İçindekiler
Gayrimenkul geliştirme konusundaki deneyimi itibarıyla Türkiye, bu alanda dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alır. Bu cümlenin temelinde yatan durum, özellikle son 25 yıllık süreçte ülkemizde birbirinden farklı formatlarda geliştirilen gayrimenkul çeşitliliğidir. Ticariden sosyal alanlara, farklı konut uygulamalarından kamu binalarına kadar inşaat tecrübesi yüksek olan bir ülkeyiz. Zannediyorum bu, artık bir hakikat…
Gayrimenkul Sektöründe Marka Oluşturmak ve Yönetmek
Tıpkı diğer sektörlerdeki gibi gayrimenkulde de bir “marka” olabilmek, en başta katma değeri yüksek projeler yapabilecek vizyonla başlar. Zaman zaman duyduğumuz “marka projeler” kavramı aklımıza gelebilir ama benim amacım, bunu bir slogan olarak kullanmaktan çok daha öte bir şey.
Ülkemizdeki gayrimenkul sektörüyle ilgili yazımın başında ortaya koyduğum iddia, maalesef burada yok… Zira bu sektörde markalaşma adımları her zaman üçüncü planda kalmış. Işıklı totemlerle binaların en görünen kısmına yazılan yarı Türkçe yarı İngilizce kelimelerin ötesine geçilememiş. Belki bu durum, “o dönem çok da ihtiyaç yokmuş” ifadesiyle açıklanabilir ancak benim buna katıldığım söylenemez.
Peki, bir projenin marka olması ve satış pazarlama süreçlerinde bu markanın yönetilmesi nasıl başlar?
Gayrimenkul projelerinin henüz planlama aşamalarında marka konumlandırma süreçlerini de başlatmak gerekir. Ortaya konulan bir projenin; ismi, marka vaadi ve hedef kitlesi ile mimari adımları, daire planlaması ve hangi ses grubuna hitap edeceği gibi konular paralel ilerlemelidir. Bu süreç sadece mevcut projenizde değil, yeni yapılacak projelerinizde de marka olmanızı sağlayacaktır.
İsim Seçimi Nasıl Yapılmalı?
Öncelikle isminizin hangi dilde olacağını ve bu ismin farklı dillerde ne anlama geldiğini bilmeniz gerekir. İsim seçerken projenin kendine has bir özelliği üzerinden gidebilirsiniz. Peyzajda kullanacağınız bir bitki ya da ağaç isminden tutun, projenin yapılacağı bölgenin tarihî isimlerini dahi kullanmanız mümkündür. Yine projenin bir “landmark” olabileceği öngörüsüyle kolay ifade edilebilen, akılda kalıcı ve sade marka isimleri üzerinden çalışmalar yapılmalıdır.
Devamında oluşturulacak internet sitesi ve sosyal medya hesapları, isimler üzerinden kontrol edilmelidir. Zira benzer ya da kesişen bir sektörde farklı bir firmayla aynı isimde marka süreci başlatmak riskli olacaktır. Yanı sıra markanın patenti için bir patent firması ile çalışma yapılmalıdır.
Sade ve Anlaşılır Bir Logo Seçilmeli
Yine en az bunlar kadar önemli bir diğer etken de markanız için yapılacak logonun sade ve anlaşılır olması gerektiğidir. Markanızın logosu mutlaka bir amblem olmalı diye düşünmemelisiniz… Logotype olarak kullanabileceğiniz yeterli uzunluktaki çalışmaları tercih edebilirsiniz. Öte yandan markanızın konumlandırmasını sadece düz logo üzerinden yapmamanız gerekir. Markanız için bir logobook dosyası hazırlamalı ve bunu takip etmelisiniz.
Bunlar ilk adımlardır ve markanızı inşa ederken daha bunlar gibi birçok detayı öngörmeniz gerekmektedir.
Marka Sadakati Oluşturulmalı
Marka oluşturma ve yönetme aşamalarının tamamında, proje pazarlamanızı hangi ses grubuna gerçekleştirmeyi hedefliyorsanız o bakış açısı üzerinden düşünmelisiniz.
Projenizin tamamlanıp gayrimenkullerin teslim edileceği güne kadar markanızla ilgili yapılacak tüm çalışmalarda, hedef kitlede marka sadakati oluşturmak amaçlanmalıdır. Örneğin 80’li yıllarda inşa edilen ve hâlâ birçoğumuzun bildiği apartman isimleri vardır. Filmlere, romanlara hatta siyasi olaylara konu olan bina isimlerini hatırlarız. Bu isimleri hatırımızda tutan, orada oturan başbakan, yazar ya da izlediğimiz filmin bir sahnesidir. Yani “hikâye”…
Proje planlanırken bir hikâyesi olmalı ve bu da markaya yansımalıdır. Hedef kitle ile iletişimin değişmez ve en akılda kalıcı parçası olan o hikâye, tekrar tekrar herkese anlatılmalıdır. Son yıllarda “içgörü” diye de tanımlanan bu kavramın içini mutlaka doldurmak gerekmektedir.
Sizin Gayrimenkul Projenizin İçgörüsü Nedir?
Bu sorunun cevabını biraz gerçek biraz kurmaca çalışmalı ya da profesyonel olarak çalıştırmalısınız. Nitekim artık herkes, bir hikâye satın almak istemektedir. Boğaz gören, ağaçlı, oyun parklı, havuzlu… Bu detayların her biri için alternatifiniz vardır. Peki; eskiden kalma, metruk ama tarihî kimliği bulunan yapıyı restore ederek çevresine yaşam alanı kurduğunuz projenin etrafında oturma fikri için bir hikâye düşündünüz mü? Ya da dünyanın sayılı ressamlarının eserlerinden izler taşıyan Paris’in meşhur bahçelerinin replikası bahçeleri olan bir yaşam alanı…
Bahsi geçen hikâyelerin izlerini mimariye, peyzaja mutlaka taşımalı ve tanıtımınızı bu bağlam üzerine kurgulamalısınız…