İçindekiler
Şehir ısı adasının kar yağışı üzerindeki etkisine ilişkin yazı kaleme almaya karar verdiğimde, bu konuda daha önce yapılmış çalışmaları ve uzman görüşlerini araştırmaya başladım. Bu süreçte, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Prof. Dr. Orhan Şen‘in 2017 yılında medyaya verdikleri demeçler dikkatimi çekti. Bu değerli akademisyenlerin görüşlerini burada paylaşarak, bilgilerinize sunuyorum, çünkü onların söylediklerinin üzerine söyleyecek pek bir şeyim yok.
2016 ve 2017’nin ocak aylarının ilk günlerinde, uzun bir aradan sonra İstanbul’da kar yağışı görülmüş, hatta 6 – 9 Ocak 2017 tarihlerinde şehir merkezinde kar kalınlığı 40 santimetreye ulaşmıştı. Ancak son yıllarda İstanbul ve ülkemizin büyük bir kısmında kar yağışlarının azaldığı gözlemleniyor. Peki, son yıllarda kar yağışının neden azaldığına dair nasıl bir açıklama yapabiliriz?
“Bina Yığınları Isı Adası Oluşturuyor”
Aslında bu durum ne ilk ne de son olacak. Örneğin, 2012 Ocak ayında da benzer sorular gündeme gelmişti ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden akademisyenler bu durumu şöyle açıklamışlardı:
“Türkiye’nin birçok noktası beyaza bürünmüşken İstanbul’a henüz kar düşmemesinin müsebbibi bulundu: Şehirleşme.
Prof. Kadıoğlu, ‘Isınan binalar ısı adası oluşturuyor’ derken Prof. Orhan Şen de ekledi, ‘Gökdelenlerin hepsi soba’”
Bu haber başlığı, 14 Ocak 2012 tarihinde gazetelerde yer almıştı. Haberde, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen; şehir ısı adasının kar yağışına etkisi üzerine açıklamalarda bulunmuştu.
Prof. Dr. Kadıoğlu, Türkiye’nin bulunduğu enlemde aslında her yağışın kar şeklinde başladığını ve bunun İstanbul’da da geçerli olduğunu belirterek, şöyle devam etmişti:
“Aslında İstanbul’da da kar yağıyor. Ama İstanbul deniz seviyesinde olduğu için kar kristalleri yere ulaşana kadar eriyor. Kar kristallerinin yere ulaşması için çok uzun bir yol alması gerekiyor. Mesela Ankara’da yere ulaşan kar kristalinin İstanbul’da yere ulaşabilmesi için 1 kilometre daha düşmesi gerekiyor. Tabii yukarıdan aşağıya doğru inerken her 100 metrede hava 1 derece ısınıyor. Bu nedenle de kar kristalinin erimeden yere inme şansı azalıyor.”
İstanbul gibi deniz kıyısında olan birçok şehrin kar yağışı aldığına da dikkat çeken Kadıoğlu, “İstanbul’da kar yağması için havanın biraz daha soğuk olması gerekiyor. 1.5 kilometre yukarıda hava sıcaklığının en az -10 derece olması lazım ki düşen kar kristali erimeden yere inebilsin. Tabii bir de İstanbul beton yığını. Bir sürü araç var trafikte. Yapay olarak ısıtılan bu kadar büyük bir bina blokunun olduğu bir yerde şehir ısı adası da oluşuyor. İstanbul etrafındaki kırsal alana göre 3 – 4 derece sıcak olabiliyor. Bu da İstanbul’un kırsala göre daha az yağış almasına neden oluyor” diye konuşmuştu.
“Gökdelenlerin Hepsi Büyük Bir Soba”
Prof. Dr. Şen ise, kar yağışının azalma sebeplerini detaylandırarak, şunları söylemişti:
“Kar sıcaklığının sınırı 4 derece ve altıdır. 5 derece olursa karla karışık yağmur olur. Bu seneki kışa bakıyoruz; Marmara, Boğazlar, Ege ve Akdeniz dışında kar bir şekilde az da olsa yağdı. Güneyde zaten yağmıyordu ama İstanbul’da eskiden kar yağıyordu. Yağmamasının nedenlerinden biri şehirleşmedir. Nüfus ve bina artışı, asfaltların artışı, yeşil alanların yok olması, büyük şehirlerde ısı adaları yaratıyor. Bu ısı adası şehirdeki sıcaklıklarda 2 – 3 derecelik bir artışa neden olur.
Anadolu’da 2 – 3 derecede kar yağdı ama İstanbul’da 6 dere altına düşmedi sıcaklık. Bu, bundan sonra da böyle olacak. Bundan 20 – 25 sene önceki karlar artık yok! Nedeni de bu betonlaşma. Bu binaların hepsi bir ısı kaynağı. Binalar güneşten aldığı ısıyı emip geri veriyor. Dolayısıyla binaların hepsi birer soba özelliğine bürünüyor. Gökdelenlerin hepsi büyük sobalar.”
Bugünlerde yağan yağmurun aslında kar olduğunu ve ısı adası etkisi olmaması hâlinde İstanbul’da da kar yağışı olarak etkisini göstereceğini belirten Şen, şöyle devam etmişti:
“İstanbul’a kar yağmaz mı? Yağar. Bu sene de yağma ihtimali var ama o sıcaklığın 4 derecenin altında olması lazım. Sibirya’dan sarkan yüksek basınç Marmara’ya doğru sarkarsa bölgede çok şiddetli kar yapar. O zaman iyi kar yapar İstanbul, çünkü kuzeyi açık. Bir de küresel iklim değişikliğinin etkisi var. Sadece İstanbul değil, Doğu Anadolu’da bile kar yağışı eskiye oranla az. İklim değişikliğinden dolayı tropikal iklime doğru kayıyoruz.”
“Betonlaşma Devam Ederse İleride Belki de Hiç Kar Yağmayacak”
Sonuç olarak, kar yağışı; doğayı güzelleştiren, barajları besleyen, havayı temizleyen ve çocukları sevindiren bir doğal olgu olarak hayatımızda büyük bir yer tutuyor. Ancak şehirleşmenin etkisiyle, büyük şehirlerde kar yağışları giderek daha seyrek hâle geliyor. Örneğin, İstanbul’daki 1987 Mart ayı kar yağışı hâlâ efsane olarak anlatılıyor. Eğer küresel ısınma durdurulmaz ve betonlaşma devam ederse, ilerleyen yıllarda belki de dünya genelindeki çocuklar karla tanışamayacaklar. Bu durum, bilimsel çalışmalarla da destekleniyor ve geleceğe dair endişe verici bir tablo çiziyor.