İçindekiler
Kentleşme, özellikle 1950’li yıllardan sonra tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artmıştır. Köy yaşantısının sosyokültürel etkileri azalmış, kentlere göç edenler için adaptasyon süreçleri yaşanmış ve en az iki nesil bu süreçte köyden kente geçişin sıkıntılarına ve zorluklarına maruz kalmıştır. Belirttiğim sürecin sonunda ise yeni bir sosyokültürel yapı oluşmuştur.
Kentleşmenin Olumlu Tarafları Kadar Olumsuz Yönleri de Var
Kentleşmenin sağladığı başlıca avantajlar; sahip olunan kaynakların daha etkin ve verimli kullanılması, ihtiyaç duyulan çalışma alanlarında çalışanların istihdam edilebilmesi, eğitim, sağlık gibi önemli kamu hizmetlerinin daha ulaşılabilir hâle gelmesidir. Şehirlerdeki nüfusun artmasının, saydıklarım gibi önemli avantajları olduğu gibi önlenemeyen yıkıcı bazı olumsuz etkilerinin bulunduğu da zamanla görülmüştür.
Öte yandan artan göç ve konut talebi karşısında ise şehirlerin, nesillerden beri süre gelen sosyal, ekonomik ve kültürel değerlerinin kaybolması söz konusu olmuştur. Kentlerin özgün kimliklerinin yok olması ve artan göçe bağlı olarak sosyokültürel çatışmaların çoğalması, bu dönemde karşılaşılan önemli mücadele alanları olmuştur.
Karantina Uygulamaları İnsanları Kırsal Yaşama Yöneltti
Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını dönemindeki karantina uygulamaları, insanların kırsal yaşama yönelme gibi çözümler bulmasına neden olmuştur. Kimi küçük kulübeler yaparak kimi de aracının arkasına taktığı bir karavan ile özgürleşme çabasının içine girmiştir. Bu dönemde bazıları için en uygun çözüm hem beden ve ruh sağlığını korumak hem de doğal hayatla baş başa kalmak adına şehir dışlarına kaçmak olmuştur.
Devamında şehirde yaşayıp uzun yıllar sonra atasının geldiği köye geri dönenler veya o köyü daha önce ziyaret etme imkânı bulamayanlar, özellikle uzun dönemli karantina uygulamalarında köylerindeki imkânlardan yararlanmak istemişlerdir. Fakat bu süreçlerin tamamının, kısa veya geçici olduğu görülmektedir.
Kırsal Kalkınma Nasıl Olmalıdır?
Kentlerdeki nüfusun, kırsal bölgelerdeki imkânlardan yararlanmak veya buralara yerleşmek için başka motivasyonlara ihtiyacı vardır. Özet bir ifadeyle kentlerdeki ihtiyaçların karşılandığı ve özellikle arzulanan özgür yaşamın sağlandığı kırsal yaşam ortamlarının, var olan talebe cevap vermesi beklenebilir. Şehirlerde sağlanan; iş, sağlık, eğitim, eğlence, kültürel etkinlik gibi ihtiyaçlar kent yaşamının en önemli motivasyonlarındandır.
COVID-19 salgınında insanlık tarihi, uzaktan erişim ile birçok ihtiyacını yerine getirme imkânı bulmuştur. Bu denemelerin başarılı olduğu ve gerekli adaptasyonun azami seviyede gösterilmeye çalışıldığı da görülmüştür.
Ülkeler bu sorunlar ile baş ederken bir bakıma kalkınmışlık seviyelerini ve altyapılarını deneme fırsatı bulmuşlardır. Kırsal kalkınma için de bu altyapıların kullanılabileceği ve bu durumun bir fırsata çevrilebileceği bir gerçektir.
Kırsal Yaşam İmkânları İçin Stratejik Planlar Yapılmalı
Türkiye’de birçok eğitim ve sağlık hizmeti daha ulaşılabilir hâle gelmiştir. Yeni nesillerin bu tür hizmetlere ve yeniliklere adaptasyonu daha kolaydır. Bu noktada işlem maliyetlerinin azalmasına, özellikle kırsal yaşam imkânlarının sağlanmasına yönelik stratejik planların yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Kırsal nüfusun yaşlanması önemli sorunların başında gelmektedir. Yeni nesillerin tercihleri ise bu sorunun çözümünde anahtar rolü oynamaktadır. Sürdürülebilir stratejik planlar ve politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Yeni nesillerin sahip olduğu uzaktan erişim ile sorunları çözme becerisi, ülkelerin altyapı planlarını destekleyebilir. Böyle bir durumun da her zaman güzel bir seçenek olacağı kabul edilmelidir. Özgür, bireysel tercihler yapmak herkesin temel hakkıdır. Tabii bu seçenek gerçekleştirilebilir ve ulaşılabilir olursa…