İçindekiler
TDK sözlüğünde planlama, “Hükûmet tarafından ulaşılacak amaçları belirleyen, tarım, ulaşım, sanayi vb. kesimlerdeki artış ölçüsünü tespit eden ve uygulanması gerekli çareleri önceden gösteren ekonomik, sosyal programın belli süreler için hazırlanması işi” olarak tanımlanmaktadır.
John Friedmann batı düşüncesinde planlamanın; aydınlanmanın sonucunda ortaya çıktığını vurgulayarak, planlamayı en genel anlamıyla insanların eylemlerini yönlendirmek üzere teknik aklın kullanılması olarak tarif etmektedir.
Planlama Nedir?
Planlama, geleceğe yönelik olarak, istenilen hedeflere ulaşmak amacıyla, sistemli eylem programları hazırlama süreci olarak ele alınabilir. Planlama hem bugünün hem de geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanan bir öngörüdür. Planlama eylemi proaktif bir süreçtir, gidişata müdahale etmektir.
Tüm ülkeleri kapsayacak tek düze ve prototip bir planlama yaklaşımı ve kurgusu mevcut olamaz. Bu nedenle, planlama literatürde çok farklı şekillerde tanımlanmıştır. Bu tanımlar incelendiğinde zaman içerisinde planlama tanımının evrildiği görülmektedir. Örneğin İlhan Tekeli, bu değişimi kendi yaşam tecrübesi üzerinden şu şekilde açıklamaktadır: “Planlama deneyimim sırasında karşılaştığım hayal kırıklıkları karşısında planlamayı teknik bir akıl kullanımı olarak gören bir anlayıştan, bir demokrasi projesi olarak gören planlama anlayışına geçtim. Geldiğim noktada planlamayı, bilimsel bilgiden de yararlanarak bir toplumda tarihin akışına demokratik bir müdahale biçimi olarak tanımlama eğilimindeyim.”
Geldiğimiz noktada, bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarını sürdürülebilir bir şekilde karşılamayı amaçlayan planlama; aynı zamanda iklim değişikliği, sosyal kapsayıcılık ve toplumsal adalet gibi çok boyutlu hedefleri de bünyesine dahil etmiştir.
Temel Planlama Yaklaşımları Nelerdir?
En genel anlamda bakıldığında, dünyada üç temel planlama yaklaşımından bahsedebiliriz:
Kapsamlı / Akılcı Planlama
Bu yaklaşımda, plancılar kendilerini toplumun üzerinde konumlandırırlar ve bu konumu meşrulaştırmak için kamu yararının mutlak savunucusu olma iddiasını öne sürerler. Sonuç olarak, planlama, bir grup teknokratın diğer tüm toplum kesimlerini ve çıkar gruplarını dışlayarak oluşturduğu antidemokratik bir eyleme dönüşebilir. Kapsamlı planlama, uzun erimli planlar hazırlarken genellikle katı ve sınırlayıcı bir tutum sergiler. Bu modelde karşılaşılan esneklik ve yerelleşme sorunları, parçacıl planlama ihtiyacını doğurmuştur.
Parçacıl Planlama
Parçacıl planlama, kısa erimli ve spesifik sorunlara odaklanan bir model olarak, kapsamlı planlamanın getirdiği katı yapının aksine, günlük ihtiyaçlara hızlı yanıt verebilmeyi hedefler. Özel sektör taleplerini karşılamayı esas alan kısa erimli planlar hazırlanmaktadır. Ancak, bu tür bir yaklaşım sıklıkla günlük gelişmelere göre tutum almakla sınırlı kaldığı için, genellikle gerçek bir planlama yöntemi olarak kabul edilmez. Parçacıl planlama, kısa vadede spesifik sorunları ele alarak esneklik sağlasa da genellikle daha geniş bir vizyon eksikliği nedeniyle eleştirilmiştir.
Stratejik Planlama
Bu eksikliklere yanıt olarak gelişen stratejik planlama yaklaşımı, uzun vadeli vizyonlarla kısa vadeli eylemleri bir araya getirir ve hem kapsamlı planlamanın bütüncül perspektifini hem de parçacıl planlamanın esnekliğini birleştirmeyi amaçlar. Katı, yukarıdan aşağıya doğru bir yaklaşım yerine esnek ve aşağıdan yukarıya doğru bir yaklaşımı benimser; kısa erimli sorun çözümüne odaklanmak yerine, uzun vadeli bir vizyon ve kısa vadeli hedefler ile eylemleri entegre eder.
