İçindekiler
Bir önceki yazımda akıllı şehirlerin kamu kaynaklarıyla finanse edilip edilemeyeceğine dair görüşlerimi ifade etmiş, kısaca akıllı şehirlerin sunduğu fırsatlara değinmiştim. İlgili yazının devamı niteliğinde olan bu metnimde ise akıllı şehirlerin finansmanı için yerel yönetimlere yol haritası olabilecek 9 öneri paylaşacağım.
Akıllı Şehir Politikaları ve Hedefleri Kamuoyuyla Paylaşılmalı
Öneri 1: Akıllı şehirlere yönelik stratejik yönlendirme sağlayan katılımcı politika ve hedefler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Son yıllarda kamu kurum ve kuruluşlarının öncülüğünde stratejik bir çerçeve çizilen akıllı şehirler konusunda özel stratejilerin yanında sektörel alanda da birçok politika kararı alınmıştır. Bu kararlar çerçevesinde yasal mevzuat düzenlemelerinin de adım adım ilerlediği görülmektedir. Bununla birlikte akıllı şehir yaklaşımlarını; yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve vatandaş katılımı ile birlikte ele alan bir stratejik çerçeve henüz oluşturulmamıştır. Ayrıca stratejilerin izleme ve değerlendirme mekanizmaları tam olarak işletilememektedir. Akıllı şehirler için performans göstergeleri ise kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Bu çerçevede ulusal politikalarla uyumlu, yerel ölçekte akıllı şehirlere geçiş süreçlerini ve somut hedef ile projeleri açıklayan stratejik belgeler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Akıllı Şehir Finansmanında Uzun Vadeli Yaklaşım Öne Alınmalı
Öneri 2: Akıllı şehir finansmanında uzun vadeli yaklaşım ve finansman araçlarında uzun erimli çözümler öne alınmalıdır.
Akıllı şehirlere ilişkin hem fiziksel hem mekânsal hem de teknolojik bakımdan birçok çalışma yerel yönetimlerimizin gündemine gelmektedir. Akıllı şehirler için en önemli konulardan biri ise finansman sorunudur. Zira yerel idareciler çözmek zorunda oldukları kentsel sorunlar ile mevcut kaynaklarını değerlendirdiklerinde mevcut bütçelerinin yeterli olmadığını görmektedir. Bunu teknik bir terimle ifade edersek, kentsel gelişimin maliyeti ile kent bütçeleri arasında bir bütçe açığı söz konusudur. Vatandaşların yaşam kalitesi beklentisi ve kent nüfusu çoğaldıkça bu açık da artmaktadır.
Bu genel yatırım açığı sorununa ilave olarak akıllı şehirlerde teknolojik risklerin yanında bir de araştırma, geliştirme ve görece yüksek ilk kurulum maliyetleri gibi klasik altyapı hizmetlerine ilave maliyetler ortaya çıkmaktadır. Zaten kıt kaynakları ile yatırım yapamayan yerel yönetimler, her ne kadar akıllı şehir uygulamalarının uzun dönemli getirilerini görmüş olsalar da olası ilave maliyetler nedeniyle projelerden vazgeçmektedirler. Bununla birlikte akıllı şehir çözümleri, söz konusu yatırım açığını kapatmak için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle belediyeler bu tür akıllı şehir çözümlerine teşvik edilmelidir. Dolayısıyla akıllı şehirlere lüks değil ihtiyaç olarak bakılmalıdır. Çünkü akıllı şehir çözümleri aynı zamanda hem sürdürülebilir hem de enerji ve zaman tasarrufu sağlayan uygulamalardır. Uzun vadeli düşünüldüğünde bu getiriler yukarıda bahsedilen risk ve ilave maliyetlerin çok üstünde olacaktır.
Akıllı Şehir Projeleri Yerel Yenilik Ekosistemini Desteklemeli
Öneri 3: Akıllı şehir finansmanı ithal teknolojiye bağımlılığa yol açmamalı, seçilen projeler yerel yenilik ekosistemini desteklemelidir.
Dünyadaki gelişmelere bağlı olarak ülkemizde de kentlerin dijital çağın gereklilikleri çerçevesinde bir değişim ve dönüşüm sürecinde olduğu görülmektedir. Akıllı şehir politikaları ülkemiz için sadece kentsel yaşam kalitesinin artırılmasının bir aracı değil başta elektrikli araçlar, ileri teknolojinin adaptasyonu ve ihracat potansiyelinin artırılması bakımından bir kalkınma aracı olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle yerel yönetimler akıllı şehirler için yaşayan laboratuvar alanları belirlemelidir. Girişimcilerin günlük ihtiyaçlara yenilikçi çözümler üretebildiği, yerli teknoloji ve uygulamaların rahatlıkla hayata geçirilebildiği ortamlar oluşturulmalıdır.
