İçindekiler
İnşaat Sektörü Dönüşümün Neresinde?
İstanbul Proje Yönetimi Derneği tarafından bu yıl 5.si düzenlenen İnşaat Yönetimi Zirvesi, 26 Mart 2022 Cumartesi günü İTÜ Taşkışla Kampüsü’nde yapıldı. Sektörün önde gelen isimlerinin “İnşaat Sektöründe Dönüşüm” teması üzerine konuşarak bilgi, deneyim ve fikirlerini katılımcılarla paylaştıkları etkinlikte, pandeminin sektörün dijitalleşmesine olan etkisi, inşaat sektöründe yeni teknolojiler, sürdürülebilirlik ve zor koşullarda proje yönetimi gibi önemli konuların üzerinde duruldu.
Prof. Dr. Atilla Dikbaş: “İnşaat Hukukunu İyi Bilen Kişilere İhtiyacımız Var”
Medipol Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Atilla Dikbaş, yeni nesil mimarlık eğitimi konusunda yaptığı konuşmada, eğitim sektöründeki değişim ve dönüşümü ele aldı. Dikbaş konuşmasında, “Sadece eğitim almak ve dersleri başarıyla bitirmek yetmiyor. Eğitimde eleştirel düşünceyi körükleyen belirli ders işleme mekanizmalarının olması gerekiyor. Mimarlık ve inşaat fakültelerinin değiştiğini vurgulamak isterim. İyi inşaat hukuku bilen kişilere ihtiyacımız var. İnşaat sektörü hukuk bilen uzmanları bekliyor.” dedi.
Mete Varas: “Dil Problemini Çözmek Gerekiyor”
ME Proptech Kurucusu Mete Varas, ülkemizdeki proptech girişimlerinin yurt dışındaki pazarlara açılmaları üzerine yaptığı değerlendirmede, “Türkiye’deki girişimlerin büyük bir kısmı finansa ulaşmakta zorluk çekiyor. Bunun yanında ikinci olarak, dil problemimiz var. Türkiye’de bu ciddi bir problem. Yurt dışına da gitsek, Türkiye’deki televizyonlara yayın yapıyoruz. Sistemsel problemler var. O yüzden hedef, daha çok entegre olmak olmalı.” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Zeynep Işık: “Dijital Dönüşümde BIM ve Yapay Zekâ Gündemde”
Zirvede gerçekleştirilen “İnşaat 4.0’a Yolculuk” konulu panelde moderatörlük yapan Yıldız Teknik Üniversitesi Yapı İşletmesi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Işık, “Sosyal medyaya ve çeşitli medya organlarına baktığımda teknolojik dönüşümün en çok inşaat sektöründe olduğunu görüyorum.” dedi. Işık, sözlerine şöyle devam etti: “İnşaat sektörünün dijital dönüşümü, özellikle son 10 yıldır Türkiye’de gündemde. Dijital dönüşüm ve inşaat sektörü denildiğinde uygulamaların çoğu BIM ve yapay zekâ üzerinde yoğunlaşıyor. Bunların yanında makine öğrenmeleri ve derin öğrenmeler de gündemde. Metaverse, blockchain, NFT gibi tanımlamaları da inşaat sektöründe görmekteyiz.”
Ahmet Çıtıpıtıoğlu: “İnşaatta Teknolojilerin Yansıtılması Talebe Bağlı”
Yapılan panelde konuşan TAV İnşaat Mühendislik ve Tasarım Direktörü Ahmet Çıtıpıtıoğlu, yapay zekâdan çok mevcut zekâ ile yapılabilecekler konusunda şunları söyledi: “Bizim sektörde sayısallaşma deyince benim aklıma, verinin kullanılması ve bina bitirildiğinde verinin işletmeye yansıtılması geliyor. İnşaat sektörü inanılmaz bürokratik bir yapıya sahip. Çok komplike işler yapıyoruz. Verinin sayısallaşması bunları mümkün mertebe rahatlatacaktır. Sektörde bu teknolojilerin yansımasını aksatan şeylerden biri de talep. Şirketler ne kadar çaba gösterse de kamu ya da işverenlerden talebin yaratılması çok önemli. Türkiye’de de son yıllarda bakanlık ve belediyelerde şartnameleri görmeye başladık. İnşaatta BIM kullanmak tek başına yeterli değil, çünkü biz kullansak da siz nasıl faydalanacaksınız? İşin talep kısmında gelişmesi gereken konulardan biri bu.”
