İçindekiler
Gayrimenkul sektörünün lider isimlerini bir araya getiren, sektöre dair farklı deneyim ve trendlerin 360 derece bakış açısıyla değerlendirildiği “RE360-Gayrimenkulün Büyük Buluşması 2022” etkinliği, 7 Aralık günü 6. kez gerçekleşti.
Ortak akıl oluşturan ve vizyon geliştiren bir konferans olma özelliği taşıyan RE360-Gayrimenkulün Büyük Buluşması 2022’de; konutta yeni yönelimler, Metaverse’te gayrimenkule yaklaşım, 2023 gayrimenkul trendleri, sürdürülebilir turizm yatırımları, ticari gayrimenkulün dönüşümü vb. birçok konu, sektörün lider isimleri tarafından değerlendirildi.
Sunuculuğunu Ahu Orakçıoğlu’nun yaptığı zirvenin açılış konuşmacıları arasında; Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Hasan Suver, Alkaş&Han Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş, Alkaş Genel Müdürü Yonca Aközer, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu gibi değerli isimler yer aldı. İşte etkinlik açılışında yer alan profesyonellerin konuşmalarından satır başlıkları…
Yonca Aközer: “Şimdi Dünyayla Bir Olma Zamanı”
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Alkaş Genel Müdürü Yonca Aközer, yaklaşık 1000’e yakın sektör temsilcisiyle RE360 etkinliğini başlattıklarını aktararak şu ifadeleri kullandı: “Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken siz sektör temsilcilerimizin dünyayla rekabetini arttırmak adına çok değerli konuşmacılar seçtik. Etkinliğimizin hazırlık sürecinde birçok firma ile görüştük ve gördük ki bunların pek çoğu zaten yurt dışına açılmış. Birçok başarı hikâyesi var… Ortak akıl ve gücümüzle de çok daha iyi bir geleceğin bizimle olacağı kesin. Bizler bu etkinliğimizde ‘şimdi dünyayla bir olma zamanı’ dedik ve bu kapsamda dünyadaki trendleri dinleyeceğiz.”
Avi Alkaş: “Mekân Kültürü ‘Figital’ Kurgusunda Yaşayacak”
Alkaş & Han Spaces, Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş yaptığı konuşmada mekân kavramının yaşamımızdaki önemine değinerek şunları söyledi: “Dönem giderek dijitale gidiyor ancak yine de bu topraklarda Kapalıçarşı’dan gelen “mekân” kültürünün de yaşamaya devam edeceği bir ortamda “Figital” yani, fiziki ile dijitalin birleştiği kurgulamalar da olacak gibi görünüyor. Ticaretten yaşama, çalışma alanından eğlenceye kadar mekân, yaşamımızın her anında. Mekânlarda zamanı iyi geçirebilen insan, anların mutluluğuna varabilir. O zaman belki geleceğe doğru daha mutlu anılar biriktirmeye başlayabilir. Temennim 25. yılını kutlamakta olduğumuzun Alkaş ailemizin mutlu anlarının çoğaldığı, sağlıkla mutlulukla Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına geçerken, Türkiye’de globale açılımın, bu toplantı sayesinde de devinim kazandığı, daha farklı ve yenilikçi fikirlerin ortaya çıktığı bir çalışma günü olmasıdır.”
Mehmet Kalyoncu: “Şehirlerimizi Hem Akıllı Hem Vicdanlı Şekilde Geliştirmeliyiz”
Şehirlerin akıllı olduğu kadar vicdanlı da olması gerektiğinin altını çizen GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, şunları aktardı: “Bizi bugüne kadar getiren rota bundan sonra da arzu ettiğimiz yere götürür mü? Sektör olarak bunu sorguladığımız bir süreçteyiz. Arzu ettiğimiz kentsel kaliteye ulaşmamızı sağlayacak olan, acaba şehirlerimizin sadece akıllı olması mı? Şehirlerimizin vicdanlı olması da gerekmez mi? Sektörlerimizde şehirlerimizi hem akıllı hem vicdanlı şekilde geliştirmek için görevlerimizi yapmayı ümit ediyoruz. Peki vicdanlı şehir nasıl olur? Akşam işimizden dönerken yorulmadan gittiğimiz, emniyetli hissettiğimiz, kaldırımları işgal edilmeyen, kuşundan kedisine kadar tüm canlılarına yuva olan şehirlerdir bunlar. Bu şehirleri nasıl inşa edebiliriz? Tabiatla uyumlu olur, tasarıma değer verir, tasarımın katma değerini ortaya çıkarırsak, teknolojinin en güncel imkânlarını kullanarak ihtiyacımız olan teknolojinin farkında olup bunun üretimini tetiklersek ve en önemlisi “topluma fayda sağlayan projeler” üretirsek şehirlerimiz hem akıllı hem vicdanlı olur.”
