İçindekiler
Ülkemizin büyük bir bölümü deprem bölgesi olduğundan, bir yapı inşa ederken dikkat edilmesi gereken en önemli unsur; binanın depreme dayanıklılık durumudur. Depreme dayanıklı yapılar için öncelikle fay hatları ve aktif dere yatakları, kesinlikle imara açılmamalıdır.
Fay Hatlarının Üzerinde Yapılaşma Olmamalı
Özellikle kamu binalarının büyük ebatlı olacağı ve çok sayıda insan barındıracağı düşüncesiyle sağlam zeminlerde konumlandırılması hayli kıymetlidir. Deprem riski yüksek bölgelerde, öncelikle geçmişte oluşmuş fay hatlarının üzerinde bir yapılaşma kesinlikle olmamalıdır. Bu konuda jeoloji mühendislerine danışılmalı, ilgili bölgelerde yapılaşma bulunuyorsa acilen boşaltma kararı alınmalıdır.
Ancak sadece deprem sonrasında değil öncesinde de vatandaş mağdur edilmemeli, çoğunluğu memnun edecek bir programda mutabık kalınarak bu durum yasal zemine oturtulmalıdır.
Projelerin tamamında zemin etüdü yapılmalı ve bu sonuçlar, mimari proje talepleriyle değerlendirilerek deneyimli inşaat mühendisleri tarafından deprem riskine göre hesaplanmalıdır. Nitekim yapıda bir hasar olduğunda inşaat mühendisleri de en az mimarlar kadar sorumludur.
Fazla Müdahale de Eksik Müdahale Kadar Tehlikeli
Proje çizimlerinde bir sıkıntı olmasa da uygulamada yapılan ihmal, bilgisizlik veya tecrübesizlik, yapıda büyük yıkımlara sebebiyet verebilmektedir. Bunun yanında mimari ve statik proje dışına çıkan, hesaplanmayan fazla müdahaleler de yapı statiğinde tüm hesapları ve dengeleri bozabilir. Özetle fazla müdahaleler; tıpkı eksik müdahaleler kadar yapının sağlamlığına zarar verebilir.
Mimari ve statik projenin mümkün olduğu kadar doğru uygulanması için inşaatta bir sorun yaşandığında, mutlaka mimara ve inşaat mühendisine iletilmesi gerekmektedir. Meslek hayatımda uzman olmayan kişilerden çoğunlukla duyduğum, “Sağlam olsun diye 2 demir fazla koydum.” ifadesi de aslında bilgi eksikliğinin tescilidir. Zira sağlam olsun diye fazla koyulan demir de yapının dengesini bozabilecek, hatta yıkıma neden olabilecek büyük hatalardandır.
İnşaat işi çok komplikedir. Mimari projeye uyumlu statik, elektrik ve mekanik ayrı ayrı mühendislik hesaplar gerektirerek projelendirilir. Tüm bu önemine ve karmaşıklığına rağmen ne yazık ki ülkemizde müteahhitlik işlerinde yanlış inşaat uygulamaları oldukça fazladır…
Depreme Dayanıklı Yapılar İçin Bunlara Dikkat!
Depreme dayanıklı yapılar için üreticiler, sırasıyla aşağıdaki maddelere dikkat etmelidir. Zira bu etkenler günün sonunda vatandaşlarımızın can kaybını azaltacak niteliktedir…
- Deprem bölgelerinde proje hazırlayan mimarlarda, mühendislerde ve müteahhitlerde; özellikle tecrübe ve liyakat aranmalıdır.
- Yapıların denetimi, tamamen devlet bünyesinde gerçekleştirilmedir.
- Uygulamada doğan sorunlar, proje müdürleri ve şantiye şefleri tarafından mutlaka proje müelliflerine bildirilmelidir.
- Uygulama; projenin doğruluğu kadar, malzeme kalitesi yönünden de incelenmelidir.
- Meslek odaları bir araya gelip, nasıl ki yangın ve iş güvenliği konusunda önlemler alıyorsa deprem için de yapılarda ne gibi ek tedbirler alınabilir konusunda bir çözüm üretmelidir. (Örneğin tıpkı yangın merdiveni gibi yüksek yapıların her katında deprem sığınma evleri yapılabilir.)
- İmara açılacak yeni yerleşimlerde ülkemizin en tecrübeli teknik insanlarıyla çalışılmalıdır. Kamu da bu noktada siyasi görüşlerden uzak yasal düzenlemelere imza atmalıdır.
Önce Ahlaki Depremlerin Önüne Geçelim, Gerisi Gelecek…
Sonuç olarak mesleki ahlak kuralları her alanda gereklidir. Asıl hiç bitmeyen deprem de bilgi kirliliği, tecrübe ve vicdan eksikliğinden kaynaklanan ahlaki depremlerdir… İyileri tenzih ederek söylüyorum ne yazık ki büyük şantiyelerde çalışmış sorumlu bir mimar olarak, meslek sahibi kişilerin de bu etik olmayan yaklaşımlarına çokça rastladım. Ancak son olarak belirtmek isterim ki bu duruma dur demek gayet tabii bizlerin elinde…