İçindekiler
Geride bıraktığımız seçimin heyecanı içerisinde gözden kaçmış olabilir. Hatırlatmakta yarar var: 16 Mart 2024 tarihinde Kamu İhalelerinde Yeşil Çimento Kullanımının Yaygınlaştırılması Tebliği yayınlandı. Tebliğ, kamuya ait işlerde kullanılacak çimentonun klinker oranının 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren en fazla %80, 1 Ocak 2030’dan itibaren ise %75 olmasını şart koşuyor.
Çimento Endüstrisi Karbon Salımlarının %8’inden Sorumlu
Çimento endüstrisi dünya karbon salımlarının yaklaşık %8’inden sorumludur. Çimento üretimi, Türkiye’de toplam enerjinin %7’sini, elektriğin %3 – 4’ünü, kömürün ise %20’sini tüketmektedir. Çimento sektöründe karbon ayak izinin temel kaynağı klinker üretim prosesidir. Klinker, yüksek sıcaklık derecelerindeki fırınlarda üretilmekte, dolayısıyla enerji tüketimi kaynaklı ciddi bir karbon emisyonuna neden olmaktadır. Daha da ötesinde klinker üretim sürecinin de kendine has yüksek miktarlı karbon salımları söz konusudur. Bu salımlar birleşerek, (çimento pazara sunulduktan ve beton üretiminde kullanıldıktan sonra) “gömülü karbon ayak izi” olarak adlandırdığımız, binaların ve diğer inşaat projelerinin ayak izinin en önemli parçası hâline gelmektedir.
Dolayısıyla çimentonun içerisindeki klinker miktarını azaltmak, çimento üretimi kaynaklı karbon ayak izinin azaltılmasında önemli bir araç olma potansiyeline sahiptir. Klasik portland çimentosu klinker ile alçının birlikte öğütülmesi ile elde edilir ve TS EN 197 – 1 standardına göre CEMI olarak sınıflandırılır. TS – EN 197 – 1 klinker oranı azaltılmış çimentolar CEM II, CEM III, CEM IV ve CEM V olarak sınıflandırılmaktadır.
CEM II sınıfı çimentolar, portland çimentosu ile mineral katkıların karıştırılmasından oluşan çimentolardır. Uçucu kül, kalker, cüruf, doğal ya da endüstriyel puzzolan bunlara örnektir. Standart, CEM II çimentolarda maksimum mineral katkı miktarını %35 olarak belirlemektedir, CEM IV ve CEM V sınıfında oran %50 civarındadır. Bu tip çimentolar Türkiye’de de farklı üreticiler tarafından üretilmektedir. Tebliğde de kamu işlerinde bu çimentoların kullanımı hedeflenmektedir.
Yeşil Bina Standartları Sıfır Emisyon İçin Önemli Bir Destek
Tebliğ kapsamına giren kamu alımlarının altyapı projeleri ile de ilgili olacakları dikkate alındığında çimento ve beton sektörü üretiminin önemli bir parçasını ilgilendirecekleri açıktır. Yine de kamuya ait olmayan işlerde de karbon ayak izi düşürülmüş çimentoların kullanımı sağlanmalıdır.
Küresel Çimento ve Beton Örgütü (GCCA), 2020 seviyeleri ile karşılaştırıldığında 2030’a dek çimento ayak izinin %20, beton ayak izinin ise %25 azaltılmış olmasını hedeflemektedir. 2050 hedefi, tüm sektörlerde olduğu gibi sıfır emisyona ulaşmaktır. Bu hedefe, sadece kamu için değil, tüm çimento tüketen paydaşlar için nasıl ulaşılabileceğini tartışmak gereklidir. Yeşil bina standartları bu alanda önemli bir destek sağlama potansiyeline sahiptirler.
Başka bir önemli nokta da düşük emisyonlu çimentoya oluşacak talebin, spekülatif fiyat artışına neden olarak kamu ve kamu dışı projelerin yeşil çimentoyu tercih etmemelerinin önüne geçecek izleme mekanizmalarının tesis edilmesi olacaktır.
