İçindekiler
Enflasyonun yükselişi ve TL’nin değer kaybı tüm ekonomiyi giderek zor hâle getiriyor. Durum böyle olunca tüketici de yeni yaşam şekilleri aramaya ve önlemler almaya yöneliyor. Öyle ki aynı gerekçelerle bankaların kredi faiz oranlarını yükseltmesi ve çoğu zaman gelecekteki finansal risklerin büyük olması nedeniyle kredi verme çıtasını çok yukarı çekmesi, tüketiciyi iki farklı alternatife yönlendiriyor.
Bu alternatiflerin ilki, aslında pandemi döneminden itibaren başlayan ve hızla yükselen şehirden çıkış. Yani doğada sağlıklı, huzurlu ve ucuz maliyetli bir hayat kurma rotası. Yıllardır aynı akımla dilimize pelesenk olmuş köyden kente göç olgusu 2020 yılından itibaren çok büyük bir hızla kentten köye dönüş akımına dönüşmüş durumda. Buna şehirden tamamen kopmadan “doğada bir yerim olsun” mantığıyla hareket edenler de eklenince doğada yeni bir yaşam şekli oluştu. Toprağın kazandığı değeri gören şehir insanı için yeni bir umut doğdu.
Yeni Trend: Topraktaki Değer Artışından Faydalanmak
Giderek artan ekonomik darboğaz nedeniyle kentten kopamayanların konut alma hayalleri suya düşüyor. Bu süreçte birikimleri toprakta değerlendirerek ev sahibi olma umudu, arsa ve arazi yatırımını yepyeni bir yatırım kanadı olarak karşımıza çıkardı.
Şimdilerde yeni trend; topraktaki değer artışından ekonomik yatırım olarak faydalanmak. Halk arasında kısaca al – sat olarak da tabir ettiğimiz, kimi zaman toprağa takla attırmak olarak adlandırılan bu yöntemle toprağın çoğu bölgede yıllık en az %80 olan artış trendini yeni bir yatırımı (çoğu zaman konutu) finanse etmek olarak düşünen tüketici, bu şekilde kira yükünden kurtulmak hedefinde.
Toprak Yatırımında Bunlara Dikkat!
Tüketicileri toprak yatırımı ile hedefe ulaşmak konusunda çok önemli bazı noktalarla ilgili uyarmak isterim. Öncelikle şunu unutmamak gerekir ki toprak yatırımı uzun vadeli bir yatırımdır. Bugün alıp iki ay sonra %5 kazançla satmak kazanç değil kayıptır. Toprak zaten satın alma tarihinden itibaren kazandıran bir yatırım aracıdır.
Unutmayın ki bir toprağı sattığınızda yerine aynı emsalde bir toprak almanız (yükselen değerler nedeniyle) mümkün olmayacaktır. Bir toprak yatırımının hakiki kazancı (halk tabiri ile takla atması) için en az iki sene beklemelisiniz. Bu durumda toprağın müthiş bir değerle size geri döndüğünü görmek sizi farklı toprak yatırımlarına yönlendirecektir.
Öte yandan toprak yatırımını proje bölgelerinde yapmak gerektiğini unutmayın. Değeri zaten yüksek bölgeler yerine değeri yükselecek, proje üretiminin olduğu (Çanakkale, Balıkesir, Edirne, Manisa vb. gibi) bölgelerden ve bu bölgelerdeki özel bakir noktalardan yer almalısınız. Çok sayıdaki alım kriterini o bölgenin uzmanı bir gayrimenkul danışmanıyla birlikte değerlendirmelisiniz. Ancak önemle belirtmek isterim ki salt bir gayrimenkul danışmanı ile değil uzmanlık alanı arsa – arazi olan bir toprak uzmanı ile hareket etmelisiniz.
Toprak yatırımında yapılan en büyük yanlışlardan biri, sadece konuma bakarak karar vermektir. Toprağın; cinsinden niteliğine, büyüklüğünden eğimine kadar onlarca parametrenin tek tek incelenmesi gerekir. Yan yana iki parselden biri 100 bin TL ederken diğerinin 160 bin TL etmesinin altında işte bu parametreler yatar. Sonuçta eğer doğru bir toprak yatırımı yaptıysanız beş yıllık bir süre içinde al – sat yaparak konut finansmanını sağlamış olabileceğinizi öngörüyoruz bu ekonomik koşullarda.
Yine altınız çizmek gerekir ki alacağınız ve satacağınız toprağı iyi seçmenin yanı sıra alım satım zamanını da doğru belirlemeniz gerekir. Örneğin, toprakta genel olarak en canlı dönem ilkbahar ve sonbahar dönemleriyken bazı bölgelerde kış dönemi toprağın ve kazancın en hareketli dönemidir. Bu konuda toprak uzmanı sizi en doğru şekilde yönlendirmeli, bir anlamda mülk idaresi yolu ile yatırımınızın değerine değer katmalıdır.