İçindekiler
Geçtiğimiz son on yılda hem şehirlerde belirgin hâle gelen iklim krizinin neden olduğu doğal afetlerin artışı karşısında hem de pandemi gibi risk durumlarında şehirlerin esnek ve adaptif şekilde çözümler sunabilecek düzeyde hazırlıklı olması gerektiği görülmektedir.
Kentsel dayanıklılık konsepti, kentlerde oluşabilecek çevresel, iklimsel veya ekonomik risk anlarında şehrin bu risklere uyum sağlama kapasitesini en üst seviyeye çıkartmayı hedeflemektedir. Dünya kentlerinin her birinde şu an yer aldıkları coğrafya ve sosyo-ekonomik özelliklere göre kendilerine özgü afet riskleri bulunmaktadır. Kent yöneticileri bu afet risklerine karşı farklı plan ve politikalar üretmektedir.
Bu makalede Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan kentsel dayanıklılık planlama ve politikaları üzerinden şehirlerdeki risklerin nasıl tespit edilebileceği ve bu risk tespitlerine yönelik geliştirilen planlama çalışmaları değerlendirilmiş, ülkemizde olası afetlere karşı kentsel dayanıklılık politikalarında nasıl yol izlenebileceği konusunda çıkarım yapılması hedeflenmiştir.
Amerika’da Kentsel Dayanıklılık Uygulamaları
Amerika Birleşik Devletleri’nde, yıkıcı 2005 Katrina Kasırgası, yerel ölçekte iklim adaleti için bir uyandırma çağrısı olmuştur. Kasırga sonrasında 48 kıta eyaletinde iklim adaletinin mekânsal modellerini analiz etmek için entegre bir sosyal-ekolojik-teknolojik sistemler değerlendirme çerçevesi uygulamaya konulmuştur.
Doğal afetlere karşı; yoksulluk, yaş, gelir gibi sosyo-ekonomik göstergeler kullanılarak istatistiksel yöntemlerle bir sosyal güvenlik açığı endeksi; yoğun yağış, aşırı soğuk ve sıcak, seller gibi iklim değişikliğiyle ilişkili tehlikelerin sayısını analiz etmek için bir ekolojik güvenlik açığı endeksi, bitki örtüsü olmayan arazi örtüsü tiplerinin kapsanma yüzdesi ile ölçülen yeşil altyapı eksikliğinin analizi için ise bir teknolojik güvenlik açığı endeksi oluşturulmuştur. İklim adalet endeksi ise sosyal, ekolojik ve teknolojik kırılganlık endekslerinin sentezi yoluyla oluşturulmuştur.
İklim adaleti, şehirlerin sıcak noktalarını belirlemek için mekânsal analiz kullanarak kentsel dirençlilik planlamasındaki boşlukları belirlemektedir. İklim adaleti yaklaşımıyla kentin uyum sağlama kapasitesini artırmak ve kentsel dayanıklılığa ulaşmak için sosyal açıdan savunmasız topluluklarda yeşil altyapıya yatırım yapılırken, kaynakların önceliklendirilmesine yardımcı olmak için kullanılabilmektedir.
İklim değişikliğinin sonucu olarak dünyanın birçok şehrinde küçük bulut patlamaları ile aşırı yağış ve seller görülmektedir. ABD’nin Phoenix ve New York şehirlerinde de olası küçük bulut patlamalarına karşı şehirlerin yağmur suyu drenajını, altyapı kararlarını ve politikalarını yönlendiren entegre bilgi sistemleri ile yeşil altyapı planlaması yapılmıştır.
New York Finans Bölgesi ve Liman İklim Direnci Master Planı (2022)
New York şehrinin ulaşım sistemlerinin, ekonomisinin ve sivil yaşamının merkezinde yer alan Aşağı Manhattan’ın büyük bölümü, iklim değişikliğine bağlı kıyı fırtınaları, gelgitler ve aşırı yağış karşısında harekete geçilmezse, 2080’lerde neredeyse her gün sular altında kalacağı tespit edilerek hazırlanan New York Finans Bölgesi ve Liman İklim Direnci Master Planı’nda ekolojik tasarım; peyzaj ve açık alan stratejileri; erişim ve dolaşım stratejileri iki yıllık bir tasarım sürecinde paydaş ve halkın katılımı ile oluşturuldu.
Master plan kapsamında taşkın riski azaltma altyapısı herkesin erişebileceği, çok seviyeli bir sahile sorunsuz bir şekilde entegre edilirken, limanın ve şehrin geniş manzaralarına sahip yükseltilmiş bir açık alan olarak ikiye katlanan üst kat, bugünün sahilinden yaklaşık 15 ila 18 fit daha yüksek olan gömülü sel duvarlarını içerecek şekilde tasarlandı.
Yeni bir sahil kordonu suya daha yakın olacak, insanları iskelelere ve feribotlara bağlayacak ve yüksek gelgitler sırasında deniz seviyeleri yükseldikçe kuru ancak büyük fırtınalar sırasında güvenli bir şekilde sular altında kalacak bir yükseklikte tasarlanacak.
Master plan, evrensel erişilebilirlik için tasarlanmış, her yaştan, yetenekten ve engelli insanlar için davetkar girişler ve sirkülasyon yaratan bir sahil önermektedir. Sucul türleri desteklemek için korunan koylar ve dokulu yüzeyler dahil olmak üzere, su habitatları için ekolojik geliştirmeler baştan sona dahil edilmiştir.
Risk azaltma altyapısı, yağmur suyu yönetimi ve drenaj altyapısı, dayanıklı deniz varlıkları, restore edilmiş deniz ekosistemleri, kamu olanakları ve esnek kullanım ile master plan, kıyı şeridinin canlılığını ve aktivitesini geri yüklerken burayı iklim değişikliğine uğramış bir 21. yüzyıl kıyısı gerçekliğine hazırlamaktadır.
Ülkemiz Özelinde Neler Yapılabilir?
Amerika Birleşik Devletleri’nin afet yönetimine karşı kentsel planlama yaklaşımı değerlendirildiğinde ülkemizde de hem bölgelere özel hem de ülke düzeyinde risk tespitlerinin yapılması önem arz etmektedir. İklim değişikliğine bağlı kuraklık, fay hatları yoğun bölgelerde depreme karşı hazırlık, işsizliğin yoğunlaştığı ve nüfus artışı olan bölgelerde ekonomik önlemler alınması gibi birçok başlık üzerinden genel risk haritası oluşturulmalıdır. Buna bağlı olarak da kentsel dayanıklılık eylem planlarının tüm profesyonellerin ve kentlilerin ortak katılımında hazırlanarak hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Son olarak, öngörülemeyen (pandemi gibi) afet durumları için yeni nesil teknolojilerin yönetimler tarafından daha çok benimsenerek şehirdeki tüm kurumların birbiriyle ve kurumların kentlilerle interaktif olarak iletişim kurabileceği ağlar güçlendirilmelidir. Afet durumlarını göz önünde bulunduran ve yeni nesil teknolojiler ile entegre olmuş bir yönetişim anlayışı benimsenmelidir.