İçindekiler
Kentler, sahip oldukları ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel kaynakları etkin kullanma ve bunlarla yatırım ile ziyaret çekme rekabeti içerisindedirler. Yerleşik ya da geçici ziyaretler kapsamında kentlerde sürekli bir nüfus artışının olması ise yerleşim yerlerinin kaynaklarının sürdürülebilirliği konusunu gündeme taşımaktadır. Sürdürülebilirlik, mevcut ve yenilenemeyen kaynakların kamu yararı gözetilerek korunmasına işaret etmektedir.
Kentin Sürdürülebilirliği Kapsamında Neler Vardır?
- Güvenli konutlar
- Ulaşım sistemleri
- Kapsayıcı kentleşme
- Doğal kaynaklar
- Ekonomik kalkınma
- Karbon ayak izi
- Kültürel kaynaklar
Kültür, sürdürülebilirlik konusu kapsamında ekonomik, sosyal, çevre gibi temel konular arasındadır. Birleşmiş Milletler 2015’te 15 yıl içerisinde gerçekleştirmek üzere 17 küresel hedef açıklamıştır. Birleşmiş Milletler’in açıkladığı 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi içerisindeki küresel hedeflerde kentlerin sürdürülebilirliği konusu kapsamında kültüre de yer verilmiştir. Buna göre kültür, sürdürülebilirliğin temel bir unsurudur.
Kimi Zaman Ülkelerin Önüne Geçen Kentler
Kentlerin somut ve soyut kültürel değerleri, köklü geçmişini ve toplumun belleğini işaret ederek yerli ve yabancı potansiyel turistlerin belirli kent ya da bölgeleri ziyaret etme kararlarında etkili olur. Hatta bazı ülkelere gidilmesi başlı başına o ülke sınırlarındaki kentler nedeniyle bile olabilir. Kültür, kentler için önemli bir kimlik unsuru niteliğindedir. Kentlerin ekonomik üretimlerinde bir değer, turizm sektörüne yönelik bir kaynak ya da toplumsal belleğin bir sembolü olarak kültürden söz etmek mümkündür.
Kültür Odaklı Sürdürülebilir Kentler İçin Neler Yapılabilir?
- Kentin kültürel unsurlarını belirlemek
- Kültür odaklı etkinlikler planlamak
- Altyapıların sürdürülebilirliğini sağlamak
- Paydaş katılımına açık olmak
Yerel Odaklı Olmak
Kentlerin gelecek yıllarda yaşanılası ve çalışmak için de tercih edilecek yer olması, kentlerin sürdürülebilirlik politikalarında kültür odaklı olmayı zorunlu hâle getiriyor. Örneğin karbon ayak izi düşük bir kent hâline gelmek için kültürel mekan tasarımında da bu konuya öncelik vermek gerekiyor.
Kentin eğlence kültürü, yemek yeme kültürü, sosyal yaşamı, kentin egemen ticari faaliyet alanı, tarihi ve kültür mirası niteliğindeki eserler ve yapılar, marka kent algısının oluşmasına yönelik kültürel kaynaklardır. Bunlar korunmalı ve gelecek nesillere aktarılarak toplumsal bellekteki yerleri muhafaza edilmelidir.
Mimari eserler, anıtlar, heykel, çeşme, bina gibi yapılar ve artık üretim yapılmayan sanayi tesisleri de birer kültür mirası niteliğindedir. Kentin hafızasında özel yeri olan fabrikalar gibi, bir dönemi, dönemin üretim ve tüketim biçimlerini simgeleyen yapıların dönüştürülerek müze niteliği kazandırılması ve ziyaretçilere açılması bu kültür mirasın korunmasına örnek olarak verilebilir. Benzer şekilde özel bir tesisin parka dönüştürülerek kültür mekânı niteliği kazandırılması ya da kente özel bir görünüm kazandıracak yeni ve sürdürülebilirlik gözetilerek tasarlanmış binalar yapılması hem kültürü korumayı hem de kent sakinlerinin yaşam kalitesini yükseltmeyi hedeflemektedir.
Kaliteli ve sakinlerinin kendilerini yabancı hissetmedikleri bir kent yaşamı sadece çevre dostu, sosyal olanakları fazla ve ekonomik katkıları yüksek bir kent olmayı değil bunlarla birlikte, halkın soyut kültürel birikimini ve kültür mirası niteliğindeki varlıklarını gözeten bir yaklaşımla yönetilmeyi gerektirmektedir.