İçindekiler
Sadece kendimize ait küçük bir yerimiz olsun istemiştik…
Küçük evler (tiny house) kavramı hem ülkemizde hem dünyada farklı şekillerde gelişmiş ve gelişmeye devam ediyor. Bu evler, sorunları ve yarattığı imkânlar ile her yerde tartışma ve düşünce konusu hâline gelmiş durumda. Bu makalede küçük evlerin; dünyadaki ele alınış şekilleri, bizdeki durumu, yaşanan sorunlar, olası çözüm fikirleri ve geliştireceğimiz sistemlerle neleri kazanabileceğimizi ele almaya çalıştım.
Dünyada Mini Ev Anlayışı
Küçük ev kavramının özellikle Rusya’da önemli bir yeri vardır. Sovyet döneminde yönetim, insanların tarımda etkin çalışmasını sağlamak için daça (bizde bağ evlerine benzetebiliriz) adı verilen minik evler yapıp bir miktar da toprak vererek bölgede tarımsal üretimi artırmayı planlamış ve başarmıştır. Sonrasında bu daçalar herkesin bütçesine göre barınma ve iş ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmaya ve geliştirilmeye devam etmiştir.
İngiltere’de karavan olarak geçen ancak çok daha geniş ve büyük, tek katlı minik evlerden oluşan tatil parkları yer alıyor. Buralarda orta ve düşük gelir grubundaki insanlar minik evlerde kalarak tatillerini geçiriyorlar. Bu evler ister kiralık istenirse satılık olarak değerlendiriliyor. Bunun için bir tasarım şartnamesi bulunuyor ve bu park alanları için de ayrıca mevzuatlar yer alıyor.
Kuzey ve Orta Avrupa’da inşaat işçilik maliyetlerinin çok yüksek olmasından dolayı özellikle fabrika ortamında üretilen modüler mini yapı birimleri tercih ediliyor. Kiraların yüksek olduğu bölgelerde stüdyo konaklama üniteleri olarak, üniversite bölgelerinde ise öğrencilerin yurt ihtiyaçlarını karşılamak için yine 15 – 20’lik mini modüller ile yaşam alanları üretiliyor. Bunlar için farklı eyaletlerde farklı regülasyonlar kullanılıyor.
ABD’de ise ülkemizde de çok popüler hâle gelen tiny house (römork üzerinde mini evler) hareketi hızla büyüyor. Bu durum, okyanusya bölgesine de sıçramış vaziyette. Bu hareketi başlatan ise mortgage krizi ardından yükselen barınma problemi olarak kabul ediliyor. İnsanlar römorklar alarak yine kendi imkânları ile evler inşa edip boş buldukları yerlerde konaklamaya başladılar.
Sürdürülebilirlik ve enerji maliyetleri ile insanlar daha küçük ve hareket hâlinde bir yaşamın kabul edilebilir olduğunu yaşamış oldular. Bu tip evlerin tasarımı konusunda hâlen yönetmelik üzerinde çalışmalar sürüyor. Parklanma ve yerleşme konusunda ise karavan parkları birinci tercih olurken özel mini ev park alanı işletmeciliği de gelişmiş durumda. Ancak parklanma ve yerleşme konusunda yine her eyaletin kendine özel kuralları yer alıyor.
Türkiye’de Mini Ev Karmaşası Devam Ediyor
Bizde ise daha önceleri prefabrik geçici yapı sistemleri kullanılarak bağ evleri yapma alışkanlığı ile altyapısı oluşan mini evler, konvansiyonel inşaat olarak ilerlemeye çalıştığı için pek bir yol alamamıştı. Ancak pandemi döneminin ardından insanlardaki mesafeli yaşam içgüdüsü, römork üzerinde yapı inşa ederek (Amerikan tiny house hareketinden feyz alınarak) elden edilen mekânlarda büyüyen bir mini yaşam dalgası hâline geldi.