Doç. Dr. Onur Behzat Tokdemir: “Öğrencilere Heyecan Kazandırmalıyız”
İnşaat sektörünün geleceği için gençlerin heyecanlandırılması gerektiğini belirten ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğr. Üyesi Doç Dr. Onur Behzat Tokdemir şunları aktardı: “İnşaat mühendisleri bu ülkenin mihenk taşlarıdır ve değerleri giderek azalmaya başladı. Bu beni çok korkutuyor. Biz çok güzel şeyler yapıyoruz ama sanırım öğrencilerimizi yeterince heyecanlandıramıyoruz. Akademiye gelmekteki hedefim bir şeyleri değiştirmek ve öğrencilere bir heyecan getirmekti. Birilerinin gelip durumun çok kötü olmadığını söylemesi gerekiyor. Biz yetenekli çocuklar yetiştiriyoruz fakat dünya üniversiteleri ile karşılaştırdığımız zaman bütçelerimiz çok sınırlı. Örneğin TÜBİTAK’tan en fazla alacağınız para 20-25 bin dolar civarında. Yapay zekâ ile ilgilenecekseniz bu para ile hiçbir şey yapamazsınız. Bizim heyecan yaratmamız lazım. Bu anlamda “İnşaat 4.0” bence çok kıymetli. Bu teknolojiler kapsamında BIM, üç boyutlu düşünebilme, binaları üç boyutlu hale getirebilme çok önemli, fakat ben bunlara bilgi yönetimi olarak bakıyorum. Binanın içindeki bilgiyi yönetmeye başladığınızda sürece çok önemli bir değer katıyorsunuz.”
Göksel Boyacıoğlu: “Bilgiyi BIM’e Entegre Etmemiz Gerekiyor”
Panelde söz alan isimlerden olan TURNER International Yapım Müdürü Göksel Boyacıoğlu, sektörde teknolojinin kullanılması yönündeki değerlendirmelerini şöyle ifade etti: “Yapmak ve üretmek için bilgiye ihtiyacımız var. Bunu da entegre BIM’e taşımalıyız. Bunun için çektiğimiz fotoğraflar, topladığımız bilgiler, drone ile elde ettiğimiz görüntüler gibi birçok aracı BIM’in içine entegre etmeliyiz. Şantiyelerde kullanılan robotlardan örnek vermek gerekirse, siz robota veriyi işliyorsunuz, robot o veriyle beraber gidip gerekli bilgileri sahadan toplamaya çalışıyor. Bu süreçte insanı ortadan kaldırmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu bilgileri atamak için insan faktörüne her zaman ihtiyacımız olacak.”
Prof. Dr. Arda İnceoğlu: “Dönüşüme Kafa Yormamız Lazım”
Zirvenin devamında “mimarlık eğitiminde yaparak öğrenme” temalı konuşma yapan MEF Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arda İnceoğlu, görüşlerini şöyle aktardı: “Eğitimdeki dönüşümden bahsetmeden önce nasıl bir perspektife sahip olunması gerektiğinden söz etmek istiyorum. Son birkaç yılda pandemi gibi beklemediğimiz ciddi olaylarla karşılaştık ve yaptığımız işleri bunlara adapte etmek zorunda kaldık. Bunun yanında göçmen krizi gibi çeşitli krizlerle de karşı karşıyayız. Bunlarla ilgili çeşitli pozisyonlar almamız ve çeşitli değişiklikler yapmamız gerekiyor. Bu değişimleri yapamasak bile üzerinde durmak, bir sonraki krize karşı hazırlıklı olmamızı sağlıyor. Dolayısıyla dönüşüme kafa yormak, aslında bir çeşit aşı gibi yeni gelecek krize karşı bizi hazırlıyor. Bu durum eğitim sektörü açısından böyle oldu. Gelecekle ilgili, ‘Nasıl daha iyi olur?’ diye düşünen kurumlar pandeminin vurduğu bu ortamda daha başarılı bir süreç yönettiler.”
