İçindekiler
Teknolojik gelişmeler, globalleşme, uzaktan ve hibrit çalışma modelleri, online alışverişin cazibesi, yeni nesil eğlence anlayışı, dünya ekonomisindeki daralma ve salgın hastalıklar gibi birbirinden farklı pek çok etken gayrimenkul tercihlerinde değişime sebep oluyor. Her alanda olduğu gibi gayrimenkulde de Z kuşağı ve yakın gelecekte alfa kuşağının taleplerinin belirleyici olacağı düşünülürse, sektörün dönüşmesi acil bir ihtiyaç gibi görünüyor.
Emlak Sektörü 2023’te Geleceğe Hazır mı?
Peki Türkiye’nin gayrimenkul sektörü, yeni kuşağın taleplerinin ne kadar farkında? Z kuşağının beklentilerine uygun mekânlar yaratmaya, ya da dönüşmesi gereken binaları projelendirmeye hazır mıyız? Bunun için fizibilite raporları, ihtiyaç haritaları, sentez paftaları, imar planları hazırlayıp yeni ihtiyaçlar için doğru ve yeterince çözüm üretebilecek miyiz? Yoksa hâlâ emlak piyasasının geleceği ile ilgili hayal kurmadan eski usul alışkanlıklarımız ile Alfa kuşağına gayrimenkul satacağımızı mı hayal ediyoruz?
Konut Sektörü 2023
Gayrimenkul piyasası 2023’te de temel olarak ekonomideki daralma ve inşaat maliyetlerindeki artış gibi sebeplerden ötürü negatif yönlü etkilendi. Sektörün en çok talep gören konut piyasasına bakıldığında, yeni projeler üretilemediği için mevcut nitelikli konut stokunun ihtiyaca cevap veremediği öne çıkıyor. Bu durum da kiralama piyasasında kira değerlerinin sürekli yükselen trend ile seyretmesine sebep oluyor.
Konut Sektörü Beklentileri
Yeni neslin giderek azalan alım gücüne karşılık artmaya devam eden gayrimenkul fiyatları karşısında satın alma değil kiralama döneminin başladığını açıklıkla ifade edebiliriz.
İnşaat sektörü 2023 itibarıyla artık kiralamak üzere konut üretmeli ya da atıl durumdaki diğer alanların (online çalışma şartları nedeniyle boşalan ofis alanları gibi) konuta dönüşümü için planlama ölçeğinden başlayarak harekete geçmeli. Yani dönüşüm sadece bağımsız bölümü ilgilendiriyormuş gibi ruhsat ya da tapu bazında değil, nüfus ve ihtiyaçlar da dikkate alınarak imar planları ile programlı bir şekilde gerçekleştirilmeli.
2000 – 2020 Arası Dönemde Metrekarelerce AVM Açtık
2000 – 2020 yılları arasında kentlerimizi alışveriş merkezleri (AVM) ile doldurduk, kişi başı AVM alanı hesapları yaptık ve ne kadar ihtiyaç olduğunu hesapladık. Dünya ortalamalarına, Türkiye ortalamalarına bakıp hep daha çok ihtiyaç var dedik ve metrekarelerce AVM açtık.
Ancak zaman içerisinde alışveriş alışkanlıklarının Y ve Z kuşağı ile hızlı bir şekilde değiştiğini gözlemledik. Pandemi ile birlikte ise bu durum iyiden iyiye perçinlendi ve her kuşaktaki birey, mağazaya gitmeden alışveriş yapabileceğini deneyimledi.
AVM’lerdeki Fonksiyonel Dönüşüm, Ofis Binalarındaki Kadar Kolay Değil
Bu noktada kimi bölgelerde atıl duruma gelebilecek AVM’lerdeki fonksiyonel dönüşümün, ofis binaları kadar kolay olmayacağını da belirtmek gerekiyor. Ancak genellikle kent merkezlerinde, nadide noktalarda yer alan bu yapılar; yeni ve farklı kullanımlar (sağlık merkezleri, sosyal merkezler, eğlence merkezleri vb.) için yatırımcısına arsa stoku anlamında fırsatlar sunuyor.
Arsa Azlığı Gibi Fiziki Etkenler, Z Kuşağının Özgürlükçü Yapısıyla Birleşti
Arazinin giderek değerlenmesi ve kent merkezindeki arsa azlığı gibi fiziki etkenler ile Z kuşağının özgürlükçü yapısı birleşince, kentlerde bazı fonksiyonları daha sık görmeye başladık. Bunların başında da paylaşımlı daireler, yurtlar ve hosteller gibi yapılar geldi.
Berlin, Münih, Frankfurt, Amsterdam, Milano, Londra gibi pek çok Avrupa kentinde başta yerli ve yabancı öğrenciler olmak üzere turistler ve iş hayatındaki yeni nesil gençler; paylaşımlı dairelerdeki yaşam tarzını tercih etti. Özellikle gençlerin yoğun olarak yer aldığı kentlerdeki dönüşümlerde bu fonksiyonların dikkate alınması hayli önemli bir başlık.
Gayrimenkulün Geleceğinde Ana Tema: Sürdürülebilirlik
Sonuç olarak gayrimenkulde daha az el değiştirme, daha çok kiralamanın işlem göreceği yıllara girdik. Yeni projelerde eskisi kadar cömert olamayacağımız çok net. Artık kaynaklarımız da çok daha kısıtlı. En çok da doğal kaynaklarımız. Bu nedenle gayrimenkulün geleceğinde sürdürülebilirlik, dönüştürülebilirlik ana tema olacak.
Yeni nesillerin ihtiyaçlarına cevap veren, bilimsel tabana oturan, kendi kendini yenileyebilen, minimum enerji harcayan, karbon ayak izi bırakmayan yeşil binalar, yeşil kentler inşa etmeliyiz.
Büyük villalarımızı, saray yavrusu evlerimizi paylaşmaya hazır mıyız?