Hasan Suver: “İklim Değişikliği ile Mücadele, Sadece Bir Çevre Meselesi Değil”
Programa konuşmacı olarak katılan bir diğer isim T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Hasan Suver ise konuşmasında “iklim değişikliği ve yeşil binalar” başlıklarına odaklandı. Dünyanın iklim krizi ile karşı karşıya olduğunu ve bu konuda T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının da 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerini titizlikle sürdürdüğünü belirten Suver, konuşmasına şöyle devam etti:
“İklim değişikliği ile mücadeleyi sadece bir çevre meselesi olarak değil, aynı zamanda yeni bir kalkınma modeli olarak görüyoruz. Bugün yatırımcılar ve paydaşlar yatırım kararlarında, yalnızca şirketlerinin ulaştığı finansal sonuçlara değil; çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim verilerine de dikkat ediyor. Bu yönde adım atan gayrimenkul tedarikçilerinin öneminin gelecekte de artacağı, kaçınılmaz bir gerçek. Söz konusu değişimlerle birlikte dünya yeni bir döneme doğru ilerlerken enerji verimli yeşil binaların önemi de artıyor. Dünyada giderek yaygınlaşan yeşil bina uygulamaları, enerji verimliliği ve çevrenin korunması açısından son derece önemli. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak ülkemizin kendi yeşil bina kriterlerini oluşturma konusunda çalışmalarımızı tamamladık ve kendi yeşil bina markamızı da belirledik. Yeşil binaların değerlendirilmesi, derecelendirilmesi ve sürdürülebilirliğinin tasdikini sağlayan; yerli ve millî bir uygulama olarak hazırlanan yeşil bina sertifika sistemini kullanıma hazır hâle getirdik.”
Bahar Özay: “Yapılı Çevre, Küresel Karbon Emisyonlarının %40’ından Sorumlu”
Sürdürülebilirlik hassasiyetinin tarihsel gelişimini aktaran UN SDSN Türkiye Koordinatörü Bahar Özay; son dönemde bu başlığın daha çok gündeme gelmesinin altında yatan sebebi, dengelerin bozulması olarak gösterdi ve konuyu gayrimenkul sektörü açısından şu ifadelerle irdeledi:
“Hepimizin içinde olduğu yapılı çevre, küresel karbon emisyonlarının %40’ından sorumlu… Enerji kullanımının %36’sını gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilir şehirler amacı, gayrimenkul sektörünün çok yakından takip etmesi gereken önemli bir hedef. Üstelik para kazanmak istiyorsak da artık bu konuya dikkat etmeliyiz. Dünyanın en sürdürülebilir şehri Kopenhag… Peki neden? Çünkü bu şehirde hem vatandaş bilinçlendiriliyor hem bu konuyla ilgili çok önemli teşvikler var. Bizler de geleceğimiz için var olan bazı teşvikleri de sürdürülebilir gayrimenkul tarafına kaydırabiliriz. Bana göre gayrimenkul sektörünü ilgilendiren en önemli konu sürdürülebilir şehirler… Kimseyi geride bırakmadan herkes için güvenilir bir yaşam alanı, temiz su, elektrik atık ve ısınma gibi temel servisleri sağlamamız gerekiyor. Neden derseniz önümüzdeki 30 yıl içinde her yıl, şehirlere 70 milyon kişinin göç etmesi bekleniyor. Yani şehirler bugün dünya nüfusunun yarısını ağırlarken önümüzdeki 30 yıl içerisinde üçte ikisini ağırlayacak ve bu sayıyı kaldıracak kapasiteleri de yok. O nedenle sürdürülebilir ve akıllı şehirler kadar döngüsel şehirleri de konuşmamız gerekiyor.”