Başta Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) olmak üzere girişimci desteği sağlayan tüm kuruluşlar akıllı şehir uygulamalarına özelleşmiş desteklerle bu alanda yerli üretici ekosisteminin oluşmasına katkı vermelidir. Yerel yönetimlerimiz ise bütün bir şehirde olmasa da en azından mahalle ya da semt bazında bu uygulamaların geliştirileceği, deneneceği ve vatandaşların görüşleri ile revize edileceği alanlar tahsis etmelidir. Bu yaklaşım bizi sadece akıllı şehir teknolojilerinin uygulayıcısı değil aynı zamanda üreticisi ve satıcısı konumuna getirecektir.
Ölçek Ekonomilerinin Yakalanması Adına Akıllı Şehir İhtiyaçları Genelleştirilmeli
Öneri 4: Akıllı şehir finansmanında ölçek ekonomilerinin yakalanabilmesi için ihtiyaçların genelleştirilmesi sağlanmalıdır.
Örneğin her ilçenin kendi otobüs biniş sistemini tasarlaması ya da şehirdeki idarelerin farklı fatura tahsilat kioskları geliştirmesi, akıllı uygulamalarda ölçek ekonomisinden yararlanılamamasına ve kaynakların israfına yol açacaktır. Diğer bir ifadeyle yatırım ölçeği; ulusal, bölgesel ve yerel ölçekte doğru tarif edilmeli ve ortak ihtiyaçlar için şehirler arasında gerekli ortaklıklar ve sinerji oluşturularak akıllı şehir çözümleri için optimum ölçek bulunmalıdır. Bunun yapılması hâlinde geliştirilen akıllı şehir ürünleri küresel pazarda da pazarlanabilir ve rekabet edebilir duruma gelebilecektir.
Akıllı Şehir Yaklaşımları; Sürdürülebilirliği, Yaşanılabilirliği ve Dayanıklılığı Kapsamalı
Öneri 5: Yerel yönetimlerin akıllı şehirlere yönelik yaklaşımları aynı zamanda sürdürülebilir, yaşanabilir ve dayanıklı şehirleri de kapsamalıdır.
Akıllı şehirler sadece teknolojik araç ve ekipmanlarla donatılmış altyapılara yönelik bir hedef değildir. Akıllı şehir genellikle modern teknolojinin günlük kentsel yaşama uygulanmasıyla ilişkilendirilir. Dedektör ağları ile donatılmış kentsel sistemler, uygun şekilde işlediğinde, benimsenen ve uygulanan kentsel politikaların (ulaşım, park, enerji, eğitim, konut vb.) optimizasyonunu sağlayabilecek veri ve bilgileri sağlar. Ancak şehirleri “akıllı” yapmak için kentsel alanı modern teknolojilerle doldurmak yeterli değildir.
Sürdürülebilir bir kentsel çevre oluşturmanın temeli mevcut teknolojiler değil, kullanıcıların ihtiyaç ve beklentileri olmalıdır. Bunları da en iyi bilenler bizzat kent sakinleri olduğu için akıllı şehirlerin kentsel yönetişime önem vermesi ve yeni teknolojiler ile yönetişim mekanizmalarını desteklemesi gerekir.
Afet Riskleri Yönetimi Konusu, Akıllı Şehir Projelerinde de Dikkate Alınmalı
Öneri 6: Akılı şehir projelerinde vatandaşların yaşam kalitesinin artırılması hedefinin yanında afet risklerinin yönetimi hususu da dikkate alınmalıdır.
Şehirleşme sürecinde afet risklerine bağlı olarak hızlı bir dönüşüm ihtiyacı yaşayan ülkemizde ağırlıklı gündem olan deprem risklerinin yanında iklim değişikliğine bağlı olarak sel, taşkın, kuraklık ve yangın riskleri de giderek daha fazla artmaktadır. Bu nedenle Türkiye’deki akıllı şehir yaklaşımları iklim değişikliği ve afet yönetimi konularından bağımsız olarak ele alınmamalıdır. Yapılacak tüm projelerde ve geliştirilecek tüm uygulamalarda bu iki konuya özel hassasiyet gösterilmelidir.
Akıllı Şehir Finansmanında Katılımcılık Temel Yaklaşım Olmalı
Öneri 7: Akıllı şehirlerin tüm aşamalarında olduğu gibi finansman süreçlerinin yönetiminde de katılımcılık temel yaklaşım olarak benimsenmelidir.
