İçindekiler
20-21 Temmuz tarihlerinde Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) bünyesinde “Küresel Rekabette Uluslararası Gayrimenkul Yatırımlarını Türkiye İçin Yeniden Düşünmek” temasıyla düzenlediğimiz çalıştayımız; sektörün değerli paydaşlarını, gayrimenkul ihracatını arttırmaya yönelik çözümler odağında buluşturmuştur.
Çalıştayımızdaki tartışma ve değerlendirme süreçleri, aşağıdaki başlıklarda gerçekleştirilmiştir:
- Yatırım yoluyla vatandaşlık,
- Yatırım yoluyla oturma izni,
- İç / dış etmenlerin küresel pazarda rekabete etkileri, sorunlar ve çözüm önerileri.
Bunların yanı sıra çalıştayımızda; gayrimenkul ihracatı alanındaki talep azalışının nedenleri, rakip ülke analizleri, geliştirici gözüyle uluslararası gayrimenkul yatırımlarının sektöre etkisi gibi pek çok gündem maddesi masaya yatırılarak sektörün mevcut durumu ve geleceği adına önemli başlıklarda ortak akıl üretilmiştir.
Gayrimenkul Sektörü, “Hizmet İhracatçısı” Sıfatına Kavuşmalıdır
Çalıştayımızın sonuç bildirgesi çerçevesinde fikir birliğine vardığımız konulardan biri, “hizmet ihracatçısı” sıfatını kullanmamızın gerekliliğidir. Zira sektörümüz, 19/04/2022 tarihli 5448 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile hizmet ihracatçısı sıfatı kazanacakken bu kararın uygulama esaslarının yayınlanmaması, söz konusu adlandırmaya engel olmuştur.
Sektörün gelişimi için acilen hizmet ihracatçısı kavramının uygulamaya alınması gerekmektedir. Bu karar, Türkiye’ye gelecek uluslararası boyuttaki gayrimenkul yatırımlarının artması için gerekli enstrümanları aracı kurumlara tahsis edecek ve sektörün kalitesini arttıracaktır.
Gayrimenkul pazarlamasının hizmet ihracatı kapsamında değerlendirilmesi, nitelikli alıcıların gayrimenkul yatırımında Türkiye’ye yönelmesi için gerçekleştirilecek tanıtımlarda da sektöre destek olacaktır. Ülkemizdeki gayrimenkul ihracatının desteklenmesi için uluslararası gayrimenkul yatırımcılarına hizmet veren şirketlere reklam desteği, fuar ve etkinliklere katılım teşviklerinin sağlanması da kritik öneme sahiptir. Bu destekler sayesinde Türkiye’nin uluslararası gayrimenkul satışlarından elde ettiği gelirin, 25 milyar dolara ulaşması amaçlanmaktadır.
Yatırım Yoluyla İkamet Programı Hayata Geçirilmelidir
Ülkemize daha çok uluslararası gayrimenkul yatırımcısı çekebilmek ve bu anlamda rekabetin gerisinde kalmamak için elimizi güçlendirecek çalışmalardan biri de yalnızca “vatandaşlık” değil, “yatırım yoluyla ikamet izni” sağlayan programların (Gümüş ve Altın Vize gibi) yürürlüğe alınması olacaktır.
Tercihini Türkiye’den yana kullanan uluslararası yatırımcı kitlesi içerisinde doğrudan vatandaşlık almaya yönelenler kadar; amacı vatandaşlık olmayan, sadece yerleşik yaşamın imkânlarından yararlanmak için yatırım yoluyla ikametgâh edinmek isteyenler de mevcuttur.
Gayrimenkul edinimi yoluyla ikametgâh programının, nitelikli uluslararası yatırımcıların beklentilerini karşılayacak düzeyde tasarlanarak yatırım yoluyla ikametgâh başlığında sunulması, bu anlamda önemli bir adım olacak ve ülkemize olan talep artacaktır.
Altın Vize ve Gümüş Vize olarak iki alternatifi bulunan yatırım yoluyla ikametgâh programı, uluslararası yatırımcıların vatandaşlık ediniminde satış prosedürleri ile aynı süreci (değerleme koşulu, döviz alım belgesi, noter tasdikli satış vaadi sözleşmesi vb.) kapsayacak şekilde uygulanacaktır. Ancak bu seçenek, kat irtifakı kurulu olan ilk el konutlar için geçerli olacaktır.
Altın Vize
Önerdiğimiz programlardan biri olan Altın Vize alternatifinde uluslararası gayrimenkul yatırımcılarına ülkemizde geniş hak ve ayrıcalıklar sunulacaktır. 5 yıl süre ile ikamet, seyahat, çalışma ve ticari faaliyette bulunma izni şeklinde sıralanan bu hakların yanı sıra yatırımcılara; belirlenen sürenin sonunda vatandaşlık için başvuru hakkı da tanınacaktır.
Gümüş Vize
Diğer alternatif olan Gümüş Vize ise 3 yıl süre ile ikamet ve seyahat izni veren, turizm, emeklilik, sağlık ve eğitim gibi amaçlar için kısa süreli ikamet ile yerleşik yaşam olanaklarından yararlanılmasını sağlayan bir programdır.
