İçindekiler
1 Ocak 2023 itibarıyla binalarda kullanılacak birincil enerjilerin bir bölümünün yenilenebilir enerji sistemlerinden sağlanacağı yeni bir dönem başlamıştır.
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği
Kısaca NSEB yönetmeliği olarak da adlandırılan Enerji Performans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 19 Şubat 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bahse konu Yönetmelikle birlikte neredeyse sıfır enerjili binalar (NSEB) niteliğindeki yapıların enerji kimlik belgesinin en az B sınıfı olması ve 1 Ocak 2023 itibarıyla 5 bin metrekare ve daha büyük yapılarda kullanılan enerjinin yüzde 5’inin yenilenebilir enerjiden karşılanması hedeflenmektedir. Söz konusu kural, 1 Ocak 2025 itibarıyla da 2 bin metrekare ve daha büyük yapılarda da uygulanmaya başlayacak ve bu tarih itibarıyla yapıda kullanılan birincil enerjinin yüzde 10’u yenilenebilir enerjiden karşılanacaktır. Bu bilgiler bize, gün geçtikçe NSEB şartlarının kapsamının genişletildiğini göstermektedir.
Artık binaların tasarım aşamasında kullanılacak enerjinin ne kadarını yenilenebilir enerjiden karşılayacağımızı planlamak ve yenilenebilir enerji kurulumuna uygun alanlar oluşturmak zorundayız.
NSEB Nedir?
Şimdi NSEB niteliğindeki bina tanımlamasına biraz daha yakından bakalım. Türkiye’de neredeyse sıfır enerjili binalar olarak tanımlanan yapılar, Avrupa’da nearly zero energy building (nZEB) / yaklaşık sıfır enerjili binalar olarak isimlendirilmektedir. Adından da anlaşılacağı üzere bu tanımlamayla, üretilecek yapıda ihtiyaç duyulacak enerjinin çok düşük olması ve bunun da yenilenebilir enerji üretimi ile elde edilen kaynaklardan karşılanması hedeflenmektedir. Bu, aynı zamanda üretilecek olan yapı dolayısıyla oluşacak tüm sera gazı emisyonlarının da toplamının sıfır veya daha az olması gerektiği anlamına gelir.
Küresel Ölçekte Sıfır Enerjili Binalara Geçişler Hızlanacak
Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya koyulan 2030 ve 2050 hedeflerini yakalayabilmek ve sera gazı emisyonlarını azaltabilmek için dünyanın birçok ülkesinde bu gelişmeler yasa ve direktiflerle yönlendirilmektedir. Önümüzdeki yıllarda da konuyla ilgili daha hızlı ve katı geçişler beklenmektedir.
Kurumlar, Personellerini Sıfır Enerjili Binalar Konusunda Geliştirmeli
Direktiflerin konulması ve takibi önem arz etmekteyken bunun alt yapısının ve eğitim süreçlerinin de hızla tamamlanması gerekmektedir. Piyasa aktörlerinden; serbest çalışarak proje üreten proje müellif grupları, yapı ruhsatı verme yetkisine sahip olan belediyeler, özel izinle ruhsat alan kamu yapılarının proje ve uygulamalarını yaptıran kamuya ait inşaat daireleri; personellerine bu eğitimleri bir an önce sağlamalıdır.
NSEB için nereden ve nasıl bir planlamayla başlamalıyız? sorusunun yanıtını, kendi disiplinim yapı teknolojileri makine mühendisliği tasarım hizmetleri konusundan bakarak aktaracağım.
Binalarda tüketilen enerjinin yüzde 75’i mekanik sistemler tarafından kullanıldığına göre mekanik sistem taleplerinin azaltılması hedeflenmelidir. Özellikle ısıtma ve soğutmada kullanılacak enerjinin azaltılması için bina kabuğunda çeşitli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Sıfır Enerjili Binalar İçin Dikkat Edilmesi Gereken Malzemeler
Bina kabuğunu oluşturan yapı bileşenlerine baktığımızda; kapılar, pencereler, donatılı betonlar, duvar blokları, çatı sistemleri, toprak temaslı duvarlar ve döşemelerdeki malzemeler öne çıkmaktadır. İki veya üç katmanlı, low-e ve / veya reflekte özellikli camlı, yalıtımlı kasa sistemi ile planlanan pencere / kapı sistemlerini tercih etmek önemlidir.
