İçindekiler
Ofislerin inşası öncesinde projenin yapılacağı bölgenin özelliklerine dair kapsamlı bir araştırma yapılması, projenin değerinin artması yönünde faydalı olacaktır.
- İnşa edilecek ofislerde ne tip firmalar faaliyet gösterecek?
- İnşaat yapılacak bölgede iş potansiyeli hangi sektörlerde yoğunlaşıyor ve bu sektörlere özgü ihtiyaçlar neler olabilir?
- Yapılacak ofislerin fiziki koşulları bölgenin iklim özelliklerine uygun projelendirilmiş mi?
Bu kriterlerin baştan belirlenmiş olması, projedeki müşteri kitlesinin; piyasanın ihtiyaçlarına göre mi yoksa ortaya çıkan çalışmaya göre mi bulunacağı belirsizliğini ortadan kaldıracak ve projenin yatırım değerini arttıracaktır. Söz konusu noktalar göz önünde bulundurularak hayata geçirilen ofis projeleri, uzun yıllar cazibesini korumaya devam edecektir.
Büyük Metrekareli Ofislere İhtiyaç Kalmadı
Pandemi döneminde evlerden çalışmaya geçilmesiyle ofislerin eski cazibesini yitireceği düşüncesi oluşmuştu. Başta cazip görünen evden çalışma sistemi, zaman içerisinde çalışanların çoğu için işe odaklanamama veya diğer çalışanlarla sosyalleşememe gibi sorunlar doğurdu.
İlerleyen dönemde pandeminin etkisinin azalmasıyla birlikte ofislere dönüş başlayınca, bazı firmalar hibrid (yarı evden-yarı ofisten) gibi sistemleri uygulamaya başladı. Hâl böyle olunca genelde çok büyük metrekareli ofislere ihtiyaç kalmadığı görüldü. Devamında ofis metrekarelerinde küçülmeye gidildiğini görmeye başladık. Ayrıca açık ofis şeklinde büyük ofislerin, çalışma performansı ve havalandırma sistemlerindeki problemlerle birlikte pandemi gibi bulaşıcı sağlık sorunları için sağlıksız bir ortam oluşabileceği gerçeği de ortaya çıktı.
Bu durumda modüler ofislerin önemi daha da ortaya çıkmaktadır. İçinde bulunduğu bölgeye ve piyasaya kolay uyum sağlayabilen, müşteri ihtiyaçlarına göre kolayca dizayn edilebilecek ofislere her dönem ihtiyaç olacaktır. Bugünün inşaat ve mimari teknolojisiyle ofisler, artık hızlı bir şekilde ve uygun maliyetlerle istenen şekilde tasarlanmaktadır.
Gayrimenkulde Doğru Yöntem: Yatırım Sepeti
Ofisler her zaman bir yatırım enstrümanı olarak cazibesini koruyacaktır. Yatırımda en önemli konu, yatırım yapacak kişinin yatırım profilidir. Sadece ofislere yatırım yapanlar olacağı gibi, sadece dükkân ya da konut yatırımları yapan yatırımcılar da bulunmaktadır. Bu noktada yatırımcı, yatırım konusundaki beklentilerini iyi belirlemeli, bu anlamda kendini iyi tanımalı, kiraya vermek üzere ofis alacaksa artılarını, eksilerini ve vergisel boyutlarını mutlaka iyi analiz etmelidir.
Ben her zaman yatırımların bir tarafa yönelmemesini, klasik tabirle “yatırım sepeti” oluşturulmasını tavsiye etmekteyim. Çünkü gayrimenkul (ofis, konut veya dükkân/iş yeri) kendi içinde sektörel bir sıkıntı yaşadığında diğerleri onu kompanse edebilecek, böylece yatırımcı kira gelirinde sorun yaşamayacaktır.
Kazanç İsteyen Şirketler Satın Almayı Tercih Ediyor
Ofislere bir de alıcı yönünden baktığımızda, birçok firmanın faaliyet göstereceği ofisi almak yerine kiralamayı tercih ettiğini görmekteyiz. Bu firmalar ofis almaya ayıracağı bütçeyi işine yatırmayı uygun bulmaktadır. Ancak ülkemizde özellikle son yıllarda uzun vadede gayrimenkul kazancından faydalanmak isteyen şirketlerin, ofisleri kiralamak yerine satın alma yönünde hareket ettiğini gözlemlemekteyiz.
Diğer yandan projelerin yetkili satış ve kiralama ofisiyle çalışmaları, gayrimenkullerin hem yatırım hem de kira getirisini arttırıcı bir unsur olacaktır. Bu konuyu ilerleyen dönemde farklı bir yazıda ele alacağız.
Her ne kadar bazı dönemlerde kısa vadede yüksek kazanç sağlasa da gayrimenkul yatırımlarının uzun vadeli yatırımlar olarak değerlendirilmesi gerektiğini unutmamak gerekir.