İçindekiler
Bilindiği üzere ülkemiz, ciddi bir deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Bu nedenle deprem ve doğal afetler konusunda uzmanların yüzlerce makaleleri ve basın açıklamaları mevcuttur. Ancak toplumumuzda, insan sağlığı adına çok ciddi öneme sahip olan deprem konusunda ne yazık ki yeterli bilinç ve sorumluluk bulunmamaktadır.
6 Şubat 2023 tarihinde 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Pazarcık ve Elbistan’da arka arkaya meydana gelen yıkıcı depremler de bizleri bir kez daha deprem gerçeğiyle çok acı şekilde yüzleştirdi. Toplam 11 ilde yıkıcı etkisini gösteren bu afetler, binlerce insanımızın hayatına mal oldu… Söz konusu depremlerin ardından tüm ülke, hatta dünya seferber oldu ve şimdilerde yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız bu sonuç bizlere konunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
Özetle bulunduğumuz noktada depremde gördüğümüz zararların; eğitimsel, kültürel ve tarihsel sebeplerinden ders çıkarmamız bir zorunluluktur.
Bu acı gerçeği hatırlatmanın ardından, deprem sonrası yenilenen binalarda göz ardı edilen bir konuya değinmek yerinde olacaktır.
Öncelikle doğru zemin seçimi, zemin etüt raporlaması, zemine ve rapor sonuçlarına göre düşünülen statik gibi başlıklar yeni yapılan binalar için hayati öneme sahiptir. Ancak yeni yapıların temel konularından biri de su yalıtımının sağlıklı şekilde yapılmasıdır.
Yenilenen Binalarda Yalıtıma Dikkat Edelim
Belirttiğim gibi deprem sonrası yaraların sarılması adına başlatılan kentsel dönüşüm ve güçlendirme faaliyetlerinde dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri yalıtımdır. Özellikle projelerdeki su yalıtımı konusu, inşaat sektörünün yüzlerce konusu içinde kanaatimce en önemlisidir.
Peki neden?
Su yalıtımı; yetersiz, yanlış ya da hiç yapılmamış projeler; maalesef yapının su almasına ve doğal olarak korozyona sebep olmaktadır.
Yapının temelini oluşturan beton ve donatı (demir, çelik) sistemleri, insandaki kas yapısı misali yapıyı ayakta ve sağlam tutan en önemli etkenlerdir. Bahsi geçen bu sistemler; yağmur, çevre, toprak altı, bahçe, deniz ya da tatlı sulardan zarar görebilmektedir.
Bir başka deyişle yaşam kaynağımız olan su, yaşam alanlarımız için yıkıcı bir maddeye dönüşebilmektedir.
En iyi beton ve demir en doğru biçimde uygulansa, yine kazı alanından bir damla su çıkmasa dahi su yalıtımı performansı zayıf olan tüm yapılar su alacak ve ömrü kısalacaktır. Bu süreç bazen çok hızlı bazen çok yavaş ilerlese de yapılarda korozyon oluşmaya devam edecektir. Maalesef yaşadığımız depremlerle birlikte bu gerçeği, en acı şekilde gördük.
Çoğu eski yapıya yalıtım sorunu için gittiğimde şayet büyük bir sorun görüyorsam; başka bir konuta geçilmesini tavsiye ederim. Bunun temel sebebi ise yıllar önce yapılan, birçoğu yönetmeliğe bile uymayan ve korozyon bulunan bir yapının aspirin tedavilerle uzun solukta dayanamayacağını öngörmemdir.
Tam da bu noktada bir özeleştiri yapmak yerinde olacak… Ne yazık ki su yalıtım sektöründe eski yapılara enjeksiyon sıkarak çok para kazanan ve hâlâ bu işi iyi bir gelir kapısı olarak gören pek çok firma mevcuttur. İnşaatın bir kalemi olan bu sektörde söz konusu durumlar yaşanıyorken, bu alanın tamamında karşılaşacağımız eksikleri düşünmek bile ürkütücüdür.
Yapıların Ömrünü Uzatmanın Yolu, Doğru Yalıtımdan Geçiyor
Coğrafi koşullar da göz önüne alındığında iyi bir yapı, 60 ila 80 yıllık bir ömre sahiptir. Bu ömrü uzatacak sistemin adı ise yalıtımdır… Zira yapıları suya, sese, ısıya, yangına ve gürültüye karşı koruyan yalıtım faaliyetleri; bireylere daha sağlıklı yaşam alanları sunarak enerji tasarrufuna da ciddi bir katkı sağlamaktadır. Tabii yalıtım çalışmaları, doğru bir şekilde yapılmışsa…
Gerçekleştirilen tüm mimari projelerde statik hesapları koruyan yalıtım sistemlerinin uzmanları; proje alanı belirlendiği andan son kiremidin konulacağı, son bataryanın takılacağı ana kadar işin içinde olması gereken kişilerdir. Bu meseleyi proje mimarının, statikerinin ve işverenin içselleştirmesi elzemdir.
