İçindekiler
Taşınmazlar, borçlu olunan bankalara kredi borcuna karşılık olarak devredildiklerinde; KDVK (Katma Değer Vergisi Kanunu), KVK (Kurumlar Vergisi Kanunu), Harçlar Kanunu ve Damga Vergisi Kanunu açısından aşağıdaki boyutlarda değerlendirmeye tabi tutulurlar:
KDV (Katma Değer Vergisi) Açısından
KDVK’nin diğer istisnalarının sayıldığı 17/4-r bendinin konu ile ilgili hükmü aşağıdaki gibidir;
…ile bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine devir ve teslimleri ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketlerince devir ve teslimi.
KDVK’nin bu hükmü uyarınca şirket aktifine kayıtlı olan taşınmazın, (kredi borcuna karşılık) alacaklı bankaya satışı KDV’den istisna tutulur.
KDV Uygulama Genel Tebliğinin II-F/4. bölümün 4.16.3 maddesinde söz konusu istisna uygulamasında; borçlu olanların (kefiller dahil) taşınmaz ticaretini yapmak amacıyla aktiflerinde bulundurup bulundurmadıkları, taşınmazların iki yıl aktifte olup olmadığı, dikkate alınmayacağı ayrıca belirtildiğinden, örneğin inşaat işi ile iştigal eden şirketlerin de söz konusu KDV istisnasından faydalanabileceği anlaşılmaktadır.
1/1/2018 tarihinden önce finansal kiralama ve finansman şirketlerinin, borçlarına karşılık borçlu ve kefillerden aldıkları taşınmaz ve iştirak hisselerinin 1/1/2018 tarihinden sonraki devir ve teslimleri de istisna kapsamına girmektedir.
İstisna uygulanabilmesi için belli prosedürlere uygunluk gözetilmektedir. Buna göre, devir ve teslime konu taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankaya, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanlara veya bu borca kefil olanlara ait olması gerekir.
İstisna sadece bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine olan borca karşılık, banka, finansal kiralama ve finansman şirketlerine yapılacak devir ve teslimler ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketleri tarafından devir ve tesliminde uygulanır.
Borca karşılık banka, finansal kiralama ve finansman şirketleri dışında üçüncü kişilere yapılan satışlar, istisna kapsamına girmemektedir.
İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlere uygulanır. Bağış, hibe şeklindeki devir ve teslimler istisna kapsamına dahil edilmez.
KV (Kurumlar Vergisi) Açısından
KVK’nin istisnalarının belirlendiği 5/1-f bendinin konu ile ilgili hükmü aşağıdaki gibidir;
Bankalara, finansal kiralama ya da finansman şirketlerine borçları nedeniyle kanunî takibe alınmış veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık bankalara, finansal kiralama ya da finansman şirketlerine veya bu fona devrinden sağlanan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançların tamamı ile…
Bu hüküm uyarınca; bankanın kredi alacakları nedeniyle (borçlu şirket nezdinde kanuni takip başlatmış olması şartı ile kredi borcunu ödeyebilmek için), devredilen taşınmaz satış hasılatın, kredi borçlarının tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazancın tamamı KV’den istisnadır.
1 seri No’lu KVK genel tebliği 5.7.1 ve 5.7.2 maddelerinde konu ile ilgili aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır:
- İstisnadan, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kefillerin veya bu kurumlar adına ipotek veren kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabileceklerdir.
- İstisnadan yararlanabilecek kazanç, söz konusu kıymetlerin borçlara karşılık olmak üzere, bankalara veya TMSF’ye satışından veya diğer şekilde devrinden sağlanan hasılatın, bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden tutarla sınırlıdır.
- İstisna uygulamasında, bankalara veya TMSF’ye borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin, bu borçlara karşılık bankalara veya fona devrettikleri söz konusu aktif kıymetlerin en az iki yıl elde bulundurma şartı olmadığı gibi kazancın belli bir süreyle özel bir fon hesabında tutulma şartı da bulunmamaktadır.
- Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinde yer alan istisnalardan birlikte yararlanılabilmesi mümkün değildir. Kurumlar, söz konusu istisna hükümlerindeki şartları taşımaları kaydıyla tercihlerini serbestçe belirleyebileceklerdir.
- 1/1/2018 tarihinden itibaren kurumların finansal kiralama veya finansman şirketlerine borçları nedeniyle kanuni takibe alınmış kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık finansal kiralama ya da finansman şirketlerine devrinden sağlanan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançlar da istisna kapsamına alınmıştır.
- Bu istisnadan faydalanacak kurumların, bankalara borçları nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca kanuni açıdan takibe alınmış veya TMSF’ye borçlu olmaları gerekmektedir.
