İçindekiler
Bu yazımı, inşaat sektörünün içinde olmayan ve yapılarımızda kullanılan betonların tamamının aynı oluğunu düşünen okurlarımızı, beton dünyası hakkında aydınlatmak amacıyla kaleme alıyorum.
“Beton Kalitesini Dekor Kadar Önemsediğimizde Çok Şey Düzelecek” başlıklı ilk yazımda, yapılarımızı oluştururken kullandığımız betonu dekor kadar önemsemediğimizi ve bu sebeple depremlerde çok fazla zarara uğradığımızı ifade etmiştim. İkinci yazımda ise bu konuya ara vermiş, aciliyeti olan deprem sonrası onarım ile güçlendirme işlerindeki sıkıntıları mercek altına almıştım.
Şimdi kaldığımız yerden devam ederek, önemini vurguladığım betonun, gündelik hayatta kullanılan ve “özel betonlar” olarak bilinen çeşitlerinden bahsedelim.
Beton, Üretim Yöntemine ve Kullanım Yerine Göre Çeşitlere Ayrılır
Daha önce de belirttiğim gibi genelde son kullanıcılar, inşaat yapımında dökülen her betonun aynı olduğunu düşünür. Hâlbuki beton; reçetesine göre farklı dayanım sınıflarında üretilebildiği gibi, üretim yöntemine ve kullanım yerine / amaçlarına göre de çeşitlere ayrılır. Örneğin konut yaparken kullandığımız beton ile yol, baraj veya tünel inşa ederken kullandığımız betonlar birbirinden farklıdır. İşte bu farklı ve özel betonlardan biri de kendiliğinden yerleşen betondur (KYB). Bahse konu madde, akademik yazılarda kendiliğinden sıkışan / seviyelenen beton (KSB) olarak da anılır.
Kendiliğinden Yerleşen Beton Ne Demek?
Kısaca tanımlamak gerekirse kendiliğinden yerleşen beton, içerisinde bulunan kimyasal maddeler sayesinde oldukça yüksek akışkanlık seviyesine ulaşan bir beton çeşididir.
Kendiliğinden Yerleşen Beton Tarihçesi
Kendiliğinden yerleşen beton; beton teknolojisinin gelişiminde 1980’li yıllardaki en önemli adımlardan biridir. Hatta bazı yazılarda kendiliğinden yerleşen beton, devrim niteliğinde bir gelişme olarak kabul edilir. Bu betonun ortaya çıkış şekli de oldukça ilginçtir.
1980’li yılların başında beton yapıların dayanıklılık problemi, Japonya’da ana ilgi konusu olmuştur. Ardından Hajime Okamura tarafından 1986 yılında sıkıştırma işlemi gerektirmeyen, kendiliğinden kalıba yerleşebilen, dayanım ve dayanıklılık özellikleri de yüksek bir betonun gerekliliği ileri sürülmüştür. Okamura’nın Tokyo Üniversitesinde başlattığı çalışmaları; Ozawa, Maekawa ve Ouchi devam ettirmiştir.
1989 yılına gelindiğinde ise Ozawa tarafından “Doğu Asya ve Pasifik Yapı Mühendisliği Konferansı”nda, kendiliğinden yerleşen beton üzerine yazılan ilk bildiri sunulmuştur. Aynı bildirinin 1992’de İstanbul’daki “CANMET & ACI Uluslararası Konferansı”nda sunulması üzerine, kendiliğinden yerleşen beton kavramı hızla dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bu açıdan ülkemizde gerçekleştirilen bilimsel etkinlikte söz konusu bildirinin sunulması, kendiliğinden yerleşen betonun dünyaya yayılmasında önemli bir kilometre taşı olmuştur.
Ülkemizde Beton Dayanımını Tehdit Eden Tek Unsur Deprem Değil
Bilindiği üzere ülkemizde genellikle büyük hacimli ve karmaşık yapı sistemleri inşa edilmektedir. Yapıların bu şekilde tasarımı ise ülkemizin yoğun tehdidi altında bulunduğu deprem felaketi açısından bir dezavantajdır. Aynı zamanda dört mevsimi yaşayan ülkemiz coğrafyasında, betonu tehdit eden tek unsur deprem de değildir. Zira sıcak / soğuk hava koşulları, ıslanma / kuruma gibi çevresel olaylar da bina sağlığı açısından çok etkilidir. Piyasa talepleri, deprem ve benzeri felaketler, çevresel olaylar göz önüne alındığında kendiliğinden yerleşen beton; inşaat dünyasında daha geniş teknik faydalar sağlayan bir beton olarak kullanılmaktadır.
