İçindekiler
Son zamanlarda ülkemizdeki en prestijli rezidanslarda ya da en güvenilir görünen müteahhitlik firmaları tarafından yapılan alışveriş merkezlerinde çıkan yangınları, depremde yerle yeksan olan okuldan hastaneye kamu ve özel kurumlara ait yapıları görünce, “Yaşadığımız binalar yeterince güvenli mi?” sorusunu sormadan edemiyoruz.
Peki, biz uzmanlar öncelikle mevcut yapı stoklarının ve sonrasında yapım süreci devam eden proje aşamasındaki işlerin güvenliğini sağlamak için ne yapmalıyız?
Yukarıdaki sorulardan hareketle bu yazımda, Yapı Güvenlik Sertifikası kapsamında bulunmasının önemli olduğuna inandığım deprem ve yangın güvenliği konusundaki çalışmalarda dijitalleşmenin önemine dikkat çekeceğim.
Yapı Güvenlik Sertifikası Nasıl Düzenlenir?
Yapı Güvenlik Sertifikası adıyla düzenlenmesi gereken belge, uzman bir heyetin incelemesine bağlı olarak hazırlanmalıdır. Ancak sertifikayı sadece bir belge üretme, buna bağlı kazanç ve vergi oluşturma çıkmazına düşürmeden kurgulamak hayli önemlidir.
Yapı Güvenlik Sertifikasının Kapsamında Neler Bulunmalı?
Deprem, sel, erozyon, çığ gibi doğal afetlere karşı yapı güvenli midir? sorusunun cevabını Yapı Güvenlik Sertifikasını verecek olan kurumdaki teknik uzmanlar detaylıca değerlendirmiş olmalıdır. Yangından korunma ve alarm, kamera ile dışarıdan gelecek tehlikelere karşı uzaktan izleme ve güvenlik sistemlerinin kurgulanması da Yapı Güvenlik Sertifikası kapsamında olmalıdır.
Yapı Sağlığı İzleme Sistemi (YSİS) Tüm Yapılarda Zorunlu Olmalı
Özellikle deprem riski yüksek olan bölgelerdeki binalarda Yapı Sağlığı İzleme Sistemi’nin (YSİS) zorunlu olarak uygulanması, yönetmeliklerle sağlanmalıdır. Bu noktada sadece yüksek binalarda değil tüm yapılarda ilgili sistem zorunlu hâle getirilmelidir. YSİS, mevcut binalara da yeni binalara da uygulanabilir. Bu sistemle yapının belirli bölgelerine yerleştirilen ivme ve burulmayı takip eden sensörler aracılığı ile öncelikle binanın depreme dayanıklı olup olmadığı test edilmektedir. Deprem dayanımı tespit edildikten sonra da bina, bu sensörlere bağlı olarak çalışan takip sistemleri kurgulanarak 7/24 canlı şekilde takip edilmektedir. Abonelik sistemi ile birlikte bir merkezde toplanan bu veriler; rutin aralıklarla (örneğin 3 ayda bir) bölgedeki T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve bina yöneticileri ile paylaşılmalıdır.
Bu sistemin kurgulanması, bina içerisinde yapılan izinsiz tadilatlar dolayısıyla yapıya verilecek zararların tespiti için de önemli bir veri oluşturacaktır. Konunun diğer avantajlı kısmı da bina sakinleri tarafından yapılabilecek proje dışı, izinsiz tadilatların engellenmesidir. Bu da binanın sigorta risklerini azaltacak, sigortacılar riski kullanıcıların üzerinde bırakabileceği için kaçak ve izinsiz tadilatlar engellenecektir. Aynı zamanda deprem sonrası enkaz altında canlı takibi için de YSİS, çok önemli verilere ulaşmamızı sağlayacaktır. Ülkemizde yalnızca 105 metre yüksekliğin üzerindeki yapılarda zorunlu olan bu sistemlerin mutlaka yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Neler İçeriyor?
“Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, yaşadığımız 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri sonrası Resmî Gazete’de yayınlanarak 12 Mayıs 2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle birlikte bina yüksekliğine bağlı olarak statik proje yapan inşaat mühendislerinin yetki tanımlamalarına sınırlamalar getirilmiştir. Söz konusu yönetmelik, yeni mezun mühendislerin yetkilerini zamana yayma açısından faydalıdır ancak geliştirilmesi gerekmektedir.
Sadece Yapı Yüksekliği Baz Alınarak Yetki Tanımlaması Doğru Değil
Aynı yönetmelik, bina yüksekliği baz alınarak kişinin mezuniyet yılı ve yaptığı işlere bağlı şekilde bina makine mühendisliği hizmetlerinde de sınırlamalar getirmiştir. Yangın güvenliği konusunda da hiç yoktan iyi denilebilecek bu düzenlemede sadece yapı yüksekliği dikkate alınarak yetki tanımlamasının doğru olmadığının altını çizmek isterim. Nitekim yangın güvenliğinde farklı bina türleri de muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır.
