İçindekiler
Toplu yaşam alanlarındaki aidatların yüksekliğinden yakındığımız şu günlerde, binaların en önemli gider kalemlerinden biri olan ve bu yönüyle aidat miktarlarını da etkileyen enerji masraflarına karşı yapılması gerekenlere değinmek istiyorum.
Yapılardaki enerji masraflarının düşürülmesi için binanın tasarım aşamasından başlamak üzere alınması gereken bazı önlemler bulunmaktadır.
Enerji giderlerinin azaltılması, sadece aidatların düşürülmesi açısından değil; gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için de zorunluluğumuzdur.
Binalardaki enerji performansının önemini daha iyi algılayabilmek için öncelikle bazı kavramları anlamalıyız.
Bina Enerji Performans Boşluğu Nedir?
Binaların tasarım aşamasında hedeflenenden daha fazla enerjinin tüketildiği görülmektedir. Hedeflenen ve gerçekleşen performans arasındaki farka ise “performans boşluğu (açığı)” denmektedir.
Hedeflenen Enerji Nasıl Tespit Edilir?
Ülkemizde gerçekleştirilen mekanik tesisat tasarımlarında, kullanılacak enerji tahmini ile ilgili hesaplamalar daha çok mevzuatı yerine getirme amaçlı yapılmaktadır. Genellikle TS 825 hesaplamaları ve BEP-TR (Bina Enerji Performans Uygulaması) hesaplamaları yapılarak, yapının yıllık enerji tüketimi hesaplanmakta ve binanın enerji sınıfı belirlenerek enerji kimlik belgeleri düzenlenmektedir.
Hedeflenen enerjinin tespiti için enerji simülasyonları ve enerji modelleme çalışmaları yapılmaktadır. Bu aşamalarda çeşitli paket programlar kullanılmaktadır. Enerji simülasyon çalışmaları tasarım aşamasında zorunluluk içermemekte; sadece LEED veya BREAM gibi sertifika alacak binalarda ya da yatırımcının talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmektedir.
Binalarda Hedeflenen Enerji Tüketimine Neden Ulaşılamaz?
Performans boşluklarının tasarıma bağlı nedenlerini maddeler hâlinde şöyle sıralayabiliriz:
- Mühendislik titizliğinin gösterilmemesi.
- Otomasyon senaryolarının yeterince iyi düzenlenmemesi.
- Kullanıcı müdahalesindeki skalanın genişliği (örneğin, oda termostatlarında sınırlamalar olmalı).
- Kullanıcı talepleri ile ilgili varsayımlarda yapılan hatalar, görüşlerin yeterince alınmaması.
- Hesaplamalar esnasında mahallerde yer alan cihaz performanslarına yönelik verilerin doğru tespit edilememesi.
- Tasarımda yapılması planlanan iş, kullanılan malzeme kabulleri ile yapım aşamasındaki işlerin özellikleri ve kullanılan malzemelerin kalitesi arasında farklılıkların bulunması: Tasarımcı bunu önlemek için teknik şartnameler hazırlar. Ancak kamu yapılarında mevzuata bağlı zorlayıcı sebepler veya maliyete bağlı nedenlerle teknik şartnamelere uygun malzeme alımı her zaman gerçekleşemez (yerli malı kullanma tebliği gibi). Bu da hedeflenen enerji tüketimini olumsuz yönde etkiler.
- Tasarım aşamasında sürelerin doğru ve adaletli kullanımının sağlanamaması: Bazı durumlarda mimari proje neredeyse mekanik proje ile birlikte biter ve sürekli mahal değişiklikleri yaşanabilir. Mimar için bu değişiklik sadece mahal adını değiştirmek olabilirken, diğer disiplinlerde mahalin tüm fonksiyonu değişebilir ve düzeltmek için vakit kalmayabilir.
- Yaptırım eksiklikleri: EPC işi yapmıyorsanız genellikle enerji tüketiminin planlanandan daha fazla çıkması durumunda; tasarımcılar, uygulamacılar ile tedarikçiler açısından bir sonucu ve yaptırımı yoktur.
Bütünleşik Bina Tasarımı Yaklaşımı Nedir?
Tasarım sürecinde işin yapımı ve işletme aşaması da dahil olmak üzere; yatırımcı, müteahhit, mimar ve mühendislerden oluşan tüm tasarım ekibinin bir araya gelerek muhtemel sorunların çözümüne imkân tanınmasına “bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı” denir.
Genel olarak ülkemizin bina yapım süreçlerindeki uygulama, bazı disiplinlerin ancak proje bitiminden sonra sürece katılımına olanak tanımaktadır. Aynı şekilde tasarımcı da işin yapım ve işletmeye alma sürecine çoğu zaman dahil edilmez.
Oysa bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı bize; işin başından teslim ve işletmeye alma süreci dahil olmak üzere tüm disiplinlerin bir arada ve aynı masa etrafında çalışması gerekliliğini anlatan bir öğretidir.
