İçindekiler
Ülkemizi derinden sarsan deprem felaketinden sonra bölge, kent ve mahalle bazında yeniden yapılanma ile depreme dayanıklılık konuları yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Bu alanda atılacak adımlar, üst ölçekten alt ölçeğe kadar her aşamada disiplinlerarası bir yaklaşımla çözümlenmelidir. Şu anda her ne kadar ülke olarak yaralarımızı sarmak ve olası yeni depremler için hazırlıklarımızı yapmak önceliğimiz olsa dahi deprem dışındaki doğal afetlere karşı da dirençli yapılar inşa etmemiz gerekmektedir. Nitekim mevcut yapılarımızı diğer afetlerden de asgari düzeyde etkilenecek hâle getirmek hem güvenli barınma ve çalışma ihtiyacımızı giderecek hem de iklim değişikliğine karşı mücadelemize katkıda bulunacaktır.
Her Yapı İçin Esnek İyileştirme Teknikleri Mevcut
Ülkemizde sayısı tam bilinmemekle beraber birçok yapı, değişen iklim nedeniyle risk altındadır. Ancak yapım metodu ve yılı ne olursa olsun hemen hemen her tür yapı için iklim değişikliği ve afetler karşısında esnek iyileştirme teknikleri mevcuttur. Tasarım bilgisi, destekleyici politikalar ve finansman araçları birbirleri ile uyumlu hâle geldikçe bu tarz uygulamalar alternatif çözümler olmaktan çıkacaktır. Yani söz konusu teknikler; gayrimenkullerin değerini, ekonomik ömrünü, sürdürülebilirliğini ve esenliğini arttıran genelgeçer pazar uygulamaları olacaktır.
Yapı Dönüşümlerinde Karşılaşılan Engeller Neler?
Sivil Mimarlık İnisiyatifi Architecture 2030’un yayınladığı verilere göre 2040 yılına geldiğimizde dünya çapındaki yapı stokunun üçte ikisi şu anda mevcut olan yapılardan oluşacaktır. Her ne kadar yeni yapılar, sürdürülebilirlik de dahil olmak üzere farklı konularda inovatif yaklaşımlar benimsenerek inşa edilse de bu istatistik, mevcut yapıların dönüşümünün ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Yapılarda dönüşüm, sıfırdan inşa etmekten daha zordur. Nitekim bu yolda; maliyet problemi, tasarım zorluğu, politika eksikliği, sosyal eşitlik ve mevcut alışkanlıkları değiştirmekte karşılaşılan atalet gibi engellerle karşılaşılmaktadır.
Yapılarda Dirençli İyileştirme Nedir?
Mevcut yapıları iklim ve doğa olaylarına dirençli hâle getirmek olarak tanımlanabilecek dirençli iyileştirme kavramı; ölçek, maliyet, koruma seviyeleri açısından güneş ışığını yansıtan çatı gibi basit çözümlerden tutun binaların mekanik altyapısını tümden yenilemek gibi karmaşık ve maliyetli uygulamalara kadar uzanan geniş bir yelpazeyi ifade etmektedir. Binaların faal hâldeyken geçirdiği değişimlerin amacı; yeni bir kullanıma uyum sağlamak, performans iyileştirmesi veya sadece estetik olabilir.
Tahliye Gerçekleştirilmeden Bina Güçlendirme
Bu yazıyla odaklanmak istediğimiz iyileştirmeler, yapıların içerisinde yaşam ve faaliyet varken devam eden, yani tahliye gerçekleştirilmeden yapılabilecek değişikliklerdir. Çünkü bazı büyük ölçekli değişikliklerin yapılması, yapıların neredeyse yeniden inşa edilmesi anlamına gelmektedir. Bu kapsamdaki iyileştirme türleri, aşağıdaki gibi 3 temel başlık altında incelenebilir.
Yapısal Güçlendirme Nedir?
Yapısal güçlendirme, bir afet anında mülke gelen zararın veya devre dışı kalmanın minimize edilmesine engel olunması kapsamında aşağıdaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesidir:
- Sismik etkilere karşı statik güçlendirme,
- Rüzgâr yüklerine karşı hem statik dayanım hem de çatı ve pencerelerin dirençli hâle getirilmesi,
- Taşkın önleme vb.
Kaynak Korunumu Nedir?
Kaynak korunumu; bir binanın enerji ve su tüketimini azaltarak hem tasarruf yapmak hem de depolanmış enerji ve su ile olası bir kesinti anında aksama yaşanmadan geçen süreyi uzatmak kapsamında aşağıdaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesidir:
- Verimli aydınlatma, ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri,
- Su tüketimi verimini arttıran sistemler,
- Mantolama gibi ısı kaybı azaltımı yöntemleri vb.
