İçindekiler
Küresel ölçekte kent nüfusunun artmasıyla beraber barınma başta olmak üzere pek çok noktada sorunlar baş göstermeye başladı. Bölgeler arası eşitsizliği de besleyen bu duruma zamanında çözüm aranmazsa; olası afetlerde karşılaşılan zararlar artabilir, nüfusu yoğun bölgelerde vatandaş için sağlık, eğitim gibi hizmetlerin sunulması da zor hâle gelebilir.
Böyle bir gündem içerisinde hükûmetlerin, tersine göçün desteklenmesine yönelik politikalar üzerinde çalışmaları gerekiyor.
Tersine Göçü Arttırmak İçin Ne Yapılmalı?
Akılcı ve gelecek odaklı bir plan kapsamında tersine göç için bazı teşvik politikaları devreye alınabilir. Örneğin evini köye taşıyandan elektrik, su gibi abonelik ücretlerinin alınmaması ya da az alınması, belli vergi teşvikleri, nakit para verilmesi gibi ayrıcalıklar üzerinde çalışılabilir.
Türkiye’de 1950’li Yıllarda Ortaya Çıkan İç Göç Kavramı, 1980’lerde Hızlandı
Türkiye’de iç göç kavramı, kırdan kente göç ile beraber 1950’li yıllarda ortaya çıktı. 1980’li yıllarda da süreç hızlandı. Ekonomik, sosyal nedenler, güvenlik gerekçeleri sonucu ortaya çıkan iç göç ile nüfus; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde yoğunlaşmaya başladı.
Yazıya İstanbul özelinde inceleme yaparak devam etmek istiyorum.
İstanbul, ülke bütününde nüfus yığılmasının en çok yaşandığı şehir. İl artık hem mekânsal hem de sosyoekonomik açıdan nüfus artışını kaldırabilecek durumda değil. Şehirde deprem riskinin yanı sıra barınma ve trafik problemi de en önemli sorunlar olarak sıralanıyor.
İstanbul’un Demografik Yapısı
Öncelikle İstanbul’un demografik yapısına bakalım.
YIL | NÜFUS |
2012 | 13.854.740 |
2013 | 14.160.467 |
2014 | 14.377.018 |
2015 | 14.657.434 |
2016 | 14.804.116 |
2017 | 15.029.231 |
2018 | 15.067.724 |
2019 | 15.519.267 |
2020 | 15.462.452 |
2021 | 15.840.900 |
2022 | 15.907.951 |
İstanbul’un 2022 yılı nüfusu 15.907.951 kişi. Son 10 yıl verileri incelendiğinde ildeki nüfusun 2020 yılı hariç düzenli arttığı görülüyor. 2020 yılında bir önceki seneye göre nüfus yüzde 0,4 düşüş göstermiş. Söz konusu rakamlar ışığında il, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 16’sını bünyesinde barındırıyor.
İstanbul’da 15 yaş üzeri toplam nüfus 12.460.000 kişi ve bu grup toplam nüfusun yaklaşık yüzde 78’ini oluşturuyor. Bahsi geçen nüfusun iş gücüne katılım oranı yüzde 56,1, istihdam oranı yüzde 50,4, işsizlik oranı ise yüzde 10,2.
İstanbul’da İstihdam Edilenlerin Sektörel Dağılımı
İstanbul’da istihdam edilenlerin sektörel dağılımına bakıldığında tarımda yüzde 0,6, sanayide yüzde 31,5, hizmetler sektöründe ise yüzde 68 oranında sonuçlarla karşılaşılıyor.
Çalışan nüfusun hizmetler sektöründe yığıldığı görülmekteyken bunu sanayi sektörü takip ediyor.
Tersine Göçte İlk Hedef Olması Gereken Emeklilerin İstanbul’daki Durumu
Peki tersine göçte belki de ilk hedef olması gereken emekliler, İstanbul’da nüfusun ne kadarlık bir kısmını oluşturuyor?
2021 yılı verilerine göre İstanbul’da yaşayan emekli sayısı yaklaşık 2.600.000 kişi ve bu grubun 2021 yılı nüfusu içerisindeki payı yaklaşık yüzde 16. Türkiye bütününe bakıldığında ise en fazla emeklinin yaşadığı şehir yine İstanbul.
Nüfus Politikaları İl Ölçeğinde Değil Ülke Bütününde Yeniden Üretilmeli
Tersine göçte etkinin kuvvetli olması adına politikalar il ölçeğinde değil ülke bütününde yeniden üretilmeli. Zira aksi durumda İstanbul nüfusu azaltılırken nüfusun diğer büyük illere yönelmesiyle gelecekte buralarda da benzer sorunlar oluşabilir.
Dengeli kalkınma hedefi ile nüfus kaybeden bölgelerde yeni iş imkânları sağlanması başta olmak üzere bölgeler arasındaki eşitsizliklerin giderilmesine yönelik politikalar üretilmeli. Bölgeler arası eşitliğin sağlanması adına da sanayi ve tarım sektörleri öne çıkıyor.
Sanayiciler, Teşviklerle Nüfusu Az İllere Taşınmalı
Devlet özellikle İstanbul ve çevresinde deprem riski ile karşı karşıya olan sanayicilere teşvik vererek bunların nüfusu azalan illere taşınmasını sağlamalı. Bu illerde barınma kolaylıklarının yanı sıra; eğitim, sağlık, sosyal, kültürel hizmetler de sorunsuz şekilde verilmeli.
Türkiye’nin Tarım Sektöründe Yaşanan Sorunlar
Bir diğer sektör ise tarım. Her ilin kendini besleyen tarımsal bölgeleri, kentleşme tehdidi ile karşı karşıya bulunuyor. Pandemi süreci ile tarımsal alanların hobi bahçesi olarak sunulması ile süreç ciddi anlamda hızlandı. Tarımda çalışan nüfusun azalması ve yaşlanması da (2022 yılı verilerine göre tarım sektöründe çalışan nüfusun yaş ortalaması 58) öne çıkan diğer önemli sorunlardan. Türkiye tarımda kendi kendine yeten bir ülke iken bugün gıdada ithalatçı duruma geldi. Mevcut ekonomik kriz ile beraber gıda fiyatlarında çok ciddi bir yükselme var ve küresel ısınma ile önümüzdeki yıllarda gıdanın sunumu ciddi bir sorun olabilir.
Kırsal Alanı Desteklemeye Yönelik Politikalar Yetersiz
Böyle bir gündem içerisinde kırsal alanı desteklemeye yönelik mevcut politikaların ve teşviklerin yetersiz kaldığını görüyoruz. Kırsal alanda yeni üretim planlamalarının yapılması, tarımsal gelir artışının sağlanması gerekiyor. Özellikle daha genç kesimin tarımsal üretimde yer almasının sağlanması için çok yönlü teşvikler verilmeli.
Belirli başlı illerde yoğunlaşan nüfusun tersine göç politikaları ile diğer illere götürülmesi, aynı zamanda bölgeler ve iller arasında ekonomik / sosyal dengenin sağlanmasına da katkıda bulunabilir. Ancak böyle bir politikanın üretilebilmesi ve başarılı olabilmesi için ülke bütününde bir planlama ve yönetim süreci gerekiyor. Çalışması devam eden 12. Kalkınma Planı’nda iç göç kavramının detaylı olarak ele alınması, bu yönde teşviklerin geliştirilmesi; ülkemizde aksiyon alınması gereken önemli konulardan sadece biri.