Cem Kafadar: “Kıyamet Kapımızda”
Zirvenin devamında yapılan “İklim Değişikliği Perspektifinden İnşaat Sektörü” konulu panelde moderatörlük yapan 1İnşaat Danışmanlık Kurucusu Cem Kafadar, şunlara değindi: “İklim değişikliğinin aşısı yok ve kıyamet kapımızda. Peki küresel ölçekte ne yapabiliriz? Bunları araştırırken, Harari’nin geçen ay Time Dergisi’nde yer alan bir yazısı ile karşılaştım. Harari diyor ki: ‘İklim değişikliği probleminin çözülmesi için dünyanın 1,7 trilyon dolara ihtiyacı var. Dünyanın gayri safi yurt içi hasılası 85 trilyon. Yani yüzde 2’yi ayırabilirsek küresel iklim değişikliği sorununu çözebiliriz.’ Yazının tamamında da ‘2020’de pandemi ile karşılaştığımızda ilk dokuz ayda dünyada gayri safi yurt içi hasılada harcanan oran yüzde 14. Yüzde 14’ü biz bu salgın için daha dokuz ayda harcıyoruz, ama bunun yanında yüzde 2 ile iklim sorununu çözebiliriz.’ diyor.”
Hasan Yalçın: “İklim Değişikliğine Uyum, Gönüllülükle Yürümez”
Panelde söz alan Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Sekreteri Hasan Yalçın, “İklim değişikliği günümüzdeki en güncel konu.” şeklinde başlayarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz bir STK olarak devlet nezdinde girişimlerimizi yürütüyoruz. İlkim değişikliğine uyum, maliyet demek. Kimse bu maliyeti zorunlu olmadıkça, gönüllülük esasıyla üstlenmek istemez. Dolayısıyla gönüllülük esasıyla iklim değişikliğine uyum sağlamayı mümkün görmüyorum. Bunun için kanun koyucunun gerekli düzenlemeleri yapması lazım.”
Dr. Emre Ilıcalı: “İklim Değişikliği Ciddi Bir Krizdir”
İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında mevzuat açısından ve teşvikler bakımından yetersizlik olmadığını belirten Altensis Kurucu Ortağı Dr. Emre Ilıcalı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kurulan standartlar aslında yeşil olmak ve sürdürülebilirlik adına oldukça yeterli. Bunlar artık bahane olmaktan çıktı. Burada önemli olan, bu konuların zorunlu olması gerektiği. Bu sorunlar, projenin paydaşları kaynaklı. Yatırımcı tarafında anlatmaya gelindiğinde herkes bu konunun önemini onaylıyor ama uygulamada birtakım başka konular ortaya çıkıyor.” Ilıcalı, şöyle devam etti: “Bu konu bir yandan iklim değişikliğini nasıl gördüğümüzle ilgili. İklim değişikliği bazı sektörlerde sosyal sorumluluk olarak görülüyor. Hâlbuki bu ciddi bir kriz ve aksiyon süreci hâlâ yavaş. Bu işi kriz olarak görmeyen çok kişi var. Bizim bu konuda ne yapacağımızı, bu durumu kriz olarak görüp görmememiz belirliyor.
Katya Kaya: “Döngüsel Eylem Planı Oluşturulmalı”
İklim değişikliği kapsamında inşaat çalışmalarından kaynaklı zararların önüne geçmek adına yakın gelecekte yapılabileceklerle ilgili fikirlerini dile getiren TÜRKECO İnşaat ve Enerji Proje Müdürü Katya Kaya şunları aktardı: “Önemli olan, iyi bir fizibilite çalışmasının yapılması. Örneğin, Avusturya’nın kullandığı elektriğin emisyon değeri ile Türkiye’ninki çok farklı. Dolayısıyla biz, bize uygun entegrasyonlar yapmalıyız. Kökten değişim maalesef çok zor. Öncelikle bilgi kirliliğini ortadan kaldırmalıyız. Hedeflerin çok doğru konulması lazım. Mesela binalar yapılırken bir hedef belirleniyor, ama bazen sadece satış odaklı düşünerek yapıp hemen çıkmak istiyorlar. Burada satış mı öncelikli yoksa enerji verimliliği mi? Bunları belirlemek lazım. Türkiye’de atılan birçok adım var. Örneğin döngüsel ekonomi ve döngüsel eylem planları gündemimizde. Bunların içerisinde, yapılan binalarda esnek tasarımlar, dayanıklılık ve uyarlanabilirlik ön plana çıkıyor. Uyarlanabilir ve esnek tasarımda çok büyük bir atık oluşmadan, kaynak kullanımını azaltarak bu yapıları esnek yapmamız gerekiyor. Bunun için de döngüsel eylem planı oluşturulması lazım.”
