyeler ofis alanları, ekipmanlar ve uzmanlık desteğinden yararlanmaktadırlar. Proje kapsamında workshoplar, seminerler ve etkinliklerle yapılarak üyeler arasında bilgi paylaşımı teşvik edilmektedir.
Newlab, tarihi bir yapıyı çağdaş bir teknoloji ve inovasyon merkezi hâline dönüştüren örnek bir projedir. Endüstriyel bir alanı teknoloji ve yaratıcılık merkezi hâline getirerek kentsel dönüşümde önemli bir rol oynamıştır. Yaratıcı bir topluluk oluşturmayı ve geleceğin teknolojilerini geliştirmeyi hedefleyerek yeni işler yaratmakta ve Brooklyn bölgesinde inovasyonu teşvik etmektedir.
La Borda (Barselona, İspanya)
2018 yılında tamamlanıp hayata geçen La Borda projesi, Barcelona’nın Sants bölgesindeki eski bir sanayi alanında inşa edilmiştir. Söz konusu bölge Barselona’nın dönüşüm bölgelerinden biri olup, kentsel yoğunluğu sosyal ve çevresel sürdürülebilirlikle dengelemeyi hedeflemektedir. Proje, katılımcı tasarım süreçleri ve sürdürülebilir projeleriyle tanınan yerel bir mimarlık kolektifi olan Lacol tarafından tasarlanmıştır.
Projenin tasarım ve mimari özelliklerine bakacak olursak; söz konusu bina, İspanya’da ahşap çerçeveyle inşa edilen ilk yüksek katlı (6 kat) konut binasıdır. Ahşap, karbon emisyonlarını azaltmak ve inşaat sürecini daha çevre dostu hâle getirmek için tercih edilmiştir. Tasarımı, tamamen doğal havalandırma ve ısı yalıtımı üzerine kurulmuştur. Cephe düzenlemesi ve kat planları, güneş ışığını optimize ederken enerji ihtiyacını minimize etmektedir.
Projenin önemli özellikleri, katılımcı süreç ve topluluk yönetimi olarak öne çıkmaktadır. Proje başlangıcında gelecekteki sakinler tasarım sürecine aktif olarak dahil olmuştur. Bu durum mekânsal düzenlemelerden ortak alanların işlevlerine kadar pek çok kararı etkilemiştir. La Borda sakinleri, konut yönetiminden bakımına kadar tüm süreçleri birlikte yürütmektedir. Herkesin eşit söz hakkına sahip olduğu bir kooperatif modeli uygulanmaktadır.
Peki, La Borda’ da yaşam nasıl? Projenin tasarımında bireysel alanlar bilinçli olarak küçültülmüş olup bunun yerine, yaşam kalitesini artıran geniş ortak alanlar sunulmuştur. Bu ortak alanlar; yemek, toplantı, etkinlik gibi çeşitli faaliyetler için ayrılan çok amaçlı salonlar, ortak çamaşırhane, misafir odaları ve çatı bahçeleridir. Diğer projelerden farklı olarak çatı bahçesi hem tarım alanı hem de sosyal bir buluşma mekânı olarak hizmet vermektedir.
La Borda’nın ekonomik modeli, Barselona’daki konut krizine karşı bir çözüm olarak geliştirildi. Bu projede geleneksel mülkiyet modeli yerine, kullanım hakkı esasına dayalı bir kooperatif modelini benimsenmiştir. Bu modelde, bina tüm üyeler tarafından ortaklaşa sahiplenilmektedir, bireysel mülkiyet söz konusu değildir. Esas amaç, konutların bir yatırım aracı olması yerine herkesin erişebileceği bir yaşam alanı olmasını sağlamaktır. Kooperatif modeli sayesinde sakinler, kira ödemek yerine projeye başlangıçta bir katkı payı yapmakta olup daha sonra her ay sabit bir kullanım ücreti ödemektedirler. Bu model, özel mülkiyetin getirdiği yüksek maliyetleri ortadan kaldırarak konutları daha erişilebilir hâle getirmektedir. Projedeki konutların kooperatif mülkiyetinde kalması sağlanarak, spekülatif piyasaya girmesi ve fiyatların yükselmesi engellenmektedir.
Sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği bakımından La Borda örnek bir proje olarak öne çıkmaktadır. Isıtma ve soğutma ihtiyaçlarını minimumda tutarak enerji tasarrufu sağlamakta olup ahşap ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı ve atık yönetimi, karbon salımını önemli ölçüde azaltmaktadır.
La Borda yalnızca bir bina değil, aynı zamanda bir yaşam biçimini temsil etmektedir. Barselona’daki konut krizine çözüm sunmakla kalmayıp, topluluk yaşamının ve dayanışmanın mümkün olduğunu göstermektedir. Bu proje, dünyanın farklı yerlerinde benzer kooperatif konut modellerinin gelişimine ilham olmaktadır.
Yeni Nesil Projeler Kalkınmanın Önünü Açacak
Gelecekteki şehirlerimizin tasarımcıları, mimarları ve sakinleri olacak genç nesil artık aramızda. Bu yazı serimin 2. bölümünde; öğrenci ve yeni meslek gruplarına uyum sağlayan yeni yaşam alanları için, dünyadaki örnek projelerden bana göre en etkileyicilerini paylaştım. Ülkelerin ve şehirlerin ihtiyaçlarına göre her yönüyle araştırma ve analizler sonucunda hayata geçecek bu tarz yeni projeler, bulundukları şehirlere katma değer katmakla kalmayacak, mutlu birey, mutlu toplum ve kalkınmanın önünü açacaktır.
Birlikte yaşam / ortak yaşam anlamına gelen “Co-living” kavramını ve sosyal etkileşimi benimseyen The Collective Old Oak, öğrenciler için barınma ihtiyacının yanında sürdürülebilir yaşam çözümleri sunan Urban Rigger, yenilikçi girişimler ve teknoloji geliştirmelerini esas alan NewLab ya da “herkesin erişebileceği konutlar” sloganıyla yola çıkan La Borda projelerinde olduğu gibi kendi içinde farklılaşan ama özünde aynı olan “daha fazla paylaşım, daha fazla dayanışma ve daha sürdürülebilir“ temasıyla kendimize özgü projeleri hayata geçirmemiz gerekmektedir.
Serinin gelecek son bölümünde dünyadan örnek sosyal sorumluluk projelerini paylaşacağım.
Gençlerin Konut Talepleri ve Sosyal Sorumluluk: Birinci Bölüm başlıklı yazımızı okumak için tıklayın.