İçindekiler
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 1. maddesinde, “Gerçek kişilerin gelirleri, gelir vergisine tabidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır” hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 2. maddesinde ise 7 gelir unsuruna yer verilmiştir. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
- Ticarî kazançlar
- Ziraî kazançlar
- Ücretler
- Serbest meslek kazançları
- Gayrimenkul sermaye iratları
- Menkul sermaye iratları
- Diğer kazanç ve iratlar
Kısaca, değer artışı kazancı olarak vergilendirilen gelir, GVK’nin mükerrer 80. maddesinde sayılan mal ve hakların elden çıkarılmasından sağlanan kazançtır.
Bu kazanç türü 6 alt bent hâlinde şöyle ifade edilir:
- İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar,
- 70. maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı hakların (ihtira beratları hariç) elden çıkarılmasından doğan kazançlar,
- Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanunî mirasçıları dışında kalan kimseler tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançlar,
- Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar,
- Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar,
- İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin 1. fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak 5 yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır).
İvazsız İntikale İlişkin Maliyenin Görüşleri ve Mahkeme Kararları
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığına 90792880-160.01.03 [2013/53]-888 ile “taşınmazların sahibi tarafından çocuklarına ivazsız intikalinde vergisel durum” hakkında sorulan bir soruda Mali İdarenin görüşü şu şekildedir:
“…bu itibarla, gayrimenkullerin iktisap tarihinden itibaren sonra aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın GVK’nin 37. maddesine göre “ticari kazanç” olarak vergilendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Öte yandan, kat karşılığı edindiğiniz gayrimenkullerin çocuklarınıza ve çocuklarınızın eşlerine herhangi bir bedel alınmadan devirlerinin gerçekleştirildiğini belirtmekle birlikte özelge talep formu ekinde yer alan tapu senedi fotokopilerinde anılan gayrimenkullerin, 2005 yılından itibaren muhtelif tarihlerde, bedel karşılığı satış işlemi yapılmak suretiyle tapuda devirlerinin tescil edildiği görülmüştür.
Buna göre sahibi olduğunuz gayrimenkullerle ilgili 2005 ve takip eden yıllarda çocuklarınıza ve çocuklarınızın eşlerine yaptığınız satış işlemi sonucu elde ettiğiniz kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak söz konusu gayrimenkullerin çocuklarınıza ve çocuklarınızın eşlerine bedelsiz devredilmesi, başka bir deyiş ile hibe veya bağışa ilişkin vergisel ödevlerin yerine getirilerek devir işlemlerinin gerçekleştirilmesi hâlinde bu satışlar nedeniyle adınıza gelir vergisi kanunu yönünden vergileme yapılması söz konusu olmayacaktır.
Ayrıca bu gayrimenkul satışlarınızdan başka, kendi adınıza satışların olması durumunda ise söz konusu satış, ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilecektir.”
İvazsız İntikal Eden Gayrimenkullerde Veraset ve İntikal Vergisi
Söz konusu gayrimenkullerde veraset ve intikal vergisi yönünden “7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya her ne şekilde olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, aynı Kanun’un 2. maddesinin d bendinde ise ivazsız intikal tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği” belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 7. maddesinde veraset tarikiyle veya sair suretle ivazsız bir tarzda mal iktisap edenlerin iktisap ettikleri malları bir beyanname ile bildirmeye mecbur oldukları, 9. maddenin 2. fıkrasında ise ivazsız intikallerde malların hukuken iktisap edildiği tarihi takip eden bir ay içinde beyanname verileceği hükme bağlanmıştır.