Betonun Ayak İzini Azaltmak İçin Alternatif Yöntemler
Dikkatli okuyucular farkına varmışlardır, GCCA çimento için %20 azaltım hedefi koyarken, beton için %25 azaltım hedefi koymaktadır. Betonun ayak izinin azaltımı için çimento niteliğini değiştirmek haricinde ne yapılabilir? Çimentonun ve betonun nakliyesi, beton santrallerinde yapılan üretimdeki ayak izinin en büyük parçasıdır, bu alanın optimizasyonu ve yerel temine öncelik verilmesi belirli azaltım imkânları sağlayabilir. İlerleyen süreçlerde nakliye filosunun fosil yakıtlardan arındırılması da gündeme gelecektir.
Betona katılan katkı malzemeleri ile betonun dayanıklılığını ya da özel koşullarda kullanılabilirliğini arttırmak mümkün olmakta, çimento ve donatı ihtiyacı azaltılmış tasarımlar yapılabilmektedir. Örneğin geri dönüştürülmüş cam elyaf / karbon (fiber) katkılı betonun dayanıklılığı ve çatlama dayanımı daha fazla olabilmektedir. Bu alan inovasyona açık bir alandır ve yeni katkı malzemesi keşiflerinin çok hızlı finansal geri dönüşleri olabilecektir.
Geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı ve atık azaltımı da beton üretiminin ayak izinin azaltılmasının araçlarından bir tanesidir. Geri kazanılmış agrega, geri kazanılmış beton, beton atığını azaltacak tasarımlar ve planlamalar endüstri standardı hâline gelerek yaygın uygulama alanı bulduğunda yine belirli miktarda ayak izi azaltımı sağlama imkânına sahiptir.
Çimento Üretiminde Enerji Girdilerinin Ayak İzlerini Sıfırlamak, 2030’un Gündemi Olacak
Çimento sınıflarını belirleyen TS – EN – 197 – 1 standardının klinker miktarında en fazla %35 -50 aralığında azaltıma imkân verdiğini ifade etmiştik. Bunun anlamı, kullanılan çimentoların tamamı mineral katkılı olsa dahi, çimento endüstrisinin ayak izini sıfırlamak için başka yollar aramaya devam etmesinin gerekeceğidir. Klinkersiz çimento denemeleri yapılmakta ancak bu, ticarileşme imkânı bulamamaktadır. Bu durumda çimento üretiminin enerji girdilerinin ayak izlerini sıfırlamak ve üretim prosesinde ortaya çıkan karbondioksiti yakalamak gereği 2030’dan sonra gündeme gelecektir.
Yenilenebilir enerji ya da alternatif yakıtlar ile ısıtılan fırınlarda işlenen klinkerin üretimi esnasında ortaya çıkan karbondioksit karbon, yakalama ve depolama teknolojileri ile yakalanacaktır. Bu alanda geliştirilmiş teknolojiler mevcuttur ve %90’ın üzerinde verimlilikle çalıştıkları iddia edilmektedir.
Kısaca şunu ifade etmek gerektiğini düşünüyoruz: İklim değişikliği ile uyum sağlama çabaları kapsamında, son derece sıradan bir malzeme olarak düşünülen çimento ve nihai ürün olan beton alanında önümüzdeki senelerde giderek artan bir hızla yenilikler görmeye başlayacağız.
Tasarımcıların ve yatırımcıların bu alana da dikkatlerini vermeleri ve hem yatırımlarının karbon ayak izlerini azaltacak yeni spesifikasyonlar belirlemeleri, hem de tasarımlarının alışılmış uygulamalara göre ne kadar çevre dostu olduğunu hesaplayabilmeleri gerekecektir. Yeşil bina sektörü bu alanda yol gösterici ve uygulayıcı olacak becerileri son on yılda kazanmıştır ve karbonsuzlaşma yolunda liderlik etme kapasitesine sahiptir.