İçindekiler
Kentsel dönüşüm, bir şehir veya bölgedeki yerleşim alanlarının fiziksel, sosyal ve ekonomik yapısının iyileştirilmesi ve dönüştürülmesi sürecini ifade eder. Bu sürecin nedenleri; genellikle afet risklerinin azaltılması, yaşanabilirlik standartlarının artırılması, çevresel sürdürülebilirlik sağlanması veya ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesidir. Literatürdeki tanımından farklı olarak ülkemizdeki kentsel dönüşüm yaklaşımları konut alanlarının fiziksel dönüşümüne odaklanmıştır. Ülkemizde kentsel dönüşümün tanımı ve kapsamı, süreç içerisinde evrilmektedir.
Başlangıçta sadece İstanbul ve Marmara bölgesindeki afet riski altındaki yerleşimlerin dönüşümü üzerinden gelişen farkındalık ve tanım, günümüzde tüm afet türlerini, hatta afet olmasa bile kalitesiz binaların dönüşümünü de kapsar hâle gelmiştir. Dolayısıyla kentsel dönüşüm bir şemsiye kavram durumuna ulaşmıştır.
Çarpık Yapılaşmanın Çözümü Kentsel Dönüşüm mü?
6306 sayılı Kanun’un getirdiği mali ve teknik imkânlar, bu kanunu ve kentsel dönüşüm kavramını ülkemizdeki planlama ve uygulamada yaşanan tıkanıklıkları çözen bir araç hâline dönüştürmüştür. Bunun son örneği, Ayder Yaylası ve Uzungöl’deki çarpık yapılaşmanın giderilmesi için kentsel dönüşüm mekanizmalarının kullanılmasıdır.
Ülkemizde geleneksel kentsel dönüşüm, ağırlıklı olarak konut alanlarının yeniden geliştirilmesi ve dönüştürülmesi olarak algılanmıştır. Kentsel dönüşümü sadece yapı bazında fiziksel dönüşüme indirgeyen bu yaklaşım, dönüşümün ekonomik ve sosyal bileşenlerini neredeyse tamamen göz ardı etmektedir. Bu algı, özellikle şehirlerdeki hızlı nüfus artışı ve kentsel genişleme sonucu ortaya çıkan konut ihtiyacını karşılamak amacıyla doğal olarak oluşmuştur. Bu anlayışa göre genellikle eski ve doğal afetlere karşı dayanıksız konutlar yeniden inşa edilerek daha modern ve güvenli konut birimleri oluşturulur. Ticaret alanları ise kentsel dönüşümün cazip hâle gelebilmesi için gerekli rantın yaratılması sırasında ortaya çıkmaktadır. Bu sayede konut ve ticaret alanlarının iç içe olduğu dönüşüm projeleri gelişmektedir.
Sanayi Alanlarını Dönüştürmek Neden Önemli?
Peki ya sanayi alanları? Sanayi alanları, kentsel dönüşüm tartışmalarında sıkça göz ardı edilen ancak son derece önemli bir bileşendir. Özellikle deprem riski taşıyan bölgelerde, bu alanların güvenliği ve dönüşümü büyük önem taşır. Beklenen Marmara Depremi insanların yoğun olarak evlerde olduğu bir zamanda gerçekleşirse konut dönüşümü bizim için hayati öneme sahip olacak. Ancak deprem çalışma saatinde gerçekleşirse konutların dirençliliği kadar yolların, okulların, çalışma alanlarının ve daha önemlisi sanayi alanlarının dirençliliği de önemli olacaktır.
Ülkemizde sanayi alanlarındaki yapıların güvenliği ve deprem sonrası oluşabilecek ilave risklere ilişkin yeterli veri ve analiz bulunmamaktadır. Ülkemizin ölçek olarak en büyük ve en yaygın sanayi yerleşimleri Marmara bölgesinde yer almaktadır. Bu nedenle sanayi alanlarının dönüşümü hem deprem riskini azaltma hem de ekonomik büyümeyi teşvik etme açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu, daha güvenli, daha sürdürülebilir ve daha ekonomik olarak yaşanabilir şehirlerin oluşturulmasına yardımcı olacaktır.
Kent İçindeki Sanayi Alanları Sorun Yaratıyor!
