İçindekiler
Kamu – Özel Ortaklığı Nedir?
Kamu – özel ortaklığı modeli, kamu ve özel sektör arasında uzun vadeli risk paylaşımının gerçekleştiği kamu hizmetlerinde (özellikle altyapı yatırımlarına kaynak tahsisinde) tercih edilen yöntemdir. Kamu – özel ortaklıkları, kamu ve özel çıkarların uyumlaştırılmasına, iş dünyası ve hükûmet yatırımlarının birleştirilmesine ve istihdamın teşvik edilmesine yardımcı olduğundan, sürdürülebilir kalkınmanın finansmanı için umut verici bir mekanizma olmalıdır.
Kamu – Özel Ortaklığının Faydaları Nelerdir?
Kamu – özel ortaklıkları, belirli bir toplumun özelliklerini dikkate alarak kalkınma sorunlarının tam çözümünü sağlar. Bu tür projeler istihdam yaratarak, katma değeri artırarak ve bütçeye değişen derecelerde katkı sağlayarak birçok ekonomik fayda sunar. Ayrıca bölgenin sosyokültürel ortamını ve altyapısını modernleştirerek, kamu mal ve hizmetlerinin üretimini ve yaşam kalitesini artırır. Öte yandan büyük ölçekli kentsel projeler, yerel ekonomide olumlu ve olumsuz etkiler yaratabildiğinden, yönetim stratejilerinde sosyoekonomik boyutun da dikkate alınması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’ne bakıldığında, kamu – özel ortaklıklarının çoğunlukla altyapı alanında kullanıldığı, kamu hizmeti sunumunda verimliliğin artırılmasına vurgu yapıldığı görülmektedir. Bu nedenle kamu – özel ortaklıklarının oluşturulması, yönetilmesi ve değerlendirilmesi için kurumsal kapasiteye sahip olunması gerekmektedir.
Kamu – Özel Ortaklığı Neden Gereklidir?
Son 40 yılda neoliberal ülkelerin finansman ihtiyaçlarının karşılanması noktasında kamusal mal ve hizmetlerin sunumunda önemli değişiklikler yaşanmıştır. Kamu fonlarıyla finanse edilemeyen büyük ölçekli yatırımlarda çeşitli alternatif finansman yöntemleri arayan ülkeler için kamu – özel ortaklığı programları kısa sürede çeşitli ölçeklerde yatırımları hayata geçirebilmektedir. Ulaştırma, enerji, eğitim, sağlık, savunma ve çeşitli altyapı yatırımları gibi birçok sektörde kullanılan kamu – özel ortaklıkları ilk kez İngiltere ve ABD gibi ülkelerde kullanılan alternatif bir finansman yöntemidir.
ABD, Fransa, Yeni Zelanda gibi gelişmiş ülkelerin yanı sıra Hindistan, Türkiye ve Malavi gibi gelişmekte olan bazı ülkelerde de başarılı uygulamalar bulunmaktadır. Bu ülkelerde hükûmet (merkezi ve yerel), ulusal düzeyde afet kayıplarını azaltma programları geliştirmek için özel aktörlerle iş birliği yapmıştır.
Toplumdaki kilit paydaşlar göz önüne alındığında, bir kamu – özel ortaklığı projesi, paydaşların belirli bir projenin geliştirilmesi ve yenilenmesi için çalıştığı, belirli bir hedefi olan hükûmet ağı olarak tanımlanabilir. Kamu – özel ortaklıklarının ekonomik sürdürülebilirliği, özel sektörün mali performansına bağlıdır. Özel ortakların, proje yaşam döngüsü aşamaları boyunca gelirleri ve maliyetleri optimize etmek amacıyla doğru stratejilere öncelik vermek için çeşitli karmaşık kamu ortaklık senaryolarının mali sonuçlarını tam olarak anlamaları gerekmektedir.
Türkiye’de Uygulanan Kamu – Özel Ortaklık Modeli
Türkiye’de uygulanan kamu – özel ortaklık modeline göre tasarlanan kamu hizmeti sektörlerinin sayısında son yıllarda artış görülmektedir. Kamu – özel ortaklık sözleşmeleri uzun vadeli sözleşme ilişkilerine dayanmaktadır. Türkiye’de kamu – özel ortaklığı projeleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Dairesi Başkanlığı (CSBB ) tarafından yürütülmektedir. CSBB’nin derlediği 2018 Kamu – Özel Ortaklık Raporu verilerine göre, Türkiye’de 1986 yılından 2019 yılına kadar kamu – özel ortaklığı modeli kapsamında toplam yatırım tutarı 63,8 milyar dolar olan 243 proje hayata geçirilmiştir.
İnşaat Sektöründe Kamu – Özel Ortaklığı Projeleri
Türkiye’de diğer sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de çeşitli kamu – özel ortaklığı modelleri gelişmiştir. Bu ortaklık modellerinden bazıları:
- Yap – işlet – devret,
- İşletme hakkının devri,
- Yap – işlet, yap – kirala – devret,
- Hükûmetlerarası anlaşmalar,
- Ev sahibi hükûmet anlaşmaları olarak sayılabilir.
Kamu – özel ortaklıkları, özel sektörün projedeki konumuna ve finansman payına bağlı olarak farklı modellerde gerçekleştirilebilmektedir. Türkiye’de kamu – özel ortaklığı projelerinin neredeyse yüzde 50’si yap – işlet – devret modeline göre inşa edilmektedir.
Türkiye’nin en büyük kamu – özel ortaklığı projeleri İstanbul Havalimanı, Kanal İstanbul, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi, İstanbul Yeni Havalimanı, Avrasya Tüneli, Gebze – Orhangazi – İzmir Otoyolu’dur. Türkiye’de sağlık alanında kamu – özel ortaklığı projeleri ise Ankara Bilkent Sağlık Kampüsü, Mersin Sağlık Kampüsü ve Adana Sağlık Kampüsü’dür.
Doğru ve Kapsamlı Fizibilite Raporlarına İhtiyaç Var
Kamu hizmetlerinin maliyet, sermaye ve kaynaklar gibi ölçülebilir birçok faktörün yanı sıra refah ve vatandaş talebi gibi ölçülemeyen faktörleri de içermesi nedeniyle doğru sonuçlara ulaşmak zordur. Türkiye’de kamu – özel ortaklığı projelerinin başarısının önündeki en büyük engellerden biri de organizasyonel ve hukuksal altyapı eksiklikleridir. Bu altyapıların kurgulanabilmesi için doğru ve kapsamlı fizibilite raporlarının hazırlanması gerekmektedir. Böylece devlet ve özel sektör proje hakkında daha detaylı bilgi sahibi olacak, belirsizliklerin azalmasıyla birlikte finansman anlamındaki zorluklar da ortadan kalkacaktır. Türkiye’de tüm kamu – özel iş birliği projelerini yönetecek merkezi bir birime de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu merkezi birimin varlığıyla kamu daha organize olacak ve tüm kamu – özel projelendirme süreçleri standart hâle gelecektir.