Stratejik planlama, kapsamlı ve parçacıl yaklaşımların eleştirilerini dikkate alarak daha esnek ve katılımcı bir planlama süreci sunar. Bu yaklaşım, sadece ekonomik ve sosyal hedefleri değil, aynı zamanda iklim değişikliği, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi günümüzün küresel sorunlarını da kapsayacak şekilde evrilmiştir. Özellikle iklim krizi ve teknolojik dönüşümün şehirler üzerindeki etkisi, stratejik planlamanın bu konulara daha fazla odaklanmasını zorunlu kılmaktadır. Esasında strateji kavramı, planlamaya yeni aktörler ve fikirler dahil etmiş ve yönetim bilimindeki kavram ve pratikleri planlamaya uyarlama imkanı sağlamıştır.
Planlama Kavramının Tarihsel Süreçteki Değişimi
Aşağıda dönemler itibarıyla planlama yaklaşımlarındaki değişimi özetleyen tablo sunulmaktadır. Tablo bize planlamanın siyasi ve ekonomik ideolojilere bağlı olarak kullanılan bir araç olduğunu göstermektedir.
Akılcı / Bütüncül Planlama | Parçacıl / Küçük Değişim Planlama | Stratejik / Katılımcı Planlama | |
Dönem | 1950 – 70 | 1970 – 90 | 1990 sonrası |
Odak | Kaynakların etkin dağılımı ve sorunlara sistematik çözüm üretme | Ekonomideki kaynakların tam istihdamı ve büyüme istikrarının temini | Kaynakların etkin kullanımı için esnek üretim |
Yöntem | Pozitivist yaklaşım: Bilimsel veriler ve yöntemler, sistem analizi, fayda – maliyet analizi, makro modeller | Toplumsal dengeleri Gözeten evrimci yaklaşım: pazarlıklar, müzakereler, izleme ve değerlendirme | Stratejik düşünce yaklaşımı: SWOT, geleceğe dönük alternatif senaryolar, sürekli teyakkuz |
Kapsam | Bütüncül: Hem kamu hem de özel sektör; tüm sektörler için, tüm sorunların çözümü | Köklü değişimler yapmaksızın sorunların küçük müdahalelerle çözümlenmesi | Organizasyon ve çevresinin etkileşimi, hedefler çerçevesinde engellerin kaldırılması |
Süreç | Mevcut durum ve sorun tespiti, alternatif çözüm yöntemleri, optimizasyon ve ideal çözümün tespiti | Sorunun taraflarının bir araya getirilmesi, ilgili tarafların pozisyonunun öğrenilmesi | Paydaş analizi, vizyon ve misyon tespiti, sorun tespiti, stratejilerin belirlenmesi, eylemlerin ortaya konulması, izleme ve değerlendirme |
Yetki | Yukarıdan aşağı planlama | Hem yukarıdan aşağıya hem de aşağıdan yukarıya planlama | Aşağıdan yukarıya planlama |
Vade | Uzun erimli | Kısa erimli | Karma: Uzun erimli vizyon, kısa erimli eylemler |
Aktör | Mutlak doğruyu bildiği düşünülen teknisyenler | Konunun taraflarını bir araya getiren ve uzlaştıran aracılar | Tüm paydaşlar |
Örgütlenme | Kademeli örgütlenme | Koşullara bağımlı örgütlenme | Esnek örgütlenme |
Uygulayıcı | Bürokratik ilişkiler ile merkezi hükümet | Güçlü politikacılar ve çıkar grupları | Bürokrasi yerine işletme modeli |
Finans | Kamu kaynağı | Özel sektör | Kamu – özel ortaklıkları |
Planlama Yaklaşımlarının Temel Özellikleri Nelerdir?
