İçindekiler
Coğrafi Bilgi Sisteminin Deprem Risk Yönetimindeki Rolü
Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS); mekânsal verilerin toplanması, yönetimi, analizi ve görselleştirilmesini sağlayan bir bilgi teknolojisi sistemidir. CBS, deprem risk yönetiminde kritik bir rol oynamaktadır. Deprem riski analizi için kullanılan veriler; binalar, altyapılar, yerleşim birimleri ve doğal unsurlar gibi mekânsal bileşenleri içerir. CBS, bu verilerin entegre ve analiz edilmesini sağlayarak riskli bölgeleri belirlemeye yardımcı olur. Bu sayede deprem riskleri daha iyi anlaşılarak etkili önlemler alınabilir.
CBS acil durum yönetimi için de kullanılabilir. Deprem öncesinde ve sonrasında kurtarma ve yeniden yapılanma planlarının hazırlanmasında, kaynakların etkili bir şekilde yönlendirilmesinde ve karar verme süreçlerinde önemli bir araç olarak hizmet vermektedir. CBS’nin sunduğu veriler ve analizler, acil durum ekiplerinin daha hızlı ve verimli müdahale etmelerini sağlayarak felaket sonrası etkilerin azaltılmasına yardımcı olacaktır.
CBS ile Şehirlerin Dijital İkizlerinin Oluşturulması
Dijital ikiz, gerçek dünyadaki bir varlığın, nesnenin veya sistemlerin dijital bir temsili olarak tanımlanabilir. Bu, fiziksel varlıkların dijital bir modelini oluşturmayı ve bunları gerçek zamanlı olarak takip etmeyi sağlar. Dijital ikizler genellikle nesnelerin tasarımı, simülasyonu, bakımı ve performans analizi gibi farklı alanlarda kullanılır. Şehirlerin dijital ikizleri de şehirlerin alt yapılarını, binalarını, trafik akışını ve diğer önemli unsurlarını dijital olarak temsil ederek şehir planlaması ve yönetimi süreçlerinde faydalı olur. Lidar cihazları ve fotogrametri teknikleri, şehirlerin dijital ikizlerini oluşturmak için yaygın olarak kullanılan iki ana tekniktir.
Lidar, “Işınla Gönder Işınla Dön” kelimelerinin kısaltmasıdır ve 3D haritalama için aktif bir uzaktan algılama tekniğidir. Lidar sensörleri, lazer ışınları göndererek nesnelerden yansıyan ışınları alır ve mesafe bilgisine dayalı olarak nokta bulutu oluşturur. Şehirlerin dijital ikizlerini oluşturmak için, uçaklar veya insansız hava araçları (İHA) gibi platformlarla şehrin hava fotoğrafları çekilir ve Lidar verileri toplanır. Bu veriler şehirdeki binaların, yolların, yeşil alanların ve diğer ögelerin 3D modellerini oluşturmak için kullanılır.
Fotogrametri, fotoğraflardan 3D modeller oluşturan bir tekniktir. Şehirlerin dijital ikizlerini çıkarmak için yine uçaklar veya İHA’lar aracılığıyla yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekilir. Bu fotoğraflar, özel yazılımlar kullanılarak üç boyutlu modellere dönüştürülür. Fotogrametri, Lidar gibi hassas yükseklik bilgilerini sağlamasa da düşük maliyeti ve kolay uygulanabilirliği nedeniyle şehir planlama ve modelleme süreçlerinde tercih edilir.
Dijital İkizleri Oluşturulmuş Örnek Şehirler
Dijital ikiz teknolojisi, dünyanın farklı bölgelerinde birçok şehirde kullanılmaktadır. Örnek olarak, Türkiye de 81 ilde; Sydney, Londra, Singapur, San Francisco, Dubai ve Berlin gibi büyük metropollerde dijital ikizler oluşturulmuştur.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye genelinde birçok ilin 3 boyutlu haritalandırılması çalışmalarını sürdürmekte ve bu konuya büyük önem vermektedir. Türkiye’nin “Veri Uyumlaştırma ve Veri Madenciliği Projesi kapsamında”, 81 il ve 919 ilçede tüm yapıların 3 boyutlu modelleri hazırlanmış, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımına sunulmuştur.
Bu dijital ikizler şehir yönetimine, planlamasına ve altyapı geliştirmeye yönelik daha iyi kararlar almak için kullanılabilmektedir. Dijital ikizler; şehirlerin sürdürülebilirlik, trafik yönetimi, acil durum planlaması ve şehir güvenliği gibi alanlarda daha verimli ve etkili çözümler üretmeye yardımcı olabilmektedir.
Sürdürülebilir 3 Boyutlu Şehir Haritaları
Yapı Bilgi Modellemesi (BIM) tekniği, yapıların yaşam döngüsü boyunca tüm bilgilerinin entegre edildiği ve paylaşıldığı bir dijital modelleme sürecidir. BIM verileri, şehirlerin 3 boyutlu gelişim imar planlarının sürdürülebilirliğini artırabilir. BIM, şehir planlaması sürecinde mimarlar, mühendisler, müteahhitler ve diğer paydaşların iş birliği yapmasını sağlar. Bu sayede şehrin planlanmasında çevresel, sosyal ve ekonomik faktörler dikkate alınarak daha iyi kararlar verilebilir.
BIM’in ruhsat aşamalarında zorunlu tutulması, yapılarda standartlaşmayı ve kalite kontrolü artırarak, inşaat projelerinin daha güvenli ve çevre dostu olmasını sağlar. Ayrıca, BIM verileri, mevcut 3 boyutlu şehir haritalandırmalarına entegre edilebilir ve sürekli güncellenerek şehirlerin 3 boyutlu haritalandırmasının sürekliliğini sağlar. Bu şekilde, şehirlerdeki değişiklikler ve gelişmeler takip edilerek daha etkili ve verimli planlamalar yapılabilir.
Sonuç ve Öneriler
Coğrafi Bilgi Sistemi, Lidar, Fotogrametri ve BIM gibi teknolojilerin deprem risk yönetiminde önemli bir rolü olmasından kaynaklı, bu alanda yapılan bilimsel ve girişimsel çalışmalara daha fazla odaklanılması önemlidir. Bu bağlamda, aşağıdaki önerilere dikkat edilebilir:
- BIM ile projelerin çizilmesi ve ruhsata ön koşul olarak eklenmesi, şehirlerin 3 boyutlu haritalandırmasının güncellenmesini ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini sağlar. CBS verilerinin düzenli olarak yenilenmesi ve değişikliklerin takip edilmesi, şehir planlaması süreçlerini daha etkili hâle getirir ve deprem risklerine karşı daha iyi hazırlıklar yapılmasına katkı sağlar.
- 3 boyutlu haritalandırmalar mevcut yapı stoklarının; lokasyon, yaş, kat sayı, ruhsat ve iskân gibi birçok bilgilerinin kolaylıkla tespit edilmesini, bu sayede de riskli bölge ve yapı yönetiminin daha kolay yapılmasına olanak sağlayacaktır.
- CBS, Lidar, Fotogrametri ve BIM gibi teknolojilerdeki araştırma ve geliştirme çalışmaları desteklenmelidir. Yeni teknolojik gelişmelerin izlenmesi ve uygulanması, daha hızlı, hassas ve ekonomik çözümler sunabilir. Ayrıca, deprem risk yönetimi ve şehir planlaması konularında yapılan araştırmaların desteklenmesi, sektördeki bilgi birikiminin artmasına ve daha ileri düzeyde çalışmalar yapılmasına katkı sağlayacaktır.