Alev Akın: “Mühendislik Subjektif Olamaz”
Zirvede yer alan isimlerden olan İŞTE Proje Yönetimi Kurucusu Alev Akın ve Proje Yöneticisi Melike Cesur, inşaat sektöründe insan yönetimi ve iletişim açısından başarılı uygulama örnekleri bulunan “Çevik İnşaat Yönetimi” hakkında bilgi verdiler. Akın, hibrit yönetimin verimlilik ve iş birliği üzerine olan olumlu etkisini aktararak şu değerlendirmeleri paylaştı: “Bizim mühendislik yapmak için bulunduğumuz masalarda yanlış bir şey varsa, bunu yalnızca işverenler istiyor diye susuyor muyuz? Susuyoruz. Zaman zaman susmak zorunda kalıyoruz. Burada hep bir yol ayrımı oluyor. Mühendislik mi? Kazanacağımız para mı? Doğru bildiğim mi? Masadaki arkadaşım mı? Sektörde kaç kişi varsa o kadar patern var. Bu yüzden herkesin ‘Bitti’ tanımı farklı. Böyle bir tartışma olabilir mi? Mühendislik ‘bence-sence’ gibi subjektif olamaz. Bir kurala dayanır, onun kabul edilebilirliği vardır. Bu durum karşısında BIM ve AI ne yapsın? Biz ne kadar özgürüz masalarda? Tabii özgür olmak da her şeyi söylemek anlamına gelmiyor. Biraz yetkinlik istiyor. Yetkinlik de bir işin nasıl yapılacağını biliyor olmak demek.”
Özden Başıbüyük: “Profesyonellerle Ortak Dil Arayışı, Bizi Dijitale Yönlendirdi”
Zirvede dijitalleşmenin üretici ve tedarikçiler açısından değerlendirmesini yapan PETRA the Flooring Kurucu Ortağı Özden Başıbüyük ve BIMNesne Kurucusu Furkan Filiz, önemli bilgiler aktardılar. Özden Başıbüyük, PETRA the Flooring olarak dijitalleşmeye giden yolculukları hakkında şöyle konuştu: “2019’dan beri çeşitli referanslar biriktirdik. Bizim dijitalleşme yolculuğumuz tam da burada başladı. Sektör profesyonelleri ile iletişim kurarken ‘metaverse’, ‘Web 3.0’ gibi kavramlar hayatımıza girdi. Bu da bizim profesyonellerle ortak bir iletişim dili arayışımızı ortaya çıkardı. Tam da bu esnada BIMNesne ile yolumuz kesişti ve O2 ürünlerimizden olan ‘cosmos’ ve ‘step’ ile bu dijital ikizleri oluşturma sürecimiz başladı.”
Furkan Filiz: “Dijitalleşmeyen Ürünü Yönetemeyiz”
PETRA the Flooring ile iş birliği sonrası ürünlerin dijitalleşme süreçleri hakkında bilgi veren BIMNesne Kurucusu Furkan Filiz, şunları aktardı: “Tüm ürünlerin dijital ikizlerini oluşturmak mümkün. Cosmos ve step ürünleri aslında PETRA’nın ilk sürecini oluşturan ürünler. Başka firmalar gelip ürünlerini dijitale nasıl taşıyacaklarını sorduklarında, yüzlerce belki binlerce ürünün hepsini bir anda dijitale taşımak kaldırılabilir bir süreç olmuyor. İlk ürünleri önce mimarlarla tanıştırmak ve firmanın dijital kariyerini geliştirmek, bizim hedeflerimizden biri oluyor. Gelelim en alt yapı taşına; bizim bu fiziksel ürünlerin dijital karşılığını üretmemiz lazım. Sonra da bu dijital karşılığı kullanacağımız bir arayüze ihtiyacımız var. BIM bunun için zaten bir altyapı oluşturuyor ancak bunun süreçlerde işlevsel olabilmesi için ürünlerin bilgilerini bizim entegre ediyor olmamız lazım. Tüm yapı elemanlarında bu süreç geçerli. Ürünler dijitalleşmeden biz onu yönetemiyoruz. Şu anda iş akışımız dijitaldeyken ürünleri de bu anlamda taşıyor olmamız gerekiyor.”
Barış Üstün: “Firmaların Finansal Strateji Oluşturması Gerekiyor”
Zirvenin son panelinde ise İTÜ Proje Yönetim Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Murat Günaydın moderatörlüğünde “Finansman Modelleri ve Erişim İmkanları” konuşuldu. Panelde söz alan ING Bankası Tüzel Krediler Tahsis Müdürü Barış Üstün ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İnşaat Proje Yönetim Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selin Gündeş, önemli bilgiler paylaştılar.
