İçindekiler
Türkiye; genç ve dinamik iş gücü havuzu, stratejik konumu, gelişmiş lojistik ağı nedeniyle uluslararası yatırımcılar için ilgi odağı olmaya devam ediyor. Endüstriyel pazarın cazibesi ve gayrimenkul varlıklarının kârlı potansiyeli, uluslararası yatırımcıların ülkemizdeki yatırım faaliyetlerini artıran önemli etkenler arasında yer alıyor.
Yabancı Sermaye Yatırımı Nedir?
Yabancı sermaye yatırımı; bir ülkeye, başka bir ülke merkezli bir yatırımcının tesis kurarak, gayrimenkul sahiplenerek veya mevcut bir şirketi tamamen veya kısmen satın alarak doğrudan sermaye aktarmasıdır. International Monetary Fund’un (IMF) 1977 yılına ait tanımında ise şu ifadeler yer almaktadır: “(Yabancı sermaye yatırımı) … Yabancı şahıs veya şirketlerin başka bir ülkedeki teşebbüslerinde yönetim kademesinde bulunarak kâr amacı gütmesidir.”
Bu tür yatırımda kalıcılık, uzun vadeli bir sermaye akış planı, yatırımcının tam yetkiye sahip olabilmesi, kârlılık ve verimlilik temelli hareket esnekliğine sahip olunması ana belirleyici unsurlardır. Portföy yatırımlarından farklı olan bu yatırım şekli, doğrudan yatırım olarak da tanımlanabilir. Piyasa işlemi üzerinden yapılan yatırımlar, doğrudan yabancı sermaye yatırımı kapsamına girmemektedir.
Uluslararası Yatırımcı Sermayesinin Tarihçesi
İlk yabancı sermaye yatırımları Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanmakta olup; 19. yüzyıl ortalarından Cumhuriyetin kuruluşuna kadarki dönemde millî menfaatlere zarar veren bir durum ortaya çıkarmıştır. Kırım Savaşı’nın getirdiği büyük borçlanma, Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı yatırım sermayesi ile tanışmasına sebep olmuştur. Cumhuriyetle beraber daha kontrollü bir politika izlenmiş, 1929 – 1938 yılları arasında modern Türkiye’nin endüstrileşmeye başlaması nedeniyle birçok yabancı sermaye yatırımı ülkemize giriş yapmaya başlamıştır.
Uluslararası Yatırımcı İçin Endüstriyel Gayrimenkul Yatırımı Neden Önemli?
Küreselleşen dünyada yatırımcılar büyüme ve kârlılık amacıyla, millî kazanç ve menfaatlerine uygun yatırım alternatiflerine yöneliyorlar. Bu durum yatırımları kısıtlı bir alanda değil; ülke dışında önemli kaynaklar ve fırsatlar sunan alanlara da ulaşarak, yatırımlarda söz sahibi olmayı zorunlu hâle getirmeye başlamıştır.
Gelişmiş ülkeler sermayelerini kârlılık potansiyeli yüksek olan sanayi alanlarına yoğunlaştırırken, kaçınılmaz olarak endüstriyel gayrimenkul yatırımcıları da buradaki kârlılığı görmüş ve paralel olarak projeler geliştirmeye başlamışlardır.
Türkiye Neden Endüstriyel Gayrimenkul Yatırımcılarının Radarında?
Türkiye; Asya, Avrupa ve Afrika üçgeni arasındaki değerli konumu nedeniyle lojistik açıdan çok değerli bir lokasyonda bulunmaktadır. Birçok yabancı sermayeli firma Türkiye’deki endüstriyel gayrimenkullere yatırım yaparak sermayesini yerelleştirip, bölgede üçlü bir oyuncu hâline gelebiliyor ve lojistik kolaylıklar nedeniyle hedef pazarlara kolay erişim imkânı sağlayabiliyor.
Özellikle e-ticaret temelli şirketlerin ihtiyaç duyduğu lojistik depolara yapılan yatırımlar, bu şirketlerin ulusal arenada rakiplerinin önüne geçmesini sağlayan önemli avantajlar sunuyor. Üretim maliyetlerinin düşük olması, genç ve finanse edilebilir iş gücü gibi etkenler sayesinde yabancı yatırımcılar yatırımlarında Türkiye’yi tercih ediyor. Uluslararası yatırımcıları çekmek için önemli teşvikler verilmesi, vergi ve gümrük avantajları gibi unsurlar endüstriyel gayrimenkul yatırımlarının cazibesini önemli ölçüde artırıyor.
Ülkemizdeki Örnek Yabancı Sermayeli Endüstriyel Gayrimenkul Yatırımları
Türkiye, stratejik konumu ve potansiyeli nedeniyle önemli firmaların doğrudan sermaye yatırımlarıyla endüstriyel alanda yatırım yaptığı ülkelerden biridir. Bu başarılı yatırımlara aşağıdaki örnekleri gösterebiliriz:
- Amazon: Tuzla’daki lojistik deposunda 65 bin metrekarelik bir alanda faaliyet göstermektedir ve bu tesis 100 milyon doları aşkın bir yatırımla kurulmuştur.
- Alibaba Group: Trendyol’un çoğunluk hissesini satın almış ve 2 milyar dolarlık yatırım planı bulunmaktadır.
- PepsiCo: Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde tesis kurmuştur.
- Procter & Gamble (P&G): Gebze, Kocaeli’de büyük bir üretim tesisine sahiptir.
- DHL: Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde lojistik tesisleri bulunmaktadır.
- Hyundai ve Siemens: Dünya devleri olarak Türkiye’de önemli endüstriyel yatırımlar gerçekleştirmişlerdir.
Endüstriyel Gayrimenkul Yatırımında Türkiye Ne Gibi Riskler İçeriyor?
Yabancı bir ülkede yatırım yapmak her şirket için belli başlı riskler içermektedir. Türkiye de yatırımcılar için kârlılığı yüksek bir potansiyel sunmasıyla beraber bazı belirsizlikleri sunmaktadır. Bu belirsizlikler ekonomik, jeopolitik ve politik olarak yatırımcının karşısına çıkabilir. Türkiye’nin kırılgan bir ekonomiye sahip olması, avantaj olarak yatırım yapmayı kolaylaştırabilirken, uzun vadeli olarak kârlılık beklentisini de belirsizleştirebilir. Ancak Türkiye’nin global krizlerden sağlam temelleri nedeniyle daha az etkilenmesi, bu risklere rağmen yatırım yapılabilir ülkeler arasında olmasında her zaman önemli bir etken olmuştur.
Sonuç olarak; Türkiye’nin sanayi potansiyeli, genç iş gücü havuzu ve gelişmekte olan bir ülke olması, gelecekte Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki en önemli endüstriyel merkez olması olasılığını önemli ölçüde artırmaktadır. Bu bağlamda yatırımcı ilgisinin de hiç eksilmeden devam ettiğini görebiliyoruz.
Ancak; yatırımcıların yatırım yaptıkları ülkelerdeki kanunların stabilitesini çok önemsedikleri ve yatırım kararlarını buna göre verdikleri göz önüne alındığında, hukuka olan güven ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda yatırımcının gözünden baktığımızda, sermayelerini daha az riske atabileceği bir hukuk sistemine sahip olmamız gerekmektedir. Eğer bu altyapıyı sağlamlaştırabilirsek dünyanın önemli endüstriyel gayrimenkul merkezlerinden biri olmamamız için hiçbir engel kalmayacaktır.