İçindekiler
Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK), Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi’nin 7’ncisini, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı desteğiyle, 22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da düzenledi. “Sıfırın İnşası: İnsanca Yaşam” temasıyla gerçekleştirilen zirvede; “İnsanca Bir Yaşam için Sürdürülebilirlik”, “Yeşil Binalar Nereye Gidiyor?”, “Sürdürülebilirliğin Finansmanı”, “Binalarda Teknoloji”, “Sürdürülebilir Kentler” ve “Gayrimenkulde ESG” gibi 6 kritik konu masaya yatırıldı. 100’e yakın kuruluşun destek verdiği etkinlik; akademisyenlerden kamu ve özel sektörün önde gelen temsilcilerine kadar yaklaşık 40 uzman konuşmacı ve çok sayıda katılımcıyı buluşturdu.
BIM, dijital ikiz teknolojisi, yapay zekâ uygulamaları ve dijital dönüşüm gibi binaların geleceğini şekillendiren teknolojik yeniliklerin de mercek altına alındığı etkinliğin moderatörlüğünü, ÇEDBİK Genel Sekreteri Engin Işıltan üstlendi. Zirvede; yeşil bina ve yerleşkelere yönelik LEED, BREEAM, EDGE ve WELL gibi uluslararası sertifika sistemlerinin yanı sıra, Türkiye’nin ulusal yeşil bina sertifika sistemi Yes-TR ile ÇEDBİK tarafından geliştirilen B.E.S.T gibi yerel sertifika sistemlerine dair son gelişmeler tartışıldı. Oturumlarda sürdürülebilirliğin toplumsal yaşam üzerindeki etkileri ile insanca bir yaşamın temellerini atacak projelerin nasıl hayata geçirileceği, katılımcıların bu konudaki deneyimleri ve önerileri konuşuldu.
Zirvenin açılış konuşmalarını; ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sami Kılıç, Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Cevahir Efe Akçelik, Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan yaptı.
Mehmet Sami Kılıç: İnşaat Sektörü, Sürdürülebilirlikte Bir Başarı Hikâyesi Yazmak Zorunda
Açılışın ilk konuşmacısı olan ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sami Kılıç, iklim krizinin etkilerinin çevresel kaygıların olduğu kadar sosyal ve ekonomik konuların da odağında yer aldığını vurguladı. “Paris İklim Anlaşması’nın küresel ısınmada koyduğu 1,5°C hedefinin yakalanmasına yönelik siyasi iradenin güçlenmediğini gözlediğimiz bir zamanda zirveye katılımın her zamankinden fazla olması, geleceğe umutla bakabileceğimizi ifade ediyor” diyen Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü:
Tek başına umut yeterli değil. Bu nedenle artık çok hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Karbon salımlarının yüzde 40’ından sorumlu olan inşaat sektörümüz, tüm paydaşları ile bir araya gelerek bir başarı hikâyesi yazmak zorunda. Bu hikâye sadece karbon salımlarının azaltılmasına yönelik değil; doğa dostu, eşitlikçi ve kapsayıcı insani bir düzenin yerleşmesine yönelik bir hikâye olmalı.
Bu yılki zirvede ‘insanca yaşam’ temasına odaklandıklarını kaydeden Kılıç, şunları ekledi:
İnsanca bir yaşam için sürdürülebilirlik kavramı ile doğal kaynakları korumanın yanı sıra bu kaynakların adil kullanılarak insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan sağlıklı, güvenli ve erişilebilir yaşam alanları yaratmayı amaçlıyoruz. Bu yaklaşım; enerji etkin binaların inşasını, karbon ayak izinin azaltılmasını, toplulukların sosyal bağlarını güçlendiren tasarımları ve yeşil altyapı gibi çözümleri içeriyor.
Cevahir Efe Akçelik: Doğayla Zenginleşen Kentler Tasarlamalıyız
Bir diğer konuşmacı olan Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Cevahir Efe Akçelik, şehirleri sadece karbon nötr hâle getirmenin yeterli olmayacağının aynı zamanda herkesin insanca yaşayacağı yerlere dönüştürülmesi gerektiğinin altını çizdi. Akçelik şöyle konuştu:
Bu yılın teması olan ‘insanca yaşam’ teması yalnızca sürdürülebilirlik hedeflerimiz olan sıfır karbon ve sıfır enerji kaybı hedeflerini değil, daha derin bir soruyu ortaya koyuyor. Geleceğin şehirlerini tasarlarken insanca bir yaşamı nasıl tanımlayacağımızı, bu tanım içinde de adalet, eşitlik ve dayanışma gibi kavramları da nasıl yerleştireceğimizi tartışacağımıza inanıyorum.
