İçindekiler
Gayrimenkul hukukuna ilişkin tapu iptal tescil, nama ifa, ecrimisil, muhdesatın tespiti gibi davalarda; ihtiyati tedbir kararı büyük önem arz etmektedir. Özellikle tapu iptal tescil davaları bakımından, dava konusu taşınmazın üçüncü kişiye devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi önemlidir. Devamında bunun, ilgili tapu sicil müdürlüğüne bildirilerek taşınmaz kaydına işlenmesi; hak sahibi bakımından önemli bir hukuki güvence teşkil etmektedir.
İhtiyati Tedbir Kararının Geçerlilik Süresi
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK) 397/2 gereği ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder. Geçerlilik süresi ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının kesinleşmesine kadar geçen uzun bir süreyi kapsayan ihtiyati tedbir kararı, ileride haksız çıkarak karşı tarafın zarara uğrama ihtimali dikkate alınarak genellikle teminat üzerine verilmektedir.
Nitekim HMK m.389’da bu durum şu şekilde düzenlenmiştir:
“Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.”
İhtiyati Tedbir Talebinde Teminat Gösterme Durumu
HMK 392/1 gereği ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. İlgili maddenin devamında ise teminat alınmamasının şartları, “Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.” ifadeleriyle açıklanmıştır.
Bahse konu durumu bir başka ifadeyle açıklamak gerekirse; ihtiyati tedbir talebinde bulunan davacının kuvvetli bir delile dayanması sebebiyle tedbirde haksız çıkma ihtimalinin zayıf olduğu varsayılarak, teminat bedeli hiç alınmadan ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür.
Görüldüğü gibi istisnai hâllerde ise teminat gösterilmeksizin ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür. Böylece gayrimenkule ilişkin yüksek dava değeri olan davalarda, yüksek tutarda teminat tutarı ödenmesine gerek yoktur. Söz konusu tutarın ödenmesi yerine, teminat gösterilmeksizin hukuki güvence elde edilebilecektir. Elde edilen bu hukuki güvence de kararın kesinleşmesine kadar geçerli olacak niteliktedir.
Teminat Ödenmeden İhtiyati Tedbir Kararı Alınması Büyük Avantaj
Bu hâlde nispi oranda teminat gösterilmesi yerine, maktu olan düşük tutarda harç yatırılması yeterlidir. Teminat bedelinin ihtiyati tedbir kararının geçerli olduğu süreçte mahkeme nezdinde depo edildiği düşünülürse, teminat ödenmeden ihtiyati tedbir kararı alınmasının önemli avantaj sağladığı anlaşılabilir.
Konuyla İlgili Emsal Kararlar
Yargıtayın yerleşik görüşü de bu yöndedir… Emsal bir kararda (14. HD., E. 2014/6334 K. 2014/11071 T. 13.10.2014 sayılı karar) davacı, imar planının iptali nedeniyle mülkünün önceki kadastral parsele dönüşmesini talep etmektedir. Yine aynı davacı, ayrıca açtığı ortaklığın giderilmesi davası sonucunda iptal edilen imar planı kapsamında kalan 339 ada 11 numaralı imar parselinin satışı işleminin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını da talep etmiştir.
Ardından davacının tedbir talebinin, teminat gösterilmeksizin kabulüne karar verilmiştir. Bu noktada bahse konu karar; imar planının iptaline ilişkin Sakarya 1. İdare Mahkemesi’nin gerekçeli kararı ve Danıştay 6. Dairesi’nin onamına dayandırılmıştır.
Bir başka örnekte davacı, taşınmazda kendisine ait olan arsa payının T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüğü tarafından 6306 sayılı kanuna dayandırarak gerçekleştirdiği üçüncü kişiye satış işlemine itiraz etmiştir. Bu noktada davacı, üçüncü kişiye satışın idare mahkemesince iptali kararına dayanmış; arsa payının yeniden kendi adına (eski malik sıfatıyla) tescili için tapu iptal ve düzeltme davası açmıştır.
Tapu iptal ve tescil davasına bakan Asliye Hukuk Mahkemesi, davacıya ait olan arsa payının üçüncü kişiye satışının iptali kararını yeterli görerek, davacı lehinde teminat gösterilmeksizin ihtiyati tedbir kararı verilmesini kabul etmiştir. İhtiyati tedbir kararı neticesinde, üçüncü kişiye devredilme ihtimali olan arsa payı üzerinde davacı lehine hukuki güvence sağlanmıştır.
Tüm bu örneklerden yola çıkarak hukukçuların ve hak sahibi ilgililerin ihtiyati tedbir taleplerinde; kanun maddesi ve emsal kararlara dayanarak daha hızlı ve kolay şekilde hukuki güvence talep edebileceklerine inanmaktayız.
Avukat Fatma Nur Tığ’a, metnin hazırlık sürecindeki destekleri için teşekkürler…