Yalıtım; beton, demir, duvar, vitrifiye, ışıklandırma ya da banyodaki lavabodan daha önemlidir ve projelerde çok önceden düşünülüp üzerinde çalışılması gereken bir konudur.
Projelerde yalıtım danışmanları ve konusunda uzmanlık belgesi bulunan yalıtım firmalarından faydalanılmalıdır. Devamında zemin etüt çalışması esnasında şu başlıkların da düşünülüp tartışılması gerekmektedir:
- Coğrafi durumlar,
- İklim koşulları,
- Yapının tipi, kullanım amacı, derinliği, yüksekliği ve genişliği.
Ardından proje paydaşları tarafından kararlaştırılan yalıtım sistemleri, uzman uygulama belgesi bulunan firmalarca gerçekleştirilmelidir. Devamında firmanın çalıştırdığı personellerin, mutlaka yalıtım konusunda mesleki yeterlilikleri bulunmalıdır.
Ev Alırken Bunları da Sorun!
Değer verdiğiniz insanlarla kıymetli zaman geçireceğiniz evlerinizi almadan önce şu soruları da mutlaka sormanız gerekmektedir:
- Bu yapının mimari, betonarme, statik, mekanik, elektrik projeleri kime ait?
- Projede kullanılan yalıtım ürünleri nelerdir? Bunların belgeleri bulunuyor mu?
- Binanın yalıtım çözümlerini gerçekleştiren firmanın geçmiş projelerindeki performansı nasıl? Referansları neler? Uzmanlık belgesi var mı?
Aslında bu tarz soruları ne kadar çeşitlendirirseniz, bir yandan beklentilerinizi daha iyi karşılayacak inşaat firmalarının çoğalmasına da sebep olursunuz. Örnek verecek olursak bugün bir araba alırken uyguladığınız prosesi, ev alırken de gerçekleştirmelisiniz. Zira sizin ve sevdiklerinizin hayat kalitesi, yaşam alanlarınızla bağlantılıdır.
Garanti belgelerinden yasal sözleşmelere kadar hakkınızı aramaya başladığınızda; yukarıda bahsi geçen işleri eksik, yanlış ya da hiç yapmayan firmalar küçülerek zamanla kaybolacaklardır. Ardından da daha nitelikli ve işini doğru yapan firmaların sayısı artış gösterecektir. Devamında söz konusu etki, bu alanda kamu nezdinde de daha sert yaptırımlara sebep olacaktır.
Yapıların Ömrü, Suya Doğru Yön Verilmesiyle Bağlantılı
İnşa ettiğimiz yapılarda, hayat kaynağımız olan suya bizler yön vermekteyiz.
Şayet suyun yönünü binanın içi yaparsak, çürüyen yapı tüm özelliğini kaybeder. Çürüyen yapının içinde ise hayatlarımız güvende olmaz…
Can güvenliğimizi; bilim ve fen kurallarıyla çalışan mühendislere, mimarlara emanet ederek doğru ve planlı çalışmalar yapmalıyız. Zira liyakat sahibi insanlar sizi yanlışa götürmeyeceklerdir…
Yepyeni İmar Planlarına İhtiyacımız Var
Bizim artık yepyeni imar planlarına ve bu işleri dünyada çok iyi yapan gelişmiş ülkelerin danışmanlığına (örneğin Japonya) ve bilgi transferine ihtiyacımız vardır. Yeniden yapılacak imar planlarına göre tasarlayacağımız yapıların; su, ses, ısı, yangın, akustik gibi yalıtımlarını da son teknolojilerin ve bilimin ışığında gerçekleştirmeliyiz.
Özellikle uzmanlık alanım olan su yalıtımı konusunda milyonlarca kez söylediğim şeyleri tekrarlamak istiyorum. Su yalıtımı bir bilim dalıdır ve mimarlığın, mühendisliğin en temel konularından biridir. Suya yön verme sanatıdır… Jeoloji mühendisinin raporunu okuyamayan, mühendisin hesabını anlamayan, mimarın projesini okuyamayan ve yapı fiziği nedir bilmeyen kişilere canlarımızı emanet edemeyiz, etmemeliyiz.
Tüm sektör temsilcileri olarak görevimizi en iyi şekilde icra edebilme dileğiyle.
Tekrar geçmiş olsun Türkiyem…