Bugün karşı karşıya olduğumuz iklim krizi, kaynak tükenişi, çevresel adaletsizlik yalnızca doğaya değil topluma da zarar veriyor. Modernleşme adı altında inşa ettiğimiz şehirler kimileri için fırsat sunarken kimileri için de yalnızca beton duvarlara sıkışmış bir yaşam vaat ediyor. Bu nedenle sıfırdan bir dönüşüm inşa ederken artık bir tercih değil zorunluluk olarak insanca yaşam koşullarını konuşmamız gerektiğine inanıyorum. Doğayla barışık şehirler ve binalar inşa etmemiz gerekiyor. Bugün binalarımızın küresel karbon emisyonlarımızın yaklaşık 3’te 1’inden sorumlu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden mesele yalnızca karbon emisyonlarını sıfırlamak değil, şehirlerimizin sürdürülebilirliğini ve estetiğini buluşturan, doğayı tahrip etmek yerine onunla uyum içinde yaşamayı öğrenen alanlar hâline getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Artık sadece enerji verimli ve çevreyi kirletmeyen değil, doğayla zenginleşen kentler tasarlamalıyız.
Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu: Seyri Değiştiremezsek Yeni Sosyal Sorunlar Kaçınılmaz Olacak
Açılış konuşmasını yapan bir diğer isim olan Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu; küresel ısınma, iklim değişikliği, enerji ve su kaynakları sorunlarının günümüzün en kritik meseleleri arasında olduğunu hatırlattı. Sürdürülebilir enerji ve iklim politikalarıyla; çevresel, sosyal açıdan daha dirençli bir kent oluşturmayı hedeflediklerini belirten Ovalıoğlu, şunları aktardı:
Bilimsel araştırmalar Akdeniz’deki sıcaklık artışının küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı gerçekleştiğini gösteriyor. Türkiye’de konumu itibarıyla iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en kırılgan ülkeler arasında yer almakta. Bu da sıcaklık artışı, kuraklık, su kaynaklarının azalması gibi birçok ciddi sonucu doğurmaya devam ediyor. Eğer bu seyri değiştiremezsek iklim göçleri ve yeni sosyal sorunlar kaçınılmaz olacak. Şehirlerde artan göç, altyapı ve hizmetler üzerinde baskı oluştururken sosyal uyum sorunları da artacak.
Banu Aslan: Kamu Binalarında YesTR Zorunlu Olacak
Açılış panelinin son konuşmacısı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan oldu. Aslan; enerjiyi, suyu verimli kullanan, sürdürülebilir, bulunduğu yerin coğrafi özelliklerini kullanan bina uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla hayata geçirilen Yeşil Sertifika Sistemi (YesTR) uygulamasının güncellendiğini hatırlatarak, YesTR’nin uluslararası platformlarda da yerini almaya hazırlandığını söyledi.
Güncel çalışmaları da katılımcılarla paylaşan Aslan şöyle konuştu:
2026 yılından sonra inşa edilecek olan, toplam inşaat alanı 10 bin metrekarenin üzerindeki kamu binalarının YesTR sertifikasına sahip olması zorunlu hâle getirilmesi için mevzuat hazırlıklarımız tamamlandı. Yakın zamanda yayımlanmasını bekliyoruz. İstatistiklere göre her yıl kamuya ait, 10 bin metrekare üzerinde, 450 – 500 bina inşa ediliyor. Bunların tamamının yeşil bina statüsünde kriterlere sahip olmasıyla 600 milyon kw / s enerji tasarrufu elde edilecek.
Mehmet Sami Kılıç: İnsanca Bir Yaşam İçin Sürdürülebilirlikte Oldukça Geriyiz
ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sami Kılıç‘ın moderatörlüğünde gerçekleşen ‘İnsanca Bir Yaşam İçin Sürdürülebilirlik’ başlıklı açılış panelinde ise, bu kavram, kamu ve özel sektör paydaşları tarafından tüm yönleriyle ele alındı. Türkiye’de yeşil bina sertifikasına sahip yapı sayısının, 2023 itibarıyla toplam bina stokunun yüzde 1’ini bile oluşturmadığına dikkat çeken Kılıç, şunları söyledi:
“Bu açıdan ele alındığında, insanca bir yaşam için sürdürülebilirlikte oldukça gerideyiz. Türkiye’nin karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ının binalardan kaynaklandığını düşünürsek, mevcut yeşil bina oranının sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için artması gerekiyor.