Planlama, tarih boyunca ekonomik, sosyal ve politik değişimlerle sürekli olarak dönüşen bir süreç olmuştur. Günümüzün küresel dinamikleriyle bu süreç daha da hız kazanmıştır. Küreselleşme, planlamada yerel ve küresel dinamikleri bir arada ele almayı zorunlu kılmıştır. Şehirler, yerel ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda küresel ekonomik ağlara da uyum sağlamak için esnek ve çok katmanlı stratejiler geliştirmek zorunda kalmıştır.
Değişimin tümünü gözden geçirdiğimizde teknik ve bilimsel bilgiye dayalı kararlar yerine sosyal olarak yapılandırılmış değerlere göre verilen kararların aldığını görüyoruz. Verimlilik arayışının ise ortaklık kurmaya dönüştüğü görülmektedir. Böylelikle planlamadaki sorun çözme motivasyonu ortak görüş ve kararlar oluşturma ihtiyacına evrilmiştir. Dönemsel olarak incelendiğinde ise hakim planlama yaklaşımının dinamik bir şekilde dönüştüğü görülmektedir. Genel olarak bakıldığında dünyadaki eğilim, planlamayı toplumsal kalkınmanın bir aracı olarak görmektir.
Diğer yandan küresel ölçekte yaşanan son krizler iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularını, modern planlamanın temel odak noktaları hâline getirmiştir. Şehirlerin karbon salımını azaltmaya yönelik altyapı yatırımları, yeşil enerji kullanımı ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri gibi çözümler, stratejik planlamanın merkezinde yer almaktadır. Aynı zamanda sosyal ve ekonomik adalet, planlama süreçlerinin vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiş, toplumsal eşitlik ve kapsayıcılık hedefleri doğrultusunda katılımcı planlama yaklaşımları yaygınlaşmıştır.
Gelecekte planlamanın, teknolojik yenilikler, iklim krizi ve sosyal adalet gibi faktörlere yanıt verecek şekilde daha esnek ve kapsayıcı hâle gelmesi beklenmektedir. Akıllı şehirler ve sürdürülebilir altyapı çözümleri ön plana çıkarken, toplumsal uyum ve çevresel dayanıklılığı artıran stratejiler, şehirlerin gelecekte karşılaşacağı zorluklara karşı daha dirençli olmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla planlamanın geleceği, teknolojik yenilikler ve küresel krizlerle şekillenecektir. Şehirlerin bu yeni düzene uyum sağlaması için stratejik planlama yaklaşımlarının esnek, kapsayıcı ve sürdürülebilir olma özelliklerinden yararlanılacaktır.
Türkiye İçin Planlamada Dönüşüm Önerisi
Ülkemizde planlama bazen kalkınmanın başlatıcısı (planlı kalkınma), bazen kalkınmanın engelleyicisi (plan mı pilav mı?) ve bazen de tamamlayıcısı (stratejik planlama) olarak görülmüştür. Ancak, günümüzde karşı karşıya kaldığımız karmaşık sorunlar, planlamanın rolünü yeniden gözden geçirmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu noktada, planlama sadece ekonomik büyüme ve kalkınma aracı olarak değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel sorunların çözümü için de kritik bir unsur hâline gelmektedir.
Türkiye’nin hızlı kentleşme süreci, doğal afet riskleri, iklim değişikliği ve sosyal eşitsizlikler gibi çok boyutlu sorunlar, geleneksel planlama yaklaşımlarının sınırlarını göstermektedir. Dolayısıyla planlama, bu yeni zorluklara uyum sağlayacak şekilde ve geçmişteki tecrübelerden ders alarak dönüşmelidir. Geçmişte planlamanın sadece ekonomik büyümeyi hedeflediği dönemlerin aksine, artık sürdürülebilirlik, sosyal adalet ve çevresel koruma gibi değerler de planlama süreçlerine entegre edilmelidir. Bu dönüşüm sürecinde planlamanın başarılı olması, sadece teknik çözümler üretmekle kalmayıp toplumun her kesimini kapsayan, katılımcı ve sürdürülebilir bir çerçeve sunmasına bağlı olacaktır. Özellikle yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, halkın katılımını sağlayan mekanizmaların oluşturulması ve tüm paydaşların planlama süreçlerine dahil edilmesi, bu dönüşümün temel unsurları olacaktır.