Diğer yapı bileşenlerinin her birinin ısı geçirgenlik direncine ve bileşen içerisindeki kalınlığına bağlı olarak hesaplanan yapı malzemesine ait ısı geçirgenlik katsayıları ne kadar düşükse, binanın yalıtım özelliği de o kadar yüksek olacaktır. Böylelikle bina için yapılacak ısı kaybı ve ısı kazancı hesapları da aynı oranda düşük çıkacaktır. Bu değerlerin düşük çıkması, daha küçük ısıtma ve soğutma cihazlarının temini ile daha düşük enerji maliyeti anlamına gelmektedir. O hâlde yapı kabuğundaki tüm yapı bileşenlerinin en fizibil değerde seçilmesi, NSEB projesine başlarken yapılacak en doğru çalışmadır. Yönetmelik bize, enerji kimlik belgesi çalışmaları yapılırken bu değerin minimum B sınıfı olmasını tavsiye etmektedir.
Kurulacak mekanik sistemlerdeki ürünlerin ve sistem seçiminin de önemi büyüktür. Bu sistemlerin pompa ve fan motorlarında, süper yüksek verimli motor sınıfı olan IE4 tanımlamasına uygun motorlar kullanılmalıdır.
Isı Pompalarının Kullanımı Yaygınlaşacak
İlk yatırım maliyetleri yüksek olmakla birlikte enerji fiyatlarındaki yüksek bedeller ısı pompalarını öne çıkarmakta, özellikle yenilenebilir enerjinin sisteme dahil edilebildiği yerlerde ısıtma ve soğutmada yüksek verimli ısı pompalarının kullanımının yaygınlaşacağı öngörülmektedir. Elektrikli kazan ile kombiler de alternatif olarak gelecekte yerini alacaktır ancak neredeyse sıfır enerjili binalara ulaşmak için en kötü şartlarda bile COP (performans katsayısı) değeri yaklaşık 3.0 olan yüksek verimliliğe sahip ısı pompalarını tercih etmek daha doğru bir tercihtir.
Kış mevsiminde havaların ülke genelinde soğuk olması nedeniyle binalarda ısıtma ağırlıklı sistemler öne çıkmaktadır. Güncel doğal gaz fiyatları göz önüne alındığında da son dönemde mülk sahipleri tarafından hibrid sistemler ya da tamamen ısı pompası + yenilenebilir enerji sistemleri daha çok tercih edilmektedir.
Binalardaki Tüm İhtiyacın Yenilenebilir Enerji ile Karşılanmasının Yolu Açılmalı
Çatılarda güneş enerji santrallerinin kurulabilmesi de sürdürülebilirlik ve enerji ekonomisi açısından avantajlıdır. Fakat burada ihtiyacınız olan enerjinin yüzde 60 kadarının yenilenebilir enerjiden sağlamanıza müsaade edilmesi, bir handikap oluşturmaktadır. Çatıda veya uygun alanda yenilenebilir enerji için alan ayrıldıktan sonra ihtiyacın tamamının bu şekilde karşılanmasının yolu açılmalıdır. Belki de bu yöntemle sadece ihtiyacı kadarını değil daha fazlasını üreterek sisteme katkı sunacak binalar inşa edeceğimiz bir süreç başlayacaktır.
Elektrik Enerjisinin Olası Zararlarına da Dikkat Edilmeli
Dünya hızla bacadan duman çıkarmamayı tercih ederken, elektrik enerjisinin yoğun kullanımının beraberinde getirdiği sakıncalara da dikkat etmek gerekmektedir. Özellikle araçlarda kullanılan bataryaların bir süre sonra nasıl bir çevre kirliliğine sebep olacağını düşünmemiz olmazsa olmazdır. Atık projeleri başta olmak üzere bu noktadaki önlemleri inceleyeceğimiz bir başka yazıda görüşmek dileğiyle.