“Yeşil ve Karbon Nötr Bina Geçiş Rehberi” Hazırlanıyor
2053 yılı için belirlenen net sıfır hedefleri doğrultusunda yönetmelik ve kanunlardaki zorunlulukların takibi ve denetlenmesi artık çok kritik. Ayrıca teşvik mekanizmalarını güçlendirmeli ve yenilikçi finansman modelleriyle bireylerin, şirketlerin ve kamu yapılarının bu sürece katılımını kolaylaştırmalıyız.
Türkiye’de ilk kez geçen yıl çalışmalarını başlattığımız Build4GreenIST projemiz, yenilenecek binaların yeşil ve karbon nötr olmasında İstanbul için bir rehber olacak. Türkiye, bu adımları atarsa hem küresel sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunabilir hem de kendi vatandaşlarının refahını artırabilir.”
Peyami Ömer Özdilek: İnsan Odaklı Şehirleşmenin Önemi Her Geçen Gün Artıyor
İnsan odaklı sürdürülebilir şehirleşmenin bireylerin yaşam kalitesine etkisi üzerine değerlendirmelerde bulunan Ziraat GYO Genel Müdürü Peyami Ömer Özdilek, şu ifadeleri kullandı:
“Artan nüfus ve doğal kaynakların tükenmesi gibi bir dizi sosyal ve ekonomik sorunlarla karşı karşıyayız. İklim krizinin etkilerini de her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Bu zorlukları aşabilmek için; döngüsel ekonomi, enerji verimli binalar, sürdürülebilir gayrimenkul geliştirme, sıfır atık gibi yaklaşımlar elde ediliyor.
İnsan odaklı şehirleşmenin önemi her geçen gün artıyor. Biz de bu prensipleri projelerimize entegre etmeye çalışıyoruz. Afetlere karşı dayanıklı binalar inşa etmeyi de ön planda tutuyoruz. Bu sistemlerim uygulanması çok değerli fakat profesyonel bir ekip tarafından işletilmesi ve takip edilmesi de oldukça önemli.”
Ali Kurt: Sürdürülebilirlik Konusunda Farkındalığı Artırmak Çok Önemli
İstanbul’da gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projeleri kapsamında sosyal sürdürülebilirliğin teşvik edilmesine ilişkin atılan adımları dile getiren İBB Şehircilik Grubu Başkanı, KİPTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kurt, şu açıklamalarda bulundu:
“Biz sürdürülebilirlik kavramına bütüncül bakıyoruz; ekonomik, çevresel ve sosyal. Farkındalığı artırmak çok önemli. Bizim şehircilik grubu şirketleri olarak bu dönemde; söylemleri eyleme dökme ve eylemde olan şeyleri söylemsel olarak politika hâline getirip, yasal düzenlemelerle bakanlığımızı veya ilgili kurumları asiste etmek gibi bir misyonumuz var.
2019 yılında göreve geldiğimizde Türkiye’de ‘çevreci sosyal konut’ kavramını kullanan ve uygulayan ilk kurum KİPTAŞ olmuştur. Atılan adımları anlatmak ve özellikle büyük kurumların yaptıkları uygulamaları, sektörün diğer paydaşlarına rol model olacak şekilde yapması önemli.”
Atila Erenler: Sürdürülebilir Şehirler Konusundaki Düzenlemeler İnsana Dokunmalı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Atila Erenler, “Şehirlerde sosyal sürdürülebilirlik nasıl sağlanabilir? Hangi adımlara öncelik verilmeli?” sorularına şu yanıtları verdi:
“Bizim önceliklerimizden bir tanesi, dirençli yapılaşma. Bu kavramı, bakanlığın kentsel dönüşüm vizyonuyla, sürdürülebilirlik noktasında desteklememiz gerekiyor. Avrupa Birliği’nin bu konuda birçok mevzuatı var, birçok hedefi var. Bakanlık olarak biz bu tür mevzuatları yakından takip ediyoruz. Bunlara uyum sağlamak için farklı araçlar geliştiriyoruz. Yeni gelişmeleri, yeni teknolojileri adapte etmeye çalışıyoruz. En önemlisi, yaptığımız her düzenlemenin toplumda ne gibi bir karşılığı olduğu… İnsana dokunmalı. Bu yüzden; sürdürülebilir artı dirençli şehirler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz.”