Akıllı şehirlere yönelik yenilikçi finansman araçları incelendiğinde bunların tamamının katılımcı planlama ve iyi yönetişim süreçlerini gerektirdiği görülmektedir. Ağırlıklı olarak birlikte geliştirme ve üretim süreçlerine (hackathonlar, yaşayan laboratuvarlar) dayanan ve finansal süreçleri dahi çok sektörlü ve çok paydaşlı mekanizmalar (kitle fonlaması, blockchain, karma finansman) gerektiren akıllı şehir stratejileri ile uygulamaları için katılım, tercih değil âdeta bir zorunluluktur. Bu nedenle mutlak suretle halkın katılımını arttırmak, bilgi-iletişim teknolojilerine erişimi ve açık veri politikasını iyileştirmek üzere aşağıdan yukarıya katılımcı süreçler benimsenmelidir.
En Yaygın ve Acil Sorunların Çözümüne Odaklanılmalı
Öneri 8: Yerel yönetimler için akıllı şehir uygulamaları en yaygın ve acil sorunların çözümüne odaklanmalı, verimliliğin artırılması hedefi tüm projelerde benimsenmelidir.
Yerel ölçekte sürdürülebilir olmayan büyük ölçekli akıllı şehir yatırımları yerine yerli çözümlerle geliştirilmiş akıllı uygulamalara finansman sağlanmalıdır. Diğer bir ifadeyle CBS teknolojilerinin ülkemizde yaygınlaşma sürecinde yapılan hatalarda olduğu gibi yerel yönetimlerin ithal, pahalı ve atıl altyapılarla donatılmamasına özen gösterilmelidir. Dolayısıyla yerel ölçekte şehirlerde tasarruf ve verimlilik artışına yönelik teknolojik çözümlere öncelik verilmesi, yerel yönetimler için finansal sürdürülebilirlik ve teknoloji adaptasyonu bakımından avantajlar sağlayacaktır.
Bu noktada enerji verimliliği ile su kayıp ve kaçakları önemli bir başlangıç noktası oluşturacaktır. Yerel yönetimlerin içme suyu, kanalizasyon ve diğer rutin hizmetlerinde enerji verimliliğini sağlayacak akıllı sistemler kullanması bunun ilk adımı olabilecektir. Bu çerçevede akıllı pompa, akıllı vana, akıllı aydınlatma, SCADA sistemleri ve yenilenebilir enerji gibi çözümlere dönük yazılım, donanım ve danışmanlık hizmetlerinin temini sağlanabilecektir. Bahsi geçen alandaki yeni ve yenilikçi uygulamalar, yerel yönetimler için önemli mali tasarruflar sağlayacaktır. Özellikle küçük ve orta ölçekli yerel yönetimler, sürdürülebilir bir şekilde idare edemeyecekleri entegre akıllı şehir çözümleri sunmak yerine onların kolay finansman bulacakları ve hızlı şekilde geri dönüş alabilecekleri parçacıl çözümlere yönlendirilmelidir.
Geleneksel Yaklaşım Yerine Entegre Çözümler Kullanılmalı
Öneri 9: Akıllı şehirlerin finansmanında tek sektörlü geleneksel yaklaşımların yerine entegre çözümler kullanılmalıdır.
Yatırımların stratejik planlama içeren çok sektörlü yaklaşımlar ile ele alınması ve mutlak suretle karbon emisyonlarının azaltılması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve enerji verimliliğinin sağlanması hususlarını kapsamalıdır. Ayrıca akıllı şehir uygulamalarının etkin ve verimli yürütülen satın alma süreçlerini içerecek şekilde yenilikçi finansal araçlar ile desteklenmesi gerekmektedir.
Yerel yönetimler, yukarıda açıkladığım toplam 9 öneri doğrultusunda finansman araçlarını tercih ederken; kendi akıllı şehir stratejilerinin, önceliklerinin, şehrin ekonomik ve sosyal unsurlarının yanında sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliğine katkı, katılımcılık ve hesap verebilirlik ilkelerini de göz önünde bulundurmalıdır.
Sonuç olarak ülkemizdeki yerel yönetimlerin akıllı şehirleri geleneksel yöntemlerle finanse etmesi yönünde büyük zorluklar bulunmaktadır. Bu nedenle yerelde akıllı şehir ekosistemini geliştirecek, yerel ekonomiyi canlandıracak, yerel ihtiyaç ve önceliklerle uyumlu, firma ve teknoloji bağımlılığına yol açmayan, öğrenme süreçlerini destekleyen, sürdürülebilir ve katılımcı finansman araçlarının kullanılması önem arz etmektedir.