Sina Afra: “Gayrimenkul Pazarında Dijital Yatırımlar 20 Kat Büyüyecek”
Tiko Kurucusu ve CEO’su Sina Afra, “dijital dönüşüm, adaptasyon” başlığında yaptığı konuşmada PropTech ile ilgili bilgi vererek şu detaylara değindi: “PropTech dediğimiz, tüm yatırım alanlarındaki en geniş çatı kelime. Altındaki sektörlerin her biri büyük birer pazar. PropTech dünyada en çok yatırım alan sektörlerden bir tanesi. Bunun da bir nedeni var. Gayrimenkul, dünyanın en büyük sektörü ve dijitalleşmeye en az maruz kalmış sektör. Burada muazzam potansiyel var. Bu alanda çok büyük paralar dönüyor. Mantık olarak önümüzdeki 10 senede bu pazarda dijital yatırımlar 20 kat büyüyecek.”
Prof. Dr. Hüseyin Altaş: “AVM’ler Birer Yaşam Alanıdır”
Konferansta “Türkiye Ekonomisi ve Sosyal Yaşama Katkılarıyla AVM’ler Değerlidir” başlığıyla gerçekleştirilen oturumun moderatörlüğünü yapan Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği Başkanı (AYD) ve Altaş Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş, şunları dile getirdi: “RE360 dediğimizde, Real Estate 360 olarak gayrimenkulün tüm açılardan ele alınması anlamına geldiğini düşünüyorum ve alışveriş merkezleri de bunun küçük bir parçası. Biz alışveriş merkezleri olarak sadece ticari anlamda değil aynı zamanda sosyal etkinliklerle ve aynı zamanda insanlara sunduğumuz hizmetler itibarıyla birer yaşam alanı olduğumuza inanıyoruz.”
Orçun Makal: “AVM Ekosistemi Sektörlerde Kelebek Etkisi Yaratıyor”
EY Orta ve Doğu Avrupa Sermaye & Borç Danışmanlığı Lideri, Şirket Ortağı Orçun Makal, oturumda yaptığı konuşmasında AVM’lerin birer ekosistem olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Alışveriş merkezi dediğimiz zaman hem ülke ekonomisine hem de sosyal hayata değinen çok önemli bir olgudan bahsediyoruz. Alışveriş merkezi kendi başına bir organizmadır. Sektörün önemli çarklarından bir tanesi ama tek başına sektörün içindeki olguları anlatmaya yeterli değil. Bütünüyle baktığımızda AVM’nin bir ekosistemi var. Bu ekosistem, kelebek etkisiyle beraber lojistik, üretim ve depolama gibi birçok sektöre dokunuyor ve ekosistemin gelişimi bu sektörlere pozitif anlamda katkı sağlıyor. AVM dediğimiz zaman daha çok bu ekosistemin içini değerlendirmemiz gerekiyor.”
Cem Eriç: “Türkiye’de AVM’ler ile Perakendenin Gelişimi El Ele”
Oturumda söz alan bir diğer isim olan Esas Gayrimenkul CEO’su Cem Eriç ise; “Biz Avi ile Dubai’deydik. Orada Türk markalarını görmek çok gurur verici. Türkiye’de alışveriş merkezlerinin gelişimiyle perakendenin ve yeme-içme sektörlerinin gelişimi el ele. Dolayısıyla markalaşma sürecinde Türk markaları ile birlikte çalışmak, onlara platform sağlamak ve onların mağaza konseptleri hayata geçirebilmeleri bizler için çok kıymetli. Bu değeri yurt dışında da görüyor olmak gerçekten gurur verici bizim açımızdan” şeklinde konuştu.