Avi Alkaş: Teknolojik Çözümleri Şehircilik Anlayışımıza Adapte Etmeliyiz
Sürdürülebilir kentler için öne çıkan yenilikçi çözümlere dair konuşan ALKAŞ Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş, şunları aktardı:
“4T; tabiat, toplum, teknoloji ve tasarımın harmanlanmasının günümüzde, özellikle de sıfırın inşası yolunda, insan yaşamı için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çalışma odağının; mekân, zaman ve insan üçlemesinde her kelimede ortak olan “an”ın mutluluğu için, yapay zekâyı faydalanabileceğimiz bir araç hâline getirdiğimizde, teknolojik çözümleri şehircilik anlayışımıza çok daha çabuk uygulayabileceğiz. Nesnelerin interneti tabanlı şehir yönetimine geçmek çok büyük önem kazanmaya başladı.”
Zirvedeki yeşil binaların geleceğinin işlendiği “Yeşil Bina Nereye Gidiyor?” panelinde dünyada bu alanda başarı gösteren yerler ile uygulamada yaşanan sorunlar tüm detaylarıyla tartışıldı. Panele moderatörlük yapan ÇEDBİK Başkan Yardımcısı Dr. Emre Ilıcalı, konuşmasında Türkiye’nin ulusal yeşil bina sertifika sistemi YesTR’nin gerekli mevzuatın oluşması ve farkındalığın artması açısından sunduğu katkılara değindi.
Ayşe Hasol Erktin: Yeşil Binalar Konusunda Belli Hedeflere Uyulması Lazım
Oturum konuşmacılarından olan HAS Mimarlık Kurucu Ortağı Ayşe Hasol Erktin, yurt dışında yeşil binalara yönelik mevzuat ve adaptasyon konularında bilgi vererek şunları aktardı:
Yeşil binalardaki LEED ve BREEAM gibi sertifikalar Almanya’da tamamen sürecin içine entegre olmuş durumda. Bu hepimiz için önemli, çünkü hepimizin geleceğini ilgilendiriyor. Yani belli hedeflere uyulması lazım. Avrupa Birliğinin karbon nötr olma hedefi, 2050 yılı. Almanya bunu 2045’e çekmiş. Biz 2053 hedefini koymuşuz. Almanya’da bir bina enerji yasası var. Bunun dışında yüzde 65 oranında yenilenebilir enerji şartı var ve tabii ki enerji performans sertifikası uygulaması var. Bunlar yoksa ruhsat da vermiyorlar. Bu ve benzeri adımlarla 2045 karbon nötr hedefine yaklaşılacağını hissedebiliyorum. Türkiye’de de bunu hissedebilmek istiyorum. Umarım bu motivasyonlar bir araya gelerek bunu sağlayabiliriz.
Murat Bayram: Yeşil Sertifika Sistemlerinin Gereken Mevzuat Kurallarını Koyuyoruz
Oturumda konuşan bir diğer isim Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Enerji Verimliliği Daire Başkanı Murat Bayram oldu. Murat Bayram yeşil sertifika sistemlerindeki mevzuat sürecinden bahsettiği konuşmasında şunları aktardı:
Hem uluslararası arenadaki sertifika sistemleri hem binanın çevreye uyumlu olması için mevzuat anlamında ülkeler aslında birbirine paralel. Burada farklı olan şu: Biz bunların ne kadarını hayata geçiriyoruz ne kadarını hayata geçiremiyoruz ya da geçirmek istemiyoruz? Biraz bu pencereden bakmak lazım. Mevzuatsal anlamda gereken kuralları koyuyoruz. Gelelim yeşil sertifika sistemlerine. Dünyada gönüllü olan sertifika sistemlerini biz Türkiye’de zorunlu hâle getirmeye çalışıyoruz. Devlet eliyle bir sistem kuruyoruz. Eğitimlerimizi veriyoruz. Biz bunu neden devlet eliyle yapıyoruz? Buradaki sertifika sistemi, YesTR. Bugün B sınıfını kabul ederken 2025’ten sonra B sınıfı yüzde 10 yenilenebilir kullanıyorsanız sertifika adayı olamazsınız, enerji sınıfı yeterli değil diyoruz. Bununla ilgili o kriterlerin geliştirilmesi noktasında gereken geliştirmeyi de biz yapabiliyoruz.