Türkiye’de kent içinde kalmış sanayi alanları, kentlerin fiziksel, sosyal ve ekonomik gelişimi için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu alanların kent içinde kalmasının nedenleri arasında; kentlerin hızlı büyümesi, sanayileşmenin geçmişte kent merkezlerinde yoğunlaşması ve kent planlamasında yaşanan sorunlar sayılabilir. Kentsel bölgelerde yer alan sanayi alanları (kent merkezlerinin işlev kaybı yaşamasıyla) hem fiziksel hem de işlevsel olarak çöküntüye uğramaya başlamış ve bu alanlar için kentsel dönüşüm uygulamaları zorunlu hâle gelmiştir.
Sanayi alanlarının dönüşümü gündeme geldiğinde, bu bölgelerin Marmara içinde veya dışında farklı yerlere taşınması ve bu alanlarda genellikle yüksek yoğunluklu lüks konut sitelerinin ve alışveriş merkezlerinin yapılması ilk seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kent merkezlerindeki sanayi bölgelerinin kent dışına taşınması, sosyoekonomik açıdan bazı olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin üretici ekosisteminin dışına taşınması, ekonomik açıdan ilişkili olduğu diğer işletmelerden uzaklaşması, bölge içerisinde sosyal, ekonomik ve demografik etkiler oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu yaklaşım, üretim alanlarımızın yeni tüketim alanlarına dönüşmesine yol açmaktadır. Ülkemizde yeni sanayi alanlarının oluşturulması için hem kıymetli tarım arazileri ya da korunan alanlar kullanılmakta hem de birçok durumda yüksek kamulaştırma maliyetleri ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle mevcut sanayi alanları yerinde dönüştürülerek hem afet risklerinin azaltılması hem de kirleticilik düzeylerinin düşürülerek iklim değişikliği ile mücadeleye katkı vermesi sağlanabilir.
Dünyada üretim süreçlerinde yaşanan değişim ve dönüşüm mekânsal seçimde de karşılık bulmaktadır. Hem dünyada hem de ülkemizde esnek üretim süreçlerinin gündeme gelmesi, teknolojik değişim ve dönüşüm, bazı sanayi alanları için yeniden yer seçilmesine ya da bu alanların kapanmasına yol açmıştır. Bu değişim süreci sonucunda başta kamu tarafından yürütülen iktisadi devlet teşekkülleri olmak üzere birçok sanayi fonksiyonu ve lojistik merkez, kent merkezinin içinde atıl olarak kalmıştır. Diğer yandan bazı sanayi alanları da hızlı şehirleşme ve gecekondulaşma süreçlerine bağlı olarak kent merkezlerinde sıkışmıştır. Bu alanların dönüşmesi hem kentleşmenin hem de sanayi gelişiminin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için zaruri hâle gelmiştir. Sanayi alanlarının dönüşümü de kentsel dönüşümün önemli bir parçasıdır.
Alternatif kentsel dönüşüm modellerini şu şekilde karşılaştırabiliriz:
Avantajları | Dezavantajları | |
Model 1- Rekreasyon | * Kentsel yoğunluğun azaltılması
* Sanayi kullanımı ile zarar görmüş doğal çevrenin kendini yenileyebilmesi |
* Üretim işlevinin kaybolması
* İstihdam olanaklarının azalması * Konut – iş yeri mesafelerinin artması |
Model 2- Yeni kentsel kullanım | * Yeni sanayi alanlarının finansmanının kolaylaşması
|
* Tüketimin özendirilmesi
* Üretim işlevinin kaybolması * Konut – iş yeri mesafelerinin artması * Benzer alanlarda rant beklentisinin oluşması |
Model 3- Islah | * Üretim ilişkilerinin ve ağlarının korunması
* Nitelikli istihdamın artması * Üreten şehirler yaklaşımının desteklenmesi * Yeni üretim teknik ve teknolojileri için uygun ortamların oluşturulması |
* İlave yatırım maliyeti gerektirmesi
* Mülkiyet yapısından kaynaklanabilecek sorunlar
|
Sanayi Alanlarının Dönüşümü ile Afet Riskleri Azaltılabilir
Sanayi alanlarının çoğu deprem, sel ve yangın gibi afet riski altında bulunan bölgelerdedir. Bu bölgelerin dönüşümü ile afet riskleri azaltılabilir. Ayrıca, sanayi alanlarının kirliliği, çevre ve insan sağlığı için bir tehdit oluşturmaktadır. Sanayi alanlarının dönüşümü ve kirlilik düzeyleri düşürülebilir. Ayrıca enerji verimliliği de artırılabilir ve iklim değişikliği ile mücadeleye katkı sağlanabilir. Ülkemizde yerleşim yerleri içerisinde kalan atıl sanayi alanlarının dönüştürülmesi sonrasında genel olarak sosyal rekreasyonel alanlar, kent parkları, müzeler, sergi alanları gibi yeni kullanımların geliştirildiği görülmüştür. Bu modelde sanayi alanlarının üretim fonksiyonu terk edilmekte bunun yerine yeniden işlevlendirme ile buralar ağırlıklı olarak sosyal etkinlik ve rekreasyonel kullanıma ayrılmaktadır.
