İçindekiler
Ahşap; hafifliği, depreme dayanıklılığı ve çevresel sürdürülebilirliğiyle öne çıkmaktadır. Günümüzde ise Çapraz Lamine Ahşap (CLT) ve Tutkallı Lamine Ahşap (Glulam) gibi yenilikçi ürünler sayesinde büyük açıklıklar ve çok katlı yapılar için ideal bir çözüm hâline gelmiştir. Betonarme ve çelik gibi yapı sistemlerine güçlü bir alternatif oluşturan bu ahşap sistemler, sürdürülebilirlikten ödün vermeksizin sağlam ve dayanıklı yapılar inşa edilmesine olanak tanır.
2024 Mart ayında yayımlanan ve 1 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe girecek olan Ahşap Yapılar Yönetmeliği, bu malzemenin ülkemizdeki kullanımını artırmaya yönelik önemli bir adım olacaktır. Bu yazımda, ahşap yapıların modern teknolojilerle nasıl yüksek performanslı birer yapı sistemine dönüştüğünü ve dünyadaki öncü projelerden örneklerle bu teknolojilerin avantajlarını aktarmaya çalışacağım. Aynı zamanda, bu teknolojilerin Türkiye’de daha geniş bir kullanım alanı bulabilmesi için mevcut fırsatları değerlendireceğim.
Yeni Nesil Ahşap Teknolojileri
Çapraz Lamine Ahşap (CLT), ahşap yapı teknolojilerinde devrim yaratan ve özellikle depreme dayanıklılık, yangın direnci ve çevresel sürdürülebilirlik konularında dikkat çeken bir yenilik olarak öne çıkmaktadır. Çapraz lamine ahşap, tabakaların doğrultuları birbirine dik olacak şekilde yerleştirilen bir kompozit ahşap türüdür. CLT, iğne yapraklı veya yaprak döken ağaçtan yapılmış, en az üç kat yapıştırılan levha veya ahşap parça içeren ve her bir tabakanın bir sonrakine 90 derece olacak şekilde yerleştirildiği bir yapı malzemesidir. Bu yapısal düzen, malzemeye yüksek mukavemet ve rijitlik kazandırırken, depreme karşı dirençli ve uzun ömürlü yapılar inşa edilmesini mümkün kılmaktadır.
Yüksek mukavemeti ve rijitliği sayesinde geleneksel ahşap yapım teknikleri ile geçilmesi mümkün olmayan geniş açıklıklar CLT paneller ile geçilebilmektedir. Hafifliği nedeniyle montajının kolay olması hem inşaat süresini hem de maliyeti azaltmaktadır. Karbon ayak izini asgari seviyede tutar ve yüzeylerinin yanma hızı düşük olduğu için yangın esnasında yapısal dayanımını uzun süre korur.
Ahşap yapılardaki bir diğer önemli yenilik ise Tutkallı Lamine Ahşap (Glulam) ve laminasyon teknolojileridir. Tutkallı lamine ahşap, ahşap elemanların liflerinin birbirine paralel olarak konumlandırılıp her bir parçanın yüksek mukavemetli bir tutkal kullanılarak yapıştırılmasıyla oluşturulur. Böylelikle büyük açıklıkların geçilebildiği ve ağır yüklerin taşınabildiği yeni nesil bir yapı malzemesi ortaya çıkmaktadır. Bu özellikleri sayesinde de son yıllara kadar beton ve çelik tekelinde olan iddialı tasarımların alternatif yapı malzemesi olmuştur ahşap.
Glulam teknolojisi sayesinde, köprüler, üst geçitler gibi büyük açıklıklı yapılar ya da yüksek katlı binalar inşa etmek mümkün hâle gelmiştir. Laminasyon teknolojisi ise ahşabın doğal zayıflıklarını gidererek, ahşap malzemesinin daha dayanıklı olmasını sağlamaktadır. Gelişen teknoloji ahşap yapıları hayatımızda daha çok görmemize imkân sağlamaktadır. Ahşap yapılaşma sayesinde yaşadığımız yerlerin doğal görünümü korunmakta ve mimari açıdan daha estetik yapılar yapılabilmektedir.
CLT ve Glulam ile Yükselen Yapılar
Modern ahşap teknolojileri kullanılarak inşa edilen yapılar, dünya çapında giderek daha fazla dikkat çekiyor. Özellikle 18 katlı ve 85 metre yüksekliğinde olan Mjøstårnet (Norveç) gibi yüksek binalar, ahşabın yalnızca küçük ve mütevazi yapılarda değil, çok katlı binalarda da başarılı bir alternatif olduğunu kanıtlıyor. Ayrıca, HoHo Tower (Avusturya) ve Brock Commons (Kanada) gibi projeler, ahşap yapıların sürdürülebilirlik ve mühendislik açısından ne kadar verimli olabileceğini gösteriyor.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde yeni nesil ahşap malzemelerle yapılan projeler, ahşabın modern inşaat teknolojileri ile mükemmel bir uyum sağladığını ve geleceğin potansiyel yapı malzemesi olabileceğini ortaya koyuyor.
Türkiye’deki Gelişmeler ve Geleceğe Bakış
Ahşap malzemesi ve ahşap yapım teknolojilerindeki gelişmeler, inşaat sektörünün geleceğinde önemli bir yere sahip. Çapraz Lamine Ahşap (CLT), Tutkallı Lamine Ahşap (Glulam) ve gelişmiş laminasyon teknolojileri sayesinde daha büyük açıklıklı, daha yüksek, daha dayanıklı ve sürdürülebilir yapıların inşa edilebileceğini biliyoruz. Bu bağlamda ülkemizde de ahşap yapıların geleceği parlak gözükmektedir. 6 Şubat Kahramanmaraş depremi sonrası Orman Genel Müdürlüğü (OGM) cesur bir kararla, deprem bölgelerinde yaptıracağı yapıları ahşap olarak yaptırma kararı aldı. Bu karar, kamusal alanda öncü olabilecek nitelikte ve son derece yerinde bir atılım olmuştur.
Ayrıca yeni çıkan Ahşap Yapılar Yönetmeliği’nin de bu yeni nesil teknolojinin yerel pazarda daha fazla benimsenmesine katkısı olacaktır. Ülkemizdeki bu gelişimi tek bir kurumla sınırlandırmak yanlış olacaktır. Bu bağlamda biz inşaat mühendislerinin yanı sıra, ilgili devlet kurumları ve bakanlıklar, ahşap üreticileri, mimarlar, orman endüstri mühendisleri, orman işleri endüstri mühendisleri, Ulusal Ahşap Birliği (UAB) ve Türkiye Orman Ürünleri Sanayicileri Ve İş Adamları Derneği (TORİD) gibi sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmalarıyla ahşap yapıların ülkemizde hak ettiği değeri alacağına inancım tamdır. Ahşap, hem tarihi eserlerin restorasyonundaki geleneksel yöntemlerle hem de günümüz yapılarındaki modern yapım teknikleriyle en çok tercih edilen yapı malzemesi olmaya devam edecek gibi gözüküyor.