Enerji Kaynağı Önlemleri Nelerdir?
Enerji kaynağı önlemleri; olası bir enerji kesilmesi durumunda kritik sistemlerin işleyişinin net bir şekilde kesilmemesi için atılacak adımları kapsamaktadır: Bunlar, şu başlıklarla özetlenebilir:
- Yenilenebilir enerji,
- Yedek güç kaynakları,
- Batarya depolaması,
- Elektrikli araç şarj istasyonları vb.
Yapı İyileştirmelerindeki 3 Temel Bileşen
Mevcut yapıların afet dirençli hâle getirilmesi yolunda atılacak adımlar temelde; tasarım, politika/planlama ve finansman olarak üç başlık altında incelenmelidir. Fakat bu başlıkların üzerinde temel bir prensip olarak da sosyal eşitlik her zaman gözetilmelidir. Zira gelir seviyesi az olan gruplarda ve yerleşimlerde, afet direncinin daha düşük olduğu bilinmektedir. Bu durumun temel sebepleri; finansmana erişim güçlüğü, bilgi yetersizliği, kurumsal yapı eksikliği ve bina iyileştirmesinin gayrimenkul değerlerini arttırması sonucu nüfusun soylulaştırmaya maruz kalması gibi risklerdir.
Tasarım: Tek Bir Afet Türüne Odaklanılmamalı
Afete dirençli yapı tasarımında tek bir afet türüne odaklanılmamalı, tüm olasılıklar göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin yangına ve taşkınlara dayanıklı malzeme seçilmesi ya da hem deprem hem de sel riskini azaltmak adına mekanik ekipmanların çatı katında yer alması gibi çözümlere imza atılmalıdır. Böylelikle yapıların dayanımının arttırılmasının yanı sıra oluşacak maliyet azaltılacak ve tasarımda da esneklik sağlanacaktır. Bir diğer tasarım ilkesi olarak afet dirençli, aynı zamanda enerji tasarruflu malzeme ve sistemlerin seçimi de yine zaman ve maliyet açısından daha avantajlıdır.
Yapı iyileştirme projeleri tasarım aşamasında detaylı olmalıdır, ama her uygulama aynı anda yapılmayabilir. Kısa, orta ve uzun vade için oluşturulan stratejiler, ödenebilirlik ve uygulama kolaylığını arttırır. Aynı zamanda yapıların maruz kalabileceği risklerin önceliklendirilmesine de fırsat verir.
Politika/Planlama: Direnç Çalışmalarına Engel Olacak Politikalar Değiştirilmeli
Afet dirençli yapı iyileştirmesi ve inşası, esasen yeni bir kavram değildir ve yıllardır dünyanın farklı yerlerinde uygulanmaktadır. Ne var ki uygulamalar münferit olup portfolyo veya kent bazında gerçekleşmemiştir.
Özellikle finansmana erişimi bireysel maliklere kıyasla daha kolay olan kurumsal firmalar ve devlet kurumlarının, yapılarını afete dirençli duruma getirmek adına politikalarını bir an önce oluşturması gerekmektedir. Bu politikaların bireysel malikler tarafından da benimsenmesi adına bina performans sertifikaları gibi uygulamalar da zorunlu hâle getirilebilir. Bahsi geçen yolda atılacak adımlara engel olacak plan ve politikalar ise değiştirilmeli ve yapı iyileştirme çalışmaları hızlandırılmalıdır.
Finansman: Yapı İyileştirme Çalışmaları Ekonomik Değeri Arttırır
Yapı iyileştirme çalışmaları her ne kadar maliyetli görünse de operasyonel giderleri azaltırken gayrimenkullerin değerini arttırmaktadır. Dolayısıyla iyileştirme alanında yapılacak harcamalardaki ilk yatırım maliyeti, tahmin edilenin üzerinde hızlı finansal geri dönüşler sağlayabilir.
Günümüz koşullarında sürdürülebilir yapıların bir zorunluluk değil tercih olduğu bilinmektedir. Ancak bu alandaki kanuni düzenlemeler zorunlu hâle gelmeye başladıkça söz konusu kriterleri sağlayamayan mülklerin yaşayacağı finansal kayıplar; iyileştirme sonrası değer artışından yararlanmamakla kalmayacak, pazar değerinin altında işlem görmeye kadar gidecektir.
Son olarak yapı iyileştirme çalışmaları aynı zamanda inşaat, üretim ve tasarım gibi birçok sektör için iş kolları yaratan ekonomik bir faaliyettir ve iş gücü ile kentlerin kalkınmasına katkı sağlamaktadır.