İçindekiler
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve 2023 – 2025 yıllarını kapsayan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı çerçevesinde gerçekleştirilmesi hedeflenen projelerden biri de kira sözleşmelerinin e-Devlet sistemi üzerinden yapılmasıdır. Söz konusu uygulamanın 2025 yılına kadar yürürlüğe girmesi planlanmaktadır.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yapmış olduğu açıklamada 2024 yılının sonuna kadar yapılacak çalışma ile vatandaşların kira kontratı işlemlerini e-Devlet üzerinden yapabileceklerini ve taraflar arasında akdedilen kira sözleşmelerinin bir nüshasının, sözleşme tarihinden itibaren 15 gün içerisinde e-Devlet sistemine kaydedilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Düzenlemenin faaliyete geçmesi hâlinde nasıl ilerleyeceğine ilişkin kamuoyunda çeşitli soruların mevcut olduğu görülmektedir. Bunun için öncelikli olarak kira sözleşmelerini ve kira sözleşmelerinin e-Devlet sisteminde toplanmasına ilişkin bu uygulamayı düzenleyen Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Programı‘nı incelemek gerekmektedir.
Kira Sözleşmelerinin Türleri ve Hukuki Nitelikleri
Kira sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanunu’nun 299. ve devamı maddelerinde düzenlenmekte olup kanuni tanımdan yola çıkarak kısaca, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanabilir.
Kira sözleşmesi, belirli ve belirli olmayan bir süre için yapılabilir. Kararlaştırılan sürenin geçmesiyle herhangi bir bildirim olmaksızın sona erecek kira sözleşmesi belirli sürelidir; diğer kira sözleşmeleri belirli olmayan bir süre için yapılmış sayılır.
Kira sözleşmelerinin hukuki niteliği incelenecek olursa; bu sözleşme, iki tarafa borç yükleyen bir özel hukuk sözleşmesidir. Bu sözleşmenin birden fazla türü bulunmakta olup başlıca konut ve çatılı iş yeri kiraları olmak üzere; ürün kirası, adi kira, ticari işletme kirası gibi türleri mevcuttur. Kanunda bu sözleşmeler ayrı maddeler altında düzenlenmiştir.
Kira sözleşmelerinin diğer özel hukuk sözleşmeleri gibi “sözleşme serbestisi” ilkesine tabi olduğunu belirtmekle beraber konut ve çatılı iş yeri kiraları için Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) kiracı lehine hükümlerin bulunduğunu da söylemek gerekir. Bu nedenle aslında taraflar kira sözleşmesinde serbest iradeleriyle kanunun emredici hükümlerine ve ahlaka aykırı olmamak kaydıyla diledikleri hükümlere yer verebilmektedirler.
Yukarıda ana hatları verilen özellikler göz önünde bulundurulduğunda Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadele Eylem Planı kapsamında planlanan kira sözleşmelerinin e-Devlet sistemine ibrazının beraberinde hukuki sorunlara yol açabileceğini belirtmek gerekir.
2023 – 2025 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı
Kayıt Dışı Ekonomi Nedir?
Kayıt dışı ekonomi kavramı; resmi kayıtlarda yer almayan, yasal belgelere dayandırılmayan, yasal düzenlemeler çerçevesinde kontrolü yapılmayan ve milli gelir hesaplamalarına dahil edilemeyen ekonomik işlem ve faaliyetlerin tamamı olarak tanımlanabilmektedir. Kayıt dışı ekonominin en büyük yansıması vergiden kaçınma olarak belirtilebilmektedir.
Kayıt dışı ekonomi kavramı aslında küresel bir problem olmakla birlikte bazı ülkelerde bu problemin daha sıklıkla yaşandığı görülmektedir. Türkiye çapında değerlendirmek gerekirse kayıt dışı ekonominin en büyük sebeplerinden biri vergisel anlamda yapılan hukuki ve idari düzenlemelerdir. Ülkemizde özellikle son yıllarda oldukça fazla vergilendirme yapıldığı görülmekte olup bu durum kayıt dışı ekonominin büyümesine yol açmaktadır. Zira insanların kayıt dışı ekonomiye yönelmelerindeki en önemli neden, daha önce de belirtildiği gibi kuşkusuz vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden kurtulmaktır.
Ülkemizde de kayıt dışı ekonomiyle mücadele alanında oldukça fazla çalışma ve detaylı bir projelendirme yapılmaktadır. 2023 – 2025 yılları arasında yapılacaklara yönelik planlamalarda ise özellikle e-Devlet üzerine yapılacak veri tabanları ile vergilendirmeye konu her alana ilişkin verilerin toplanmasının amaçlandığı görülmektedir.
Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadelede Kira Sözleşmelerinin e-Devlet’e İbrazı ve Hukuki Sonuçları
Kayıt dışı ekonominin önlenmesi amaçlı kira sözleşmelerinin e-Devlet sistemi üzerinde toplanmasına ilişkin yapılan planlama Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün koordinatörlüğünde geliştirilmekte olup 31.12.2024 tarihine kadar faaliyete geçirilmesi amaçlanmaktadır.
Kira sözleşmelerinin e-Devlet sistemine eklenmesi suretiyle banka üzerinden yapılan kira ödemelerine ilişkin vergilendirmeye esas tutar artık devlet / hazine kontrolünde olacaktır. Böylece ev sahipleri tarafından vergi dairelerine eksik yapılan ya da yapılmayan kira geliri bildirimlerinin önüne geçilmesi sağlanacaktır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından yapılan açıklamada akdedilen kira sözleşmelerinin bir nüshası, sözleşme tarihinden itibaren 15 gün içerisinde e-Devlet sistemine kaydedilecektir.
Faaliyete çok yakın zamanda geçmesi planlanan bu proje ile aslında kira sözleşmelerinin hukuki boyutunun değişeceğini söylemek de mümkündür. Zira e-Devlet üzerinde yapılacak yahut e-Devlet üzerinden düzenlenecek kira sözleşmeleriyle birlikte aslında Türk Borçlar Kanunu’nda geçerlilik şartı sayılmayan bir “şekil şartı” meydana gelecektir. Dolayısıyla yapılan sözlü kira sözleşmelerinin akıbetinin ne olacağı bilinmemektedir.
Taraflar arasında akdedilen ve özel hukuk ilişkisi yaratan kira sözleşmelerinin e-Devlet sistemine ibraz edilmesi ile devletin, sözleşmenin bir tarafı hâline geldiğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla kira sözleşmesinde tarafları bağlayan fesih, kira bedelinin belirlenmesi ve sair bütün düzenlemeler e-Devlet sisteminde yer alacak olup bu bilgilere kamu kurum ve kuruluşları tarafından her zaman ulaşılabilecektir.
Önemle belirtmek gerekir ki; söz konusu uygulama yukarıda da bahsedilen sözleşme serbestisi ilkesinin uygulanmasına engel teşkil edebilme ihtimalini barındırmaktadır. Zira tarafların serbest iradeleriyle akdetmiş oldukları sözleşmelerin içeriklerinin bütün kamu kurum ve kuruluşları tarafından e-Devlet üzerinden incelenmesi, sözleşmenin tarafları bağlayıcılığı ve gizlilik ilkelerinin aşılması sonucu doğurur. Bu noktada vatandaşların sözleşme içerikleri ile ilgili salt özgür iradelerini göstermesi imkânsız hâle gelir.
Özellikle ticari işletme kira sözleşmeleri başta olmak üzere kira sözleşmelerinde yer alan içerik aynı zamanda ticari sır teşkil edebilmektedir. Ticari sır; gerçek ya da tüzel kişi tacire, rakiplerine karşı ekonomik anlamda menfaat sağlayan, sır olarak saklanan ve gizli kalması için gerekli önlemlerin sahibi tarafından alındığı bilgi” olarak tanımlanabilmektedir. Bu nedenle tacirler tarafından ticari sırların ortaya çıkmaması adına sözleşmelere mutlaka gizlilik maddesi eklenmektedir. Zira tarafların birinin tacir olduğu kira sözleşmelerinde “gizliliğe” ilişkin düzenlemelerin mutlaka mevcut olduğu görülmektedir. İşte bu noktada e-Devlet sistemine kira sözleşmelerinin ibraz edilmesi hâlinde tacirlerin finansal hayatının devamı için oldukça önemli olan ticari sırların korunmasının güçleşeceği tahmin edilmektedir.
Her ne kadar bu sistem kayıt dışı ekonomi ile mücadele için yani kısaca vergi kaçırmanın engellenmesi için geliştirilmekteyse de uygulamada hukuken sorunlara yol açacağını söylemekte fayda vardır. Zira bu uygulamanın yürürlüğe girmesi ile yukarıda belirttiğimiz gibi öncelikli olarak;
- Kanundan bağımsız bir şekilde kira sözleşmelerine şekil şartı getirilmesi,
- Devletin adeta sözleşmenin bir tarafı hâline gelmesi,
- Fesih ve kira bedeli gibi önemli noktaların erişime açık olması,
- Sözleşme serbestisi ilkesinin aşınması,
- Sözleşmelerde yer alan ticari sırların “sır” özelliğini kaybetmesi gibi hukuki problemlerin meydana geleceğini belirtmek mümkündür.