Diğer yandan dönüşüme konu olan sanayi alanlarının çeşitli kredi teşvik mekanizmaları ile kent dışına taşınması ve bu alanların konut, AVM vb. gibi kullanımlara bırakılması yönünde güncel çalışmalar bulunmaktadır. Bu modelde ise kent içinde sıkışmış sanayi alanlarının sahip oldukları arazi değerleri dikkate alınarak buralardan elde edilecek gelirler ile yeni sanayi alanlarının şehir dışında oluşturulması öngörülmektedir. Diğer bir model ise sanayi alanlarının ıslah edilerek yeni ve yenilikçi üretim alanlarına dönüştürülmesi yoluyla gerçekleşmektedir. Bu model üretim ilişkilerinin ve ağlarının korunmasına, nitelikli istihdamın artırılmasına, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesine katkıları bakımından olumlu görülmektedir. Bununla birlikte bu model ilave yatırım maliyeti gerektirmekte ve dönüşüm sürecinin yönetilmesine eşlik edecek bir proje hazırlanmasını gerektirmektedir.
Sanayi alanlarının dönüşümü, Türkiye adına önemli bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirmek için sanayi alanlarının dönüşümünün Türkiye’de karşılaşabileceği zorluklar, kentsel dönüşümün diğer boyutlarıyla ilişkisi ve uluslararası deneyimler gibi konuların dikkate alınması gerekmektedir.
Sanayi alanlarının dönüşümü; kentsel dönüşümün konut, ticaret, ulaşım, çevre ve yeşil alan gibi diğer boyutlarıyla ilişkilidir. Bu ilişkilerin daha iyi anlaşılması için bunlara uygun politikaların geliştirilmesi gerekmektedir.
Sanayi alanlarının dönüşümü için aşağıdaki önlemler alınmalıdır:
Sanayi Alanlarının Risk Analizlerinin Yapılması
Sanayi alanlarının afet riskleri, kirlilik düzeyleri ve diğer olumsuz etkilerinin belirlenmesi için risk analizleri yapılmalıdır. Bu analizler, dönüşümün öncelikli alanlarını ve ihtiyaçlarını tanımlamak için kullanılabilir. Böylelikle dönüşümün aciliyeti ve öncelikleri belirlenebilir.
Sanayi Alanlarının Dönüşümüne Yönelik Politikaların Geliştirilmesi
Sanayi alanlarının dönüşümünü teşvik edecek politikalar geliştirilmelidir. Bu politikalar, özel sektörü teşvik etmek, kamu – özel iş birliğini artırmak ve dönüşüm sürecini desteklemek için finansal teşvikler içerebilir. Ayrıca bu politikalar çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği gibi faktörlere odaklanmalıdır.
Sanayi Alanlarının Dönüşümü İçin Projelerin Hazırlanması
Sanayi alanlarının dönüşümüne yönelik projeler hazırlanmalı ve bu projelerin uygulanması için gerekli finansal ve teknik destek sağlanmalıdır. Bu hareket yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında iş birliğini teşvik etmeyi amaçlamalıdır.
Sonuç olarak, sanayi alanlarının dönüşümü, kentsel dönüşümün önemli bir unsuru olarak düşünülmelidir. Bu dönüşüm, afet risklerini azaltma, çevreyi koruma, enerji verimliliğini artırma ve yeni iş fırsatları yaratma açısından büyük potansiyele sahiptir. Ancak başarılı bir dönüşüm için risk analizleri, politika geliştirme, projelerin hazırlanması ve finansal destek sağlama gibi önlemler de alınmalıdır. Sanayi alanlarının dönüşümü, kentlerin sürdürülebilir gelişimi için önemli bir adımdır. Ülkemizde bu konuya özel yasal ve idari düzenlemelerin yapılması, (Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kurumsallaşırken) kentsel dönüşümün bu boyutunun da dikkate alınması önemlidir.