Ülkemiz Karayolları Yönetmeliği’nde geçen O2 tip onaylı römorklar üzerine yapılan bu yapılara motorsuz taşıt ruhsatı alınıp plaka takılmıştır. Böylece İmar Kanunu’ndaki sabit yapı kavramından koparılıp araç statüsü kazandırılarak çok seçenekli çözümler geliştirilmiştir. Girişimci ruhumuz sayesinde yepyeni bir sektör çok hızlı bir şekilde doğmuştur. Bununla birlikte bu hıza yetişemeyen bürokrasi yeterli düzenlemeleri ve teftişleri yapamamış olduğu için çözemiyorsak tamamen kapatalım mantığı ile hareket etmektedir.
Fırsatçıların Yeni Hedefi: Mobil Evler
Turizm tesisleri için mobil evlere özel bir yönetmelik hazırlanmıştır. Ancak mobil ev kavramı bu yönetmelik dışında başka hiçbir yerde geçmemektedir. Bazı belediyeler meclis kararları ile mevzuata uygun mobil evleri yıkmaya çalışmaktadır. Fırsat kovalayan yatırımcılar tarım arazilerini kooperatif kurarak ya da miras yolu ile parçalı hâlde alarak mini bahçeler yaratmakta ve buralara insanların mobil evlerini koymaları sağlanmaktadır. Yetersiz kalan mevzuatlarımız ise bu işleri düzenlemeyi bırakın daha da içinden çıkılamaz bir hâle getirmektedir.
Mini Evlerle İlgili Sorunlar Nasıl Çözülür?
Yıkarak, yasaklayarak ya da kötüleyerek bir yere varamayacağımızı kabul etmemiz gerekiyor. İnsanların ihtiyaçlarını ve beklentilerini bir şekilde karşılamak üzere yapıcı bakış açısı üretmeliyiz. Öncelikle mevcut İmar Kanunumuzda, Yönetmeliğimizde ve Karayolları Mevzuatlarında mobil evleri ve modüler yapıları tanımamız ve tanımlamamız gerekiyor. Bunların yapım teknikleri, boyutları, sağlaması beklenen asgari koşullar gibi kavramlar netleştirilirse hem pazarın büyümesi kontrol altına alınabilir hem de yerel idarelerin eline doğru bir yönerge sunulur.
Bu yapıların yerleşimleri ve konumlandırılması ile ilgili planlama düzenlemeleri de yapılmalıdır. Tarım arazileri bu hâli ile yapılaşmaya açıldığında çok büyük bir altyapı sorunu ortaya çıkıyor. Öte yandan plansız bir şekilde tarımsal alan vasıf değişikliği oluşmaktadır. Aynı zamanda barınma ihtiyacı, turizm yatırımı ya da ailevi tarımsal üretimi özendirmek için farklı amaçlarla farklı alan planlamaları yapılabilir. Bu sayede hem yerleşimler kontrol altına alınacak hem de buralardan vergi geliri elde edilebilecektir.
Mini evlerle birlikte karavan imalat ve kullanımı da arttı. Karavan parkları için ayrıca bir düzenleme ile hem mobil mini evlere yer ayrılmış hem de karavancılığın gelişmesi hızlandırılmış olacaktır.
Mini Yaşam Alanı Çözümleri ile Neleri Kazanabiliriz?
Mini yaşam alanı çözümlerini doğru planlar ve sektörü doğru regüle edebilirsek öncelikle şu anda yaşanan barınma problemlerine bir nebze olsun çözüm geliştirebiliriz. İnsanları doğa ve toprakla buluşturarak tarım yapılmayan toprakları tekrar üretime kazandırabiliriz. Daha elde edilebilir çapta yatırım enstrümanları geliştirilebiliriz.
Turizmin gelişmesi için alternatif konaklama metotları üretebiliriz. Bu sayede turizme kazandırılabilecek alanlar yaratarak pazarı büyütebiliriz. Daha küçük alanlarda konaklama imkânı oluşturup daha düşük karbon salımı ve daha yüksek enerji verimli yaşamlar yaratarak sürdürülebilirliğe katkı sağlama imkânı da elde edebiliriz. Buna paralel olarak nüfus hareketleri yaratıp belli bölgelerde ekonomik canlanmalar da sağlayabiliriz.
Tüm bunların sonucunda mini yaşam alanı çözümleri konusunda kendisini geliştiren üretici ve tasarımcılarımız da dünyaya bu sistemleri sunabilecek bilgi ve deneyime erişmiş olacaklardır.