İçindekiler
Tarım arazilerinin toplu değerlemesinde en çok karşılaşılan sorunlardan biri, parça parça tarlaların birlikte değerlendirilmesi gerekliliği ve bu durumdan kaynaklı zorluklardır. Benim gibi birçok meslektaşım da çeşitli hava koşullarında bu arazilerin durumunu ve kullanımını analiz etmek için çaba göstermektedir. Değerlemeye konu taşınmazlar, 1 – 2 dönümlük araziler olabildiği gibi 50-100 dönümlük de olabilmektedir. Tarımsal ve kırsal alanlarda araziler gerek miras paylaşımı yoluyla gerekse de başka yollarla alan olarak gittikçe küçülmektedir. Bu da önemli ölçüde kaynak israfına, tarımsal alanlardan sağlanan verimin ve gelirin azalmasına neden olmaktadır.
Hızlı ve Stratejik Kararlar Alınmalıdır
Tarımın ve gıdanın küresel rekabette stratejik sektörler hâline gelmesi ile bu alanlardaki verimliliğin sağlanması da kaçınılmaz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan hızlı ve stratejik kararların alınması gerekmektedir. Tarım arazilerinin toplulaştırılması, verimsizlik sorununun kök nedenlerinden biridir. Devlet eliyle yapılacak adil toplulaştırmalar ile yeni teknolojilerin tarımda kullanılmasının önü de açılacaktır. En önemlisi, ortaya çıkacak yeni alanlar ile kaynak israfının önüne geçilebilecektir. Böylece tarımsal alanlar hak ettikleri değeri bulacak ve çiftçinin refahı artacaktır. Bu yol ile kentsel nüfusun azaltılması gibi çözümlerin de ortaya çıkabilmesi olasıdır.
Yeni Nesil Çiftçilerin Önemli Girişimleri Var
Tarımsal alanların alternatif kullanım yöntemleri konusunda, yeni nesil çiftçilerin önemli girişimleri ve başarıları vardır. Sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaşmaktadır. Gerek kurulum maliyetleri gerekse de yatırımın geri dönüş süresi, bu konuda çiftçilere önemli fırsatlar sunmaktadır. Yeni nesil çiftçilerin teknolojiyi kullanma ve bilgiye erişme konusunda daha başarılı oldukları görülmektedir. Sürdürülebilirlik sorunları konusunda daha fazla duyarlıdırlar.
Son Yüzyılda Makineleşme ile Verim ve Rekabet Arttı
Anadolu’da çiftçilik geleneği, yüzyıllardır devam etmektedir. Tarımın doğduğu kabul edilen bu coğrafyada yaşanan deneyimler ile sahip olunan kültür, her dönem değişerek ayakta kalmaya devam etmektedir. Son yüzyılda ise yoğun makineleşme ile verim ve rekabet artmıştır. Tarım işletmeleri özellikle son 20 yılda ucuz finansal kaynağa ulaşabilmektedir. Böylece daha kolay yatırım yapılabilmektedir. Fakat tarım işletmelerinin özellikle kurumsallıktan yoksun olması ve aile işletmesi modelinin aşılamaması, önemli sorunlardandır. Uzmanlıkların gelişememesi nedeniyle başarısızlıklar da ortaya çıkabilmektedir.
Tarımda Su, Verimli Kullanılmalıdır
İklim değişikliğinin beklenen ve gerçekleşen sonuçlarından biri de ülkemizde tarımda kullanılabilir suyun azalması gerçeğidir. Ülkemizde su tüketiminin en fazla yapıldığı sektör tarımdır. Tarımda suyun verimli kullanımının sağlanması gerekmektedir. Bu durum aslında kullandığımız suyun bütün dünyaya ait olduğunu, kaynakların bir gün tükenebileceği gerçeğini ve sorunlara bütüncül yaklaşılması gerektiğini de göstermektedir. Kaynakların verimli kullanılması ekolojik gerçeği; her geçen gün, yıl, hasat dönemi kendini göstermektedir. Kullanılan suyun tüm dünyaya ait olduğunun farkına varılması oldukça önemlidir. Sadece çiftçiler değil bütün paydaşların bu konu üzerinde düşünmesi ve adım atması gereklidir. Sorunlara bütüncül bakış açısı ile ülke ekonomisinde tarımın lokomotif sektör olduğu bir başarı hikâyesine imza atılabilir.
Toplumun Geneli, Tarımdaki Sorunları Bilmelidir
İklim değişikliğinin başka bir boyutu ise tüketicilerin bu durumdan dolaylı, fakat çiftçilerin doğrudan etkilenecek olmasıdır. Toplumun genelinin tarımdaki sorunları / gerçekleri bilmesi ve çözüm yolları hakkında fikir, söz sahibi olması son derece önemlidir. Toplumsal bilinç, devletin harekete geçmesini sağlayacak en önemli araçtır. Toplumsal öncelikler sıralanırken bir ülke için tarımın ne kadar önemli olduğu bilinmelidir. Devamında ise bu alanlarda önemli stratejik kararlara ihtiyaç duyulduğu kabul edilmeli, buna göre hareket edilmelidir.