“Sürdürülebilirliğin Finansmanı” başlıklı bir diğer oturumun moderatörlüğünü ise ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkan Vekili Haluk Sur üstlendi.
Esra Turan Tombak: Kamu Binalarında Enerji Tüketimini Azaltmayı Hedefliyoruz
Türkiye’de bina stokunu yapısal olarak güçlendirilmeye ve enerji verimliliği açısından yenilenmeye ihtiyacı olduğunu belirten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Dış Kaynaklı Yatırım Daire Başkanı Esra Turan Tombak, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’nin 2053 karbon sıfır hedefi var. Paralel olarak da kamu binalarında 2030’a kadar yüzde 30 enerji tasarrufu hedefi bulunmakta. Amacımız; kamu binalarında enerji tüketimini azaltmak, aynı zamanda da sürdürülebilir bir finansmanın sağlanabilmesi için bir yol haritası oluşturmak. Enerji tüketimimizi azaltmayı ve dolayısıyla bütçe açığını azaltmayı hedefliyoruz.”
Yalçın Kaya: Öncelikli Amacımız Kamu Binalarını Depreme Karşı Güçlendirmek
İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Yalçın Kaya, öncelikli olarak İstanbul’daki kamu binalarının deprem açısından güçlendirilmesini amaçladıklarını vurguladı.
Kaya, İstanbul’da okul ve hastaneler başta olmak üzere kamu binalarında depreme karşı gerçekleştirdikleri güçlendirme çalışmalarından bahsederek örnekler verdi. Kaya ayrıca, sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufunu sağlamak için attıkları adımlar ile bunun finansman kaynaklarını anlattı.
Songül Yeşilçimenli: Gayrimenkul Sektörünün Bu Krizi Atlatacağını Umuyorum
Garanti BBVA Konut Finansmanı Direktörü Songül Yeşilçimenli; Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan barınma krizine ve hem üreticilerin hem de alıcıların karşı karşıya kaldığı finansman sorununa değindi. Ülkemizin yüksek nüfusuna ve genç nüfusun yüksek oluşuna dikkat çeken Yeşilçimenli, gayrimenkul sektörünün içinde bulunduğu krizi atlatacağını umduğunu söyledi.
Yeşilçimenli, sürdürülebilirlik için gerçekleştirdikleri uygulamalardan ve sürdürülebilirliğin finansmanının sağlanabilmesi için hayata geçirdikleri adımlardan da bahsetti.
Gayrimenkul sektöründe ESG standartlarının uygulamaları ve etkilerinin masaya yatırıldığı “Gayrimenkulde ESG” başlıklı oturumun moderatörü, ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Can Arda Moltay oldu.
Sunum konuşmasında sürdürülebilir bir yaşamın ve geleceğin sadece karbon ayak izi hesabı yapılarak erişilebilecek bir kavram olmadığına dikkat çeken Moltay, “Hedefi, iklim krizine karşı insanlığı korumak olarak tek başına belirlesek dahi karbon hesabı yapmanın ötesine geçmemiz gerekiyor. Çünkü karbon dünyanın doğal döngüsü. Bu döngünün sağlıklı devam edebilmesi için bizim elimizde doğal işleyen bir doğal ekosistem olması lazım. Bu ekosistemin bir parçasının da insanlar olduğunu kabul etmemiz lazım” şeklinde konuştu.
Simla Çağın Budakoğlu: Toplum Bilincinin Yükselmesi için ESG Eş Paralelde Yönetilmeli
Oturumda söz alan Denge Gayrimenkul Değerleme Yönetim Kurulu Üyesi Simla Çağın Budakoğlu, gayrimenkulde ESG’nin ne anlam ifade ettiğine şöyle değindi:
ESG nedir? dediğimiz zaman, birbirleriyle sürekli etkileşimde olan ve bütüncül değerlendirilmesi gereken hususlar olduğunu düşünüyorum. Böyle düşündüğümüzde çevresel hususların biraz daha ön planda olduğunu görüyoruz ilk noktada. Çünkü biraz daha somutlaştırması kolay ve sonuçlarını sayılarla ifade edebildiğimiz bir alan. E, S, ve G konularının çok bütünleşik olduğunu, toplum bilinci ve farkındalığımızın yükselmesi için bunların hepsinin eş paralelde aynı titizlikle yönetilmesi ve yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Makbule Yönel Maya: Türkiye’de Gayrimenkulü Reytinglemeye Yönelik Data Yok
Oturumun bir diğer konuşmacısı olan TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya ise ESG raporlamasındaki kriterler ve veriler hakkında şunları aktardı:
Elbette ESG’yi gayrimenkule uygulamak çok zor. Dünyadaki genel uygulama da borsadan çıktı. Dolayısıyla daha çok şirketlerin lisanslanmasıyla başlayan bir süreç var. Dünyayla Türkiye kıyaslamasını yaptığımızda da ayrım var. Özellikle gelişmiş batı toplumlarında gayrimenkulü reytinglemeye yönelik kıstaslar daha geçmiş yıllara dayalı ve düzenli olarak tutuluyor. Türkiye’de maalesef ki böyle bir data yok. Dolayısıyla böyle bir ortamda gayrimenkule ESG’yi reytinglemek iddialı.