Semet Yolaç Canlıel: “Değişim, Dönüşüm ve İnsan”
Etkinlikte sunum yapan bir diğer isim ECE Türkiye Eş Genel Müdür ve COO Semet Yolaç Canlıel de dijital dönüşümün artık hayatın her alanında yer aldığını, buna direnmek yerine bir parçası olmanın çok ciddi avantajlar sağlayacağını anımsatarak sözlerine şöyle devam etti:
“Geçirdiğimiz oturumlarda da yoğun olarak işlenen yeşil bina ve sürdürülebilirlik konusunu artık tasarımları yaparken aklımızdan çıkarmamalıyız. Unutulmaması gereken üç madde ise ‘değişim, dönüşüm ve insan…’ Tüm ticari gayrimenkulleri tasarlarken aslında odak noktamızın insan olduğunu, her insanın beklentisinin de farklılıklar gösterdiğini atlamamamız gerekiyor.”
Nevzat Yavan: “Sürdürülebilirlik Uzun Bir Yolculuk”
Etkinlikte “Eski Köye YENİlenebilir Adet Getirdik” başlığı altında yapılan oturumda konuşan Esas Gayrimenkul Operasyon Direktörü Nevzat Yavan, fikirlerini şöyle dile getirdi: “Sürdürülebilirlik uzun bir yolculuk ve çok büyük bir kavram. Son yıllarda küresel ısınma ve azalan kaynaklar büyük bir sorun olmaya devam ediyor. Dolayısıyla bireysel yaşantılarımızda ve dünyada yoğun bir şekilde hissedilmeye başlanan sorunlar meydana geliyor. Sürdürülebilirlik çok geniş bir kavram ama kısaca gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılamak olarak tanımlayabiliriz.”
Sabri Paşayiğit: “BIM ile 20 Sene Sonraki Tadilat Kolaylaşıyor”
Programın, Mimariden İnşaata Aynı Dili Konuşmak adlı oturumunda konuşmacı olan SP Architects Kurucu Ortak / Mimar Sabri Paşayiğit, teknolojinin mimariye dokunuşuyla ilgili önemli mesajlar verdi. Mimaride 1980’den önce el çizimlerinden faydalanıldığını, 1980 ile 2000 arası Autocad döneminin başladığını ve 2000’den sonra ise yapı bilgi modellemesi (BIM) tabanlı projelerin öne çıktığını aktaran Paşayiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Belki 2050’den sonra BIM, yerini farklı bir teknolojiye bırakacak. Esasında 1980 öncesine baktığımızda daha keyifli yapılara rastlıyoruz. Bu noktada teknoloji mimariyi bozuyor mu şeklinde tartışmalar da başladı. Ancak böyle bir durum yok. Aksine günümüzdeki ihtiyaçlar düşünüldüğünde başarılı yapılar için teknolojiden muhakkak faydalanmamız gerekiyor. Tabii mimaride esas meselenin insan faktörü olduğunu da unutmamalıyız… BIM ile ortaya çıkan üç boyutlu dijital ikiz sayesinde yapının gizli olan bölümlerini de görebiliyoruz. En önemli olan da BIM sayesinde belki 20 sene sonra yapıda gerçekleştirilecek bir tadilat dahi kolaylaşabiliyor.”
Evren Arın: “BIM, Karbon Ayak İzini Aşağı Çekme Noktasında Fırsatlar Sunuyor”
Sabri Paşayiğit’in ardından söz alan Autodesk Türkiye Ülke Müdürü Evren Arın ise 40 yıl önce AutoCAD teknolojisinin hayatımıza girerek mimarideki dijitalleşmeyi hızlandırdığını ve kâğıtları ortadan kaldırdığını aktararak şunları söyledi:
“Ancak dönemin şartları itibarıyla AutoCAD teknolojisi de ortadan kalkan kâğıdın kopyası gibiydi. Sonrasında ise BIM’in ortaya çıkmasıyla bu alandaki pek çok süreç, ciddi anlamda kolaylaştı. Bugün proje sahipleri, BIM sayesinde projelerine çok daha fazla hâkim olduklarını söylüyorlar. Yine kendisine sürdürülebilirlik hedefi koyan her şirketin de BIM teknolojisinden faydalanması gerekiyor. Zira bu teknoloji sayesinde henüz yapı inşa edilmeden ne kadar enerji harcanacağı, binadaki hangi odanın hangi saatte ne kadar gün ışığı alacağı, hâkim rüzgârlardan nasıl etkilenileceği, bina içerisindeki hava sirkülasyonunun nasıl olacağı veya deprem dayanıklılık durumu gibi daha pek çok başlık daha tasarım aşamasında görülüp önlemler alınabiliyor. BIM, karbon ayak izini aşağıya çekme noktasında da fırsatlar sunuyor.”
