İçindekiler
Etkilenen nüfus /çevre/iş-üretim: 13 milyon insan, hayvan dostlarımız ve doğamız.
Bu deprem sadece insan hayatını etkilemedi. Doğa kabuk değiştiriyor, birlikte yaşadığımız canlılar da yaşamlarını yitiriyorlar. Ekonomi için imalatın yanı sıra gayrimenkul sektörü ve konut üretimi çok önemlidir. Bu yüzden yapılan işlerin ciddiyetinin bilinciyle hareket edip kaliteli işler çıkararak, kalıcı yapılar üretmek, toplumun tüm dinamiklerine uzun yıllar hizmet edecektir.
Artçı deprem sayısı: 17 bin civarı.
Bir ayda yaklaşık 17 bin artçı deprem yaşandı. Artık depremle yaşamayı öğrenmeliyiz, diyor doğa. Deprem gerçeği ve tektonik hareketler bizim yaşamımızın bir parçası. Bu bağlamda barınma alanlarımızı inşa ederken doğru sistemleri kullanmalıyız. Mühendislik zihniyetimiz ve eğitimimizde gerekli revizyonları yapmamız lazım.
Bir deprem, olduktan sonra tamamen bitmiyor. Yaşanan artçı depremlerde de binalar yoruluyor ve depremin enerjisine karşı koyamayıp hasar alabiliyorlar. Bu yüzden yapılarımızı ortalama 50 yıl kullanılacak şekilde tasarlamamız ve inşa etmemiz, bunun yanında mülk alırken deprem modelli statik rapor istememiz gerekiyor.
Bilinç Düzeyinizi Artırın
Zarar görmeden güvenle yaşayacağınız yapılar içinde oturmak için bilinç düzeyinizi lütfen artırın. Emlakçılara tamamen güvenmeyin. Evi satmak için gerçekte olmayan nitelikleri önünüze koyarak sizi ikna edebilirler.
Örneğin, “bu binada müteahhit oturuyor”, “bina radyal temel (bu da radyal değil radye temeldir ve her zaman doğru bir temel sistemi değildir)”, “müteahhit işinde hassas ve hep başında duruyor (müteahhit evi ticaret için yapar, siz siz olun her ayrıntısına vakıf olmadığınız daireyi/binayı almayın)”, gibi cümleler duyabilirsiniz.
Nasıl ki müteahhitlik için karneler, sınıflandırmalar, teminatlar getirildiyse, emlakçılar için de bir eliminasyon gerekmektedir. Herkes emlak işini kolayca yapmamalı ya da emlak sektöründeki rant sınırlandırılmalı. Bilgiyle iş yapmayan herkesten uzak durun.
Yapıların Hasar Alma Nedenleri
Tasarım hataları ve kesit yetersizlikleri, zemin durumu, malzeme kalitesizliği, uzman yetersizliği, denetlemelerin tam yapılamaması, bitişik nizamların çekiçleme etkisi, çerçeve sistemlerde perde kolonların eksiklikleri, bodrum katların olmaması, asma katların yüksekliği, yumuşak kat, kısa kolon, güçlü kiriş-zayıf kolon etkileri, yapıların sünek olmaması, kesme etkileri, kaçak yapılar vb. gibi yapısal ve ahlaki birçok sebep sayabiliriz.
Bu fotoğraftaki yapıya dair mülk sahibinin annesinin yaptığı açıklamada, oğluna depreme dayanıklı olduğu iddia edilerek satıldığı için bu projeden daire aldığı ve dairenin tapusunun bir hafta kadar önce verildiği, bu ailemizin yıkılan diğer rezidansta vefat ettiği, bu rezidansın da 2012 yılları civarında yapıldığı aktarılmıştır.
Geriye Kalan: İnsanlık Enkazı
Açıklanan rakamlar farklı olsa da realiteye göre 100 bin civarı insanımızı 80 saniye ve 69 saniye süren iki depremde ihmalden, bilinçsizlikten, kadercilikten, geç müdahaleden kaybettiğimiz 6 Şubat Depremi için bu yazım hâliyle biraz sert olacak demiştim. Ülkemizde güzel bir deyim var, “Ateş düştüğü yeri yakar.”
İş makinaları ve ekskavatörler enkazlar için değil, depreme dirençli, güçlü, ayakta kalan, kesintisiz hizmet veren, doğru mühendislik hizmeti alarak yapılan binalar için çalışmalı!
Aileler, birilerinin kuralsızlığının, bilgisizliğinin, cehaletinin, görevini kötüye kullanmanın, denetimsizliğin, komisyonculuğun ve ahmaklığın bedelini ödeyip sevdiklerinden ayrı ayrı kalmamalı, enkaz başında yakınlarını çaresizce beklememeliler.
Bu acı bu ülkeye yetmeli artık!
“Kahramanmaraş Depremlerine Teknik ve İnsani Bakış” yazı dizimizin birinci bölümünü okumak için tıklayınız.