Bütünleşik Bina Tasarımı Yaklaşımının Ana Disiplinleri
Bütünleşik bina tasarımı yaklaşımının ana disiplinleri aşağıdaki diyagramda belirtilmiştir:
Bu ana disiplinler içerisinde yer alan alt disiplinler ile ekipler, işin tasarım-uygulama-yatırımcı ve işletmeye alma ekiplerini barındırır.
Neden Bu Kadar Kalabalık Bir Kadro ile Çalışılır?
İşin bütününde tüm disiplinlerin bir arada çalışmasının pek çok avantajı vardır. Bunların bazılarını sıralayacak olursak, şu maddeler ön plana çıkmaktadır:
- Doğru projenin doğru yerde yapılması konusunda arazi seçiminde gerekli titizlik gösterilir.
- Binanın en ekonomik ve verimli işletme şartlarını sağlaması hedeflenir. Ardından tüm ekip bu şartların sağlanması için organize edilir.
Farklı Yapıların Farklı İhtiyaçları Var
Her inşaatta standart yapılar üretilmemektedir. Zira alışveriş merkezi (AVM) yaparken farklı, hastane yaparken farklı, konut yaparken farklı, biyogüvenlik laboratuvarı yaparken çok farklı ihtiyaçlar bulunmaktadır. Örneğin AVM’de iç hava kalitesi öncelikli tercih iken biyogüvenlik laboratuvarında kontaminasyonun önlenmesi ve güvenlik önceliklidir.
Tüm disiplinlerin, özellikle kullanıcıların ve işletmeye alma grupları ile işletmecilerin sürece dahil olması; projenin en iyi performansla sonuçlandırılması açısından önemlidir.
Yapının ihtiyacına göre öncelikler sıralanarak bina bazında konfor şartları oluşturulur.
Farklı yapı türlerinin farklı önceliklerine rağmen hedeflenen yüksek performanslı bina kriterlerine ulaşılabilmesi için süreçlerin tamamının bütünleşik bina tasarımı içerisinde yapılması ve tüm bileşenlerle birlikte bu sürecin doğru yönetilmesi hedefe ulaşmakta önem arz etmektedir.
Sürdürülebilir ve enerji verimliliği yüksek binalarda; enerji ve su tüketiminde kaynak verimliliğini önceleyen, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı, atıkların doğaya en az zarar verecek şekilde bertaraf edildiği bir yaklaşıma ulaşmak hedeflenir.
Neden Bütünleşik Bina Tasarımı Tercih Edilmeli?
Bütünleşik bina tasarımı yaklaşımını tercih etmemizin, enerji performansını arttırması gibi ulusal ve evrensel nedenleri vardır. Bunları maddeler hâlinde sıralayarak konunun önemini gözler önüne serelim.
Daha Az Sera Gazı Emisyonu
Fosil kaynaklı enerjilerin kullanılması sonucu ortaya çıkan gazların yarattığı sera gazı etkisi nedeniyle dünyadaki sıcaklık artışı yükselmekte, bu da küresel iklim krizi nedeniyle dünya ve insanlığı olumsuz etkilemektedir. Küresel ölçekte karbon nötr hedefi için de aksiyonlar alınmaktadır. Türkiye, özellikle enerji kaynakları açısından dışa bağımlı ve kaynakları kısıtlı olan bir ülke. Bu nedenle de enerji etkin bina tasarımını önceliklendirmeliyiz…
Daha Düşük Enerji Faturaları
Enerji ve kaynak verimliliğini öncelikleyen tasarımlar sayesinde özellikle ülkemiz gibi enerjide dışa bağımlı devletler için ekonomik fayda sağlanabilir.
Daha Sağlıklı Yaşam
İyileştirilmiş iç hava kalitesi nedeniyle aktif havalandırmalı ve mutlaka iç hava kalitesinin önemsendiği sistemler kurgulanabilir.
Daha Fazla Termal Konfor
Bina kabuğunda alınacak önlemler, düşük hava hızları ve otomasyona bağlı olarak iç hava sıcaklık kontrolü sayesinde termal konfor sağlanabilir.
Daha Fazla Doğal Işık Kullanımı
Bütünleşik bina tasarımı ile gün ışığının etkin kullanımını en üst dereceye çıkaracak önlemler alınabilir. Bu sayede kullanım maliyetleri ve enerji giderleri de düşürülmüş olacaktır. Yine bina türüne bağlı olarak aydınlatma otomasyonunun kurgulanması da enerji giderlerinin azaltılmasını sağlayacaktır.
Daha Fazla Satış Değeri
Yatırımcılar ve kullanıcılar, işletme ekonomisini de göz önünde bulundurarak satış değeri yüksek yapıları tercih etmektedir. Bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı sayesinde yapıların satış değeri de artmaktadır.