Önerdiğimiz yatırım yoluyla ikamet programının iki türünde de kamu idaresi; ihtiyaçların ve global talebin yoğunluğuna göre kriterleri değiştirebilecek, bunları ülke içinde il / bölge bazlı farklılaştırma yoluna gidebilecektir.
Değer Tespit Raporları, Sadece Alıcıyı Bilgilendirme Amacı Taşımalıdır
Güncel mevzuata göre uluslararası yatırımcının mülk ediniminde değer tespit raporu zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak bahse konu raporlarda piyasa rayicinin TL bazında yer alması, döviz ödemesiyle satın alınan taşınmazlarda uluslararası yatırımcı açısından mağduriyete sebep olabilmektedir. Zira sözleşme, imza ve ödeme tarihi ile vatandaşlık başvuru sürecinde kur dalgalanmaları yaşanabilmektedir.
Sektör profesyonelleri ile iki gün boyunca gerçekleştirdiğimiz tartışmaların neticesinde, bu konunun çözümü olarak değer tespit raporlarının sadece alıcıyı bilgilendirme amacı taşıması gerektiği kanaatine varmış bulunmaktayız.
Süreç içerisindeki diğer tüm işlemlerin gerçek alım – satım değeri üzerinden yürütülmesi, değerleme raporlarında takdir edilen kıymetlerin satış̧ bedeli ve tapu harcı matrahı yönünden bağlayıcılığının bulunmaması; şüphesiz mağduriyetlerin önüne geçecektir.
Yatırım Yoluyla Vatandaşlık Ediniminde İlk El Konut Şartı Olmalıdır
Yatırım yoluyla vatandaşlık programındaki ana hedef, gayrimenkul ihracatı yoluyla ülke ekonomisine döviz girişinin sağlanmasıdır. Sektör temsilcileri olarak araştırmalarımızdan çıkan sonuç ise uluslararası yatırımcı açısından özellikle son dönemde ikinci el konut satışının ağırlık kazandığıdır. Yatırımcıların ikinci el konutlara yönelik yüksek talebinin ardından, toplumda gayrimenkul fiyatlarının uluslararası yatırımcı nedeniyle yükseldiği algısı oluşmuştur. Hem bu durumun önüne geçmek hem de sektöre doğrudan katkı sağlamak amacıyla vatandaşlık programı dahilindeki konutları ilk el olarak sınırlandırmak, doğru ve yerinde bir adım olacaktır.
Nitekim ikinci el bireysel konut satışları ile elde edilen döviz yastık altında kalabilmekte, bankacılık / finans sektöründe değerlendirilememektedir. Vatandaşlık programının gerçek amacına hizmet etmesi ve ekonomimiz ile inşaat sektörümüze katkı sağlayabilmesi adına çalıştayımızda ortaya çıkan bu öneri, son derece kıymetlidir.
Aracı Kurumlar ve Çalışanlar İçin Lisanslama / Sertifikalandırma Süreçleri Başlatılmalıdır
Finansal bir ürün olan gayrimenkul işlemlerinin tamamında sorunsuz işleyiş için temel parametre “güven”dir. Alanında uzman profesyonellerle satılan ürünün doğru tanımlanması, bunun yanı sıra tüm aşamalardaki işlemlerin şeffaf biçimde denetlenmesi de gayrimenkul ihracatında güveni sağlayacak en temel etkenlerdendir. Bu nedenle uluslararası yatırımcıya karşı ülkemizi temsil eden aracı kurumlar ile çalışanlarının lisanslama ve sertifikalandırma süreçlerine tabi olması, sektörün gelişimi açısından âdeta bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.
İlgili kamu kurumları tarafından çerçevesi çizilen ve denetlenen bir lisanslama / sertifikalandırma süreci sayesinde uluslararası yatırımcının güveni tesis edilecek ve satışların artmasıyla ülke ekonomisine giren döviz miktarı da yükselecektir.
Uluslararası yatırımcıların ülkemizdeki taşınmaz edinim süreçlerinde karşılaştığı olumsuz durumlar, uzun vadede gayrimenkul ihracatı sektörüne ciddi zararlar verebilecek potansiyeldedir. Sektörümüzün geleceğe emin adımlarla yürüyebilmesi adına çalıştayımızda da altını çizdiğimiz lisanslama / sertifikalandırma süreci için gereken adımlar hızlıca atılmalıdır.
GİGDER, Tüm Önerilerin Takipçisi Olacaktır
Gayrimenkul ihracatı sektörünün, dolayısıyla ülke ekonomisinin gelişimi için çalıştayımıza katılarak görüşlerini beyan eden tüm sektör temsilcilerine bir kez daha teşekkürlerimi iletmek isterim. GİGDER olarak hissettiğimiz sorumlulukla, etkinliğimizde gündeme getirdiğimiz kıymetli önerilerin hayata geçirilmesi adına tüm süreçlerin takipçisi olacağız.
“GİGDER Küresel Rekabette Uluslararası Gayrimenkul Yatırımlarını Türkiye İçin Yeniden Düşünmek Çalıştayı”nın sonuç bildirgesini PDF olarak görüntüleyin.