Türkiye’deki finansman şekilleri ve kriz yönetimi hakkında bilgi veren Barış Üstün, “Bu ülkede yaklaşık yedi yılda bir kriz yaşanıyor. Dolayısıyla bu coğrafyada yaşıyorsak, firma, banka ve kurum yöneticisiysek, mutlaka esnek bir stratejiyle bu riskleri yönetebiliyor olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Siz kendi firmanızda bu yıl ne yapacaksınız? Uçağın burnunu kaldırıp uçuşa mı geçeceksiniz? Bunu bir fırsat olarak mı görüyorsunuz kendi firmanızda? Uçak yerde kalsın mı diyeceksiniz? Yoksa ortam çok bulutlu ben uçağı hangara çekiyorum, bakımını yapıyorum mu diyeceksiniz? Bu stratejiyi oluşturmak zorundayız, çünkü bunun üzerine bazı temeller kuracağız. Özetle nakit akışınızı çok iyi yönetmeniz lazım. Çok şeffaf mali verilerle, temel finansal okuryazarlıkla, cironuzu, borcunuzu ve kârınızı bilerek finansal kanallara ulaşmalısınız; çünkü gelecek, sizi şeffaflıkla ölçerek değerlendirecek.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Selin Gündeş: “Altyapı Yatırımı İhtiyacı Artacak”
Önümüzdeki 30 yılda tüm dünyanın altyapı yatırımı ihtiyacının artacağını belirten Prof. Dr. Selin Gündeş ise ekonomilerin büyümesi için altyapı projelerinin önemine dikkat çekerek şunları aktardı: “Altyapı ihtiyacının artmasının belli sebepleri var. Birincisi, dünya nüfusu artıyor. İkincisi şehirleşme. Şehirleşmenin gelişmekte olan ekonomilerde altyapı ihtiyaçlarına etki edeceği söyleniyor. Bu iki sebep dışında daha önemli bir yanı var altyapıların. Altyapılar aslında ekonominin işleyişi için bir temel taşıdır. Endüstrilerin işlemek için güce, enerjiye, suya, dijital komünikasyon hizmetlerine ve altyapıya ihtiyaçları var. İşçiler üretim alanlarına gitmek zorunda. Tedarik zincirinin işlemesi için ulaştırma projelerine ihtiyaç var. Atık yönetimine ihtiyaç var. Ortaya çıkan tablo şu ki; eğer gerekli altyapı ihtiyacını karşılayamazsak, ekonomiler büyüme potansiyelini gerçekleştiremeyecek.”
Zafer Baysal: “Yabancı Fonlar Gördüklerine İnanırlar”
DAP Gayrimenkul Geliştirme CEO’su Zafer Baysal, zirvenin son konuşmasını yapmak üzere söz alarak inşaat sektöründe ekonomi, teknoloji, yönetim ve verimlilik konusunda önemli bilgiler verdi. Baysal, önemli yabancı şirketlerin diğer ülkelerde yatırım kararı almalarındaki ölçütlere değinerek, şirketlerin Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim Temelli Yatırımlar (ESG) kapsamındaki prensipleri hakkında şunları aktardı: “Diyelim ki bir proje, şehrin en iyi ve en çok kira geliri getiren projesi olsun, fakat yapıldığı yer itibarıyla şehri bölmüş ve şehrin geçişkenliğini azaltmış olsun. Eğer ESG uyumlu değilse, çok büyük paralar kazanacak dahi olsalar bu yatırımı almıyorlar. O yüzden TSKB Değerleme gibi ülkemizin saygın kuruluşları bu konuda eğitim programlarına başladılar. Örneğin Siemens gibi bir Alman şirketini LEED Sertifikası olmayan hiçbir binaya oturtamazsınız. Kirası fazla bile olsa enerji verimliliği yüksek bir binada olmaları konusu tüzüklerinde yazıyor ya da burada yatırım yapacaklarsa çevresel ve sosyal prensiplere uygunluk şartı aranıyor. Bunun yanında yabancıların bir ülkede yatırım yapma kararı almalarında, ülke insanlarının gözlerindeki ışıltı ve yaşam sevinci de oldukça etkili. Yabancı yatırımcılar ülkenin sokaklarında gezerek bu analizi de yapmayı asla ihmal etmezler. Algı gerçektir ve gerçeğin ne olduğu ise görecelidir. Bu fonların yetkilileri gördüklerine inanırlar. Hep birlikte ülkemizin yurt dışı algısını değiştirmek ve iyileştirmek için el ele verip bu kutsal seferberliğin bir parçası olma hedefiyle çıktığımız bu yolda asla ödün vermemeliyiz.”