“Sürdürülebilir Kentler Nasıl İnşa Edilir?” Sorusuna Yanıt Arandı
“Sürdürülebilir Kentler” başlıklı bir başka panelin moderatörlüğünü de ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Buğrahan Şirin yaptı.
SP Mimarlık Kurucu Ortağı Sabri Paşayiğit ve Karaoğlu Peyzaj Kurucu Ortağı Yasin Otuzoğlu, Türkiye’de sürdürülebilir ve dirençli kentlere örnekler göstererek, bu alanların nasıl inşa edilebileceğini konuştu.
Türkiye’nin belirlediği sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılması ve hayata geçirilen projelerin insanların hayatına olumlu bir şekilde yansıması için hangi adımların atılabileceğinden, bunların sonuçlarının ne olacağından bahsedildi.
Zirvenin kapanış sohbetinde, gazeteci Ali Çağatay’ın moderatörlüğünde Prof. Dr. Celal Şengör insanca yaşamın sürdürülebilirlik boyutundaki detayları hakkında görüşlerini paylaştı.
Oturumda, afet riskine yönelik kentsel dönüşüm politikalarının sosyoekonomik boyutu ve çevreye duyarlı yapılaşmanın iklim krizine katkıları gibi konuların yanı sıra, insanca yaşamın toplumsal ve sosyolojik tanımı masaya yatırıldı.
Prof. Dr. Celal Şengör: Çevre, Dünyanın İzin Verdiği Kadar Sürdürülebilir, Doğayla Didişemezsiniz
Jeolog Prof. Dr. Celal Şengör’ün açıklamalarından öne çıkan satırbaşları şöyle oldu:
“Çevre, dünyanın izin verdiği kadar sürdürülebilir. Eğer tabiat size izin vermezse, istediğinizi yapın, sürdüremezsiniz. Doğa ile didişemezsiniz.
Bugünkü iklim değişikliğinin, geçmişte olmayan bir değişiklik olduğu zannediliyor. Bu doğru değil. Bu, geçmişte de olmuştur. Geçmişteki iklim değişikliklerini öğrenirsek, bugünkü iklim değişikliği ile belki daha iyi başa çıkabiliriz.
‘Geçmişte olan değişiklikler bugüne benzemiyor’ tezi doğru değildir. Gezegenimiz, oluştuğundan bu yana sürekli bir değişimden bahsediyoruz. Dünyanın geçirdiği değişiklikler konusunda dünya toplumu son derece cahil.
Şimdi küresel ısınmadan bahsediyoruz, ‘deniz seviyesi yükselebilir’ diyoruz… Bundan 110 milyon sene evvel deniz seviyesi 100 metre daha yüksekti. Kutuplarda buz yoktu. Dinozorlar kutuplara yakın yerlerde yaşıyorlardı.
90 milyon yıl öncesine giderseniz, deniz seviyesi 100 metre daha yüksekti. Biz, ‘1 – 2 metre yükselirse ne yaparız?’ diye düşünüyoruz. O dönemde insan yaşamıyor, petrol yok, fosil yakıtların yarattığı sera etkisi yok. Dünya sıcaklığı bugünkünden 4 – 5 derece daha fazla. Biz, ‘acaba 2 derece artarsa ne olur?’ diye endişe ediyoruz. Sürdürülebilirlik istiyorsanız, gezegenle konuşmayı öğrenmelisiniz.
Tek çözüm, kaliteli bir eğitimdir. Kaliteli eğitim, kaliteli insan da yetiştirir. Bunun örneğini, Atatürk hayattayken gördük. Atatürkçülüğe geri dönmemiz lazım. Sürdürülebilirliğin temelinde bu eğitim ihtiyacı yatmaktadır.”