Kendiliğinden Yerleşen Beton Özellikleri
Ancak kalıbın en dar ve ince kesitlerine kadar kendiliğinden ulaşabilen, beton içine yerleştirilen donatıyı yine kendiliğinden iyice kucaklayıp sarabilen ve sertleştiğinde de yüksek dayanım / dayanıklılık özellikleri sergileyebilen bu beton; özellikle talep edilmedikçe her yapıda kullanılmamaktadır. Bunun başlıca sebepleri de günümüzde beton santrallerinin çoğunun ürün portföyünde olmamasıdır.
Kendiliğinden Yerleşen Beton Nerelerde Kullanılır?
Kendiliğinden yerleşen betonun maliyeti, günümüzde kullanılan betona göre bir miktar fazladır ve küçük hacimli yapılarda tercih edilmemektedir. Tüm bunlara rağmen bana kalırsa Türkiye gibi afetlerin yoğun yaşandığı ve çevresel koşulların kısmen ağır olduğu ülkemizde inşa edilecek her yapının betonu, kendiliğinden yerleşen beton standardında olmalıdır. Özetle kendiliğinden yerleşen beton kullanım alanları günden güne arttırılmalı, hatta bu durum yeni inşaatlarda şart koşulmalıdır.
Kendiliğinden Yerleşen Beton Avantajları ve Dezavantajları
Kendiliğinden yerleşen betonun bahsedilmesi gereken diğer özelliklerine değinecek olursak bu beton türü; vibrasyon (sıkıştırma) işlemi gerektirmediği için daha az işçilik gereksinimi ile birlikte, gürültü kirliliğini de engellemektedir. Yine kendiliğinden yerleşen beton; düzgün yüzeyli elemanların üretimini mümkün kıldığı için inşaatların yapım sürecinde işçilik ve zamandan tasarruf sağlamakta ve işçi sağlığına olumlu etki yapmaktadır.
Kendiliğinden yerleşen betonun saydığımız bu avantajlarının yanı sıra yüksek akışkanlığından dolayı taşıma ve yerleştirme sırasında terleme ve ayrışma gibi bazı önemli sakıncaları ve dezavantajları da bulunmaktadır.
Kendiliğinden Yerleşen Beton Üretiminde Hangi Tip Kimyasal Katkılar Kullanılır?
Kendiliğinden yerleşen beton karışımında kullanılan malzemeler, geleneksel betondan çok farklı değildir. Bununla birlikte kendiliğinden yerleşen betonun farklı yanlarına değinmek gerekirse; akışkanlaştırıcı, viskozite düzenleyici gibi katkıların kullanımı ve içeriğindeki toz malzeme oranının fazlalığı ifade edilebilir.
Kendiliğinden Yerleşen Beton Üretimi, Hassasiyet Gerektiriyor
Kendiliğinden yerleşen beton üretimi, geleneksel betondan farklı bir ciddiyet ve hassasiyet gerektirmektedir. Geleneksel yolla üretilen betonların kıvamı yalnızca belirli bir miktar çökme ya da yayılma sergilemesi ile belirlenirken, kendiliğinden yerleşen beton özellikleri belirli şartlarla sınırlandırılmıştır. Bir betonun kendiliğinden yerleşen beton niteliği kazanabilmesi, şartları ve sınırları bilim insanları tarafından belirlenmiş olan dört ana taze beton özelliğini sergilemesine bağlıdır. Bu taze beton özellikleri de akıcılık, geçiş yeteneği, doldurma kabiliyeti ve ayrışma direnci olarak sıralanabilir.
Uzun lafın kısası, dayanımı yüksek beton beklentisi olanlar ve özellikle sık çelik donatılı betonarme yapı inşa edenler; yapılarda kendiliğinden yerleşen betonu tercih etmelidir.
Unutmayalım her beton, aynı beton değildir!