Örneğin barut deposu düşük yükseklikte bir yapıdır ancak burada yangın güvenliği için çok özel önlemler alınması gerekmektedir. Aynı şekilde kimyasal depolarda ve laboratuvarlarda da çok özel yangın önlemlerinin alınması gerekebilir. Bu nedenle sadece yapı yüksekliğinden ve meslekteki deneyimden hareketle yetki tanımlaması yaparsak hataya düşeriz. İyi niyetle hazırlanmış bu yönetmelik, uzman kurum ve kuruluşların görüşleri doğrultusunda geliştirilerek daha faydalı hâle getirilebilir.
Binalarda Yangın Güvenliği de Deprem Güvenliği Kadar Önemli
Binalarda yangın güvenliğinin sağlanması da deprem güvenliği kadar önemlidir. Bu nedenle yapı yoğunluğuna bağlı olarak yangın yönetmeliği doğrultusunda yapılan işlerin kontrollerinin ve kurulan sistemlerin çalışma testlerinin gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır.
Yangın Güvenlik Önlemleri Nelerdir?
Son zamanlarda bina cephe sistemlerindeki yapı bileşenlerine bağlı yangınlar, çok fazla görülmektedir. Bu nedenle özellikle dış cephe yalıtımlarında yangını yürütmeyen zor yanıcı malzemeler olarak tanımladığımız mineral ve bitkisel lifli yalıtım malzemesi olan panel tipi taş yünü gibi malzemelerin tercih edilmesi önemlidir. Özellikle yüksek yapılarda A1 veya A2 sınıfı zor yanıcı malzemeler kullanılmalıdır. Diğer yapılarda ise en zor alevlenici malzemelerden faydalanılabilir.
Havalandırmalı cephelerde havalandırma boşlukları baca etkisi oluşturduğu için cephede çıkan yangınlar çok hızlı ilerlemektedir. Özellikle yüksek yapılarda havalandırmalı cephe sistemlerinden faydalanılacaksa kompozit ve zor yanıcı yalıtım malzemeleri kullanılmalıdır. Cephede alevin ilerlemesini engelleyecek her iki ya da üç katta bir, düşey taş yünü panellerle alev kırıcıların oluşturulmasına dikkat edilmelidir.
Sıvalı cephelerde havalandırmalı giydirme cephe sistemlerine göre yangının yayılma riski daha düşüktür. Eğer cephede polistren esaslı ürünler kullanılacaksa bu yalıtım malzemelerinin üretiminde alev geciktirici malzemeler tercih edilmelidir. Yine sıvalı sistemlerde de cephede alevin ilerlemesini engelleyecek, her iki ya da üç katta bir düşey taş yünü panellerle alev kırıcıların oluşturulmasına önem verilmelidir.
Yangın güvenliği açısından binalarda, özellikle yüksek yapılarda spring sistem kurgusuna ve zonlamalara dikkat edilmeli, işletme öncesi ve sonrası yıllık olarak springlerin, alarm ve test vanalarının, yangın hatlarının/pompalarının, depolama sistemlerinin testleri gerçekleştirilmelidir. Yapı yüksekliği 30.50 metre olan çeşitli yapılarda ve 51.50 metrenin üzerinde olan konutlarda yangın anında tahliyenin sağlıklı yapılabilmesi için yangın merdiveni, asansörü ve hollerinde basınçlandırma sistemlerinin kurgulanması önemlidir. Yapılan basınç hesaplamalarına uygun fanın seçilmesi ve katlarda menfezlerle taze hava üflemelerinin yapılması da elzemdir. Ayrıca relief damperlerle basınç kontrolü sağlanmalıdır. Yangın su alma ağızlarının konumlandırılmış olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Katlardaki duman atım menfezlerinin ve buna bağlı şekilde çalışacak duman atım fanlarının yangın yönetmelik esaslarına bağlı olarak planlanması önem arz etmektedir. Hidrant ve yangın dolabı sistemleri, merdiven basınçlandırma ve duman atım fanları da yine yıllık testlerle mutlaka denetlenmeli ve sonuçlar belgelendirilmelidir. Yangın algılama, izleme ve önleme sistemleriyle ilgili bilgiler de YSİS ile aynı yazılım içerisinde takip edilebilmelidir.
Bakımlar İçin İşletme Sorumlularına Eğitim Verilmeli
Tüm bunların yanı sıra bahse konu sistemlerin haftalık ve aylık bakımları için işletme sorumlularına eğitim verilmelidir. Yıllık bakımlarda gerekli test ve kontrollerin yapıldığı da mümkünse sisteme kaydedilmeli, değilse gerekli belgeler düzenlenerek işletme sorumlularına teslim edilmelidir. Bizde de gelişmiş ülkelerin tamamındaki gibi ciddi bir yazılıma ve bilimsel veriye bağlı şekilde çalışan; güvenli, takip edilebilir bir sistem kurgulanmalıdır. Yapı Güvenlik Sertifikasının hayata geçirilmesi için tüm meslek odalarının, kamunun, özel sektörün, sigortacılık sisteminin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınması olmazsa olmazdır. Son olarak bu konuda yeni bir yönetmelik hazırlanmalı ve bu da belediyeler tarafından imar yönetmeliğinin eki olarak kabul görmelidir.