İçindekiler
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) tarafından hazırlanan ve inşaat sektöründeki son dönem gelişmelerin ele alındığı İnşaat Sektörü Analizi’nin 2023 Nisan sayısı, “Deprem Felaketinin Acıları İçinde Seçim Süreci” temasıyla yayınlandı.
Analizin “özet” kısmında yer alan bilgilere göre 6 Şubat 2023 günü geride bıraktığımız Kahramanmaraş merkezli depremler, ülkemiz için bir yandan en yıkıcı afetler arasında yerini alırken, diğer taraftan yapı güvenliği alanındaki eksikliklerin sonuçlarını bir kez daha dramatik biçimde ortaya koydu.
Depremde Fiziki Yıkımın Maliyeti 100 Milyar Doları Aştı
Çalışmanın özetinde depremlerin yarattığı yıkım ve bunların inşaat sektörüne etkileri hakkında şu ifadelere yer veriliyor:
Yaşanan felaketin parçalanan ve evsiz kalan aileler ile ruh ve beden sağlığından olan kişiler gibi pek çok olumsuz beşeri ve aynı zamanda sosyoekonomik sonucu da ortaya çıkmıştır. Depremlerde 11 ilin toplam yapı stokunun yaklaşık %40’ı etkilenerek sadece birkaç dakika içinde binlerce konut ve konut dışı bina yıkılmıştır. İllerdeki altyapı da kısmen hasar görmüş, iş yerleri ile makine ve teçhizatta kayıplar oluşmuştur.
Geniş bir coğrafyada, kalabalık bir nüfusu etkileyen iktisadi zararların karşılanması ihtiyaç ve sorumluluğu ortaya çıkmıştır. İlk aşamada Dünya Bankası, sadece fiziki yıkımın maliyetinin 34,2 milyar ABD doları olduğuna ilişkin tahminini paylaşmış, çeşitli kuruluş ve analistlerce son yapılan hesaplamalarda ise yaşanan felaketin maddi boyutunun 100 milyar ABD dolarını aştığı açıklanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, depremlerin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünü, 2023 yılı milli gelirinin %9’una karşılık gelecek şekilde 103,6 milyar ABD dolarının üzerinde (yaklaşık 2 trilyon TL) hesaplamaktadır.
Doğru ve Kaliteli Malzeme Kullanımı ile Yapım Faaliyetleri Denetiminin Önemi Anlaşıldı
Çalışmanın “inşaat sektörü” kategorisinde yer alan “İhmallerin Faturasını Deprem Kesti” başlığı altında, ülkemizde yaşanan acı tecrübelere rağmen 11 ilimizde yaklaşık 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen depreme karşı yeterli önlemin alınmamış olduğu ve dayanıksız yapı üretiminin yaygınlığı vurgulandı.
Analizin ilgili kısmında şu açıklamalar bulunuyor:
Ülkemizde deprem, toplumsal belleğimize büyük kayıplar ve derin acılar yüklemiş bir numaralı doğal afettir. Son yaşanan deprem felaketi de ülkemizin deprem kuşağında yer aldığı gerçeğini ve kentsel dönüşümün önemini acı biçimde hatırlatmıştır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 11 ilde incelenen 5 milyon 646 bin bağımsız bölümden oluşan 2 milyon 31 bina içinde 894 bin bağımsız bölümden oluşan 312 bin binanın acil yıkılacak, ağır hasarlı, yıkık veya orta hasarlı olduğunun tespiti yapılmıştır. Ortaya çıkan yaklaşık 230 milyon tonluk enkaz, boyutu itibarıyla Erciyes Dağı’nın büyüklüğü ile kıyaslanmıştır. Yıkılan binalar ve yitirilen canlar, doğal afet risklerini ve zemin şartlarını dikkate alan kentsel planlamanın, yetkin mühendisliğin, projeye uygun imalatın, doğru ve kaliteli malzeme kullanımı ile yapım faaliyetleri denetiminin hayati önemini ortaya koymaktadır.
İnşaat Sektöründe Büyüme Ne Durumda?
“Hayati unsur olan yapı güvenliğinin sağlanması için inşaat sektörünün kontrollü biçimde gelişmesi büyük önem taşımaktadır. Sektör sağlıklı biçimde yapılanmadan ülkemizin kalkınma hedeflerinin sürdürülmesi de mümkün değildir” ifadesinin yer aldığı çalışmada inşaat sektörünün 2018-2019 döneminden bu yana iç ve dış ekonomik gelişmelerin etkisiyle küçülmekte olduğu bilgisi paylaşılıyor.
Analizde sektörün Gayrisafi Yurt İçi Hasıladan (GSYH) aldığı pay ile ilgili şu açıklamalara yer veriliyor:
Ekonominin genelinde 200’ün üzerinde alt sektöre yarattığı talep ve sahip olduğu istihdam gücüyle Türkiye’nin mevcut üretim yapısı içinde önem taşıyan inşaat sektörü, 2022 yılı sonu itibarıyla GSYH’den %4,9 pay almıştır. Oysa bu oran 2016 yılında %9’a kadar çıkmıştı. İnşaat sektörünün istihdam içindeki payı yaşanan sorunlarla birlikte 2017’de %7,5, 2018’de %7, 2019’da da %5,6 oranına gerilemişse de 2020’de %5,7’ye ve 2021’de %6,1’e yükselmiştir. Bununla birlikte istihdam edilen kişi sayısı 2017 yılında 2,1 milyon iken 2020 yılında 1,5 milyona inmiş, 2021 ve 2022 yılında ise 1,8 milyon olmuştur. Sektörün istihdamdan aldığı pay %6’dır.
Sektörel yatırımlar 2021 sonunda %5,5 oranında daralırken, bu oran geçen yılın üçüncü çeyreğinde %20,3’e kadar gerilemiş ve yılın sonu itibarıyla ise pozitife geçerek %0,3 olmuştur. Öte yandan yine TÜİK tarafından açıklanan Ciro Endeksleri kapsamında kasım ayı Bina İnşaatı Ciro Endeksi’nde maliyetler dikkate alındığında reel değişim negatif olmayı sürdürmüş ve -%10,9 olarak hesaplanmıştır.
Çalışmanın tamamını PDF olarak görüntüleyin.