Tapu Harcı Açısından
01/11/2005 tarih ve 2005/1 sayılı Harçlar Kanunu Sirkülerinin, “Kredi Kullandıran Kurumlarca Kullandırılacak Kredilerde İstisnanın Sınırı” başlıklı 3. bölümü aşağıdaki gibidir;
Başkanlığımıza yapılan çeşitli başvurularda kullandırılacak kredilerin teminatına yönelik olarak yapılacak işlemlerde istisnanın sınırı konusunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmaktadır.
492 sayılı Kanun’un yukarıda açıklanan 123. maddesi ile kredi kuruluşlarınca kullandırılan kredinin kredi kuruluşuna geri dönüşüne kadar geçecek süreçte bu Kanun hükümlerine göre doğacak harçların aranılmaması öngörülmektedir.
Bu itibarla, bankalar, özel finans kurumları, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılan kredilerin vadesinde ödenememesi sebebiyle kredi borçlusunun veya kefillerinin, borca karşılık teminat gösterilen gayrimenkullerinin krediyi kullandıran kuruluş tarafından satın alınması halinde istisna, söz konusu gayrimenkullerin kredi kuruluşunun aktifine girmesine kadar geçecek süreçte noterde, yargıda, icrada ve tapuda yapılacak işlemler nedeniyle doğacak harçlarla sınırlı olup, şirket aktifine kaydedilen gayrimenkullerin daha sonra satılması işlemlerinin harçtan bağışık tutulmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu kapsamda borçluya ait taşınmazın, bankalara olan kredi borcuna karşılık devredilmesi (satışı) tapu harcından müstesnadır.
Damga Vergisi Açısından
Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV. Ticari ve Medeni İşlerle İlgili Kağıtlar” başlıklı bölümünün 23. fıkrası aşağıdaki gibidir;
Bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına, geri ödenmelerine, devrine ve krediden doğan alacakların temlikine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç).
Bu kapsamda bankalara olan kredi borcuna karşılık, borçluya ait taşınmazın banka devredilmesi edilmesi (satışı) amacı ile yapılan sözleşmeler damga vergisine tabi tutulmamalıdır.
Öte yandan kredi borcuna karşılık bankaya devredilen taşınmaz ile ilgili yapılan sözleşmelerde, kredi borçlusu lehine vefa hakkı tesis edilmesine ilişkin işlemin bu tapu harcı istisnası (Harçlar Kanunu md. 123) kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (4) sayılı tarifenin I/9 maddesi uyarınca tapu harcına ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu‘na ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasına göre vefa hakkına ilişkin belirtilen bedel üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Benzer şekilde vefa hakkı ile bankaya devredilen taşınmazların, (kredi borcunun ödenmiş olması nedeniyle) eski malik tarafından gösterilen üçüncü şahsa devredilmesine ilişkin olarak tapuda yapılacak tescil işleminin harca tabi tutulması gerektiği değerlendirilmektedir.
Çerçeve Anlaşması ile Devredilen Taşınmazlarda KV ve KDV İstisnası Uygulanır
19/7/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7186 Sayılı Kanun’un 17. maddesi ile 5411 Sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen geçici 32. madde kapsamında kredi borçlusu şirketler ve bankalar bir Çerçeve Anlaşması ile borçları yeniden yapılandırabilmektedirler.
Türkiye’de faaliyet hâlindeki bankalar, finansal kiralama, faktöring ve finansman şirketleri ile bu maddede tanımlanan diğer finansal kuruluşlarla kredi ilişkisinde bulunan ve Çerçeve Anlaşmalar ile belirlenen borçlular, bu kuruluşlar tarafından kullandırılmış olan kredilere ilişkin alınacak tedbirlerle, geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine ve istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkân verilmesini sağlamak için, dahil oldukları risk grubunda diğer borçlularla bir bütün olarak veya kısmen yeniden yapılandırmaya tabi tutulmaktadır.
5411 Sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen geçici 32. madde ile yapılan değişiklik aşağıdaki gibidir;
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan istisna hükmü, kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın alacaklı kuruluşlara ilgili varlıklarını Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen sözleşmeler kapsamında devreden kurumlar ile bu suretle ilgili varlıkları devralan söz konusu alacaklı kuruluşların bu varlıkları satışından doğan kazançları hakkında da uygulanır.
25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yer alan istisna hükmü, ilgili varlıkların Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen sözleşmeler kapsamında alacaklı kuruluşlara devir ve teslimi ile bu suretle ilgili varlıkları devralan alacaklı kuruluşların bu varlıkları devir ve tesliminde de uygulanır.
Buna göre finansal yeniden yapılandırmalara ilişkin usul ve esaslar ilgili yönetmelik hükümleri çerçevesinde hazırlanan Çerçeve Anlaşmaları kapsamında alacaklı bankalara devredilen taşınmazlar için de bu yazının 1. ve 2. maddelerinde açıklanan KV ev KDV istisnasının uygulanması mümkündür.