Prof. Dr. Ufuk Akçiğit: “Kazan-Kazan Ortamı için Verileri Açmalıyız”
Ekonomist ve Chicago Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, “İktisadi Kaynaklarımızı Doğru Değerlendiriyor muyuz?” başlıklı konuşmasında Türkiye ekonomisini anlamakta verilerin önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Türkiye’nin ileriye sıçramak adına ihtiyacı olan şeyleri anlayabilmek için verilere arkamızı dönemeyiz. Verileri açmamız herkese faydalı. Böylece ortaya kazan-kazan ortamı çıkıyor. Bizim master, doktora öğrencilerimiz ve araştırmacılarımız var. Biz onlara Danimarka, Norveç, İsveç örneklerinde olduğu gibi devletin sahip olduğu verileri açsak, bu kişiler çok güzel araştırmalar yapacaklar ve yeni bulgular ortaya çıkaracaklar. O bulguları da politikacılar kullanıp çok daha etkin politikalar dizayn edecekler.”
Ömer Faruk Akbal: “Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Fonunun Hazırlıklarını Tamamladık”
Etkinliğin “Dijital Göç ve Türkiye İçin Fırsatlar” başlıklı oturumunda konuşma gerçekleştiren Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Akbal, son yıllarda “gayrimenkul hizmet ihracatı” adında yeni bir kavramla tanıştığımızı ve bunun sebebinin ise Türkiye’de uluslararası gayrimenkul hizmetlerinin teşvik kapsamına alınması olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
Geçtiğimiz günlerde T.C. Cumhurbaşkanlığının kararnamesini imzaladığı, T.C. Ticaret Bakanlığının usul ve esaslarını yayımlamasını beklediğimiz bir süreç var. Tabii bu gelişmeler kamuoyunda yabancıya gayrimenkul satışının teşvik edilmesi gibi çok eksik ve parçalı algı oluşturmuş olsa da esasında Türkiye’de gayrimenkul alanında hizmet üreten tüm üreticilerin uluslararası arenada kamu desteğini arkalarında hissetmesi anlamına geliyor.
Geçtiğimiz günlerde son bir yıldır üzerinde çalıştığımız ‘Dünyada Göç ve Yatırımcı İlişkisi’ kitabımızı da AGS Global’in iş birliğinde yayımladık. Çalışmamızda Türkiye olarak bu alanda hangi noktadayız? Uluslararası alanda gayrimenkul yatırımlarının büyüklüğü nedir? Ülkemiz bu yatırımlardan ne kadar pay alıyor? Türkiye’nin; coğrafyasına, kültürüne, sosyopolitik yapısına uygun olarak hangi adımları atarsak ülkemizi global rekabette en ön sıralara alabiliriz? gibi soruların yanıtını irdeledik.
Bugün dünyadaki gayrimenkul yatırım pazarında yüzde 2’nin üzerinde pay alıyoruz. Özetle iyi giden bir ivme olduğunu söyleyebiliriz. Son olarak uzun süredir üzerinde çalıştığımız, kamudaki paydaşlarımızla da bir aşamaya getirdiğimiz gayrimenkul yurt dışı tanıtım fonunun da müjdesini paylaşmak isterim. Önümüzdeki günlerde bunun detaylarını da aktarıyor olacağız.
Bayram Tekçe: “Hedefimiz Yıllık 20 Milyar Dolarlık Gayrimenkul İhracatı”
GİGDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bayram Tekçe, yaptığı konuşmada GİGDER Araştırma ve Yayınlar Komitesi olarak yatırım ekosistemini besleyen bir dizi saha araştırması yaptıklarını belirtti ve araştırma sonuçlarını dinleyicilerle paylaştı.
