İçindekiler
Deprem her ne kadar bölgesel bir alanda olsa da etkisini ülke genelinde sosyal ve ekonomik olarak göstermektedir. Topraklarının büyük bir kısmı deprem gerçeğiyle karşı karşıya olan ülkemizde de söz konusu afetin sosyal ve ekonomik zararlarını minimuma indirebilmek adına çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. 2000 yılında kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ise bu çalışmaların sadece bir tanesidir.
DASK Nedir?
Kısaca ifade etmek gerekirse DASK, ülkemizde zorunlu deprem sigortası edindirme, uygulama ve yönetimi faaliyetlerinden sorumlu tüzel kimlikli bir kamu kuruluşudur.
DASK’ın Amaçları Nelerdir?
DASK zorunlu deprem sigortası, yaşadığınız binada depremin meydana getirdiği maddi zararları karşılamaya yönelik bir teminat sistemidir. Bu sigorta ile herhangi bir bölgede deprem sonrasındaki yaşamın, deprem öncesi temel standartlarda devam ettirilmesi amaçlanmaktadır.
DASK Neleri Kapsar?
Genel anlamıyla DASK zorunlu deprem sigortası, belediye sınırları içinde kalan meskenlere yönelik geliştirilmiş bir sigorta sistemidir.
6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu gereğince, DASK zorunlu deprem sigortası ile aşağıda tanımlanmış binalar güvence altına alınır:
- Tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar,
- 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler,
- Yukarıda ifade edilen binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler,
- Doğal afetler nedeniyle direkt devlet tarafından inşa edilen veya kamu kredisi ile yapılan meskenler.
DASK İçin Hangi Belgeler Gerekli?
DASK zorunlu deprem sigortası yaptırmanız için gerekli bilgi ve belgeler şunlardır:
Sigortalının:
- Adı
- Adresi
- Sabit telefonu
- Cep telefonu
- T.C. kimlik numarası
- Vergi kimlik numarası (tüzel kişiler için)
Sigortalanacak Binanın:
- Açık adresi (adres kodu)
- Tapu bilgileri
- İnşa yılı
- Yapı tarzı
- Toplam kat sayısı
- Hasar durumu
Meskenin (Dairenin):
- Brüt yüzölçümü (m2)
- Kullanım şekli
DASK zorunlu deprem sigortası ile ilgili en çok merak edilen soruları yanıtladıktan sonra şimdi de bu sigorta türünde değerleme raporunun önemine değinelim.
Zorunlu Deprem Sigortasında Değerleme Raporu
Zorunlu deprem sigortası en genel anlamda, gayrimenkule yönelik sigortalının beyanı ile işlem görmektedir. Beyana yönelik tüm sorumluluk ise sigortayı yaptıran kişinin sorumluluğuna bırakılmıştır. Ancak gayrimenkule ilişkin veriler, yanlış beyan ve uzman bilgisine dayalı bir temele dayandırılmadığı sürece çok ciddi hak kayıplarına neden olmaktadır. Vatandaşlarımız, gayrimenkullerine ait bilgilere çok hâkim olamadığında; değerleme uzmanlarından destek almalıdır.
Tüm Gayrimenkuller İçin Eşit Tazminat Limiti Adil Değil
Konunun başka bir sıkıntısı ise DASK zorunlu deprem sigortasının belirli bir limitinin bulunmasıdır. Örneğin bu limit 2023 yılı için 640 bin TL olarak belirlenmiştir ve tavan limiti aşan kısım konut sigortası kapsamında ele alınmaktadır. Yani 1 milyon TL değeri olan bağımsız bölüm bir mesken ile 10 milyon TL değeri olan bağımsız bölüm bir meskenin üst sigorta tazminat limiti 640 bin TL seviyesindedir. Özetle burada bir hak kaybı söz konusudur. Hak kayıplarına sebebiyet vermemek adına poliçe düzenlenirken taşınmazın değerinin piyasadaki kıymeti üzerinden dikkate alınması, prim sisteminin de buna göre düzenlenmesi gerekmektedir.
DASK Sigortasında Değerleme Raporu Zorunlu Olmalı
Acil olarak yapılması gereken; DASK zorunlu deprem sigortası kapsamında güvence altına alınacak gayrimenkullerin, değerleme raporu içerisinde yer alan veriler dikkate alınarak sigortalanmasının sağlanmasıdır. Zorunlu olarak yapılan bir sigortalama işlemi, sigortayı yaptıran vatandaşlarımız için herhangi bir mağduriyete sebep olmamalıdır. Bu nedenle sağlıklı ve güven veren bir sigorta sistemi için DASK zorunlu deprem sigortasında gayrimenkul değerleme raporu zorunluluk kapsamına alınmalıdır.
Taşınmaz Mal Piyasasının Oluşturulması Şart
Sonuç olarak Türkiye’de hızlı bir şekilde taşınmaza yönelik teknik veriler ile bunlara esas oluşacak değerin sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde tutulması sağlanmalı, gayrimenkul değerleme sektörü tarafından taşınmaz mal piyasası oluşturulmalıdır. Mevcut hâli ve parçacıl uygulamaları ile ülkemizdeki gayrimenkul sektörü sistemi, sürdürülemez durumdadır.