Küresel ölçekte yıllık 400 milyar dolarlık bir gayrimenkul pazarının bulunduğunu aktaran Tekçe, GİGDER’in 2025 vizyonunun yıllık 20 milyar dolarlık gayrimenkul ihracatına ulaşmak olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemiyle beraber uzaktan çalışma benimsendikçe, dijital göçmenlik popüler oldu. Milyonlarca kişi bir ülkede çalışıp, başka ülkede yaşar hâle geldi. İnsanlar gelirleri karşılığında daha iyi iklimlerde ve daha güzel ülkelerde yaşamak istedikleri için başka ülkelere göç ediyorlar.”
Bayram Tekçe, “Vatandaşlık mı ikamet mi?” başlığıyla yaptıkları araştırma kapsamında şu bilgileri aktardı: “Neredeyse bütün ülkeler dijital göçmenleri çekmek için programlar düzenlemeye başladılar. Küresel yatırım göçü pazarını incelediğimizde aslında talebin vatandaşlıktan ziyade ikamet üzerine yoğunlaştığını görüyoruz.” Gayrimenkul sektöründe katma değeri yükseltmek için dijital göç programlarının hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Tekçe, gayrimenkul ihracatında yıllık 20 milyar dolara ulaşmanın yolunun da yatırımcının ihtiyacına yönelik ikamet programlarından geçtiğini vurguladı.
Konuşmasında vatandaşlık alma motivasyonunda olmayan kesimi yatırım için cezbetmeye yönelik ikamet fırsatlarının sunulmadığını belirten Tekçe, bu anlamda çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Ekosistemin kurumsallaşması lazım. Yabancıya satışta aracı kurumların eğitilmesi, lisanslanması ve sertifikasyonu gerekli. Yatırımcı dostu bir ekosistem için yatırımcılar ile diğer göçmenlere özel olarak bürokratik kanallar ayrıştırılmalı. Dijital göçmenler için ‘ideal ülke Türkiye’ imajını güçlendirmemiz ve varlıklı emeklileri tanıtımla Türkiye’de yaşamaya teşvik etmemiz gerekiyor. Medya araçları ile yüksek varlıklı bireyleri cezbedecek tanıtım yapılmalı. Bölgesel segmentasyonla yatırımcı yelpazesi genişletilmeli, E-Vize ve dijital başvuru dönemi ile süreçler bürokrasiden arındırılmalı ve uyuşmazlık çözüm merkezi kurulmalıdır.”
Bayram Tekçe, son olarak Türkiye’nin politikası oturmuş, kurumsallaşmış ve farklı amaçlara göre çeşitlendirilmiş ikamet programlarına ihtiyacı olduğuna değindi. Tekçe, GİGDER olarak yabancı yatırımcıların farklı ikamet hedeflerine göre temel ihtiyaçlarını karşılayan programlar oluşturduklarını ve bunları, Türkiye’nin mevcut programını destekleyecek “Gümüş” ve “Altın Vize” olarak ikiye ayırdıklarını söyleyerek şunları aktardı: “Yabancılara Türkiye’de ev sahibi olmak için verilecek ilk kademe vize türü olan Gümüş Vize, yatırımcılara ‘eğitim, emekli ve tatil ikameti’ vererek adres kaydı sağlayacak olması ile avantaj sunacaktır. Gümüş Vize’nin bir üst seviyesinde gayrimenkul yatırımı gerektirecek Altın Vize ise yatırımcılara çalışma ve ikamet izni verecek olan vize türüdür.”
Liderlerden Ortak Ses: “Türkiye’den Globale ve 100. Yıl Sözü”
Etkinliğin “Türkiye’den Globale ve 100. Yıl Sözü” başlıklı son oturumunda ise moderatörlüğü Alkaş & Han Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş üstlendi. Panel konuşmacıları Rixos Hotels Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı ve Ando Living Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kodal yurt içi ve yurt dışındaki başarılarının sırlarını paylaştı. Panel sonunda liderler sahnede bir araya gelerek gelecek kuşaklara iyi bir dünya bırakmak için üzerlerine düşen görevleri gerçekleştirecekleri konusunda söz verdiler.